bc

TEHLİKELİ ANLAŞMA (+18)

book_age18+
522
TAKİP ET
5.9K
OKU
billionaire
dark
contract marriage
one-night stand
family
HE
forced
second chance
badboy
mafia
heir/heiress
drama
tragedy
sweet
bxg
kicking
city
mythology
office/work place
cheating
assistant
substitute
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

"Ateşle oynarken yanacağımı biliyordum. Ama o ateş, benim kurtuluşumdu..."Ece, hayatının en karanlık köşesinde, kardeşi için çaresiz bir savaş verirken, kapısını beklenmedik bir tehlike çaldı: Milyarder Rüzgar Aksel. Şehrin en güçlü ve en çekici adamı... ve kalbini buzdan duvarlarla örmüş bir adam.Rüzgar'ın teklifi, bir can simidi kadar cazip, bir zehir kadar ölümcüldü. Yüksek miktarda paraya karşılık, kimsenin bilmeyeceği, sadece fiziksel bir "anlaşma". Duygusallığa yer yoktu, aşka hiç. Bu, bir işti; acımasız, karanlık ve bir o kadar da baştan çıkarıcı.Ece, paranın cazibesine ve Rüzgar'ın tehlikeli çekimine direnmeye çalışırken, kendini bir oyunun içinde buldu. Kuralları Rüzgar koyuyordu, ancak Ece'nin kalbi ve arzuları, anlaşmanın buzdan maddelerini eritmekle tehdit ediyordu.Peki ya Rüzgar'ın evliliğinin ardındaki sırlar? Ya bu yasak çekim, her ikisinin de hayatını kökten değiştirecek bir felakete dönüşürse?Bir yıl sürecek bu anlaşma, Ece'yi kurtaracak mı, yoksa Rüzgar'ın karanlık dünyasında sonsuza dek kaybolmasına mı neden olacak?Ateşle oynamaya hazır mısın?

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
BÖLÜM 1- 1 MİLYON DOLARLIK SÖZLEŞME
Siyah etek ve buz mavisi, ütülü gömlekten oluşan üniformamın içinde, hayatımın en kritik anına hazırlanıyordum. Üç gün önce, doktorların acil ameliyat demesiyle birlikte dünya başıma yıkılmıştı. Kardeşim Ozan’ın kalbi, son bir çırpınışla dirense de, artık bir çözüm gerekiyordu. Maliyet: Tam bir milyon dolardı. O an, tam karşımda duran, şehrin camdan kalbindeki Aksel Tower binası, benim için bir hapishanenin gökyüzüne uzanan demir parmaklıkları gibiydi. 50. kattaki bu ofiste, Rüzgar Aksel beni bekliyordu. Patronum. Ve kaderimi elinde tutan acımasız adam. Aksel Tower'ın lobisi bile benim küçük dünyamın ne kadar uzağındaysa, Rüzgar Aksel de o kadar uzaktı. Mermer zeminler, her köşede sanatsal heykeller, sessizlik ve zenginlik. Kalbim göğüs kafesimde çaresizce tepiniyordu. Asansörde, aynada kendime baktım. Göz altlarım uykusuzluktan koyuydu ama bakışlarımda kararlılık vardı. Bir milyon doları istemek için değil, onu almayı kabul etmek için buradaydım. Karşılığında ne vereceğimi biliyordum, o yüzden kendime yalan söylemeyecektim. kat. Asansör kapıları açıldığında, özel sekreter Burcu Hanım beni hafif bir acımayla karşıladı. "Bay Aksel sizi bekliyor, Ece. Lütfen hemen geçin." Kapı tokmağını çevirmeden önce son bir nefes aldım. Rüzgar Aksel. Adı bile, bulunduğu odayı on derece soğutan bir etki yaratıyordu. Onun bakışları altında kendimi her zaman çıplak hissetmiştim. Şimdi ise, gerçekten çıplak kalma riskini alıyordum. Odanın atmosferi, beklediğimden de yoğundu. Duvar boydan boya camdı, ayaklarımın altında uzanan İstanbul manzarası bile Rüzgar’ın gölgesinde kalıyordu. O, her zaman oturduğu, yüksek sırtlı siyah deri koltuğunda değil, pencerenin önünde duruyordu. Sırtı bana dönüktü. Elinde, sanırım viski olan kehribar rengi bir sıvı bulunan kristal bir kadeh vardı. Pahalı takım elbisesinin kumaşı, üzerindeki her kası mükemmel bir şekilde sarıyordu. O, yürüyen, konuşan bir otorite figürüydü."Geldiğini biliyordum, Ece," dedi, sesi o kadar alçak ve tok çıktı ki, camlar bile titredi sanki. Bana dönmeden kadehini yudumladı. "Ozan'ın ameliyatı." Kelimelerin ağırlığı altında ezildim. "Evet, Bay Aksel. Acil. Ve..." "Ve o parayı ödeyecek gücün yok. Biliyorum." Sonunda döndü. Gözleri. Griye çalan, her zaman mesafeli ama aynı zamanda delici bakışları beni baştan aşağı taradı. Birkaç saniye içinde tüm savunma mekanizmamı parçalayıp geçti. Masasına doğru yürüdü ve bir tık sesiyle küçük bir cihazı açtı. Önüme kalın, parlak kağıtlardan oluşan bir sözleşme destesi fırlattı. "Para yarım saat içinde, gerekli hastane hesabına aktarılacak," dedi, masasına yaslanarak. "Karşılığında bu sözleşmeyi imzalayacaksın." Tüylerim diken diken olmuştu. Sözleşme başlığı: Gizlilik Anlaşması ve Zorunlu İlişki Protokolü. Elim titreyerek ilk maddeyi okumaya çalıştım. Madde 1: Ece Kalkan, Rüzgar Aksel’e karşı tam ve koşulsuz bir itaatle bağlıdır. Sözleşme süresi bir (1) yıldır. Madde 2: Bu ilişki, tamamen Rüzgar Aksel'in belirlediği zaman ve yerde gerçekleşecek fiziksel temaslara dayanır. Duygusallık, bağlanma veya halka açık görünme yasaktır. Madde 3: Rüzgar Aksel'in evlilik durumu (gizli tutulacak bir konu) Ece Kalkan tarafından sorgulanamaz, araştırılamaz ve ifşa edilemez. Midem kasıldı. Sorgulanamaz. Rüzgar'ın evli olduğunu biliyordum. Bu, anlaşmanın en acı verici, en ahlaksız kısmıydı. Yasaktı. "Kabul edemem..." diye fısıldadım. Sesim kendi kulaklarıma bile yabancı geldi. Rüzgar alaycı bir şekilde gülümsedi. Bu, hayatımda gördüğüm en tehlikeli gülümsemeydi. "Ozan'ın ameliyatına kaç saat kaldı, Ece? Bir anlaşma, her zaman iki tarafı da bağlar. Sen benden bir hayat istiyorsun. Ben de karşılığında... seni istiyorum." Masasına uzandı ve göğsümün üzerindeki boyunluktan, takılı olan gümüş kolyeyi yakaladı. Parmakları tenime değdi, o an elektrik akımı tüm vücudumu titretti. "Seçeneklerin bitti," dedi, sesi şimdi daha sertti. "İmzala. Yoksa odadan çık, Ozan'ın ölüm emrini imzalamış olursun." Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Kalbim, kardeşimin hayatı ve kendi onurum arasında bir savaş veriyordu. Bir milyon dolar. Ozan'ın yaşaması için gerekli olan bir milyon dolar. Kalemi elime aldım. Gözlerimi kapattım ve hayatımın geri dönülmez kararını attığım imzayla mühürledim. Sözleşmeyi imzaladım. Ruhumu satmıştım. Kalemi masaya bıraktığımda, o an paranın hastane hesabına geçtiğini biliyordum. "Tamam," dedim, sesim çatladı. "Şimdi gidebilir miyim?" Rüzgar ayağa kalktı. Yavaş adımlarla masanın etrafından dolandı. Boyu ve kaslı yapısı üzerimde bir gölge oluşturdu. "Gidemezsin," dedi. Otoritesi eziciydi. "Sözleşmenin ilk maddesi... Anlaşmanın ilk ödemesi şimdi tahsil edilecek." Kalbim deli gibi atmaya başladı. "Şimdi mi? Ama ben... ben hazırlanmadım. Ben..." "Hazırlanman gerekmiyor," dedi, tam önümde durarak. Bir adım geri çekilmek istedim ama arkamda cam duvardan başka bir şey yoktu. Rüzgar'ın kokusu, odanın pahalı deri ve viski kokusunu bastırdı. Tehlike kokuyordu. Elini, göğsüme doğru kaldırdı. Sadece gömleğime dokundu ama ben sanki derime dokunmuş gibi ürperdim. Gözleri, ne bir arzu ne de bir sevgi ifadesi taşıyordu; sadece sahip olma duygusu vardı. "Anlaşmayı imzaladın, Ece. Artık bana aitsin," dedi, sesi neredeyse fısıltıydı ama her kelimesi bir emir gibiydi. Rüzgar, parmak uçlarını, gömleğimin düğmelerinden birine değdirdi. "Sana ne kadar ait olduğunu hissetmek istiyorum." Gözleri benimkilerle kilitlenmişti. Direnme cesaretim yoktu, hem fiziksel hem de duygusal olarak felç olmuş durumdaydım. Bu adamın gücü, bana bir milyon dolarlık bir borçtan çok daha fazlasına mal olacaktı. Yavaşça, sanki bu basit eylem bile bir meydan okumaymış gibi, ilk düğmeyi çözdü. Ardından ikincisini. Hava aniden ofiste tükenmişti. Her nefesim boğazımda takılıyordu. Rüzgar'ın gözleri, çözdüğü her düğmeyle birlikte daha da koyulaşıyordu. Bana yaklaştı, omuzlarımı kavradı ve beni pencerelerin kenarındaki siyah deri koltuğa doğru itti. Koltuğa sertçe düştüm. "Bana bak," diye emretti, sesi otoriteyle titriyordu. "Bana ait olduğunu unutma. Asla." Eğildi. Gözleri şimdi sadece birkaç santim uzağımdaydı. Dudaklarıma yaklaşırken, bu anlaşmanın sadece bir iş olmadığını, ateşle oynanan yasak bir oyun olduğunu anladım. Ve o an, dudakları dudaklarıma değdi. Soğuk ve talepkar bir öpücük. Bu, bir öpücükten çok, tahsilatın ilk kısmıydı. Gözlerimden sessizce, pişmanlığın ve araya giren, karşı konulmaz bir çekimin gözyaşları süzülmeye başladı. Gözlerimden sessizce, pişmanlığın ve araya giren, karşı konulmaz bir çekimin gözyaşları süzülmeye başladı. Rüzgar’ın öpücüğü talepkârdı. Yumuşak ya da sevgi dolu değildi. Bu bir mühürdü, bir borç senediydi ve Ece’nin itaatini garanti altına alan bir güç gösterisiydi. Dudakları, Ece’nin direncini ezerek, ona ait olduğunu kanıtlamak istercesine baskıcıydı. Ece, başta donup kalmıştı; ne bir karşılık verebiliyor ne de geri çekilebiliyordu. O an, bir milyon dolarlık meblağın ağırlığı omuzlarına çökmüş, onu hareketsiz bırakmıştı. Rüzgar, Ece’nin tepkisizliğini fark etmiş gibi, bir an dudaklarını ayırdı. Gri gözleri, Ece’nin yaşla ıslanmış yanaklarına takıldı. Yüzünde soğuk bir memnuniyet ifadesi vardı. "Ağlama," diye emretti, sesi buz gibiydi. "Benim karşımda zayıflık gösteremezsin, Ece. Sözleşme imzalandı. Şimdi oynaman gereken rolü oyna." Bu sözler, Ece’nin içinde bir kıvılcım yaktı. Bu adam, sadece bedenini değil, ruhunu da ezmeye çalışıyordu. Ozan’ın hayatı için bir şeyden vazgeçmişti ama gururunu tamamen teslim etmeyecekti. Omuzlarını dikleştirdi, elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Rolümü biliyorum, Bay Aksel," dedi, sesi artık titrek değil, keskin ve soğuktu. "Ama unutmayın, bu bir anlaşma. Bir süresi var." Ece’nin beklenmedik direnci, Rüzgar’ın kaşlarının hafifçe çatılmasına neden oldu. Bu, Ece’nin Rüzgar’ın yüzünde ilk kez gördüğü, kontrolün ufak bir an için kaybolma emaresiydi. Bu meydan okuma, Rüzgar'ı sinirlendirmek yerine, aksine ilgisini çekmişti. Yavaşça Ece’ye tekrar yaklaştı, ancak bu sefer bir önceki gibi aceleci değildi. Gömleğinin açık kalan düğmelerinin arasından boynuna doğru eğildi. Soğuk nefesi Ece’nin tenine çarparken Ece irkildi. "Ozan’ın hayatı güvence altında," diye fısıldadı, sesi şimdi daha davetkar ama hala tehditkârdı. "Ama senin hayatın… Artık kontrolüm altında. Ve o bir yıl bittiğinde, benden kolayca kurtulabileceğini sanma." Tekrar Ece’nin dudaklarına kapandı. Bu öpücük ilkinden farklıydı. Daha derin, daha ısrarcıydı. Rüzgar’ın elleri, Ece’nin beline dolandı ve onu sertçe koltuğa bastırdı. Ece’nin beynindeki alarm zilleri çalarken, vücudu ihanet ediyordu. Rüzgar’ın gücü, kokusu ve dudaklarının üzerindeki talebi, mantığının tüm duvarlarını yıkıyordu. Ece, o an Rüzgar’a tutunmak zorunda hissetti. Hayır, bu arzu değildi, bir panikti. Ancak bu panik anında, Rüzgar’ın dudakları karşılık bulduğu anda, öpücük bir anda sertleşti. Rüzgar, Ece’nin alt dudağını hafifçe ısırdı. Bu ufak acı, Ece’yi gerçekliğe geri döndürdü. Rüzgar, Ece'yi bıraktı ve geriye çekildi. Ağır nefesler alıyorlardı. Rüzgar'ın gözlerindeki soğukluk, anlık bir parlamanın yerini almıştı. Kısa bir an için... sadece bir an için... bu adamın da anlaşmanın tehlikeli çekimine kapıldığını hissetti Ece. Rüzgar, hızla kendini toparladı. Takım elbisesinin yakasını düzeltti, sanki az önceki yoğun an hiç yaşanmamış gibi. "İş bitti," dedi, kol saatine bakarak. "Yarın sabah dokuzda masanda ol. Kimse bu ziyaretten şüphelenmeyecek. Unutma, Ece: sen benim sekreterimsin. Ve benim sekreterim, her zaman, her yerde benim emrimdedir." Cümledeki "sekreterim" kelimesini öyle bir vurguladı ki, Ece bunun sadece iş yerindeki unvanı olmadığını anladı. Rüzgar, cebinden küçük, kadife bir kutu çıkardı ve Ece’nin kucağına fırlattı. "Bu, gizlilik anlaşmasının hediyesi. Telefonunu her zaman açık tut. Bir sonraki tahsilat zamanını ben belirleyeceğim." Ece, kucağındaki kutuya baktı. Kalın, gümüş bir bilezik. Parmaklarını bileziğe değdirirken hissettiği ürperti, bu anlaşmanın bedelinin sadece kendi onuru olmadığını; Rüzgar’ın ona taktığı bu pranganın, onu yavaş yavaş kendisine bağlayacağını anlamıştı. Gözleri hâlâ Rüzgar’ın üzerindeydi. Soğuk, kibirli, güçlü ve evli. Ece kafa salladı. "Anlaşıldı, Bay Aksel." Rüzgar, kapıyı işaret etti. "Şimdi git. Ve unutma, senin hayatın artık benim oyuncağım." Ece, odadan çıkarken bileğinin üzerindeki gümüş bileziğin soğukluğunu hissediyordu. Ofisin kapısını arkasından kapatır kapatmaz, lüks, sessiz koridorda kalbi göğüs kafesinde çırpınıyordu. Bir milyon dolarlık anlaşma... ve karşılığında bir yıllık kölelik.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

30 Days to Freedom: Abandoned Luna is Secret Shadow King

read
308.2K
bc

Too Late for Regret

read
275.4K
bc

Just One Kiss, before divorcing me

read
1.6M
bc

Alpha's Regret: the Luna is Secret Heiress!

read
1.2M
bc

The Warrior's Broken Mate

read
136.3K
bc

The Lost Pack

read
379.2K
bc

Revenge, served in a black dress

read
144.8K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook