1.Bölüm

2440 Kelimeler
Olmayan sabahlar, kararmayan geceler... Acıdan kapanmayan gözler.. Sabah olduğunda seninle sabahlayan duygular.. Gözyaşları ve hıçkırıklar.. Özlenenler ama sarılması birazcık uzak olanlar.. Yanında olduğu halde araya giren duvarlar.. Hepsi ama hepsi imtihandı.. Anlamayana dert, anlayana hem sabır hemde şükür olacaktı. ----------------♡------------- Yine uyuyamadığım bir gecenin sabahına daha uyanmıştım.Gecemi daha karanlıktı benim için yoksa gündüzmü bilmiyorum ama özlediğim çok şey vardı. Mesela babamla mutfakta annem için pazartesi günleri süpriz yapmayı özlemiştim.Bıkmadan usanmadan onuncu yumurtadan sonra ona kahvaltı hazırlardık.Her sabah, sabah namazından sonra uyumayan annem sadece pazartesi günleri uyurdu.Yada uyur gibi yapardı.Büyüyünce anladım ki annemin bizi mutlu etmek için yaptığı küçük şeylerden biriymiş. Bazen anılarının kıymetini elinden gitmeden bilmek gerekir ama ben o zamanlarda şımarık küçük Hümayı oynamakla meşguldum.İstekleri bir türlü bitmeyen babası ona pembe bisiklet aldığında neden kırmızı almadın diye sabahtan akşama kadar ağlayan küçük kız.. Oysa şimdi bisiklet için ağlayan ben babamın beni yaraladığı için ağlar hale gelmiştim.Bedenimdeki yaralardan bahsetmiyorum.Onlar geçici.Ruhumdaki kalbimdeki yaralar.. Onlar o kadar derin ve canımı o kadar yakıyor ki ancak bu acıyı annemin bana bıraktığı en güzel mirasla geçirebiliyordum.Annem hep bana "İnandığın gibi yaşamalısın" derdi.O zamanlar bu sözü hiç anlamazdım ama şimdi o kadar iyi anlıyorum ki.. İnandığın gibi yaşamak musibeti vereni bilmek ve sabretmek. Sadece sabretmekte değil aynı zamanda şükretmek. Bende hep kendime kızardım.Eski günleri özlemek de bir nevi isyan sayılmazdı öyle değilmi? Çünkü benim içimdeki özlem hiç geçmeyecek gibi duruyodu. Düşüncelerimden kardeşim Emre'nin sesiyle sıyrıldım."Abla müsaitmisin?" Kocaman bi tebessüm kapladı yüzümü."Gel buraya koca adam" Kocaman olmuştu Emre.Artık 14 yaşındaydı.Ama yaşadıklarındanmıdır bilinmez çok olgun bir çocuktu.Sanki çocuk değil koca bir adam gibiydi."Sana kahvaltı hazırladım" Bana her pazartesi kahvaltı hazırlardı.Tüm ısrarlarıma rağmen beni dinlemez hep aynı rutini tekrarlardı. "Ablacım ben sana böyle şeylerle uğraşma demiyormuyum? Sen derslerine odaklan ben herşeyi hallederim." Sözlerim üzerine kapıyı kapatıp içeri girip yatağıma yanıma oturdu."Abla yapma böyle.Senin benim için yaptıklarından sonra en azından böyle küçük şeyler yaparak kendimi iyi hissetmeme izin ver." Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım"Emre sana daha kaç kere söyleyeceğim?.Senin varlığın bana bu dünyada verilen en büyük hediye.Kendini kötü hissedeceğin hiç bir şey olamaz tamammı? Sen böyle yaptıkça ben daha çok üzülüyorum.Lütfen söyleme artık böyle şeyler" Yatağımdan sinirle fırlayıp odanın içini turlamaya başladı. "Hazmedemiyorum anladın mı onunla aynı çatı altında olmayı!! Varlığını, sana yaptıklarını senin benim için yediğin azarları nasıl unutmamı benden beklersin.Gidelim diyorum kabul etmiyorsun.Daha ne kadar o adama göz yumucaksın hem-"sözünü kesip bağırdım birden"O adam değil o senin baban böyle şeyler söyleme!" İnanamıyormuşçasına bi hal takındı."Ya nasıl gerçekten anlamıyorum.Daha ne kadar ona sabrediceksin abla!Anla artık senin on yaşındaki baban öldü." Doğru söylüyordu aslında.Benim babam ölmüştü.Ölüm sadece bedenle olmazdı ki.En acıtan ölümdü aslında aynı beden aynı yüz ama farklı bi insan.Farklı bir koku.Eskiden çok güzel kokardı babam.Ağaç gibi kokardı marangozdu zaten mesleğini severek yapan bi marangoz... Ama şimdi... Hayatımda bana en çok ama kullandıran adam şimdi annemin en sevmediği şey kokuyodu.Alkol.. Düşüncelerim den beni bu kez yanağıma doğru süzülen gözyaşım sıyırdı.Emre görmesin diye silmeye kalmadan yüzünde ki ifadeyi gördüğümde ağladığımı gördüğünü anladım."Ablaa" sesi titremişti kardeşimin sanki birşey yapmış gibi yüzünde pişman olmuş bi ifade oluşmuştu. Ben bir şey demeden hemen yere ayaklarımın yanına çöktü."Affet ablam özür dilerim ben-"şşhhh sen ne yaptın ki benden özür diliyosun.Benim küçük kardeşim.Sen bana annemden kalan en değerli varlıksın.İstesende beni üzemezsin.Şimdi sil şu yüzündeki sanki çocuğumu öldürmüşsün ifadesini kalk bakalım.Hani bana kahvaltı hazırlamıştın? Yumurtam soğuduysa yemem bak ona göre." Oda hemen oynunuma ayak uydurdu"Soğuduysa ben sana yenisini yaparım ablaların en güzeli."sözleri üzerine gülmeye başladım"Ya ya hemen yaparmış.Acaba kaç tane yumurta kabuğu var yumurtada gidip şimdi sayacağım".Yalancıktan kaşlarını çattı "Hiçte bile bu sefer kabuk yok" Bu sefer kahkaha atmaya başladım. "Geçen seferde öyle demiştin yumurtadan çok kabuk vardı." Bozulmuş gibi suratı düştüğünde bu aralar ne kadar çok duygu değişimi yaşadığını farkettim.Bir anda mutlu oluyor, biranda hüzünleniyor yada çok kafasına taktığı birşeyi aniden umursamamaya başlıyordu.Acaba ergenlik döneminde psikolojik destek mi alması lazımdı.Aklıma gelenle beynimde ampul yandığında arkasından koşup mutfağa indim. "Emre hani Selma teyzeler vardı.Geçen hafta bizim apartmandan taşındılar küçük kızının adı Mine'ydi hatırladın mı?" Başını aşağı yukarı sallayarak hatırladığını belirtti. "Heh işte onun ablası psikolog olmuş.Seni ona götürelimmi ne dersin?" Sorum üzerine düşündü düşündü ve "Sen bana neden direk Gülser abla demedin o Mine denen kızı hazetmediğimi biliyosun!" dedi.Eh o kadar dediğim şeyden sonra sadece Mineye takılması da iyi birşeydi. "Artık kabullensen iyi olur.O kızı gelin olarak istiyorum daha kaç defa söyleyeceğim sana? O Burcu denen kız seni ayartmadan Mineye aşık olsan iyi edersin!" Burcu karşı apartmanda oturuyordu.Emre ve Minenin tarihe konu olucak küçüklük aşklarına burnunu sokmuş gidip Emreye Mine sana aşık demişti.Böylece kardeşim gelin adayımdan hızla uzaklaşmıştı. Nasıl da edepliydi Mine namazında abdestinde tatlı bir kız gidip o sarışın pis kıza güvenmişti. Maziyi hatırlamamla duygulandım.En iyisi hiç sesimi çıkartmamaktı.Eğer üstüne gidersem geri teperdi.Zaten Minenin haberlerini Gülser abladan alıyordum.Bu konunun üzerinde üniversitelerini bitirdiklerinde durucaktım.O yüzden şimdilik sessiz kalıcaktım.Şimdilik... "Allah korusun!" düşüncelerimden Emrenin içten bi şekilde ettiği duayla sıyrıldım.Bilmiş bi ifadeyle yüzüne bakıp"Ah Emre ah sanki ben bilmiyorum senin sosyal medyadan Mineyi hep takip ettiğini.Dilin Allah korusun derken kalbin milletten Allah bi yastıkta kocatsın duasını istiyo!" Kahkaha atmamla bağırmaya başlamıştı."ABLAAAA" Kahkahalarımın arasından nefes alıp "Tamam Emre sakin ol daha önünde ben varım sen küçüksün ne bu evlenme merakı? " deyince mutfaktan kaçmanın zamanı çoktan gelmişti.Çünkü bu sefer gerçekten kardeşim tarafından şiddete uğrayacaktım. Odama girdiğimde dünden hazırlayıp dolaba astığım şalımı bol pantolomu çıkardım.Zaten ferace giydiğim için pantolon sorun olmuyordu.Saate baktığımda sekiz buçuk olduğunu görmemle daha da hızlandım. Aslı birazdan kapıyı çalmaya başlardı.En yakın arkadaşımla aynı üniversitedeydik çok şükür.İkimizde marmara üniversitesini kazanmıştık.Ben hukuk okuyordum Aslı ise kimya mühendisliği okuyordu.İlk dersin hocası çok gıcık bir kadındı.Ateistti onun inançsız olması beni ilgilendirmiyodu ama fikirlerini bizede kabul ettirmeye çalışması..İşte o zaman bende kendimi tutamıyodum oda basıyodu sıfırı. Bordo şalımı bağlamamla hızla salona koşturdum.Babam bizim için hergün para bırakıyodu.Emre ise bunu kabullenemiyo ben çalışırım o adamın parasını harcama diye evde kıyamet koparıyodu.Ama mecburduk.Ben ortamı güzel olan bi iş bulamamıştım Emreyi ise çalıştırmaya kıyamıyodum.Hem okuyup hem çalışması çok zor olur diye ona da karşı çıkmıştım.Borç olarak aldığımızı mesleğimiz olduğunda geri iade edeceğimizi söyleyince oda kabullenmek zorunda kalmıştı.Hem artık beni de dövmüyordu.Belki eski babam geri dönerdi. "Sen ancak kendini kandır babanın yüzünü gördüğün mü var sanki de seni dövsün.Ne çabuk unuttun ne yaparsa yapsın yeter ki sadece yüzünü göreyim diye ağladığın geceleri" diye fısıldadı her daim doğruyu söyleyen acımasız iç sesim. Zil sesiyle kendime geldim ve bir kez daha yüzüme babasının prensesi olan şımarık küçük kız maskesini takınıp kapıyı açmaya gittim.Kapıyı açmamla sahte olan gülümsemem hemen gerçeğe dönüştü çünkü gelen Aslıydı. "Hadi nerde kaldın kızım geç kalıcaz hem sana anlatıcak bomba haberlerim var." Şaşırdım mı? Hayır .Peki merak ettim mi ? Ona da hayır.Çünkü Aslının her daim anlatıcak bomba haberleri olurdu ve artık bende ülfet peyda etmişti. Spor ayakkabılarımı giyerken bir yandan da Emreye bağırdım; "EMREE HADİ BEN ÇIKIYORUM" Ve ses yok.Anlaşılan bizim küçük kırılgan damat bana küsmüştü.Evet evet artık damattı çünkü ben yaptıklarından sonra Mine'nin tarafına geçmeye karar vermiştim. Okula gitmek için durağa yürüyene kadar benim çenesi düşük arkadaşımın olayları hemen özetliceğini bildiğim için hiç ses çıkarmadan anlatmasını beklemeye başladım.Anlaşılan kafasında durum değerlendirmesi yapıyordu.Ve derin bir nefes evet başlıyordu; "Hüma var ya aşırı sinirliyim.Bizim ayaklı gazete Yeliz varya ondan duyduğum bilgiye göre Selim dindar bir adam olmuş namaz abdest baya yani" demesiyle "NEEEEE"diye bağırmam bir olmuştu.Evet bak buna baya şaşırmıştım.Selim Aslının eski sevgilisiydi.Eski ve tek sevgilisi.Aslı dindar bir kız değildi.Ama evleneceği kişinin dindar olmasını istiyordu.Kaç kere kapanmaya kalkışmış ailesi şiddetle karşı çıkmıştı.Aslında benimle arkadaş olmasını hiç istemiyorlardı ama siteden birtek biz aynı üniversite de olduğumuz için sessiz kalıyorlardı.Selimle de bu yüzden ayrılmışlardı.Geniş mezhepli bir adam olduğu için Aslı onu haklı olarak çok kıskanmış ve ayrılmışlardı. Sözde medeni bi şekilde ayrılmışlardı ama ben Aslı'nın içten içe ne kadar üzülüpte dışarı umursamıyormuş rolü yaptığını çok iyi biliyordum.Şimdi tek ayrılma sebepleri bu konuyken Selimin dindar olması...gerçekten garipti.Halbuki ben ikisinin de birbirini çok sevdiğine emindim. Aklıma gelen diğer detayla hızla Aslıya döndüm"Yeliz ne alaka hani sen o kızı hiç hazetmiyodun?"sorumla suratında kötü kız gülüşü oluşmuştu."Hala daha sevmiyorum.Ama baktım bu kızda bi iş var bana imalı imalı bakmalar.Bide bakışlarının içine acıtasyon katıyo.Gittim yanına bana bak yeliz hemen ne olduğunu anlat yoksa senin yirmi beşinci erkek arkadaşınla çektiğim fotoğrafı babana gösteririm dedim.Tabi buda hemen anlattı.Ne kadar güvenilir bilmiyorum.Biliyosun kızın on sözünden dokuz buçuğu yalan ."En yakın arkadaşımı ağzım açık dinliyordum.İçinden adeta bi canavar çıkmıştı."Neyse sen onu boşver şimdi konumuza dön.Ya hüma inanılır gibi değil ya doğruysa?.Ben ona o kadar emek vereyim biraz feyizlensin diye hatice teyzenin bana attığı cuma mesajlarından toplu mesaj süsüyle ona atayım adamın yaptığına bak kızım." Sözleri üzerine kahkaha atmamak için kendimi tutmak boşuna bi çaba oldu."Aslı Allah aşkına sen ne alem kızsın." Kahkahayla söylediğim bu söze karşılık bana sinirle bakmaya başladı."Hüma seni ciddiyete davet ediyorum.Sinirimin gerçek olduğunu görmüyomusun?Fıkra mı anlattım sanki!!"sözleri üzerine elimle ağzımı tutup gülmemi içime gönderdim.Nasıl olsa eve gidince hatırlayıp hunharca gülücektim. "Ama napayım yani yeliz konusunda bile kendimi tutup gülmedim.Selime feyizlensin diye Cuma mesajı atmak nedir?." Gergin bi şekilde şakaklarını oğmaya başladı."Ne bileyim ben ruhsal bunalımdaydım.O zamanlar en mantıklı şey gibi geliyordu."bu sefer suratıma baktı baktı ve komik olduğunu yeni anlamış gibi kahkaha atmaya başladı.İkimizde hunharca gülüyoduk.Neyse ki durağa giden yol tenhaydıda kimse duymamıştı. Otobüs durağına geldiğimizde kimsenin olmadığını görmek rahatlamama sebep oldu.İnşaallah otobüs de kalabalık olmazdıda rahat rahat giderdik.Bazen çok sıkışık oluyordu ve ben okula gidene kadar çok rahatsız oluyordum. Durağa gelmemizle bir anda sessizleşen Aslıya baktım.Şu anda ne kadar üzgün olduğunun farkındaydım ama o hiç bir zaman içindeki sıkıntıyı yansıtmaz bazen başına gelen olayları onu çok üzmüş bile olsa şakayla karışık gülerek anlatırdı.Tıpkı az önce olduğu gibi... Belki de bu yüzden ikimiz çok iyi anlaşıyorduk.Oda benim iç dünyamın farkındaydı bende onun.Ama ikimizde sessiz kalır hiç birşey yansıtmazdık.Öyle insanlar çok vardı.Kendileri mutsuz olunca başkalarının da mutsuz olmasını isteyen.Ben ise kendi iç dünyam ne olursa olsun hep gülümserdim.Asık bi surat bile bana bencillik gibi gelirdi.Amacım polyannacılık oynamak değildi.Sadece musibeti Rabbimin sevdiği kuluna verdiğini bilir öyle davranmaya çalışırdım. Düşüncelerimden Aslı'nın kolumu dürtmesiyle sıyrıldım. "Daldın gittin yine hayırdır?Otobüs geliyor ayakta kalacağız bak yine" demesiyle etrafıma bakındım.Ne ara dolmuştu yine bu durak?Aslı hemen kolumu tuttuğu gibi aralardan kaynak yapıp bizi en ön tarafa geçirdi.Ne yapıyorsun demeye kalmadan arkada ki amcalar homurdanmaya başlamıştı bile. "Gençlerde de hiç saygı kalmamış.Bide utanmadan sonradan gelip en öne geçiyolar." Benim adım da Hümaysa arkadaşımın sessiz kalmıcağını çok iyi biliyordum. "Amca amcaaaa biz buraya geldiğimizde senin köpeğin daha sabah çişini yapmamıştı." demesiyle duraktaki insanlar arasında bi kahkaha tufanı koptu.Gerçekten de adamın yanında süs köpeği vardı.Yüzünden de anlaşıldığına göre Aslı haklı çıkmıştı.Gülerek bindiğim otobüs tenhaydı da kimse ayakta kalmamış neyseki hiç gerginlik yaşamadan okula varmıştık. Her seferinde bi durak önceden iniyor konuşa konuşa okula gidiyorduk."OHAAA"diyen Aslıyla başımı ondan tarafa doğru çevirdim. "Hümaaa Emir Kaplan bizim okula sempozyuma gelecekmiş.İnanamıyorum yaaa!!." Bir yandan kolumu sarsıp bir yandan şaşkınlıkla fotoğrafı izleyen arkadaşıma"Oda kim?" Diye sordum.Suratıma sanki dünyanın en ilginç sorusunu sormuşum gibi bakıyordu. "Bana sakın Emir Kaplanı bilmediğini söyleme!!" Başımı sağa sola doğru sallamamla"Peki KAPLAN HOLDİNG??" dedi. Bu sefer suratıma evet cevabını alacağından emin bi şekilde bakıyordu.Ama ben onuda bilmiyodum.Acaba çok önemli birşeymi kaçırmıştım?? "Hayır" dememle bu sefer"YUHH"diye bağırdı. "Gerçekten sana inanamıyorum Hüma!!Adamların zenginliği okulun dilinde.Hadi onu geçtim patronları Emir, adam tam bir afet" sözleri üzerine koluna vurup kızmaya başladım; "Sanane kızım elin adamından ya evliyse" bir yandan kolunu ovup bir yandan homurdanan arkadaşımın gözlerinde birden ampul yandı. "İşte bizim için en önemli kısım bu.Adam bekar.Hemdeeee bekarında bekarı.Yani sevgilisi bile yok ." "Ya saçmalama nerden biliyosun " dediğim de bana dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi bakmaya başladı. "Nasıl nerden biliyosun?Adam ünlü diyorum magazin denen bişey var.Yediği yemekten içtiği suya kadar herşey haber oluyor.Yani hiç o taraklarda işi yok senin anlıyacağın.28 yaşında alabildiğine yakışıklı bekar hem zengin hem zeki bir adam...." Bak şimdi bende merak etmiştim şu adamı.Töbe töbe yaaa.Bananeydi elin adamından.Hep Aslı'nın yüzündendi.Beynimin içini lüzumsuz şeylerle doldurmuştu. Üniversiteye girmemizle Aslıyla selamlaşıp kendi kampüslerimize ayrıldık.Sınıftan içeri girdiğimde herkesin kendi havasında olduğunu gördüm.Hemen yerime oturup not kağıtlarımla kalemimi çıkardım.Gıcık kadın derse girer girmez direk soluksuz konuşmaya başlıyor normal konuşması zannettiğimiz yerlendede bizi sınava tabiî tutuyodu. Kapı sesi duymamla kalemimi hazır ol  vaziyetinde tuttum.Kadının konuşmasıyla bende yazmaya başladım; "Evet arkadaşlar bugün dersimiz olmayacak.İş adamı Emir Kaplan ısrarlarımızın sonucu üniversitemize gelmeyi kabul etti.Sempozyumun başlamasına 5 dakika var." Sanırım direk yazmaya başlama işi saçma olmaya başladı.Hocanın sözlerinin bitmesiyle sınıfta bi uğultu başladı."Neeee Emir Kaplan mı??Ay inanamıyorum!!" Kızların bu tepkiyi vermesi normaldi.Normaldi de.....Erkeklere noluyodu??? Hepsi birden hızlıca kalkıp sınıftan çıkmaya başladı.Bir yandan da aralarında konuşmaya devam ediyorlardı."Abi inşaalah adamla görüşme fırsatı yakalarız." Etrafıma şaşkın şaşkın bakarken birden kolumdan tutulmamla bende o güruha takıldım.Kim bu diye bakamadan Aslı çoktan konuşmaya başlamıştı bile. "Hadi çabuk ol.Bizim sınıftan tombiş bir kızla arkadaş oldum.Oda bize üç kişilik yer tutacak." Tombiş kız kim demeye kalmadan"Valla iyi düşündüm.Baktım millet Sempozyuma yer ayarlıyo gittim Niğde'nin yanına hemen arkadaş oldum.Adına kanma sakın!Baya kalıplı bir kız.Valla bizim yerimize bırak oturmayı tenezzül bile edemezler." Vicdansız kız.