Çiğdem...
Ben Çiğdem Saygıner, kadınların güçlü olması üzerine durduğum ,bu konu ile ilgili seminerler düzenlemeye devam ettiğim bir pazar günüydü. Öğle saatlerinde bir otelin lobisinde ,kadınlara özgü psikoloji üstüne bir seminer vereceğim. Ben bu kavramda çok ama çok çalıştım. Psikoloji bölümünü dereceyle bitirdim. Üzerinde kaç kez master aldığım bilgilerimi paylaşmak, en büyük ilgi alanım. Her kadının önce kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine inanan öncü kişilerden biri olmak istiyorum. Bunu ,tüm bildiklerimi bugünki söyleşimde severek ,gururla paylaşacağım.
Bugün ayrı bir heyecanlı uyandım. Halbuki ilk söyleşim değil. Ama yine de ilk gibi hissediyorum. İçim kıpır kıpır, bir yere sığamadım. Yalnız yaşadığım evimde güzel bir melodi sesi olan alarmım ile uykumdan uyandım. Önce yatağın üzerinde bağdaşımı kurdum. Dağılmış altın sarısı saçlarımı bilegimdeki siyah lastik toka ile bağladım. Tam karşımdaki aynaya bakarak gülümsedim.
"Vay be ne güzelim! Ben resmen bana aşığım yaaa!" dedim ve gülümsedim. Kocaman bir öpücük attım aynadaki görüntüme. Kollarımı yanlara açarak hafif vücudumu esnettim.
"Çok şükür, yeni güne bismillah ," diyerek sağ ayağımı yataktan aşağı bıraktım. Şifonyerin aynası ile rast geldim ve boy aynasında gördüğüm
kadına baktım. Fiziğim mükemmele yakın neredeyse. Belimin inceliği basenlerimin genişliği ile doğru orantılı, ne eksik ne fazla... Dolgun göğüslerimin sayesinde tatlı bir kum saati görünümündeyim. Kalçalarım sıkı ve yukarda, tamda olması gerektiği gibi ve gerçekten itiraf etmeliyim ki seksiyim.. Seviyorum bedenimi, fiziğimi..
Aynadaki görüntüme hayranlıkla, aşık olarak tekrar baktım. Biraz daha yaklaştım aynaya ve kehribar renkte olan gözlerimin içine daldım.
"İyiki sen bensin, seni çok seviyorum.
Gözlerimdeki parlayan ışık hiç sönme ,tamam mı?" dedim, göz kırptım. Sanki ben benle konuşmuyorum da farklı bir ben var gibiydi.
"Seni ve ışığını kimse söndüremez! "