DOKTOR CİVANIM..

1730 Kelimeler
Kapıyı açınca aklıma gelen ilk şey; karşımdaki şahsın Türk anne ve babandan olmadığıydı. Bu gece iki insanüstü varlık yaratıp bir de karşıma çıkardığı için Allah'a şükür etmeliydim. Böyle giderse gece alnım secdeden kalkmayacaktı. Bu yakışıklının doktor olması da çabasıydı. ''Merhaba ben Bahar, Mert içeride buyurun.'' dedim arkasından ve arkasından onu süzerek eve girişini izlemeye başladım. Çok paniklemiş olduğu her halinden belliydi. ''Durumu nasıl?'' ''İyi iyi, turp gibi.'' dedim ama domuz gibi demek isterdim aslında. Çantasını koltuğa koyarak orta sehpanın üzerine oturdu. ''Nasılsın dostum, ne oldu sana böyle?'' dedi yaralarına bakarak. ''Önemli değil.'' ''Turp gibi maşallah! Sadece iki kişi tarafından dövüldü ve bu hale geldi.'' dedim gülmemek için kendimi zorlayarak. ''Beni çıldırtma, onları dövebilirdim!'' diye yineledi. ''Evet, biliyorum eğer sarhoş olmasaydın...'' diyerek tekli koltuğa oturdum. ''Ha ha ha!" Doktor Gökhan içten bir kahkaha atıp "Siz ikiniz beraber miydiniz bu gece?" diye sordu, çantadan birkaç şişe ve bez çıkartarak. ''Evet. Biraz tesadüf oldu yanında olmam. Onun açısından oldukça iyi bir tesadüf." dedim kinayeyle. ''Sarho...'' diyemeden lafını kestim. ''Anladık anladık döverdin! Sus da adam işini yapsın. Mümkünse çenesini de dikin lütfen. Nasıl bir insansın? Dır dır dır... Beynnimi yedin! Yemin ediyorum kadından beter." Gökhan bu durumdan çok keyif almışa benziyordu. Yüzüne yerleşen sırıtış giderek genişliyordu. Gökhan Bey, işine odaklanıp bir süre Mert'in yüzüyle meşgul oldu sadece. Arada Mert'ten acı dolu inlemeler geldikçe o tarafa bakamaz olmuştum. Sonunda Gökhan "Neyse ki çok bir şeyi yok, alnına bir dikiş attım sadece. Ama ne olur ne olmaz diye hastaneye gitmen lazım çünkü tomografi filan gerek. Bir de bu gün artık uyumazsan iyi edersin. Sabah da ilk iş hastaneye git. Unutma sakın, uyumak yok!'' dedi. Ve doktor civanım, eşyalarını toplamaya başladı. ''İyi bari, sorun çözüldü. Ben de ufaktan kaçayım artık." dedim ve doktor civanıma dönerek "Gökhan Bey eğer çıkacaksanız beni de bir taksi durağına bırakır mısınız?" diye sordum. Mert'e ''Sen de bana arabanın anahtarlarını ver, arabamı çıkarabileyim. Korkma anahtarını kargo ile gönderirim yarın. Evime gitmeliyim artık.'' dedim ve çantamı koluma takıp ayağa kalktım. ''Yalnız benim direkt eve dönmem gerek. Yurt dışından kız arkadaşım geldi ve onunlaydım bu akşam. Mertle kalmanız sorun olur mu? Yanında birinin kalması gerek her ihtimale karşı.'' dedi. Vay anasını! Sevgilisini yatakta bırakıp gelmiş doktor civanım. Çok kötü bir zamanda aramışım demek ama beni ilgilendiren bir husus değildi bu neyse ki. "Ne!" diye feryat ettim. "Mümkün değil burada kalmam. Yeterince kaldım zaten, gözlerim kapanıyor artık. Sabaha çok az zaman kaldı zaten. Bence bir kaç saat idare edebilir kendi kendine." dedim. ''Gerçekten, rica ediyorum. Mert o kadar da kötü değildir. Tamam, kabul ediyorum biraz sinirlidir ama özünde iyidir." dedi doktor civanım. "GÖKHAN!" diye yeri göğü inletti inatçı domuz. Benden ricacı olmasına sinirlenmişti anlaşılan. ''Bağırma hemen. Yalnız olmaman gerek." dedi Mert'e dönerek. ''Ona ihtiyacım yok, kendim halledebilirim." diyerek ayağa kalkınca birden sendeledi. Vicdan denilen şey, somut bir varlık olsa çoktan benimkini gırtlaklayıp ortadan kaldırırdım, başıma ne geldiyse hep onun yüzündendi çünkü. ''Tamam tamam, kalırım. Ne kadar bekledikten sonra hastaneye gitmeliyiz peki?'' ''Saat beş oldu zaten, gün içerisinde hastaneye gitmeniz yeterli. Mert, biliyor nereye gideceğini. Tomografi çektirmeniz gerekli ama 24 saat uyanık beklenmesi gerek her ihtimale karşı. Bayağı hırpalanmış, kafasına darbe almış olabilir." dedi doktor civanım. ''Tamam. Merak etmeyin siz." dedim. Yine iş başa düşmüştü anlaşılan. ''Gökhan, buraya gel." diyerek yanına çağırdı onu ve fısır fısır aralarında konuşmaya başladılar. Tabi ben de çaktırmadan kulak kabartıp duyabildiğim kadarını dinledim. ''Kim bunlar Mert? Hırsız falan mı?" "Hayır. Birinin ihaleden çık dediğini duydum. Analarını ağlatacağım o puştların!" "Sana yanında silah taşı dedim kaç kez, bu şekilde olmaz." ''Sarhoş olmasaydım gebertirdim ikisini de ama çok fena giriştiler bana. Allahtan yanımdaydı bu kız yoksa daha beter olurdum." ''Güzelde kızmış bu arada, ne iş?" ''Saçmalama, öyle bir şey değil. Ayrıca dili pabuç gibi, rezil oldum zaten önünde." ''Neyse, çok konuşup kızı kaçırma, şimdilik ona ihtiyacın var. Benim yarım kalmış bir işim var malum. Kimsenin duymaması iyi oldu, sizinkiler duysa ortalık ayağa kalkar. Melis ile ne yapacaksın?'' ''Görünmem bir kaç gün, işlerim var derim." ''Tamam da zamanıydı." "..." Arada bir şeyler daha fısıldaştılar ama onları duyamadım. En son doktor cıvanım "Hadi iyi geceler size.'' dediğinde Mert ''Sağ ol dostum." dedi ve fısıltılı muhabbetleri son buldu. Konuşmaları bittikten sonra Gökhan Bey, beni sıkıca tembihledi. Kırk yıl düşünsem böyle bir gece geçireceğim aklıma gelmezdi. Onu yolcu ettikten sonra evin içinde gezinmeye başladım. ''Ne yapıyorsun? Evi mi inceliyorsun?'' ''Hım... Evet, bayağı güzel döşenmiş. Duvarların cam olması süper bir fikir yani etrafı bu yükseklikten görmen açısından söylüyorum.'' dedim camdan dışarıyı izlerken. ''Bakıyorum da bayağı bilgilisin.'' dedi yanıma gelerek. Çok yakınıma gelmişti ve birden ürktüğümü hissettim. ''Öyle işte, kulaktan dolma bilgiler. Bir de tabi senin yaşantını düşününce tahmin etmek zor değil.'' dedim. Bana bu kadar yakın mesafede bulunması benim için hiç hayra alamet değildi. "Bu arada ben acıktım, akşam da yememiştim evde gidince yerim diye ama evime hâlâ varamadım bildiğin gibi ve senin mutfak da bomboş.'' dedim lafı değiştirip o tuhaf elektriklenmelerin yaşandığı ortamı dağıtarak. ''Aşağıdan sipariş ver. Ne istersen söyle, liste şurada vardı sanırım. Zaten sabah oldu." dedi biraz koltuğa uzanarak. ''Sana yemek yasak. Biri yer biri bakar, şansına küs." dedim muzipçe. ''Sen bu saatlerde yersen oluşacak kilolarını düşün bence, yeterince etlisin zaten.'' ''Benim fazla kilom yok. Senin çevrendekiler çok zayıf oldukları için kendilerini güzel sanıyorlar. Bütün hayatlarını diyet yaparak geçiriyorlar. Ayrıca beni beğenmemen benim için iyi bir şey." dedim, inatlaşarak. Sinir olmuştum kilomla dalga geçmesine. Siparişi verip gelen yemeği yedikten sonra biraz uzandım. Mert de kitap filan okuyordu ben yatarken ama gözüme uyku girmedi. Bizimkiler duysa ağızıma ederlerdi. Kime neyi, nasıl anlatırdım? Elin adamının evinde uyuyorum hem de onun yatağında. Gerçi adam yatağın içinde yoktu sonuçta. Ne güzel kokuyordu yatak. Allah bilir kimler ile yatmıştı bu yatakta. Beni beğenmiş midir? Genelde beğenirlerdi ama bugün cidden çok kötüydüm. Gün aydınlansa da çabucak halletsek şu doktor işlerini... Saat sekiz gibi odadan çıktığımda hâlâ kitap okuyordu. Ama yarı baygındı. Uyandırmak istemedim. Uyurken bile çok yakışıklıydı, insan öpmeye kıyamaz bu adamı. Birden irkildi gözlerine ışık vurduğu için. Öyle kısmıştı ki gözlerini, gözlerinin mavi olduğunu uzun kirpiklerinin arasından bile fark ettim yine. ''Günaydın'' dedim, karşısındaki koltuğa oturarak. ''Uyuya kalmışım, sen rahat uyudun mu?'' ''Sayılır. Hazırlanalım mı? Doktora götüreyim seni, ben de eve geçeyim artık. Bir sürü işim var." ''Benimle gelmek zorunda değilsin? Kendim halledebilirim." ''Arkadaşın sıkı sıkı tembihledi beni, sen de onunla git yoksa gitmez doktora dedi. Ayrıca benim yüzümden oldu sayılır, sorumlu hissediyorum. Hadi kalkalım, taksiye binip otoparka gidelim. Oradan da benim arabayı alalım, ben seni eve bırakırım dönüşte." ''Sorun değil burada bir arabam daha var. Onunla gideriz, ben seni bırakırım sonra." dedi. Odasına girip üstünü değiştirdi. Keten, mavi, dik yaka bir gömlek giyinmişti. Kollarını dirseklerine kadar kıvırmıştı. Altında da koyu lacivert, canvas pantolon ve makosen ayakkabı vardı. Bu adam cidden iyi giyinmeyi biliyordu. ''Dün geceki sarsıntıdan sonra bile, bu şekilde giyinmen bayağı etkileyici. Daha rahat bir şeyler giyseydin keşke, sonuçta hastaneye gidiyoruz." ''Kıyafet konusunda düşünmeme gerek yok. Dolap tasarımcım her şeyi kombin ediyor. Ben sadece alıp giyiyorum. Ayrıca rahat giyindiğim tek yer evimdir. Bence sen de dikkat etmelisin kıyafetlerine. Bir kadın giyinmek için giyinmemeli asla. Sanırım seni de pasaklı yapan özensiz giyimin." ''Bu seni hiç ilgilendirmez. Her körün bir kör alıcısı vardır, bunu unutma." dedim. Her seferinde beni yerin dibine sokmak için uğraşıyordu. ''Nereden buluyorsun bu garip sözleri? Neyse düş önüme.'' Otoparka indiğimizde iki kapılı spor bir Mercedes'e bindik. Arabada gayet sessizdim, en son ki paylanmamdan dolayı. Bu şekilde de yol boyu canım sıkılıyordu bu yüzden konuşmaya karar verdim. 'Eee... Gökhan ile ne kadar zamandır arkadaşsınız? Seni çok seviyor sanırım." ''Çocukluktan bu yana, neden sordun?'' ''Ne bileyim, senin her şeyini biliyor gibi, iyi biri sanırım." ''Ne o, yoksa Gökhan'ı mı beğendin?" ''Olabilir. Hiç de fena değil ama gece sevgilisinin koynundan gelmişti. Yazık oldu kıza, hevesi kursağında kalmıştır.'' ''Ciddi bir şey değildir. Sevgilisi yok bildiğim kadarıyla." ''Hım...'' Birden gözlerim kısılmıştı. ''Gözlerinde şimşekler çaktı." dedi yüzüme bakarak. ''Hiç de bile, ne alakası var?'' dedim. Burun kıvırsam da cidden şimşekler çakmıştı. ''Neden? Yakışıklı çocuk, onu beğenmen normal." ''Zor bir kere o iş. Gelin ata binmiş ya kısmet demiş, benim felsefem bu.'' ''Bakire misin yoksa?'' ''Ne alaka? Nasıl bir soru bu böyle?'' ''Bunda şaşılacak bir durum yok. Gayet normal bir durum, seni göz önünde bulundurursak... Senin gibi bir kızla, akıllı bir erkek bir hafta dayanamaz. Kimse dili pabuç gibi birini istemez çünkü.'' ''Sevgilinin olması çok ayrı, seks çok ayrı bir şey... Bence bu konuyu kapatalım. Ayrıca lafı sekse getirmen çok garip, hele de dün yediğin dayaktan sonra." dedim. Oh olsun içimin yağları erimişti. Laf çarptırınca intikam almıştım bir nevi. ''Geldik'' dedi sinirle ve arabayı birden durdurdu. Kemerimi takmasaydım, kesin cama çarpardım. Ne sinir adam! Uyuz, pis! Yok kızım yok, bu zenginler normal değil! Sıyırmışlar bir tahtayı! Hastaneye girince telefonunu bana emanet edip bir sürü kontrolden geçti. Maşallah, hastane sanki onun, herkes önünde el pençe divan duruyordu. Özel olarak ilgilenen görevliler ile her kontrolü halletti. Ben de dolan babam dolan peşinden gittim. O sırada telefonu çaldı. "Alo?" ''Merhaba, Gökhan Bey, Bahar ben. Mert kontrolde, telefonu bana bıraktı, sizin aradığınızı görünce bakayım dedim telefona.'' ''İyi yapmışsın. Nasıl şimdi? Kontroller tamamlandı mı? Gerçi haberdar olurum sonuçlardan ama hastaneye gidip gitmediğinden emin olmak istedim. Onu hastaneye götürdüğün için sağ ol." ''Çok dır dır ettiğimi söyledi ama kabullendi en sonunda. Ben aradığınızı söylerim, merak etmeyin." ''Teşekkürler, görüşürüz yeniden.'' diyerek Gökhan Bey telefonu kapattı. O sırada Mert, salına salına bana doğru geliyordu, yanında bir kaç doktorla." ''Hele şükür bitti! Şuracıkta düşecektim. Sanki sen değil ben hastayım. Nasıl bir sorun var mı?'' ''Hayır. Bir şey yokmuş, boşuna uğraştırdın beni." ''Neyse içimiz rahat etti, fena mı? Şimdi, beni bırakır mısın otoparka?'' ''Olur. Hadi gidelim artık. Yemek yemek ister misin? Geç oldu bayağı, acıkmışsındır.'' ''Sadece eve gitmek istiyorum. Sağ ol." Arabanın kapıları açılırken etrafımızdaki herkes bize bakıyordu. Herhalde benim için, bu salak, bu adamı nasıl kapatmıştır diye düşünüyorlardır. Ama çok havalıydı adam, ben bile aynı şeyi düşünürdüm uzaktan baksam. Gerçi zaten dert edecek bir mevzu yoktu, birazdan daha görüşmemek üzere ayrılacaktık. Ne diyebilirdim ki? Telefonumu bile istemedi. O kadar hayatını kurtardık, yardım ettik. Sanki numaramı istese ne değişecekti ki? Otoparka girene kadar konuşmadı. Şaka gibi sadece ''Gece beni yalnız bırakmadığın için sağ ol. Kendine iyi bak." dedi, ben arabadan inerken. ''Önemli değil." desem de aslında çok önemliydi. Daha sonra diğer arabasını benim yanımdan çekerek, arabaya binmemi bekledi. Öküzdü bu adam, ne yani bu kadar mıydı? İnsan bir iki güzel laf ederdi. O kadar mı çirkin bir kızım ben? Salağım ben salak, sana ne? İsterse gebersin, yesin dayağını aklı başına gelsin. Arabamı çalıştırıp dikiz aynasından kaybolana kadar ona baktım bir daha görmeyi ümit ederek...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE