Otelden sonraki sabah, Ece eve vardığında yaşadığı her şey rüya gibiydi; ama boynundaki gümüş kolye ve bileğindeki zincir, her şeyin gerçek olduğunun kanıtıydı. Ece, aynada kendine baktı. Gözlerinde yorgunluk değil, dün geceki yüksek gerilimin ve yasak lezzetin izi vardı.
Rüzgar’ın koruma dürtüsü, Ece’nin vicdanını daha da ağırlaştırıyordu. Rüzgar, Melis’e karşı Ece’yi sahipleniyordu; ama bu, Ece’nin Melis’in acı çekmesine neden olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Ece, Melis’in dürüst olmadığını bilse de, Rüzgar’ın annesinin kolyeleriyle ortada dolaşması, kendi ahlaki sınırlarını zorluyordu.
Holding'e geldiğinde Burcu Hanım, Ece’ye endişeyle baktı.
"Melis Hanım, çok öfkeli. Tüm gün Rüzgar Bey’in takvimini inceledi ve size dair bir şey bulamadığı için çılgına dönmüş durumda."
"Melis Hanım'a ne yapacağımı sordu mu?" diye sordu Ece.
"Hayır, ama daha kötüsünü yaptı. Kardeşiniz Ozan'ın dosyasını istedi."
Ece’nin kalbi göğüs kafesinde tekledi. Ozan. Ece'nin en hassas noktası, intikam için Melis'in hedefindeydi. Melis, Ece'nin borç aldığı ve bu yüzden Rüzgar’ın sekreteri olduğunu biliyordu. Ancak Melis, Ece’nin Ozan için bedenini sattığını öğrenirse, bu sadece Ece için değil, Rüzgar için de büyük bir skandala yol açardı.Ece, hızla Rüzgar’ın odasına girdi. Rüzgar, masasında sakin, ancak Ece’nin paniklemiş yüzünü görünce gerildi.
"Ne oldu?" diye sordu Rüzgar, sesi tehditkârdı.
"Melis Hanım, Ozan'ın dosyasını istemiş," dedi Ece, nefes nefese. "Ameliyat evraklarını. Rüzgar, eğer her şeyi öğrenirse..."
Rüzgar'ın yüzündeki sakinlik anında kayboldu. Bu, Rüzgar’ın bile beklemediği bir hamleydi. İlk kez, Rüzgar'ın kontrolü elinden kaçıyordu. Rüzgar, Melis’in Ece’nin vicdanını hedef alacağını düşünmemişti; Rüzgar, sadece Melis’in işini hedef alacağını düşünmüştü.
"Melis'in eline hiçbir dosya geçmeyecek," diye tısladı Rüzgar. Hızla telefona sarıldı ve hukuk departmanını aradı. "Ozan Kalkan'ın tüm özel dosyaları, gizli evraklar kategorisine alınsın. Kimse, yetkim olmadan tek bir sayfasına dahi dokunmayacak."
Ece, Rüzgar’ın hızına ve kararlılığına hayran kaldı. Rüzgar, Ece’yi kendi yöntemleriyle koruyordu.
"Ozan'a dokunmasına izin vermem," dedi Rüzgar, telefonu kapatırken. Gözleri Ece’ye döndü. "Bu, aramızdaki anlaşmanın en önemli maddesi. Sen bana aitsin, ama Ozan, senin koruma alanın."
Rüzgar, Ece’ye yaklaştı ve onu hafifçe omuzlarından tuttu.
"Melis’in ne kadar ileri gidebileceğini küçümsedim," dedi Rüzgar. "Ancak şimdi, oynamamız gereken oyunu biliyorum. Melis, sana duygusal bir darbe indirmeye çalışıyor. Biz ise onu, daha büyük bir gösteriyle cezalandıracağız."
"Daha büyük bir gösteri mi? Ne gibi?" diye sordu Ece, sesi titriyordu.
"Yarın akşam, Holding’in yıllık basın toplantısı var. Tüm hissedarlar, gazeteciler ve Melis orada olacak," dedi Rüzgar, yüzünde acımasız bir ifade vardı. "Sen, benim yanımda, en ön sırada oturacaksın. Ve biz, Melis'in şüphesini gerçeğe dönüştüreceğiz."
Rüzgar, masasının çekmecesinden küçük bir kutu daha çıkardı. İçinden, gümüş kolyeye uyumlu, pahalı bir elmas yüzük çıktı.
"Bu, nişan yüzüğü değil," dedi Rüzgar, yüzüğü Ece’nin sol eline takarken. "Bu, senin artık benden başka kimsenin olamayacağının göstergesi. Basın bunu yazacak. Melis çıldıracak."
Ece, parmağındaki yüzüğe baktı. Bu yüzük, borcun son seviyesiydi; Rüzgar, Ece'yi kendi hayatının merkezi haline getirerek Melis'i yok etmeye çalışıyordu.
Ece, o gece evde yüzüğü parmağından çıkaramadı. Elmasın soğukluğu, Rüzgar’ın kontrolünün ne kadar güçlü olduğunu hatırlatıyordu. Melis’in Ozan’a dokunma tehdidi, Ece’nin tüm direncini kırmıştı. Artık Ece'nin tek amacı, Rüzgar’ın yanında durmak ve Ozan’ı korumaktı.
Ertesi sabah Rüzgar, Ece’ye Melis’ten gelen bir e-postayı gösterdi. Melis, Rüzgar’ın takvimini incelemiş, ve bir sonraki yurt dışı toplantısının tarihini görmüştü.
Melis: Paris’e, iş ortaklarınızla yapacağınız toplantıya ben de geliyorum. Eşiniz olarak yanınızda olmalıyım, değil mi, Rüzgar?
Rüzgar gülümsedi. "Melis, oyunu hızlandırıyor. O, Ece’yi aramızdaki bir sorun sanıyor. Ama Paris'e sadece biz gideceğiz."
Rüzgar, gözlerini Ece'ye dikti. "Yarın akşamki basın toplantısı sadece başlangıç. Paris’te, Melis’in bizi bulamayacağı, gizliliğin bizi daha da cesur kılacağı bir yer olacak. Ve ben, o gece sana olan borcunu, tüm şehrin ışıklarının altında tahsil edeceğim."
Ece’nin nefesi kesildi. Paris, tutkunun ve romantizmin şehri. Ama onlar için, en tehlikeli tahsilatın yaşanacağı yer olacaktı.Rüzgar'ın dudakları, Ece'nin tenindeki gümüş kolyeye değdi ve oradan aşağıya doğru kaymaya başladı. Ece, Rüzgar'ın ofisinin sert ve resmi havasında yaşadığı bu gizli anın, onu Rüzgar'a daha da bağımlı hale getirdiğini hissetti. Kapının arkasındaki sessizlik, içerideki fırtınanın gücünü gizliyordu.
Ece'nin nefesi kesilmişti. Rüzgar'ın parmakları, Ece'nin narin sırtında, fermuarı tamamen indirdi. Kumaş, Ece'nin vücudundan sıyrılırken, Rüzgar, Ece'nin her an her yerde kendisine ait olduğu gerçeğiyle sarhoş oluyordu. Rüzgar'ın sert ve aceleci dokunuşları, Ece'ye Melis'in tehditlerinin ve dış dünyanın varlığının ne kadar önemsiz olduğunu hissettiriyordu. Kanepenin soğuk derisi, Ece'nin tenine değerken, Rüzgar'ın dudakları, Ece'nin boynundaki ve bileğindeki gümüş takılara tekrar dokundu.
"Bu takılar," diye hırladı Rüzgar, sesi boğuktu. "Beni asla bırakmayacağının garantisi. Ve ben, bu garantiyi şimdi tahsil edeceğim."
Ece, kendini tamamen Rüzgar'ın acımasız kontrolüne bıraktı. Bu an, vicdan azabının ve mantığın tamamen sustuğu, sadece içgüdüsel arzuya teslim olunan bir andı. Ofisin soğuk ve resmi atmosferi, bu yasak yakınlaşmanın heyecanını kat kat artırıyordu.
Kapının dışındaki dünya, Holding'in ciddiyeti ve Melis'in intikamı, içerideki bu tutkunun varlığını asla öğrenemeyecekti. Rüzgar, Ece'yi kollarında sımsıkı tuttu, sanki onu bu kanepeye, bu ofise sonsuza dek mühürlemek ister gibiydi. Kısa süren bu kaçamak, Melis'in tüm tehditlerine karşı verilmiş en büyük cevaptı.
Rüzgar, son bir kez Ece'nin alnını öptü. "Şimdi git," dedi Rüzgar, sesi artık o eski sertliğine dönmüştü. "Git ve rolünü oyna. Ve unutma, yarın akşam o basın toplantısında, o yüzükle birlikte herkese ait olduğunu ilan edeceğim. Hazırlan, Ece. Çünkü bu, sadece başlangıç."
Ece, hızla dağılan kıyafetlerini toparladı ve ofisten çıktı. Arkasında bıraktığı deri kanepenin soğukluğu, Rüzgar'ın kontrolünün ve kendisinin ona olan bağımlılığının somut bir hatırasıydı.