bc

ZIT KUTUPLAR

book_age18+
6.7K
TAKİP ET
57.7K
OKU
dark
opposites attract
badboy
mafia
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Hazal nişanlısı tarafından ihanete uğradıktan sonra herkesi geride bırakıp Kanada’nın Vancouver şehrine taşınır ve orda Kanada’nın en zengin ailelerinden olan Grant ailesinin oğlu Adrian ile yolları kesişir. Nefretten doğan bir aşk hikayesine hazırsanız başlayalım.

❣️ Ben keyif alarak yazdım sizde umarım keyif alarak yeni hikayemi okursunuz...

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1.Bölüm
Hazal Sahil kenarında oturmuş ucu bucağı olmayan okyanusu izliyordum. Kıyıya vuran dalgalar önüne gelen her şeyi alıp götürüyordu sanki hiç daha öncesinde orda yokmuşçasına geçtiği yerleri silip süpürüyordu. Keşke bende dalgalar gibi hafızamdaki tüm anıları alıp sanki orda daha öncesinde yokmuşçasına sıfırdan başlayabilsem keşke eskiden dostum deyip aslında beni sadece kendi çıkarları için kullanan hiçbir zaman yanımda olmayan insanları silip süpürebilsem sanki hiç yokmuşçasına ve en önemlisi hayatımı beraber geçireceğim koşulsuz şartsız beni sevdiğini düşündüğüm onun için hayatımı verebileceğim kişiyi yani Dinçer'i silebilsem... Bütün bu insanları hiç tanımamayı o kadar çok isterdim ki... Dinçer'in bana ihanet etmesini bir türlü unutamıyorum, hani zamanla en kötü şeyler bile unutulur hafifler deniliyor ya işte o denilen şey bu bir yıl boyunca hiç olmadı aksine zaman geçtikçe sanki tüm olaylar daha dün yaşanmış gibi acı veriyordu, içimdeki hayal kırıklığı tüm gücüyle canlı kalıyordu. O günü hâlâ çok iyi hatırlıyorum bir haftalığına seminer için gittiğim İngiltere'de ki şirketin genel müdürü rahatsızlanınca her şey iptal edilmiş evime yani İzmir'e erken dönmek zorunda kalmıştım... "Burcu sakın ağzından bir şey kaçırma" telefonla çocukluk arkadaşım olan kişiyle konuşarak Dinçer'e yani nişanlıma sürpriz yapmaya çalışıyordum. "Yüz defa dedin Hazal artık sus lütfen! Tamam kıymetli nişanlına bir şey demeyeceğim" bıkkın ama eğlenen sesi ile. "Beş gün sonra geleceğimi biliyor, beni görünce tepkisini çok merak ediyorum" "Evde olduğuna emin misin?" "Eminim biraz önce mesaj attı." "Şu çocukta ne buluyorsun anlamıyorum" işte yine başlıyorduk. Oldum olası Dinçer'i hiç sevmemişti sürekli onun beni sevmediğini söyleyip durmuştu. Yine bir gün aynı şeyleri söylediğinde büyük bir kavga etmiş birbirimizle bir ay boyunca hiç konuşmamıştık. "Yine başlama Burcu" telefonun karşısında gözlerimi devirerek. "Tamam bir şey demedim" "Kaç dakikaya eve varmış olursun?" "On dakika" yüzümde oluşan sırıtmaya engel olamıyordum. Onu göreceğim için heyecandan yerimde duramıyordum. Dinçer ile iki yıl önce Uluslararası online satış platformunu olan Zona E-Ticareti kurduğum sıralarda tanışmıştım. E-Ticaret sitesini kurmam için anlaştığım bilgisayar programcısıydı o da benim gibi sıradan bir çalışandı başlarda beni arkadaşı gibi görse de daha sonra bu durum değişmiş bana karşı hislerini açmıştı. O günden beri de ilişkimiz devam ediyordu. Onun gibi birini tanıdığım için hep kendimi çok şanslı hissetmiştim her daim yanımdaydı ya da ben öyle sanmıştım... Bu siteyi kurmadan önce zorla geçinebilirken şimdi bu derdim kalmamış ülkenin zenginleri arasına girmiştim iki yıl içinde devasa bir büyüme hızı ile... Giriştiğim bu işte hızla büyümem ile iki yıl içinde sitenin değeri 55 milyar dolara ulaşmıştı. Peki bu kadar zengin olmama rağmen kendimi farklı hissediyor muydum?.. Tabi ki hayır! Hâlâ gece gündüz çalışıp ay sonunu getirmek için uğraşan hayatla sürekli savaşan eski Hazal gibi hissediyordum bazı insanların değişen karakterlerin aksine ben hep aynı kalmıştım. Zenginlerin deyimiyle fakirlik ruhuma işlemişti. Siteyi kurabilmek için babamdan kalan evi ve İzmir'in kırsal bir yerinde olan çokta büyük olmayan arsayı satmak zorunda kalmıştım şimdi olsa bu cesareti gösterilir miydim bilmiyorum ama o gün vermiş olduğum bu karar ve cesaret hayatımı kökten değiştirmişti, keşke hiç değiştirmeseydi dediğim zamanlar olmadı mı oldu maalesef daha öncesinde yüzüme bakmayıp selam vermeyen beni zerre önemsemeyen insanların bir an da radarına girip en sevdiği kişi haline dönüşmem önemsenmem çok olmuştu. Gerçek yüzlerini gösterirken hiç utanmadan karşısındaki insanı aptal yerine koyarak bunu yaptılar hemde. Dinçer geldiğimi duymasın diye sessizce kapıyı açıp içeriye girdim. "Tanrım yine etrafı dağıtmışsın ama" içimden saydırıyordum, onu çok seviyordum ama bu dağınıklığı beni deli ediyordu ben her zaman düzeni seven biriydim dağınıklığa hiç tahammülüm olmazdı. Tam ona seslenecekken gelen ses ile olduğum yerde durup kaşlarımı çatarak sese odaklandım. Yatak odasından onun ve bir kadının sesi geliyordu ikiside konuşma esnasında gülüyordu. Biraz önceki heyecanım gitmiş yerine içimi tarif edemeyeceğim bir korku sarmıştı. Düşündüğüm şeyi yapıyor olamazdı bana bunu yapıyor olamazdı! Yavaşça yatak odasının önüne geldiğimde hafif aralık olan kapıdan içeriye titreyerek baktım vücudum artık biraz sonra göreceğim şeyler yüzünden kaskatı olsada istemsizce bir yandan da titriyordu. Cesaretimi toplayıp derin bir nefes aldıktan sonra aralıktan içeriye baktığımda nişanlım dediğim kişi ile yakın arkadaşım olan Eda yatakta birbirlerinden geçercesine öpüşüyordu çıplak şekilde. Gördüğüm şey ile olduğum yerde donup kalmıştım o an nefes almayı unutmuştum sanki, felç geçirmiş gibi yerimden milim dahi kıpırdamadan gözümün önünde olan şeyi idrak etmeye çalışıyordum. O, Eda'yı öptüğü sırada elleriyle tüm vücudunu keşfetmek ister gibi vücudunda gezindirirken bense bu manzaranın yükü altında iyice eziliyordum. Uzun süren öpüşmeyi bitirdikten sonra ,"Hazal ne zaman gelecek demiştin? " nefes nefese kalan Eda Dinçer'in çıplak vücudunun altında ona kendini sürterek konuşuyordu. "Beş gün sonra, o zamana kadar benimlesin" "Ona nasıl katlanıyorsun anlamıyorum Dinçer" "Tamam güzel ama çok soğuk bir kız bendeki enerji onda yok yani çok sıkıcı" "Katlanabildiğimi kim söyledi Eda" "Eğer iyi olsaydı seninle olmazdım değil mi?" Duyduklarıma inanamıyordum bu Dinçer olamazdı.Her fırsatta beni sevdiğini söyleyen adam benim hakkımda bu şekilde konuşmazdı! Gözümden akan bir damla yaş ile onlara bakıyor ne kadar iğrenç olduklarını izlemeye devam ediyordum. "Evlenecek misin gerçekten onunla? " Eda'nın sesi ile dikkat kesildim tekrar. "Evlenmek zorundayım biliyorsun diğer şekil onun parasından çok fazla yararlanamam" "Dünkü fakir kızımız bir anda nasıl böyle zenginleşti anlamıyorum" Daha on yaşında babamın ölümüyle hem maddi hem manevi yönden benim ne kadar zor zamanlar geçirdiğimi bilen kız resmen benimle dalga geçiyordu hem de bir zamanlar kendini toparlasın diye onu evime almışken. Annem beni doğururken ölmüştü onu tanıma fırsatım hiç olamamıştı annesiz büyüyor olmam içimde hep bir boşluğun olmasına neden olmuştu. Babam elinden geldiğince onun eksikliğini hissettirmemeye çalışsa da olmuyordu. Babamın kalp krizi geçirip aniden ölmesiyle şu dünyada böylece hepten yalnız kalmıştım daha sonra bana halam bakmıştı yemek yerken ikinci tabağı istediğim için bana öfkeyle bakan beni hep fazlalık gören ve bunu her fırsatta sürekli hissettiren o kadınla koskoca on yıl boyunca yaşamak zorunda kalmıştım en sonunda onun aşağalamalarına dayanamayarak evden ayrılıp babamdan kalan doğup büyüdüğüm evime geçmiştim. "Online yapılan şeylerde her zaman para vardır biliyorsun işin içine şans da girince hızla büyüdü." O siteyi büyütmek için eskisinden daha çok çalışmıştım gece gündüz platformu nasıl daha fazla geliştirebilirim diye düşünüp durmuş bunlarla ilgili sayısız kitap okumuş hatta buna benzer siteleri kuran kişilerle iletişime geçip onların tecrübelerinden öğrenebileceğim tüm şeyleri öğrenmeye çalışmıştım yani her şeyi yapmıştım ve şimdi siteyi büyütmüş olmam onun için şans mıydı?! "Büyüyünce de hemen onu himayen altına almaya karar verdin değil mi?" Eda'nın kahkahası tüm odayı doldururken benim midem bulanıyordu artık. Cebimden çıkardığım telefonun kayıt düğmesine bastığımda yarım saat boyunca onların iğrençliklerini çektim sessizce ağlayarak bunu neden yaptım çünkü ömür boyu bana nasıl ihanet ettiklerini hakkımda nasıl konuştuklarını asla unutmamak için... O gün nasıl sessizce eve girdiysem aynı şekilde sessizce çıkıp kendimi Burcu'nun yanına atmıştım. Benim dağılmış halimi gördüğünde yüzünde oluşan korkuyu hâlâ çok net hatırlıyordum. Ona o gün gördüğüm şeyleri anlattıkça küfürler ediyor, arada yerinden kalkıp öfkeyle odada volta atıp duruyordu. Sakinleşmek için durup bana baktığında gördüğü Hazal ile derin bir nefes alıp, "Tamam, o şerefsiz için üzülme artık" "Ben sana dedim demek istemiyorum ama dedim, en başından bazı şeyleri görmen gerekiyordu Hazal" "Seninle sırf paran için olmuştu, paran olmadığı zamanlarda yüzüne bakmazken bir anda senin için yanıp tutuşan biri haline dönüştü." O anlatırken akan yaşları durduramıyordum dediklerinde haklıydı sürekli beni uyarıp durmasına rağmen onu dinlememiş gözüme perde çekmiştim. "Haklı olman şu an kendimi kötü hissetmemi engellemiyor Burcu!" "Nolur daha sonra bana laf söyle şu an gerçekten hiç iyi değilim sadece desteğine ihtiyacım var" dememle iç çekerek yanıma oturdu. "Çoğu kişinin aksine ben her zaman senin yanındayım Hazal biliyorsun bunu" akan burnumu çekerek titreyen sesimle, "Biliyorum" Benim biraz ağlama izin verdi biraz daha sakinleştiğimi gördükten sonra ,"Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" "Gerçekten bilmiyorum kafamı toparlamam gerekiyor önce" "Tamam o adi herif seni İngiltere de biliyor o süre boyunca burda kalıp ne yapacağını düşün" gözlerime bakıp gülerek, "Saçma sapan şeyler yapmadığın sürece her zaman arkandayım bunu bil" Zoraki gülerek sadece başımı sallayabildim... O hafta boyunca evden dışarı adım dahi atmamış ne yapacağımı düşünmüştüm. Bu beş gün boyunca bazı şeyleri daha net görmeye başlamıştım beni İngiltere' de bilmesine rağmen bir kez bile aramamış sadece birkaç kez basit mesaj atıp geçiştirmişti. "Yarın son gün" yanımda bana soru işaretleriyle bakan Burcu'ya baktım. "Ne yapacaksın?" sorunun cevabını gece gündüz düşünmüştüm ve sonunda ne yapacağıma karar vermiştim. "Gideceğim" "Anlamadım gideceğim derken?" "Buralardan gideceğim Burcu, bu ülkeden bu insanlardan olabildiğince uzaklaşmak istiyorum." verdiğim karar hiç hoşuna gitmemişti sinirle bana bakarak ,"Saçmala Hazal! O salak yüzünden bütün düzenini bozacağını söyleme!" beni anlamıyordu burda kurduğum düzen zerre umrumda değildi tek istediğim kafamı toplayıp yapılanları sindirebilmek bu şekilde daha güçleceğimi göremiyordu. Diğer şekil burda kaldığım her saniye bana yapılan ihaneti hatırlardım o yüzden şimdilik uzaklaşmak en iyisiydi. Uzunca yüzümü inceleyip derin nefes aldıktan sonra ,"Bu şekilde kendini iyi hissedeceksen tamam" "Ama yine de verdiğin kararı onaylamıyorum ben olsam o ikisininde saçını başını yolar cümle aleme rezil ederdim anca bu şekilde rahatlardım." Gülerek, "Sen yaparsın" deyip devam ettim, "Ama ben sen değilim biliyorsun" "Benim rahatlama şeklim karşımdaki insanı direkt silmek" "Biliyorum Hazal" "Peki nereye gideceksin?" "Kanada'ya" "Nee! Tamam git dedik ama o kadar da uzağa gitmeseydin" "Orayı seviyorum biliyorsun" iş için gittiğim Kanada'nın en büyük üçüncü metropolü olan ve ayrıca bir liman şehri olan Vancouver'a bayılıyordum. Şehir oldukça gelişmiş olsada hâlâ tüm doğal güzelliklerini koruyordu o yüzden şimdilik oraya gidip kafa dinlemek en iyisiydi....

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

HÜKÜM

read
223.8K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.6K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook