2- Düğün günü!💒

1022 Kelimeler
Mina Elvan Bu adam bana ne ima ediyor? Beni oruspu yerinemi gördün be adam! Elini ağzımdan çekmedi. Bedenini de. Her şeyiyle üstümdeydi. Bundan korkmuyor değilim! Korkuyorum. “Söyle bakayım, Asaf kim? Sana neden bel altı konuşuyor? Bak, ikinci kez söyledim! Üç olmasın!” Elini çektiği gibi bağırmayı düşünüyorum. Konuşmaya çalıştım ama eli ağzımda olduğu için ne dediğimi anlamadı. Elini çekip, “Söyle?” Dedi. Az önceki soruya karşı. “Arkadaşım o benim! Hem sanane biz belki böyle anlaşıyoruz! Buraya geldiğimden beri kolumu açtım diye dedikodu çıkmıştı! Ne manyak yere geldiysem!?” Söylediklerim doğruydu. Buraya ilk geldiğimde kısa kollu bir t-shirt vardı beni gören herkes ayıplamış, ters ters bakmıştı. Ne olduğunu anlamadım. Annem burada neler olduğunu anlatınca öğrenmiştim, burda her yerin kapalı duracak. Ayakların dahi görünmiyecek dedi. “Arkadaş? Kimse seninle bel altı konuşamaz! Ben hariç! Ben senin bir haftaya kocan olacağım! Bak bakayım ben sana neler yapıyorum! Telefon dahi eline alamayacaksın!” Çok uzun konuşuyordu. Ben böyle konuşan insanlardan hoşlanmam! Devam etti, “Kendini hazırla, karıcığım! İki üç güne koynumdasın!” Ben bu adamı ilk defa görmeme göre, adam sanki beni yıllardır tanıyor gibi davranıyordu. Buda benim hoşuma gitmiyor! “Adam adam sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun? O dilini koparırım! Sen de benimle öyleli böyleli konuşma! Kalk üzerimden! Çığlığı basınca ne demek istediğimi anlarsın!” Ağzımı tam açtım ki eli yerine dudakları dudaklarıma değdi. Hem zorla evlendirirler hem de ilk öpücüğümü alır! Bu benim ilk öpücüğümdu. Ben ilk öpücüğümü sevdiğim insana vermek istiyordum. Ama bu adam benden zorla alıyordu. Adamı geri ittim. Bir anlık boşluğuna gelmiş olcak ki geri çekildi. “Ya sen ne yapıyorsun? Benim ilk öpücüğümü sana vermek istemiyorum! Sen benim kocam olmayacaksın! İstemem! İstemiyorum!” Bağırmak istiyordum ama sesim fısıldı gibi çıkıyordu. “Kadınlığını da alacağım! İstemen istememen beni ilgilendirmez! Beni alacağım kişi ilgilendirir, onunda başkasıyla konuşamaz! En önemlisi de başkasının yanına İstanbul’a kalmaya gidemez!” Şok oldum birden. Bu adam benimi dinledi? “Evet, dinledim!” Sanki benim dediğimi duymuş gibi konuşmasıyla daha da şoka girdim. “Ya sen malmısın, be adam? Ne diye beni dinliyorsun? Deli midir nedir?” Derken korkuyordum, bu adamdan her şey beklenir! “Ah, biz tanışmadık değil mi? Ya, insanda var olan aklı siz alıyor sunuz! Biz de ne yapalım berdik gitti demek yerine kız alıp veriyoruz!” Soğuk bir şekilde güldü. “Kız? Anlamadım?” Onun sanki üstümde yatığını unutmuş gibi hareket yapıyordum. Ama kalksın diye de aşağıya doğru kayıyordum. O ise beni geri çekiyor, benimle konuşuyordu. “Biz diyorum, Tanışmak yerine adam öldürürü! Bilmez misin? Sen de burda büyümedin mi?” Elini saçıma koydu. Saçımdaki eli çekiştirdim. “Yok, Annemler geldiklerinde ben yoktum. Nerdeyse bir (1) yıl olacak, geleli. Pordon ama üstümden kalkma gibi bir yeteneğiniz varsa lütfen kullanın! Ha, birde şu elini saçımdan çek!” Cümle güzel başlamış sonu kötü bitmişti. “Aaa, biz tanışalım dedim. Neyse ben Aram!” Aram? “Aram? Arayım mi?” Güle güle sordum. Kahkahayı bastırmak istesem de olmadı. Nede güzel espiri yaptım. Benim gülmeme dayanamayıp elini ağzıma kapattı. “Sus! Çok konuşuyorsun! İsmimle dalga geçme, ben sana ne yapacağımı bilmiyorum! Bekle sen!” Sen konuş ben elinin altından gülüyordum. Bu sefer daha büyük kahkaha attım. Elimle elini çektim. “Arayım mi? Çok komik değil mi? Ben de Maram!” Bir kahkaha daha attım. Maram, ne kadar güldüm. Allah affetsin. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Sonunda sustum. Birden kendini bana bastırmasıyla, “Ne yapıyorsun sen? Kalk lan üzerimden!” Bildiğimiz bağırdım. Daha doğrusu çığlık attım. “Mina sus! Hele başımıza biri dahi gelsin! Nikâh olmadan şimdi benim olursun! Bak o zaman da düğünü erkene alırlar! Hemen yarın akşam yaparım! Şakam yok!” Birden taklidini yapmaya başladım. “Şokom yak!” Bir daha güldüm. Böyle bir şey olmasını istemem ama oldu! Bu benim sorunum değil! Aniden gelen bir gülmeydi. “Sen istedin,” Üzerimden kalkıp kapıya doğru yürüdü. Arkasına bir bakış atıp, çıktı. Ben gülememi durdurdum. Yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açmak istemedim, ama açmak zorundaydım. Aşağıya indim. Merdivenlerden korka korka indim. Bacaklarım titriyordu. Titreyerek merdivenlerden indim. Az önce adını öğrendiğim adam; Aram’ı aynı sandalyeye oturmuş telefona bakıyordu... Yanına gidip sandalyeme oturdum. Büyük anne olan kadın konuştu, “Artık düğün gününü belirleyelim! Çocuklarda erkenden evlenmiş olur, laf söz olmaz!” Diyerek bize baktı. Yanımdaki canavar kafasını salladı. “Evet, grandma,(babaanne) biran önce olması gerek. Gelin kızımız her an kaçabilir!” Sonunda bana bakarak söyledi. Kaçmak? Bu akşam, gerekecek! Merak etme, hiç olmamış kocacım, bu akşam kaçacağım! Aram’a döndüm. Kısık sesle, “Merak etme olmamış kocam, kaçmayacağım!” Ona ‘Kocam’ dediğimde gözlerinde bir ateş gibi bir şey gördüm. Ama bir veya iki saniye kaldı, o ateş. “Aaa, hiç şüphem olur mu?” Gelerek konuşuyordu. Acaba benim Asaf’la konuştuğumu mu duydu? “Olamaz zaten!” Diyerek yemeğime döndüm. Aram hala bana bakiyordu, ama sonradan oda yemeğine devam etti. Kimseden ses çıkmadı bir iki dakika, “Bence iki gün sonra düğün olsun! Yarın akşam da kına olsun! Hızlı olmamız gerekiyor, berdel sonuçta bu!” Silahlı adam sessizliği bozdu. Silahlı adam galiba bu canavarın babasıydı. Amcası da olabilir. Emin değilim. Babaanne, “Olsun, sizin için uygunmudur?” Bize baktı. Canavar başını salladı. Kadın bu sefer de bana baktı. İtiraz etmek için ağzımı açtım ama bacağıma bir el dokunup sıktı. Başımı o yöne çevirdim. Aram canavarı elini bacağıma koymuştu. Bacağımı geri çevirdim. El mecbur kafamı salladım. Yaşlı kadın,“Tamam o vakit, en geç yarın kına ve gelinlik işini halledin! Hatta bugün halledin! Biz burda sohbet ederiz, sizde gider bakıp seçer gelirsiniz!” Ben başımı salladım. Kadın bu sefer de Aram’a döndü. “Oğul, sen de bizimle kal! Ciwan, Cıhad ve Zilan gelen hanımla gitsin!” İki erkek ve bir kız başını salladı. Erkekler birbirine o kadar benziyorlar ki hangine nasıl seslenceğimi bilmiyordum. Yaşlı kadın, “Gelin kızım, hadi, sen hazırlan, çocuklar seni burda bekliyecekler.” Başımı sallayarak sandalyeden kalktım. Merdivenleri yürürken bu geceyi düşünüyorum. Ne yapacaktım? Bunları halledip kaçmam gerekti. Ama nasıl yapacaktım? Bunların kardeşi veya abisi, yani canavar böyleyse bunları hiç düşünmüyorum. Odama girip kapıyı kilitledim. Canavardan her şey beklenir. Ansizin kapıya dayanır boku yerdim. Benim kaderim neydi böyle? İnsanların kaderi onları sevdiğine bağışlarken benimki beni ölüme sürüklüyordü. Ben bu adamla yaşayamam. Beni diri diri toprağa koyardı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE