Boran, Rojda’nın aniden dün gece olanları dile getirmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Vücudundan bir sıcaklık dalgası geçti, kanı beynine sıçradı. İçinden küfürler etmeye başladı. “Lanet olsun, Rojda! Şimdi mi, burada mı söylemen gerekiyordu?!” Boran, Narin’in gözlerine bakmaya bile korkuyordu. Ama bakmaktan kaçındıkça, onun yüzündeki dehşeti daha da derinden hissediyordu. O güvenle parlayan gözler şimdi buz gibi kesilmişti. Hayal kırıklığı, ihanetin o acımasız tokadı gibi Narin’in yüzüne oturmuştu. Ne yazık ki Boran, bu ifadeyi silmenin imkânsız olduğunu biliyordu. Narin, gözlerinde beliren yaşları zorla tutarak Boran’a daha fazla bakamadı. Sanki her saniye, ona karşı daha da kırılıyordu. Ellerini battaniyenin üzerine koydu, parmakları hafifçe titredi. Nefesini düzenlemeye çalıştı ama b

