Kimliksiz...

1272 Kelimeler
Artık başka bir şey beni şaşırtamaz dediğin anlarda hayat, her zaman yeni sınavlar koyar önüne. Hem Mihriban için hem de Devrim için odaklanması zor bir kaç dakika geçmiş, karşılıklı oturdukları masada sürekli bakışları kesişmiş ve sadece ikisinin bildiği bir lisan ile birbirlerine 'neler oluyor?' diye sormuşlardı. Bir süre birbiri ile bağlantılı oldukları düşünülen iki olay hakkında kısa bir ön bilgilendirme yapıldıktan sonra konuşmaya istihbarat daire başkanı devam etti. Tecrübeli adam, istihbaratın konuyla ilgili bağlantısını kısaca aktarmış ve sözü, 8 yıldır Roni aşiretini yakından takip eden Devrim'e bırakmıştı. Genç adam projeksiyondan yansıtılanları anlatmak için ayağı kalkınca Mihriban onun anlattıklarına iyice dikkat kesildi. " Yaklaşık 8 yıl önce istihbaratın gerçekleştirdiği düzmece bir suikast girişimi sayesinde aşiret içinde kendime yer buldum. Bölgede konuşulan dillere hakim olmam, dış görünüşüm ve benden istenileni itirazsız yerine getirmem, hem aşiret içinde hem de örgütte güven kazanmamı sağladı. Erişebildiğim her yere yerleştirdiğim izleme cihazları sayesinde bilgi aktarımını gerçekleştirip bir çok suikastın önlenmesinde ön ayak oldum. Döviz bürosunun tarandığı gün Firaz Roni beni orda gerçekleşecek toplantıya dahil etmedi. Yaklaşık yılda bir kez olan bu tür toplantılara her seferinde sadece 5 kişinin katılma hakkı var. Üçü de toplantı çıkışında öldürüldü biliyorsunuz. Bir fırsatını bulduğumda, büronun arkasındaki toplantıların yapıldığı gizli odaya bir dinleme cihazı yerleştirmiştim. Yaklaşık üç sokak arkada park halinde bulunan aracımda toplantıda konuşulanları dinlerken, Siverek kaymakamına yapılması planlanan saldırı girişiminden haberdar olup bunu üslerimle paylaştım. Asıl plan, kaymakam ziyaretlerini gerçekleştirmek üzere yola çıktığında saldırmaktı. istihbarat uyarısını yapınca bu rutin geziler ertelendi. Ama örgütün bu ertelemeden haberi yoktu. Kaymakamlık önünde gerçekleşen saldırı aceleyle düşünülmüş bir girişim gibi duruyor. Toplantı çıkışı yapılan saldırı ve kaymakamlık saldırısında kullanılan silahların aynı olması da kafa karıştırıcı. Yani açıkçası bu saldırı örgüt içindeki muhalif bir gurubun işi gibi duruyor. " Devrim konuşmasında duraklarken Mihriban söz alma gereği duydu ve kafasını karıştıran ayrıntıları aktarmaya başladı. Bu kez dikkatle dinleyen Devrim'di. Bu kadının tam olarak burada ne işi olduğunu az sonra anlayacaktı. " Çoğunuzun bildiği üzere Şanlıurfa adliyesinde bu ay başında göreve başladım. Buraya gelirken, yani 28 Ağustos tarihi sabaha karşı 04.30 sularında, Bozova ilçesi merkezindeki o tarihte nöbetçi olan Karaçay eczanesine uğramak zorunda kaldım. Ben istediğim ilacı beklerken, eczane önünde ani bir frenle eski model bir kamyonet durdu ve içerisinden iki adam eczaneye girerek, gazlı bez, tentürdiyot, plaster, antibiyotik merhem gibi bilumum yaralanmalarda kullanılacak malzemeleri istediler. Eczane kalfası onları bekletmeden istediklerini verdi ve karşılığında herhangi bir ücret almadı. İki gün önce döviz bürosu önünde gerçekleştirilen saldırı sırasında büro hizasındaki pastaneden bir şeyler alıp aracıma binmek üzereydim ki çatışma başladı. Yaklaşık 11 el atış yapıldıktan sonra iki kişi bir kamyonete binip uzaklaştı. Rastlantıya bakın ki Bozova ilçesinde dikkatimi çeken araçla aynı marka ve modele sahip. Bu ayrıntıyı emniyet güçleri ile de paylaştım. Tahsin amirim ilçe emniyeti ile iletişime geçip eczane çalışanlarının ifadelerini almayı sağlayacaktı. Belki tamamen rastlantıdır, bilemiyorum. Ama şüpheli hareketleri ve aldıkları şeyler durumun rastlantıdan daha fazlası olduğunun kanıtı." Mihriban'ın özellikle karşılaştıkları zamanı anlatmaması Devrim'in oldukça dikkatini çekmişti. Bunun sebebini tam olarak kavrayamamış olacak ki konuyu kendisi açtı. " Peki sayın savcım olayın gecesinde döviz bürosunun önünde ne işiniz vardı? Tam olarak anlayamadım." Mihriban, adamın bu ukalaca sorusuna bilmiş bir gülüş ile yanıt verdi. Bakışlarını ondan çekerek masanın etrafındaki yüzlerde dolandırdı ve konuşmaya başladı. " Eve giderken az önce bahsettiğim ayrıntının farkına varmıştım. Yolu geri dönüp ortalık sakinken olay anının canlandırmasını yapmaktı niyetim. Aynı zamanda Emniyet amiri Tahsin beyi de bilgilendirmiş ve benimle orada buluşmasını istemiştim. Çevreyi tararken büronun kapısı içeriden açılınca saklanma ihtiyacı duydum. Yalnızdım ve silahım arabadaydı. Neyse ki kapıyı açan sizdiniz. Peki siz kimi çıkardınız içeriden o gece?" Devrim, genç kadının meydan okumasına hayran kaldı. Aynı gülüş bu kez de onun dudaklarında yer edinmişti. " Az önce de bahsettiğim üzere aşiret lideri Firaz Roni'nin korumalığını yapıyorum. İçeriden çıkan ve çıkışta öldürülenlerden birisi yani Adar Armanlı, bana Firaz'ın içeride beni beklediğini söylemişti. Ben içeri girdikten yaklaşık 5 dakika sonra saldırı gerçekleşti. Firaz'ı oradan çıkarmam için dışarının sakinleşmesini beklemem gerekiyordu. Dışarının temiz olduğuna dair haber gelince biz de çıkışa yöneldik. Etrafı kolaçan ettiğimde sizin gölgenizi gördüm ve bana biçilen görevi yaparak kim olduğunuzu sorguladım. Eğer haddimi aşacak bir hareket yaptıysam, herkesin huzurunda sizden özür dilerim." Eğer bir insan herhangi bir meydan okumayı ustalıkla lehine çevirebiliyorsa Mihriban'ın saygısını kazanırdı. Her ne kadar adamın tavrından hoşlanmamış olsa da saygı duydu. Toplantı diğer birimlerin yaptığı bilgi paylaşımı ile son buldu. Odadan ilk ayrılan, en son gelen Devrim'di. Mihriban da dışarıda kendisini buraya getiren araca binip hareket etmeyi bekliyordu. Ancak kendisini buraya getiren Efkan üsteğmen ve Uzman çavuş Ali görünürde yoktu. Araçta bıraktığı telefonunu açınca saatin 03:30 olduğunu gördü. Uyku iyice bedenini esir almaya başlamıştı ve bir an önce hareket etmek için sabırsızlanıyordu. Şoför kapısı açıldı ve araca binen kişi ile dikiz aynasında göz göze geldiğinde şaşkınlığını gizleyemedi. "Sizin ne işiniz var burada? Efkan bey nerde?" " Onların önemli bir işi çıktı. Gideceğiniz yere sizi ben götüreceğim. Ama sanırım bana şoför muamelesi yapacak kadar kaba birisi değilsiniz. Hareket etmek için sizin ön koltuğa geçmenizi bekliyorum sayın savcım." Mihriban bu adamın ukalalığından artık iyice emin olmuştu. Ama yine de arka koltukta seyahat etmek istemedi ve aracın dışına çıkmadan kendini ön koltuğa attı. Ani gelişen bu durum Devrim'i şaşırtmıştı. Bir de burnuna dolan yasemin kokusu vardı ki anlatması oldukça güçtü. Aracı çalıştırıp yola koyulduktan sonra yaklaşık on dakika kadar ikisi de konuşmadı. Sessizliğe katlanamayan Devrim olmuştu. " Gündüz adliyede gece pastanede çalışmak yorucu olmuyor mu? Ben de savcıların iyi kazandığını sanıyordum." Mihriban Devrim'in konu açma çabasına göz devirerek karşılık verdi. "Belki ben de un kaçakçılarının içine sızmış bir devlet yetkilisiyimdir kim bilir?" deyince Devrim bu kez gerçek bir kahkaha attı. Mihriban bu adamın bu kadar kolay ruh hali değiştirmesine anlam veremese de duyduğu ses hoşuna gitmişti. O da bu gülüşe hafif bir tebessümle karşılık verince, aralarında yeni bir suskunluk baş gösterdi. Şehir merkezine yaklaşana kadar ikisi de konuşmadı. Merkeze gelince ev adresini tarif etmek zorunda olduğunun farkına varan Mihriban, gidecekleri yönü söyledi. Yaşadığı apartmanın önüne geldiklerinde Devrim, sanki bir şeyler söylemek istiyor da nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyormuş gibi huzursuzdu. Mihriban gözünün içine bakarak ona cesaret vermek istedi. Nihayet konuştuğunda ise bir adamın özür dilemek için bu kadar kıvranması onu biraz şaşırtmıştı. " Bak, geçen gece yaşananlar için üzgünüm. İkimiz de kimliğimizi açık edecek durumda değildik. Ama eğer canını yakacak bir şey yaptıysam lütfen kusuruma bakma." " Seni anlıyorum. Daha doğrusu senin aslında kim olduğunu öğrendikten sonra anlamaya başladım desem daha doğru olur. Ama bunlara takılacak biri değilim merak etme. Getirdiğin için teşekkür ederim. İyi geceler." Mihriban'ın bir türlü kırılmayan mesafesi onun gerginliğinin sebeplerinden biriydi aslında. Genç kadınla nasıl iletişim kurması gerektiğini bir türlü kestirememişti. Görünen oydu ki; bundan sonra sık sık bir araya gelmek zorunda kalacaklardı. Mihriban araçtan çıkmaya çalışırken evin anahtarını ayaklarının önüne düşürdü. Eğilip almaya kalktığında ise boynundan sarkan zincirdeki alyansı gördü Devrim. Mesafeli tavrına yanlış anlam yüklediğini bilmeden, iyi geceler dileyerek Mihriban'ın eve girmesini bekledi. Evli bir kadının işi gereği bir araya gelmek zorunda olduğu insanlarla samimiyet kurmaması oldukça doğaldı. Bu düşünce ister istemez canının sıkılmasına sebep olmuştu. Toplantı masasında kendinden oldukça emin, zarif ve oldukça dolu yanıtlar veren, diğer katılımcıları kendine hayran bırakan kadından kendine henüz itiraf edemese de etkilenmişti. Tabi diğer katılımcıların hayran bakışları aklına düşünce de ister istemez gerilmişti. Aracın direksiyonunu Roni konağına çevirdiğinde, gelecek günlerin neler getireceği konusunda düşüncelere daldı. Aslında bu düşünceli hali, aşiretin içine sızdığından beri onunla beraberdi. Gördüğü infazlar, eroin trafiği, usulsüz arazi tahsisleri ve kendisinin de karıştığı bir çok kanunsuz eylem, her an aklının bir kenarındaydı. Dikkat çekmemek için en az onlar kadar gaddar olmak zorundaydı. Neyse ki şimdiye kadar öldürmek zorunda kaldığı insanlar, örgüt bünyesindeki ayrılıkçı teröristlerdi. Daha büyük balıkları yakalamak için küçükleri yem olarak kullanmak operasyonun temeliydi. Görevin bir an önce nihayete ermesi konusunda sabrının yavaş yavaş sonuna geldiğinin farkındaydı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE