14. Bölüm – “İçimde Büyüttüğüm Sessizlik”

885 Kelimeler
ELİF: Gece. Sessiz. O kadar sessiz ki, kalbimin atışını bile duyar gibiyim. Çadırın içi karanlık ve dar… Ama içimdeki duygular geniş, karmaşık ve her yere sığmayacak kadar yoğun. Uyuyamıyorum. Zihnimde Tuğrul’un bakışları dolanıyor; gündüz ona sarılmam , onun elimden tuttuğu o an… Beni saran o güven, o sıcaklık. Yıllardır hayalini kurduğum bir temasa, bu kadar gerçek bir ana nasıl bu kadar hazırlıksız yakalandım, bilmiyorum. Fermuarı sessizce açtım. Soğuk yüzüme çarptığında içimi ürpertti ama bu gece içimdeki sıcaklık, dağın rüzgârından daha güçlüydü. Ateş başına doğru yürüdüm. Odunlar hâlâ sönmemişti… Alevler zaman zaman dans ediyor, çıtırtılar sessizliğin içinde yankılanıyordu. Oturdum, dizlerimi karnıma çektim, kollarımla sardım. Ama aklımı saramadım. Tuğrul. “Gerçekten beni seviyor muydu?” “Yoksa sadece günü etkisi mi?” “Ya o eli bırakmaması? Tesadüf müydü, yoksa cesaret miydi?” Kafamda dönüp duran soruların arasında nefes almaya çalışırken, bir ses duydum. Ağır adımlar.Çadırların arasından çıkan bir siluet. Sırtı dik, adımları tanıdık. Tuğrul. Beni gördüğünde durdu. Bir an kararsız kaldı sanki. Ama sonra, ben de onu fark etmiş gibi yapmadığım hâlde, yavaşça yanıma geldi. Oturdu. Hiç konuşmadan. Sadece yanımda. Birkaç saniye değil, bir ömür sürsün ister gibi. Bakışlarımı ateşe diktim ama gözlerim onu görmek istiyordu. Oysa cesaretim… Ona dönüp bakmaya yetmiyordu. Sonsuz gibi gelen sessizlikte ilk kaçamak bakışımı attım. O da tam o an bana bakıyordu. Göz göze geldik. O an zaman durdu. Ve ben içimde kelebekler değil, fırtınalar hissettim. Başımı yeniden ateşe çevirdim. Dudaklarımı ısırdım. Ama içimdeki hisleri bastırmak o kadar zordu ki sonra bir rüzgâr esti. Tenime, sonra ruhuma dokundu. Üşüdüm. Belki de ilk kez bu kadar. Kollarımı sıkıca sardım kendime. Ama yetmedi. O an Tuğrul ceketini çıkardı. Bir şey söylemeden, sadece usulca üzerime attı. Ama ceket sadece beni değil kendisini de sarıyordu. Beni kendine çekti. Omzuma dokunduğu an, gözlerimi kapattım. Sanki orada ağlasam, duymayacaktı ama anlayacaktı. Başımı yavaşça onun göğsüne yasladım. Kalbinin sesini duydum. Sakin ama derin sanki bana “Geç bile kaldık” diyordu. Ve o an Tuğrul’un kolları sıkıca sardı beni. Sadece fiziksel değil kalbimi de. O anda, yıllardır içimde taşıdığım duygular dışarı sızdı. Ama gözyaşı değil sessiz bir kabullenişti bu. “Ben… hiç unutmadım seni,” dedi Tuğrul. Sesi çatallıydı ama içten. “Hiçbir zaman söyleyemedim. Çünkü korktum. Annemle babamı gördüm, nasıl yandıklarını Ben sevmeye cesaret edemedim.” Başımı kaldırdım. Gözlerim doldu. Ama ağlamadım. “Ben de… Hep içimde tuttum. Üniversite boyunca seni izledim. Sadece hep uzağındaydım. Sen çok başkaydın.” Tuğrul başını eğdi. “O yüzden hep mesafeli durdum sana. Yaklaşırsam… yanarım sandım.” “Ben ise yaklaşamadığım için yandım,” dedim fısıltıyla. Göz göze geldik. Birbirimize sarıldık. Bu sefer daha sıkı… Daha derin… Daha gerçek. Saat kaçtı, dünya neredeydi bilmiyorum. Ama kalbim, ilk defa doğru yerdeydi. Sessizlik artık ürkütücü değil, iyileştiriciydi. Alevlerin sesinde artık korku değil, umut vardı. Ve ben içimde büyüttüğüm tüm sessizlikleri bu gece, Tuğrul’un omzunda özgür bıraktım. TUĞRUL: Gece çökmüştü. Dağ sessiz. Ama benim içimde fırtına vardı. Çadırın içi dar geldi bu gece. Nefes almak sanki günah. Uyumaya çalıştım ama zihnim Elif’in sesiyle, bakışıyla, elleriyle doluydu. Gündüz elini tutuşum, o bitkiyi bulduğundaki çocukça sevinci, sonra bana sarılışı ve ben… O anın büyüsüne bile karşı koyamamışken, nasıl uyuyabilirdim ki? Yavaşça çadırın fermuarını açtım. Sessiz olmaya çalışsam da, içimdeki gürültüyü kimse duymuyordu zaten. Ateşin başına gözüm takıldı. Ve o oradaydı. Ateşe dalmış, yine o eski günlerdeki gibi içine kapanmıştı. Ama bu kez yanında olmak istedim. Sessizliğiyle birlikte durmak istedim. Ona sarılmadan, sadece yanında var olmak… Adımlarım ağırdı. Çünkü içim karışıktı. Yaklaştıkça kalbim hızlandı. Yanına oturduğumda, ne ona baktım ne de bir şey söyledim. Sadece var oldum. Sessizlikte onunla birlikte nefes almak istedim. Birlikte kaç dakika öylece oturduk bilmiyorum. Ama ateşin çıtırtıları, kalp atışlarımı bastıramıyordu. Kısa bir an göz göze geldik. Ve O an Geçmişimdeki tüm korkularla yüzleştim. Üniversitede onu her gördüğümde kalbim biraz daha çarpardı. Ama ben hep kaçtım. Çünkü sevmenin ne olduğunu annemle babamın ayrılığında öğrenmiştim. Kavgalarla, sessizlikle, kırık tabaklarla ve ben “Aşk can yakar” diye öğrendim. Elif’i sevmiştim. Evet. Ama asla cesaret edemedim. Çünkü o kadar güzeldi ki O kadar masum benim gibi, içi dağınık bir adam ona zarar verirdi. Bu yüzden sadece izledim onu. Bir arkadaşıyla kahkaha attığında kıskandım . Ama belli etmedim. Bir sınavdan düşük not aldığında üzülmesine dayanamayıp defterlerini gizlice bıraktım ama o bile bilmedi. Hiç kimse bilmedi. Ve şimdi yıllar sonra yanımda oturuyordu. Bana bir zamanlar hiç cesaret edemediğim kadar yakındı. Sonra bir rüzgâr esti. Elif ürperdi. Kendini sardı, ama yeterli olmadı. İçimden “Yapma. Yine kaçma,” dedim. Ceketimi çıkardım. Usulca ikimizin omuzlarına bıraktım. Sadece onu değil kendimi de sarmak istedim. Ve o Bağırmadan, sormadan. Başını göğsüme yasladı. İçimden bir şey koptu o an. Sanki yıllardır tuttuğum tüm kelimeler boğazıma düğümlendi. Kollarımı sardım etrafına sımsıkı. Dünyadan, geçmişten, her şeyden korumak ister gibi. “Ben hiç unutmadım seni,” dedim. “Hiçbir zaman söyleyemedim. Çünkü korktum. Annemle babamı gördüm, nasıl yandıklarını… Ben sevmeye cesaret edemedim.” Sustu. Ama yüzü bana döndü. Gözleri her şeyin cevabıydı. Ve o da konuştu: “Ben de… Hep içimde tuttum. Üniversite boyunca seni izledim. Sadece hep uzağındaydım. Sen çok başkaydın.” “O yüzden hep mesafeli durdum sana. Yaklaşırsam yanarım sandım.” Dedim “Ben ise yaklaşamadığım için yandım,” dedi fısıltıyla. Gözlerim doldu. Ama ağlamadım. Askerdim ben. Öğrenmiştim duyguları bastırmayı. Ama bu gece bastıramadım. Birlikte sustuk. Ama her şey söylenmişti. Kelimelere gerek yoktu artık. Elif kollarımdaydı. Ve ilk kez içim huzurla sustu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE