"Ee, neler yapıyorsun bakalım?" sorduğu soruyla birlikte kafamı kaldırıp ona doğru baktım. O ise gözünü yoldan ayırmadan sorduğu sorusuna bir cevap bekliyordu.
"Sen gittiğinden beri olan süreçten mi bahsedeyim yoksa genel olarak mı yaptıklarımla ilgileniyor gibi mi görünmeye çalışıyorsun?" verdiğim cevapla birlikte tek kaşını kaldırarak:
"Yaptıklarınla ilgileniyor gibi görünmeye çalışmıyorum, merak ediyorum. Onca zamandır görüşmedik ve hayatında neler olduğunu bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum."
"Ne tesadüftür ki ben de bunca zamandır nerde olduğunu ve annemle bizi neden bıraktığını düşünüyorum." cevabımla birlikte başını bana çevirerek:
"Cevaplayamayacağım sorular soruyorsun." dediğine gözlerimi yüzünden çekip yola baktım.
"Demek ki bazı şeyler sadece düşüncede kalacak, ikimiz de asla cevaplarımızı alamayacağız."
Verdiğim cevapla birlikte derin bir nefes alıp yola devam etti.
Onu en son ortaokulda görmüştüm, ne kadar da yaşlanmıştı. Gözlerinin yanındaki kırışıklıklara baktıkça içim burkuluyordu. En son gördüğümde hayat neşesi olan bir adamdı. Kırışıklıkları yoktu ve kendime tek yakın hissettiğim kişi oydu.
Bir sabah uyandığımda annemle bizi terk edene kadar...
"Nereye gidiyoruz?" Sorumu cevapsız bırakacağına adım kadar emindim ama o beni şaşırtarak:
"Eve." demişti. Eve mi? Sekiz yıl sonra mı? Gündeme sayısını unuttuğum kadar kadınla adını vermişti ki annemin onca kadından sonra onu cidden kabul edeceğini mi düşünüyordu? Yazık.
Apartmanın önüne geldiğimizde onu beklemeden arabadan inip kapıya doğru yürümeye başladım. Arkamdan kapanan kapı sesiyle birlikte onun da geldiğini anlayınca stresle annemin tepkisini düşünmeye çalıştım. Ya onu benim bulup getirdiğimi düşünürse ve benden nefret ederse?
Açılan kapıyla birlikte annemin neşeli yüzüyle karşılaştım. Ona sarılarak: "Gerçekten benim bir alakam yok." dedim. O da fısıldayarak: "Haberim var." dediğinde ufak çaplı bir şok yaşamıştım. Haberi vardı ve buna izin mi vermişti?
Şaşkınlıkla eve girerek montumu astım. Çantamı koridorda bırakarak banyoya doğru ilerledim. Elimi yıkadıktan sonra yüzüme de su çarparak kendime gelmeye çalıştım.
İkisi baş başaydılar ve hala en ufak bir ses yükselmesi yoktu. Anne umarım her şeye rağmen onu affetmemişsindir...
Yavaş adımlarla salona doğru ilerlediğimde karşılıklı koltuklara oturmuş olduklarını ve beni beklediklerini fark ettim.
Annemin yanına doğru ilerleyip hemen yanına oturdum. Maksat tarafımız belli olsun.
Babam gülümseyerek bana dönüp: "Dün sana dediğim konu hakkında konuşmamız lazım."
Bir anda anneme dönüp tepkisine baktım. Babamın gelmesine ufak bir gerçeklik payı vermediğim için anneme haber vermemiştim. Çünkü yıllardır geleceğini söyleyip hiçbir zaman gelmemişti. Genelde acil bir toplantısı çıkıyordu.
Fakat annem sinirlenmişe veya şaşırmışa benzemiyordu. Demek ki konuştuğumuzdan haberi vardı. Kapımı da oturup dinlemeyeceğine göre babamla mı konuşmuşlardı?
"Konuşabilirsin, dinlemekten başka şansımız yok gibi." dedim bir yandan anneme bakarak. Annem ise ellerinde olan elimi sıkarak bana destek verircesine gülümsedi.
"Annenle dün gece konuştuk, seni üniversite hayatın için Kanada'ya yanıma almak istiyorum. Anneni merak etme sen ne istersen ona uyacağını söyledi." diyen babamla birlikte anneme dönerek kaşlarımı kaldırdım. Annem ise özlemle babama bakıyordu.
Bir anda toparlanarak: "Ben de burada olduğuma göre kendi fikirlerimi kendim söyleyebilirim sanırım Harun." dediğinde babam gülümseyerek başıyla onu onayladı.
"Tabii Gülden. Anne oğul destekleşmenizden vakit bulamazsın diye yorulmanı istemedim sadece." diyen babamla birlikte annem o şen kahkahasını isteksizce atmıştı.
"Sekiz yıldır beni yorarken aklın neredeydi peki?"
Babamın böyle bir cümleyi beklemediği her halinden belliydi. "Şu an bu konuyu konuşmak için buraya gelmedim. Evet Gökalpcim cevabını bekliyorum oğlum. Evet dediğin an tüm işlemleri başlatıp seni yanıma alabilirim."
Yurtdışında okumak en büyük hayalimdi ama bunu kendi emeğimle yapmak istiyordum. En son on yaşında gördüğüm babam sayesinde değil.
Annemin sesiyle düşüncelerimden ayrıldım ve onu dinlemeye başladım.
"Gitmek istemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Uzun süredir görmediğim bir adama seni emanet edecek değilim istemediğin sürece. Ama gitmek istersen de seni desteklerim, başarılı olman benim için çok önemli."
Derin bir nefes alıp babama döndüm. "Biraz düşünmek istiyorum ama senin olmadığın bir ortamda." Tamamladığım cümleyle: "Tabii, odana geçebilirsin. Böyle saygılı olup sorman beni çok gururlandırdı."
"Soru sormamıştım veya izin de almamıştım. Evden çıkmanı bekliyorum sadece."
Yüzü bembeyaz olan babama keyifle bakıyordum. "Nerede kalacağım Gökalpcim saçmalama istersen." dedikten sonra şaka yaptığımı düşünür gibi kahkaha atmıştı. Ben de aynı kahkahayla ona cevap verdim.
"Bunca zamandır nerde kalıyorsan orda kalabilirsin. Her yer otel dolu."