Tuana Tayfunun tutuşundan kurtulup iki gece önce uyuduğu koltuğa oturdu. En azından o izbe depoya götürmemişti o.
"Niye geldik buraya ?"
Tayfun deri montunu çıkarıp kızın tam karşısında yerini aldı.
"Biraz fazla soru sormuyor musun sen ?"
Tuana kaşlarını çattı. Doldun dudağını dişlerinin arasına aldı. Yerinde kıpırdandı ama en sonun da dayanamadı.
"Bana ne yapacaksınız ? " dedi bu sefer.
Tayfun kolunda ki saate bakıp sırıttı. " Tam üç dakika yirmi altı saniye konuşmadan durdun. Kızın beynimi s*ktin lan. Senin yüzünden az daha gümbürtüye gidecektik bir de bana ne yapacaksınız diyorsun. Ne yapmamızı istersin ? "
Adamın sesi kademe kademe yükselirken Tuana dizlerini kendisine çekip iyice büzüldü olduğu yerde. Sanki o demişti gelin beni yakalayın , sonra kurtarın diye. Ama bunu dışından söyleyecek cesareti yoktu tabi.
"Sakın kalkma oradan . Yoksa ben bile kurtaramam seni bu sefer haberin olsun " deyip mutfağa geçti Tayfun. En azından korkarsa kaçmayacağını düşünüyordu. Ya da tam tersi mi oluyordu ?
Buzdolabından hazır sandviçlerden iki tane çıkarıp yanına meyve suyu koydu. İçeri de ki korkak fareyi doyurması için emir gelmişti.
Salona tekrar girdiğinde kızı kıpırdamamış halde yerinde bulunca bıyık altından sırıttı.
" Ye!" dedi tepsiyi kızın önüne koyup.
"Neyim ben dilenci mi ? İstemiyorum ! Besleyip sonra da yılbaşında kesmeyi mi düşünüyorsunuz yoksa ? Ama size kötü bir haberim var ben hindi de değilim "
Tayfun içinden "Ya sabır " çekip yerine oturdu. Kendisi bilirdi eğer yemezse Bulut ona bir şekilde yedirirdi nasıl olsa. Bir de trip çekemeyecekti.
Tuana bir adama bir de tepsi de ki sandviçlere baktı. Karnı fena halde açtı. Hatta midesi birazdan mozarttan soneler çalmaya bile başlayabilirdi. Ama aptal gururu yemesine izin vermiyordu.
Neyin gururunu yapıyorsa ! O birkaç defa dilendiğinde bile bu kadar utanmamıştı eline para tutuşturan insanlardan. Ama şimdi hem utanıyor hem de gurur yüzünden aç kalıyordu.
Bacaklarını yere indirip tepsiye uzanacağı anda kapı sertçe açılıp kapandı. Genç kız yerinde sıçrayıp gelene baktı.
Bulut öfke dolu gözlerle ona bakıyordu.
"Sen geldiğine göre ben kaçar Abi. Yarın işin var " dedi. Bulut başını sallayıp kenara çekildi. Tayfun evden çıktığında odasına girdi. Kıza bakmadı ! Ona tek kelime etmedi !
Üzerinde ki tüm kıyafetlerden kurtulup duşa attı kendisini. Yüzünde ki ve vücudunda ki yaralar sızlaması gerekiyordu belki de. Ama hissizlik en güzel bu anlarda işe yarıyordu.
Canı yanmadığında vazgeçmenin ne demek olduğunu da bilmiyordu.
O duştayken kız kaçabilirdi. Ya da polisi arayıp onu ihbar edebilirdi. Ya da sokağa çıktığında Rıza'nın eline düşerdi.
O ayı peşine takacağı adamları gerçekten fark etmeyeceğini düşünmüş olmalı ki , bu gece ona bulaşmamıştı.
Belinde bir havluyla banyondan çıkıp üzerine bir şort ve atlet geçirdi. Saçlarını taramadan , gözünün önünden çekip salona girdi.
Bıraktığı yerde kımıldamadan duruyordu.
Tuana hareket hissettiğin de başını kaldırdı. Sertçe yutkundu . Korku tüm bedenini kaplayıp elleri titremeye başladığında az önceki rahatlığı yoktu.
Gözleri tekrar yere dikip nefesini tuttu. Ta ki adamın ayaklarını görene kadar. Başını kaldırıp baktı. Tam karşısına oturmuştu adam.
"Evet baş belası anlat bakalım bu gece orada ne işin vardı? Kaçmışken niye tekrar çıktın karşıma "
Bulut sesini düz tutsa da kızın titreyen ellerini gördüğünde derin bir nefes çekti içine. Kız tam bir belaydı ve Bulut belayı üzerine çekmekte bir ustaydı.
"Bilerek çıkmadım " dedi Tuana neredeyse fısıldayarak.
Bulut duymuştu .
"Bana bak gözlerime " Tuana başını kaldırdı. Işığın altında parlayan gözleriyle , yanaklarında kirle adama korkuyla baktı.
"Bilerek çıkmadın ama yine başımı belaya soktun. Senin yüzünden peşime adam taktılar . Üstelik benim değil senin peşindeler " dedi.
"ne yapacaksın bana " Kızın titrek sesiyle başını ellerine yasladı Bulut. Gerekten neden tüm belalar onu buluyordu . Alnında bela çeker diye bir yazı da yoktu. Kız önce evine girmiş yemeğini yemiş koltuğunda uyumuştu. Bir de koltuğu yenilemesi gerekti. Kızın yattığı yerde oturamazdı en azından üzerinde ki bu paçavralarla ..
"Senden kurtulmam gerekti ama , sen bu işi bana bırakmadan kendi kendine halledeceksin çekirge. Cüzdanını çaldığın adam seni bulursa senden geriye pek bir şey kalmaz. Onun için ben söyleyene kadar burada kalıyorsun "
"Olmaz !" dedi Tuana ayağa kalkarak. Ne peşinde ki adam umurundaydı ne de it gibi korktuğu karşısı d a ki adam. Eğer geri gitmezse Muzaffer Fırat'a zarar verirdi. Kaçmanın bedelini her çocuk bilirdi.
Buna izin veremezdi.
"Lütfen Gideyim ! Kimseye bir şey demem. Desem de bir hırsıza kimse inanmaz zaten. "
Bulut yerinden kalktı. Odasına girmeden önce kıza döndü.
"Önce karnını doyur sonra istediğin yere gidersin. Bir daha da karşıma çıkma sakın " dedi buz gibi bir sesle. Tuana yerine oturup kapana kapıya baktı.
Ne kadar rahattı bu adam böyle .. Hiçbir şey umurun da değil miydi ? Yine de dediğini yapacaktı. Tepside ki yiyecekleri yiyip meyve suyunu içti.
Bir daha gelmemek üzere kapıyı çekip evden çıktı.
*********
Bulut kolunu başının altına alıp fotoğraflara bakmaya devam etti. Kapanan kapının sesini duyana kadar.
"Aptal kız " deyip gözlerini kapadı. Ona kalmasını söylemişti ama o gitmişti. Kendisi bilirdi. Başında bir sürü bela varken bir yenisini eklemeye çokta niyetli değildi.
Telefonu çalmaya başladığında arayan kişiyle gülümsedi.
"meleğim " dedi şefkat dolu bir sesle.
"Abicim nasılsın ?" Karşı taraftan duyduğu bıcır bıcır sesle keyfi yerine gelmişti.
"İyiyim Nazım. Sen nasılsın ?"
"Bende iyiyim abim. Yarın sabah dönüyoruz onu haber vereyim dedim. Seni çök özledim görüşebilir miyiz ki yarın " Bulut kız kardeşinin adı gibi naz dolu sesine gürültülü bir kahkahayla cevap verdi.
"Sen iste yeter ki ! Bende seni çok özledim , yarın öğlende seni aynı yerden almaya gelirim "
"Tamam abi . Şimdi kapatıyorum Tuğra abim sesleniyor seni çok seviyorum " dedi. Telefon kapadığında Bulut burukça gülümsedi. Bir kardeşiyle doyasıya gülüp sarılırken diğerinin ondan haberi bile yoktu. Emir Tuğra onu bilmiyordu. İdil Nazın söylemesine de izin vermemişti. Zira en az kendisi kadar asabi olan kardeşinin ne tepki vereceğini kestiremiyordu.
Kim isterdi ki annesinin sakladığı kabul etmediği bir oğlunun olduğunu öğrenmek ..