Acımı saklamakta maharetli gözlerim, duyduklarımla şaşkınlığımı saklamak konusunda o kadar maharetli olamadı. Gözlerim büyürken Mustafa, acı kahve gözlerini yeşilime gömdü. Annem de muhtemelen bir şaşkınlıktan başka bir şaşkınlığa, bir şoktan bir başka şoka ilerliyordu. Doğru mu algılıyorum diye düşünürken, ellerim, mecalsizce iki yana salındı. Mustafa'nın sesi getirdi beni yine kendime. Erkeksi sesi, çok net ve hakî yankılandı kapının eşiğinde. "Yarın Dildâr'ı istemeye gelecez. Haberiniz olsun." Annem burada hiç yokmuş da sadece ikimiz varmışız gibi Mustafa, yalnız bana, gözlerime bakıyordu. Mustafa'nın söyledikleriyle annem de bakışlarını hızla bana çevirmişti. Biraz önce bozmaya gideceği iş için Mustafa yağmur çamur demeden soluk soluğa kapımıza dayanmıştı. Onu kovmakla

