1
Yalv: siyah kapüşonlu polarımı gördün mü?
Işıl: evet
Yalv: nerede?
Işıl: odasında
Yalv: ?
Işıl: öyle soruya böyle cevap ne?
Yalv: bu komik esprine gülmediğimize göre konuya dönelim, nerede?
Işıl: bende
Yalv: tahmin etmiştim
Yalv: yarın getirir misin?
Işıl: hayır ne münasebet
Yalv: benim polarım?
Işıl: bana verdiğin gün, benim oldu
Yalv: ben vermedim, sen zorla aldın
Işıl: olsun yine de artık benim
Yalv: yarın getir
Işıl: bok
"Şunu hüpürdetmeye bir son verecek misin artık?"
Buket'in sinirle bana sorduğu soruyla birlikte ona baktım. Kantindeydik. Karşımdaki sandalyede oturmuş turuncu boğa gibi bana bakıyordu. Elimdeki bitmiş ayran kutusunun dibini pipetle içmeye çalışarak ses çıkartıyordum. Bu sesten nefret ettiğini biliyordum ama bana ne? En yakın arkadaş olmak yeri geldiği zaman onun hüpürdetme sesine katlanmaktır.
"Hayır." Tekrar pipeti çekip hüpür hüpür sesler çıkardım. Bence çok hoş. Eğlencem kısa sürmüştü. Buket sinirle şişeyi elimden almış, tek fırlatışta çöpe atmıştı. Artist basketçi. Benim verdiğim cevabı da kendince değiştirmişti. "Evet."
Göz devirdim. "Huysuz."
"Mızmız."
Ben mızmız değildim bir kere!
Cevap vereceğim sırada telefonumun çalmasıyla vazgeçtim. Cebimden çıkarıp baktığımda gördüğüm görüntü beni gülümsetmişti.
yalv arıyor...
Telefonu açtım. "Üf Özgür kes artık yalvarmayı."
"Yine ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama o poları istiyorum."
"Rüyanda," dedim kaşlarım çatılırken. "İnsan bir hal hatır sorar. Ayrıldık diye düşman olmadık ya."
Ofladığını duydum. "Nasılsın?"
"Sana ne?" diye çemkirdim. "Ayrılırken sordun mu? Bu kız nasıldır ne yer ne içer diye?"
"Seni 3 çocukla ortada bırakmışım gibi konuşma Işıl."
Sinirle telefonu sıktım. "Sensin Işıl. Ne ara bana Işıl der oldun?"
Birkaç saniye sesi gelmedi. Daha sonra, "Kapatmam gerek," dedi geçiştirircesine. "Polarımı getir, lazım."
"Bok!"
Bağırdıktan sonra yüzüne kapattım.
"Bir de Işıl diyor, Buket duydun mu?" dedim sinirle arkadaşıma dönerken. "Daha üç hafta oldu ayrılalı, bu kadar çabuk değişmesi normal mi sence?"
Buket tuhaf tuhaf bana baktı. "Bilmem farkında mısın ama adın Işıl?" Burnundan soluyarak arkasına yaslandı. "Dua et başka bir isim söylememiş. Benimki ayrılık konuşması yaparken bana 'bitti Buse' demişti."
"Anlamıyorsun," dedim okul gömleğimin ucuyla oynarken. Ne zaman üzülsem bunu yapardım. "O bana hep ikinci adımla seslenir. Tanıştığımız ilk günden beri ben onun Ece'siyim." Burukça gülümserken omuz silktim. "Ya da Ece'siydim. Artık değilim."