HAYAT Toygar’ın dudağı dudağıma değdiği an, elektrik akımına kapılmışım gibi hissettim. Kalbim kaburgalarıma çarpıyor, nefesim göğsümde sıkışıp kalıyordu. O an, beni öptüğünü değil, beni tamamen ele geçirdiğini hissettim. Kopamıyordum ondan; zaten kopmama da izin vermiyordu ki. Ellerimden sıkıca tutmuş, başparmakları avuç içlerimde birer ağırlık gibi duruyordu. Dudaklarım, onun dudaklarının arasında esir kalmıştı. Adım atamıyor, geri çekilemiyordum. Onu itmek istiyordum. Bağırmak istiyordum. “Bırak!” diye çığlık atmak… Ama yapamıyordum. Çünkü o da beni düğün gecesi kurtarmıştı. İstemesem de, saçma sapan bir borç duygusu kelepçelemişti beni. Sanki bu öpücüğü ona borçluymuşum gibi… Asıl saçma olan da; o öptükçe içimdeki rahatsızlığın yavaş yavaş azalmasıydı. Rahatsızlık azalıyor, yerini tu