İyice garipleşmişti bu aralar.Hayır yani Selim sendromunun yan etkisi felanmıydı?İyice fenalığa vurmuştu kendini.Ona kötü kötü bakmamla sanki haklıymış gibi bide söylenmeye başladı; "Bakma bana öyle sanki adam öldürdüm." Hala daha aynı bakmaya devam edince bu sefer yelkenleri indirdi. "Îyi be anladık.Hata yaptım kabul.Napayım artık bende adı ince arkadaşım Niğdeyle arkadaşlık süremi uzatırım" Sanki çok büyük bi iş yapıyormuş gibi havaya girmesi yok mu..Bu kız anlaşılan hiç akıllanmayacaktı. Konferans salonuna girdiğimizde içerinin tıklım tıklım olması artık beni şaşırtmıyordu. "İşte orda orda." Parmağıyla gösterdiği yere hızla beni sürüklemeye başladı. Niğdenin yanına geldiğimiz de arkadaşımın haklı olduğunu anladım.Kız şişko değildi ama baya kalıplıydı.Acaba dövüş sanatları felan biliyormuydu?Bunu Aslı'ya sormak üzere aklımın bi köşesine not ettim. Bize ayırdığı yere otururken teşekkür etmeyi ve hal hatır sormayı da ihmal etmedim. "Evet arkadaşlar bugün aramızda Türkiye'nin sayılı iş adamlarından adını çok genç yaşta duyurup hatrı sayılır bir seviyeye gelen Emir Kaplan var.Onunla yapacağınız söyleşinin güzel geçmesini dilerdim.Ama dileyemiyorum çünkü zaten güzel geçeğinden eminim." Sözlerini bitiren rektör yerine geçerken benimde aklımda tek bi soru vardı.Bu adam ne ara bu kadar yağcı oldu??.Ciddi otoriter adam gitmiş yerine şakacı esprili bi adam gelmişti resmen. Alkış sesleriyle sahneye çıkan adamlara göz gezdirdim.Yerlerine oturduklarında Emir Kaplan olduğunu düşündüğüm meşhur iş adamında sanki bakışlarım ayrı bir oyalandı.Bu adamda çok değişik bi hava vardı.Bir yandan beni çok rahatsız eden bir yandan sürekli bakışlarımı üzerinde oyalama isteğinin geldiği bi hava.... Yanındaki adam konuşmaya başladığından beri konuşmayan adam birden başını kaldırdı ve sanki birini arıyormuşçasına etrafta gözlerini gezdirdi.Bakışları bakışlarımda duraksadı ve sadece baktı.... Kalbimin ritmini değiştirecek, nefsim ve kalbimin bir olup sadece vicdanımın bakma dediği bir ikilemde hemen başımı önüme eğdim. Buda neyin nesiydi?Neden kalbim sanki koşmuşum gibi hızlı hızlı çarpıyordu? Şaşırmıştım.Evet evet sadece insanlar çok anlattığı için bir profil çizdiğim adam sandığımdan yakışıklı ve gizemli çıkmış bende şaşırmıştım.Başka birşey olamazdı. Yaşadığım garip şoku üzerimden atıp Aslıya baktım.Yüzünde donmuş bir ifadeyle sadece bir yere bakıyordu.Baktığı yeri gördüğümde Emir Kaplanın yanındaki hiç susmayan adam olduğunu gördüm.Ama bu adam....İnanmıyorum bu adam Selimdi.Burda ne işi vardı??Bunların ikisinin bağlantısı neydi?? Ve en önemlisi bana Selimin sesini unutturacak kadar beni dünyadan koparan bu adam gerçekten kimdi???
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE