Eve girdiğimde hummalı bir çalışma vardı. Annemin sabahtan beridir temizlik yaptığı eve girdiğimde kokan çamaşır suyundan belli oluyor. Bazen düşünmüyor değilim bu kadar çamaşır suyu bu kadında kafa yapmıyor mu ? Bu düşüncelerimi duysa bacaklarımı kıracağı için söylemeye cesaret edemedim hiç. Anneme geldiğimi haber edip koşarak odama çıktım üstümü değiştirip keki yapmak için mutfağa girdim.
“ Anne cevizli mi olsun yoksa çikolatalı mı ?” Bence çikolatalı olmalıydı ama anneme sormakta fayda vardı. Yoksa keşke diğer türlü yapsaydın lafını çekemezdim.
“ Kızım cevizli üzümlü yap o daha güzel oluyor” dedi. Malzemeleri çıkarıp keki hazırladım fırına koydum. Hazırladıklarımızı ve tabakları da hazırlayıp masaya koydum misafirler geldiğinde hazır olması işimi kolaylaştıracaktı. Koktuğumu düşünüp duşa çıkacağım vakit Kerim’in arabasının sesini duydum. Bahçeye çıkıp ona seslendim.
“ Kerim kek yaptım yer misin ?” Gözleri parladı. Görende Gülfidan Teyze hiç yapmıyor sanacak. Ama Kerim obur olduğu için her bulduğunu yerdi. Yemek dediğinde gözü dönüyordu çocuğun.
“ Yemem mi be yerim tabi hele ki sen yaptıysan.” Güldüm mutfağa geçip bir tabak hazırladım ona.
“ Güzelim hayırdır biri mi geliyor bu hazırlık kime ?” Arkamdan mutfağa girmişti. Boyunun uzunluğu benim gibi ortalama bir kızdan daha uzun olan birine bile aşağıdan baktırıyordu. Bazen gerçekten onunla konuşurken boynum kopuyor sürekli yukarı baktığım için başıma ağrılar giriyordu.
“ Veli Amcalar geliyor akşama çaya.” Kaşlarını çattı.
“ Selim iti de geliyor mu ?”
“Bilmiyorum Kerim, babama bir şeyler konuşmak istiyorum demiş Veli Amca.” Bir yandan kekini yerken bir yandan da beni dinliyordu. Cümlemi bitirdiğimde keki yemeği bıraktı.
“ Ayır bunu, akşam getir bana bende geleceğim, bakalım ne konuşacakmış” dedi. Gelsindi bakalım bende merak etmiştim misafirlerimizin derdini. Kerim eve gidip duş alacağını söyleyip çıktı. Bu kadar çabuk benimle uğraşmadan gitmesi şaşırtmıştı. Normalde olsa mutlaka bana sataşır sinir eder en sonda da beni bağırtıp kaçardı. Belli ki çok yorulmuştu işte. O gittikten sonra bende odama gidip işlerimi halledip giyindim. Üzerime dizlerimin bir karış üstünde biten üzeri çiçekli elbisemi giydim. Ayağımda babet çoraplarım vardı. Aşağıdan bir ev terliği giyerim diye düşündüm.Saçlarımı kuruttum ve kendi haline bıraktım. Babamda çok geç olmadan geldi eve ağabeyim 10 dakikaya kadar geleceğini söylemişti. Tahminen misafirden önce gelirdi. Biz babamlarla televizyon izlerken zil çaldı. Ağabeyim kapıdan Kerim’le beraber girdi. Kerim babama selam verip salona geçerken saçlarımı koklayıp kaç gündür yıkanmadığımı sordu ve kaçtı. Dövecektim hak ediyordu ama neyse dedim sustum. Biraz sonra da Veli Amcalar ve oğulları Selim Ağabey geldi. Hoş geldin beş gittin faslından sonra ben mutfağa tabakları ve çayı hazırlamaya koyuldum. O sırada Kerim içeri girdi. Burnundan soluyordu yine.
“ Bana bak Asya bu salak Selim’in gözleri sana değmeye devam ederse Ahmet Amcayı filan dinlemez bunun ağzını burnunu kırarım.” Şu hallerini ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden biri görse hemen odaya kapatırdı. Sanırım boyu uzun cüssesi de fazla olunca sinir de fazla oluyordu.
“ Kerim babam bu sefer öldürür seni bak sakın bulaşma adama hem nerde bakıyormuş ben görmedim." Bakmadın ki göresin Asya. Adama hoş geldin bile ağız ucuyla dedin.
“ Görme zaten kızım.” Kalçasını tezgaha yaslamış beni izliyordu. Hiç yardım edeyim bir işin ucundan da ben tutayım yoktu. Pazar günleri vakit buldukça annesine yardım ettiğini bilmesem laf edecektim.
“Neyse dur çıkar kokusu birazdan. Sakın kavga çıkarma. Hem ağabeyim nerde ?”
“ İçerde telefonla uğraşıyor. Ece ile tartışmışlar sanırım akşam Fuat Ağabeyin mekana gidelim dedi.” Kim bilir kıza ne dedin de kavga ettin acaba ağabey. Ece Abla gibi pamuk birini bile delirttiğine göre kesin büyük bir halt ettin.
“ Sebebini dedi mi ?” Dudağını bilmiyorum der gibi büktü.
“ Hayır güzelim ama baya mutsuz görünüyor.” Tabakları hazırlamayı bitirip içeri götürmeye başladım. O sırada Kerim’de içeri geçti uslu uslu oturdu ama otururken ağabeyime Selim’i gösterip bir şeyler söyledi. Ağabeyim hemen bakışlarını bana çevirip baştan aşağı süzdü ve Selim’in gözünün içine bakmaya başladı. Oflayıp diğer tabakları taşıdım. İşleri bitirip oturdum. Veli Amca oturduğumu görüp söze girdi ve dananın kuyruğu o sıralarda koptu.
“ Bilirsin Ahmet seni çok severim.” Sadede gel Veli Amca meraktan çatlayacağım.
“Bilirim Veli bilirim bende seni severim.”
“Ahmet bizim sebebi ziyaretimiz belli biliyorsun benim oğlum işini gücünü eline aldı artık evlenme çağı da geldi. Nice zamandır da gönlündeki kadını bize söylüyordu.” Geliyor gelmekte olan Ela haklı çıkmıştı. Selim Ağabeyin gönlündeki kadın bendiysem eğer ne ağabeyim ne de Kerim’in elinden onu kimse alamazdı. Zaten ikisi de kavgaya hazır bir pozisyonda Veli Amcanın dudaklarından çıkacaklara bakıyorlar. Yumruklarını hazırlamış adeta bir kaplan gibi avlarına bakan iki koca adama gülmek istemiştim. Ayıp olacağını düşünüp dudaklarımı birbirine bastırdım.
“ Asya kızımızı biliyoruz. Güzelliği, asaleti ve aklı ile kendini sevdiriyor. Benim oğlanın da gönlüne düşmüş. Hanımla düşündük taşındık. En iyisi gidip konuşmak halimi beyan etmek dedik. Selim’de istiyor zaten kızını iznin olursa Asya kızımda isterse görüşsünler derim Ahmet.” Veli Amca cümlesini bitirmeden Kerim ağaya fırlamış “ Lan puşt ne demek lan Asya’yı sevmek oğlum ben seni uyarmadım mı uzak dur diye ne bok yemeye anneni babanı alıp geliyorsun” dedi. Elleri yakasında dövmeye hazır bekliyordu. Ağabeyim Kerim kendinden önce davrandı diye bozulmuş “ Lan Kerim bir kere de bana bıraksan hep sen başlatıyorsun oğlum “ dedi. Dertlerine gülecekken babamın sesiyle sustum.
“ Kerim ne yapıyorsun evladım bırak Selim’i “ dedi. Ama beyimiz durur mu bağırmaya Selim’i sallamaya devam etti. Babam elinden almak için önüne geçmeye çalışıyor bir yandan da kollarını çekmeye çalışıyordu.
Selim Ağabey “ Sana ne Kerim arkadaşı olarak hayatına bu kadar müdahale edemezsin bu Asya ile benim aramda” dedi. Bu cümleler onun son cümleleriydi çünkü Kerim kafa atmış onu yere düşürmüştü. Hepimiz çığlık atmıştık. Bunu bekliyordum ama görmek şaşkınlığıma engel olmamıştı. Neye bu kadar sinirlendiğini çözmeye kavgayı ayırmaya çalışırken Hatice Teyzenin ağlamalarını annemin ağabeyimi tutup babama müdelahe et diye bağırmasını duydum. Veli Amca zor bela oğlunu arkadaşımın elinden aldı. Selim Ağabey yakasını düzeltiyordu. Bu sahne aklıma mahalle yanarken saçını taramak deyimini getirdi o sırada babamda Kerim’i tutup kendine gel diye bağırdı. Kerim nihayet durulmuştu ama ağabeyim hala aynı öfke ile duruyordu.
“ Anne bırak beni kimmiş o da benim kardeşimi istiyor. Bırak döveceğim şunu bırak”. Ağabeyimin de en az Kerim kadar cüsseli olması üstüne bir de spor yapması annemin işini zorlaştırıyordu. Bense ayakta olan biteni izliyor araya girmekten uzak duruyordum. Babam ağabeyime bağırıp durmasını söylediğinde ortalık sakinleşti. Kerim’in bunu yapacağına emindim. Ağabeyim de destek verecekti belliydi bu. Ama benim şaşırdığım şey mahallede nadiren selamlaştığım adamın benimle görüşmek için ailesi ile izin almaya evimize gelmiş olmasıydı. Birazdan cebinden yüzük çıkarıp evlenme teklifi etse şaşırmayacaktım.Ama yine de belli emedim.
“ Selim ağabey bu nereden çıktı böyle ben seni ağabeyim olarak görüyorum” dedim.
“ Ben seni kardeşim olarak görmüyorum Asya seviyorum seni hem de yıllardır.” Burnunu tutmuş sıkıyordu. Acıdı mı paşam noldu ?
“Lan oğlum sen kimi seviyorsun lan” Kerim atağa geçmiş bu sefer ağabeyim ondan önce tutmuştu yakasını Selim Ağabeyin.
“ Benim çileden çıkarma Selim elimden bir kaza çıkacak kardeşimin adını ağzına alıp durma” diye bağırdı . O sırada annem ve Hatice Teyze yapmayın etmeyin diyordu ama dinlemek şöyle dursun duymuyorlardı bile. Babamlar ise olası kavgayı ayırmak için Selim Ağabeyin önüne geçmişti. Ben Kerim’i ve ağabeyimi alıp mutfağa çektim. Sakinleştirmek için “ Beni bilmiyor gibi neden kavga çıkarıyorsunuz siz ? Hem ben hayır demeyi bilmiyor muyum ?” dedim.
“Zaten hayır diyeceksin Asya yok bir de evet de kırayım kemiklerini onun”. Kerim gerçekten delirtecekti beni bir gün zor sabrediyordum.” Ağabey bari sen bir şey söyle”.
“ Ağabeycim Kerim haklı Selim sessiz sakin ama seninle bir arada olamaz.” Ağabeyim Kerim’e göre daha sakin ılımlı bir adamdı. En önce şiddete başvurmak konuşurdu. Ama Kerim önce döver sonra konuşurdu.
“ Ağabey ben olsun mu dedim Allah aşkına. Sürekli her yanıma yaklaşan adamı dövüyorsunuz. Sizin yüzünüzden selam vermeye korkar oldum. Kocaman kızım kararımı kendim verebilirim elbette.” Ağabeyim susmuştu ama Kerim homurdanmaya devam ediyordu. Kimseyle olmama gerek olmadığı onunla olan arkadaşlığımızın yeterli olup olmadığını sorguluyordu. Kendi hallerine bırakıp içeri geçtim. Annemle babam misafirlerden özür dileyip mahcubiyetini dile getiriyorlardı zaten Veli Amca da kalkmış çıkmak için kapıya yöneldi. Selim Ağabey çıkarken daha sonra görüşmek istediğini de söyleyip gitti. Cevap vermedim. Babam abimleri salona çağırdı.Nutuk çekecekti biliyordum.
“Oğlum her seferinde bıkmadınız mı siz kavga çıkarmaktan.” Ağabeyim kendini koltuğa atmış sırtını yaslamış babamı dinliyordu. Kerim ise koltuğun ucuna oturuyordu. Sırtı gerilmiş suratı ve boynu kızarmıştı
“Baba adam karşıma geçmiş kardeşime aşık olduğunu söylüyor ne yapmamı bekliyorsun”.
“Ahmet Amca o şerefsiz çoktan hak etti ben ona Asya’dan uzak dur demiştim. Sözümü dinleyecekti.” Dehşetle baktım ona. Kavga sırasında da söylemişti ama unutmuştum ne demekti uyarmak.Ne ara olmuştu hem bu . Benim neden haberim yoktu.
“Kerim ne uyarmasından bahsediyorsun sen ?” Soruma cevap vermek yerine ağabeyime açıklama yaptı beyimiz.
“Tamam susun artık. Bana bak Ali sen Ece kızımızı isterken ağabeyi seni böyle dövmüş müydü ?” Bir anda Ece ablanın adını duyan ağabeyimin yüzünden güller açtı .
“ Ne alaka baba ben Ece’ye deli divaneyim”.
“Eşek sıpası Selim’de seviyorum diyor. Anası babasıyla gelmiş rıza istiyor çocuk hem benim kızım 24 yaşına geldi istediği adamla görüşür.”
“Ahmet Amca ne görüşmesi ne rızası Selim iti hak etmiyor Asya’yı.” Aynen Kerim buna da siz karar veriyordunuz zaten. Evde kalacağımı anladım şuan ağabeyim ve Kerim olduğu sürece bana kimse bakacak gibi değil.
“ Kerim oğlum kim hak ediyor o zaman sen mi ?” Annemin sorusuyla gözler ona döndü hepimiz şaşkınca bakıyorduk. Annem imalı imalı bakıyordu ikimize de . Utanmıştım babamın yanında edilecek laf mıydı bu ? Kerim’de kızarmıştı ne alakası var Asiye Teyze diye çıkıştı.
“ Anne ne saçmalıyorsun Kerim Asya’nın en yakını hem ağabeyi sayılır”. Ağabeyim bu cümleyi gayet rahat bir tavırla söylemişti. İkimize de olan güveni tamdı.
“ Ağabey bende buradayım benim fikrimi de alacak mısınız ? Anne ayrıca sende saçmalama lütfen.”
“ Kızım ne dedim de söylesin o zaman Kerim, kim hak ediyor seni.”
“ Hanım neyse ne Kerim ile Asya’m arkadaş. Size gelince beyler bir daha evimdeki misafire saldırırsanız sizi almam eve.” Babam son noktayı koymuş odasına çıktı. Annemde koşarak peşinden gitti. Biz ağabeyim ve Kerimle kaldık öylece. Annemin sözlerinden sonra Kerim’e bakmaya utandım. Normalde asla umursamayacağım şeyleri böyle bir konuda dile getirmesi annemin utandırmıştı beni.
“ Asya bana bir tabak daha getir doymadım ben”. Aşeviydi zaten bu ev bu çocuğun bu umursamazlığı ne olacaktı bilmiyorum. “ Az ye uşak tut Kerim”.
“ Olur güzelim maaş bağlarım gelecek ay sana”.
“ Asya bana da getir ağabeycim”. Sinirle mutfağa gittim laf yetiştirmeye gerek yoktu. Elleri ayakları vardı kendileri alsınlardı ama şu an asla kalkıp almayacaklarını biliyordum. Hazırladığım tabakla içeri geçtim önlerin koydum çaylarını da tazeledim. Odama çıkmak için yeltendiğimde Kerim elimden tutup yanına çekti.
“ Yarın sabah ben götüreceğim işe seni akşamda alırım. Bu it Selim görüşelim dedi görüşmeyeceksin Asya” dedi. Ciddiyetini sorgulamak için yüzüne baktım. Gerçekten bu kadar mı kıskançtı bu çocuk hem görüşsem ne olacaktı canım iki medeni insanın görüşmesi neden olmazdı.
“Kerim ciddi misin sen ? Tamam anlıyorum sevmiyorsun ama bende zaten istemiyorum Selim ağabeyi. Hayatıma girmek isteyen adamlara her zaman böyle mi davranacaksınız siz”.
“ Ağabeycim aynen böyle davranacağız ne zaman ki biri karşıma gelip önce bana seviyorum kardeşini rızan varsa görüşmek istiyorum diyecek o zaman bakacağım duruma siciline bakıp izin vereceğim.”
“ Benim onayımın bir önemi yok sanırım ağabey “.
“ Var tabi güzelim ama önce bir bakalım değil mi ? Sen bizim kıymetlimizsin.” Ağabeymin bu tavrına güldüm. Kendi de biliyordu ki ben gerçekten birini beğensem sevsem kimseyi dinlemez aşkımın peşinden koşardım.Kerime baktığımda tabağını yalamakla meşguldü. Gerçekten Gülfidan Teyze nasıl doyuruyor bu çocuğu dehşete düşüyorum bazen.
“ Ağabey ablam evlenirken böyle yapmamıştın. Eniştemle anlaşmış kabul etmiştin”.
“ Kızım eniştem pamuk gibi adam Aycan’a da çok aşık hem”. Beni bir salsanız bana da aşık olacaklar ama neyse.
“Neyse ne ağabey neyse ne ben gidiyorum odama uyuyacağım tabakları da makinaya atın mutfağı da toparla anneme sabah şikayet ederim seni”. Odama yönelmiştim. Gerçekten fena halde yorgundum.
“ Tamam hallederim ben birazdan”. Kerim arkamdan sabah bekleyeceğini söyledi tamam diyip çıktım odama. Tavırlarından yorulmuştum bu iki kocaman adam bazen bir çocuktan farksız davranıyor. Ağabeyim kendine gelince aşığım ölüyorum diyor ama aynı durum benim için olduğunda asıyor kesiyor. Ya Kerim ona ne demeli adımı bir başka isimle anmak bile kavga sebebi.
Fuat Ağabeyin mekanına gideceklerini bildiğim için onlarla fazla oturmamıştım. Odama gelip Ela’mı aradım. Uzun uzun çaldı son dakika yetişti prensesimiz.
“Kızım kaç dakikadır çalıyor nerdesin sen ?” diye çıkıştım.
“Tuvaletteydim bebeğim anca yetiştim.” Deliğe mi düştün Ela deliğe mi ?
“Neyse sana neler anlatacağım.”
“ Bekliyorum yolla gelsin.” Gülüyordu salak arkadaşım takmayıp devam ettim.
“Biliyorsun bugün Selimler geldi.” Telefonun diğer ucundan gülme sesleri gelmişti. Komik olan neydi anlamamıştım.
“ Ooo Selim Ağabey Selim olmuş hayırlı işler Asya hanım düğün ne zaman kısmetse.”
“Ela zevzek zevzek konuşma da dinle. Neyse annesi babasını da almış gelmiş. Kerim duydu geleceğini onlar gelmeden damladı bize. Çay ikram ettik bir şeyler yediler Veli Amca konuyu açtı. Selim beni bayadır seviyormuş görüşmek için babamdan rıza istiyormuş.”
“ Ay oha Asya ben sana demiştim bak o adamın bakışı bakış değildi anacım belliydi bir şey çıkacağı”
“Bende şaşırdım Ela hayır benimle konuşmadan babamla konuşmak ne tür bir saçmalık ben anlamadım. Ne yani babam tamam dese koşa koşa kollarına mı atlayacağım sandı acaba bu”
“Bebeğim işi ciddiye bindirmek istemiş demek ki. Hem Kerim ne yaptı sen onu anlat hahhaha.” Aklıma o anlar gelmiş gülmüştüm.
“Ne yapacak yapıştı yakasına neymiş sevemezmiş ne onu uyarmışmış bilmem ne abim de bağırdı çağırdı en son ayırdık işte babam Veli Amcalardan özür diledi onlarda gitti giderken Selim görüşelim dedi”
“ Görüşecek misin peki ? Asya gözüm tutmuyor o adamı görüşme bence” Haklıydı Ela. Ama derdini anlamak istiyordum.
