Gizem...

1037 Kelimeler
"Dünyada her gün, bildiğimiz hiçbir yasayla açıklanamayan şeyler olur. Her gün bu şeyler konuşulup sonra unutulur ve onları ortaya atan aynı gizem, sırlarını unutulmuşluğa çevirerek onları alıp götürür. Bu şeyleri açıklayamayan yasaların da unutulması gerekir. Gözle görünür dünya her zaman ki gibi güpegündüz dönmeye devam ediyor. Ötekilik ise gölgelerin altından bizi izliyor." Toplantının ana konusu, üst düzey devlet memurları için alınacak ekstra koruma önlemlerinden oluşurken, sebebinin ise ardı ardına ses getiren suikastlar yapılabileceği yönünde alınan istihbarat bilgileri olduğunu söyledi. Az sonra telaşla çalan kapıdan içeri giren başsavcılık kalem memuru. "Sayın baş savcım, bomba yüklü bir araç ihbarı var kapalı çarşı girişinde. Minibüs tarzı bir araç giriş kapısına rasgele park etmiş ve şoförü hızlıca uzaklaşmış. Trafik memurlarının yaptığı anonslara yanıt alınamayınca önlem amaçlı aracı kordona almışlar. Olay yerine bomba imha ekibi intikal etmiş, zaman ayarlı bombayı imha etmeye çalışıyorlar." "Tamam Rasim sen herkesi uyarmaya çalış. Ben gerekli bilgileri emniyet amirinden alırım. Arkadaşlar siz de görevinizin başına dönebilirsiniz. Mihriban hanım sizin biraz daha kalmanız gerekiyor." Mihriban kendisine söylendiği üzere odadaki diğer insanların çıkmasını bekledi ve baş savcının söyleyeceklerine odaklandı. " Mihriban savcım dün benden talep ettiğiniz dava dosyası ile bugün Siverek'te yapılan saldırının bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. Dün gelen bir ihbar üzerine kaymakam bey olağan köy ziyaretlerini bir süre ertelemek zorunda kalmış. Edinilen istihbarata göre ziyaret için yola çıktığı sırada bir saldırı planlanıyormuş. Ama kaymakam bu duyumdan sonra ziyaretini iptal edince Kaymakamlık binası önünde spontane bir saldırı gerçekleşmiş. Olayda şüphe uyandıran bir çok nokta var. En önemlisi de bu saldırının, planlananın dışında geliştiği yönünde. Göze girmek isteyen bir örgüt mensubunun işi de olabilir, birbirleri arasında çekişme bulunan gurupların işi de. Ama sizi ilgilendiren esas ayrıntı şu ki; dün sizin de tanıkları arasında olduğunuz olay ile bu saldırıda kullanılan kurşunlar aynı silahtan çıkmış." " Bu nasıl olur sayın baş savcım. Dün öldürülen adamlarla kaymakam beyin ne gibi bir noktası olabilir?" " İşte bu konuyu konuşmak için Jandarma Genel Komutanlığı, İstihbarat daire başkanlığı acil toplantı talebinde bulunmuş. Toplantıya sizin de katılmanız isteniyor. Toplantı saati henüz belli değil. Çok gizli yürütüleceği için karargaha sizi özel harekatçılar götürecek. Toplantıyı gece yarısından sonra yapmayı planlanıyor. Evinizden alınıp götürüleceksiniz. Bu toplantı özel gizlilik gerektiriyor. O yüzden her kim olursa olsun bahsetmeyeceğinizi düşünüyorum." Mihriban bu isteği onaylayarak "Bu konuda şüpheniz olmasın efendim." dedi. Odasına geri döndüğünde ise buraya geldiği andan beri gelişen olayları tek tek gözden geçirdi. Eczanede gördüğü adamlar, döviz bürosunu tarayanlar ve kaymakama suikast düzenleyin arasında ne gibi bir bağlantı olabileceğini düşünmüş fakat elindeki verilerle gerekli yanıtları bulmasının henüz imkansız olduğuna kanaat getirmişti. Eve geldiğinde kendisini oldukça yorgun hissediyordu. Gülsüm hanım akşam yemeğini hazırlayana kadar duş alıp gevşemeye karar verdi. Yaklaşık bir saate yakın banyoda vakit geçirdikten sonra üzerini giyinip saçlarını kuruttu. Mutfağa geldiğinde ise sofranın neredeyse hazır olduğunu gördü. "Neler yaptınız bugün bakalım hanımlar? Nasıl geçti gününüz?" Gülsüm hanım tebessümle yanıtladı onu. " Her zamanki gibiydi. Biliyor musun bugün puzzelın büyük kısmını tamamladık. Hiçbir zorluk çıkarmadı. Bir ara dışarı çıkmak istedi ama ikna ettim. Senin günün nasıldı canım?" " Nasıl olsun abla, her zamanki gibi hareketli. Kaymakama yapılan saldırıyı duymuşsundur. Benim baktığım bir dava ile bağlantısı var o yüzen bu gece bir toplantıya katılmam gerekiyor. Beni merak etme olur mu? Güvenlik güçleri refakat edecek bana." " Nasıl merak etmeyeyim kızım. Tekin yer değil ki buralar. Neyse yine de Allah'a emanet ol. Sağ salim git gel inşallah." Yıllardır üç kişilik olan masaları yemek boyunca yine sessizliğe gömülmüş ve çatal kaşık sesinden başka ses duyulmamıştı. Sofrayı toplamak için Gülsüm hanıma yardımcı olan Mihriban, onu zorla içeri gönderip bulaşıkları toplamış ardından da üçüne birer fincan Türk kahvesi yapmıştı. Annesi en çok da bu lezzeti severdi. Unuttuğu bir çok tat vardı ama kahveyi ne zaman görse gözleri ışıldardı. Uzun yıllardır gülmeyen kadının yüzündeki her bir ışıltı için elinden geleni yapıyordu Mihriban. Dışarıdan bakıldığında babası ile birlikte annesini de kaybetmiş gibi gözükebilirdi. Ancak annesi ile babası arasındaki yoğun sevgiyi bilenler, Nevin hanımın gittikçe bozulan sağlığına bir anlam yükleyebilirdi. Sevdiği olmadan nefes alamayacağını, yaşayamayacağını düşünen ve buna gerçekten inanan nadir insanların bedeni böyle tepkiler verirdi ancak. Nevin hanım da o nadir insanlardan birisiydi. Her şeyi herkesi unutmasına rağmen hala daha Yusuf beyin eve geliş saatinde cam kenarına tüneyip onu beklerdi. Zil çalmadan ona kapıyı açmak aralarındaki bir enstantaneydi. Mihriban aklına kesik kesik üşüşen bu hatıraları, babasını kaybettiği tarihte yaşının küçük olmasından dolayı çok net hatırlamasa da, anne ve babasının birbirine sevgi ile bakan görüntüleri oldukça net hatırlıyordu. Saatine baktığında gece yarısına henüz vakit olduğunu gördü ve odasındaki çalışma köşesine çekilip dava dosyasını yeniden incelemeye başladı. Bu akşamki toplantıda kendisine düşen göreve noktasından virgülüne hakim olmak istiyordu. Kendisini kanıtlama çabasından çok, görevini hakkı ile yerine getirdiğini bilmeleri önemliydi onun için. Toplantıya katılacak üst düzey ve kendisine göre tecrübeli olan yetkililerin onun bilgi ve ilgisine güvenmesini istiyordu. Saat 00:20'yi gösterdiğinde şarjdaki telefonuna tanımadığı numaradan bir çağrı geldi. Aramayı yanıtladığında karşı taraf kendisini baş savcı vekili olarak tanıtmış ve evinin karşısındaki sokakta siyah bir jeepin onu karargaha götürmek için beklediğini söylemişti. Zaten hazır olduğunu düşünüp yanına alması gerekenleri aldı ve sessizce evden ayrıldı. Kendisine söylenen yerde beklenen araca ilerlediğinde şoför mahalinden inen adam kendisini tanıttı. " Sayın savcım, Ben jandarma üst teğmen Efkan Varlı, arkadaş da jandarma uzman çavuş Ali Atalay. Karargaha kadar size biz eşlik edeceğiz, buyurun lütfen." " Tanıştığıma memnun oldum, Efkan bey, Ali bey. Ben de bildiğiniz üzere Cumhuriyet Savcısı Mihriban Güvener." Yaklaşık 45 dakika süren yolculuğun ardından toplantı merkezi olarak kararlaştırılan karakol binasına geldiler. Mihriban buraya gelene kadar komuta merkezine gideceklerini düşünüyordu. Güvenlik açısından buranın seçildiğini düşünerek yorum yapmamayı tercih etti. Araçtan inip karakol binasına girdiler ve toplantının yapılacağı odaya doğru ilerlediler. Üst teğmen Efkan kapıyı çalarak Mihriban'a geçmesi için öncelik verdi. İçeride bölge komutanından, istihbarat daire başkanına, Emniyet amirinden, özel harekat yetkilisine kadar oldukça kalabalık bir gurup vardı. Toplantıdaki tek kadın yetkili olarak, gururla birlikte hafif bir çekingenlik hissi kapladı Mihriban'ı. Kendisi için ayrılan yere oturup kısa bir tanışma faslından sonra, içeridekilerin suskunluğunu neye yoracağını bilememişti. Emniyet amirinin 'kimi bekliyoruz?' sorusuna İstihbarat Daire başkanı yanıt verdi. "İçerideki adamımızı." Çok geçmeden kapı tekrar çaldı ve içeri giren adam ; "Kusura bakmayın, biraz beklettim. Dikkat çekmeden ayrılmam biraz zaman aldı." diye konuştu. Kapıya arkası dönük bir şekilde oturan Mihriban'a duyduğu ses oldukça tanıdık gelmişti. Kim olduğunu anlamak için başını çevirdiğinde ise dün gece gördüğü karanlık bakışlı adamla karşı karşıya gelmişti...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE