Akşam yorgunlukla erken yatmıştım ve haliyle sabah da vaktinde ve zinde uyandım. Giyindim süslendim, işe gitmek için hazırdım. Arabam hala Ömer’de olduğu için Sarıyere kadar otobüsle gidip oradan da metroya gittim. Nihayet bir saat sonra plazaya giriş yapmıştım. Ömer lobi de bekliyordu. Beni görünce oturduğu koltuktan kalktı. Elinde kağıt kahve bardağı vardı. “Günaydın,” dedi huzurla. Onun mutluluğundan mutlu oldum. “Günaydın sevgilim,” dedim ve uzanım dudaklarına bir buse bıraktım. İlişkimizi bilmeyen yoktu nasılsa, neyi gocunacaktım ki? “Nasılsın?” diye sordu benden önce davranıp. “Arabanın anahtarını verecektim,” diyerek cebinden çıkarttığı anahtarı bana uzattı. “Sen kahveni paylaşırsan daha mutlu olacağım,” dediğimde ise gülümsedi. Koluna takılı iş çantasının yan cebinden benim