“Derdi ne anlamak istiyorum Ela sadece konuşacağım evlenecek değilim ya”
“ Kerim duyarsa ya da ağabeyin kesin vururlar biliyorsun değil mi ?” Demirden korksak trene binmezdik yavru.
“Biliyorum ama yapacak bir şeyim yok en azından olmayacağını söylerim rahatsız etmez. Ela doğru söylüyordu Kerim ya da ağabeyim duysa beni keserdi Selim’i de fena benzetirlerdi ama konuşup olmayacağını da belirtmek istiyorum.”
“Kuzum sen bilirsin tabi ama ben sana bir şey söyleyeceğim Asya”
“Ne söyleyeceksin ?”
“ Hayır diyeceksin biliyorum ama Kerim sence de fazla abartmıyor mu? Ben sana karşı boş olmadığını düşünüyorum biliyorsun. Kabul etmesen de sana bakarken gözleri parlıyor Asya. Yanında sırf dokunmak için seninle uğraşıyor. Her seferinde saçlarını koklayıp çöp kokuyor diyor ki biliyorsun herkes bayılır saçlarına. Sonra geçen ellerini beline koyup seni kaldırmıştı zayıf olduğunu biraz yemek yemen gerektiğini zırvalamıştı.”
“Ela başlama yine o benim arkadaşım. Hem Kerim kıskanç bir adam annesine karşı da böyle.”
“Valla Asya ne dersen de ben böyle düşünüyorum. Bak güzel arkadaşım bu çocuk sana başka şehirde okuma ben seni özlerim diye Ankara’yı tercih ettirmedi mi ? Tatile gittiğinizde bile erken gelin diye homurdanıp duruyor. Sende ona karşı boş değilsin bence ama ikiniz de farkında değilsiniz.Ali ağabey sizin duygularınızın önündeki engel bence.”
Kafamı karıştırmıştı. Ela çoğu zaman böyle konuşmalar yapar bizi birbirimize yakıştırırdı. Ama şimdi tam da bugün ki kavganın üstüne aklımı bulandırdı sözleri. Yine de kabul etmedim çünkü Kerim’di bu her fırsatta benimle uğraşan, küçükken beni sürekli oyunlardan kovan, anneme şikayet eden, saçımı çeken haylaz arkadaşımdı. Ona başka gözle bakmak ya da içimdeki sevgiyi sorgulamak doğru gelmiyor.
“Ela saçmalamaların bittiyse kapatacağım Serap karısı gün boyu canımı çıkartıyor çok yorgunum.”
“Kaç bakalım Asya kaç. Ama çok kaçamayacaksın söyleyeyim. Kaderinize boyun eğeceksiniz bak gör. Siz birbiriniz için yaratılmışsınız arkadaşlığı bahane etmeyi bırakın.”
“Hadi güzelim hadi görüşürüz sonra çok öpüyorum iyi geceleeerr…”
“Ben de öpüyorum bay bay.”
Telefonu kapattıktan sonra sorgulamaya başlamıştım. Sahiden haklı mıydı bu kız ? Beni en iyi tanıyanlardan biriydi. Bana göre saçmalıktan ibaret olsa da içime şüphe tohumlarını ekmişti bir kez. Kerim bana ağabeyimden bile daha yakın samimi davranıyordu hep. Bir şey canı istediğinde annesine değil bana gelir yapmam için kırk taklar atardı. Mahallede ki komşularımız da bizi hep yakıştırıyordu ama Kerim her seferinde onları sert bir dille uyarıp aksini iddia ederdi. Kafam karman çorman olmuş bir şekilde oturdum yatağıma saat neredeyse gece yarısına gelmek üzereydi. Kalkıp pijamalarımı giydim banyoya gidip dişlerimi fırçaladım ve yatağıma girdim.Düşünmenin hiçbir halta yaramayacağını bildiğimden hemen uyku moduna geçtim. Eminim düşünsem bir çıkar yol bulamayacak en az 1 hafta da Kerim’ görünmemek için kırk takla atacaktım.Uykum olmasa da çok yorgundum o yüzden kısa sürede uykuya dalmıştım.