Duru: Pişşştttt
Duru: bana baksana iki dakika.
05*: ne var?
ne var?
Duru: düzgün cevap ver lan
Duru: beni seni bulacağım biliyorsun değil mi?
05*: başıma gizli ajan mı kesildin acaba?
başıma gizli ajan mı kesildin acaba?
Duru: Salak salak konuşma.
Duru: seni bulacağım ve bu artist artist hareketlerini bir bir soracağım.
05*: bak bende oradaki artistim.d
bak bende oradaki artistim.d
Duru: mizah desen var *göz deviren emoji*
Duru: boş boş konuşma da kim olduğunu söyle.
05*: niye söyleyeyim.
Duru: alt katınızda oturduğunu biliyorum bu yüzden seni bulmam hiç de uzun sürmez çocuk adam.
05*: alt katınızda oturduğumu biliyorum Duru, ama sandığın kadar kolay değil.
05*: kolay gelsin sana :)
Duru: ne kadar zor olabilir ki.
05*: :)
Gözlerimi devirip yattığım yatağımdan kalktım, puflarımı ayağıma geçirip iki metre öteden anneme bağırdım.
"ANNE!"
'Anne' diye bağırmamla annemin cevabı gecikmedi. Her zaman kullandığı deli kızım lafı artık beni rahatsız etmiyordu, artık deli olduğumu düşünüyordum.
"Ne var deli kızım?"
Koşarak uzun salondan geçip oturma odasına girdim ve koltuğun arkasından koşarak koltuğa atladım, koltuğa atlamamla annemin bir kaç saniyelik havada kalması bir oldu. Tamam tamam abarttım, alt tarafı yerinden oynamıştı. Yetmiş kiloluk kadına bir etkim olacağını sanmıyordum.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp annemin bana seslenmesiyle dikkatimi ona verdim.
"Bir şey olmuş sana, hayırdır ne bu hareketlilik?"
Annem diye boşuna demiyordum, kadın her hareketimi bir uzman gibi çözüyordu. Gerçekten de annelerin özel gücü falan vardı da bizi kandırıyorlardı.
Elimle bunu boş vermesini belirttim ve dikkat çekmemek adına sorularımı dikkatlice seçtim, ne olur ne olmaz.
"Bu altınızda kimler oturuyordu?" diye sordum boş vermiş bir edayla.
Tek kaşını havaya kaldırdı ve bana sorgu dolu gözlerle bakmaya başladı, al işte! diye geçirdim içimden. Bir bokluk olduğunu anlamıştı ve bu hayra alamet değildi.
"Ne yapacaksın?"
Yavaşça gözlerimi kapattım ve herhangi bir yalan bulmaya çalıştım, hayatımda hiç yalan konuşmadığımdan aklıma mantıklı bir yalan gelmiyordu. Aklıma basitinden mantıklı bir şey gelince omuzlarımı silktim.
"Sadece merak annecim, kaç yıldır buradayız ama tanımıyorum." deyince gözleri kocaman oldu. Bunda şaşıracak ne vardı Allah bilir, bunu umursamadım ve bir şey demedim.
"Nermin teyzenler kızım, nasıl bilmezsin."
Bakışlarımı annemden çekip boş boş duvara bakmaya başladım, kendi kendime 'Allah Allah,' diyerek düşünmeye başladım. İlk burada anlamamış mıydım bir sıkıntının olduğunu...
Biraz düşündükten sonra sessizliğimi bozdum.
"Çocuğu var mı?"
Bunu sormamla kocaman olmuş gözlerle bana baktı ve başını olumlu anlamda salladı.
"Kızım ne saçma sorular soruyorsun, yakından görüştüğümüz kişiler."
Annemin bu sözüne aldırış etmeden aklıma gelebilen bütün soruları sordum.
"Kaça gidiyor? Kız, erkek?" bunları peş peşe sormamla annemin bana dönmesi bir oldu. Benden daralmıştı ve her an ayağa kalkıp yanımdan gidebilirdi bu yüzden konuşmayı kısa kesmem gerekiyordu.
"Ne yapacaksın kızım? Nikahına mı alacaksın?"
Sinirle gözlerimi devirdim bu sözüne hitaben, bazen annem benim gibi saçma cümleler kurabiliyordu.
"He anne varisim olacaklar." alayla söylediğim bu şeyden sonra beni ciddiye almış olacak ki bana aval aval bakmaya başlamıştı."Saçmalama istersen anne!"
'heee' anlamında bir bakış atıp sonra bana döndü sorgu dolu bir şekilde.
"Niye soruyorsun onu de bakayım?"
Derin bir nefes alıp "Merak ettim anne? Merak da mı edemem?" deyince biraz yumuşamıştı. Bana bakmayı kesip elindeki el işine devam etti.
"Üç tane Aslan gibi oğlu var."
"Kızlar mı?"
Sorduğum bu soru karşısında sinirle bana dönüp sesini beklemediğim bir anda arttırınca gözlerim kocaman oldu, sinirlenmişti.
"Oğlu dediğime göre kız herhalde Duru! Salak mısın kızım sen?"
Kaşlarımı çatıp "Salak değilim bunu sana bin kere kanıtladım,"
Tabi anlamında başını sallayıp el işine kaldığı yerden devam etti.
Bir kaç dakika sakinleşmesini bekledikten sonra sessizliğimi bozdum.
"E bu Aslan gibi çocuklar kaç yaşında?"
Bana bakmadan "Hepsi seninle yaşıt." dedi.
Gözlerim şaşkınlıkla kocaman oldu
"Bu Nermin teyze ne kadar hızlı, ne ara yapmış o kadar çocuğu?"
Böyle saçma bir soru sorunca annem el işini masaya atıp sinirle ayağa kalktı
"Ah benim salak kızım hani üçüz diye bir şey var hani?" deyine gözlerim daha çok kocaman oldu, ağzım kocaman açıldı.
Elimi başıma atıp yavaşça kaşıdım, ben nasıl bulacaktım bu dengesizi?