Bölüm 1

1131 Kelimeler
Kendinden eminsen her şeyi yapabilme kabiliyetin vardır derler. Bir şeyi başarmak istiyorsan emin olmak yeter. Tutacak kadar yakın olan şeyler aslında senden o kadar uzak olabiliyordu ki. Sen bile anlamıyordun. Yaşadığımız için şanslı olmak. Değer verdiğin şeyleri yaşayarak görmek. Ama en kısa ihtimaller bile seni değerlendirmelerin sayesinde ileriye bile gitmiyordu. Her insan yaşamayı hak eder. Kim olursa olsun. Yaşamaya değer bir hayat olmaz hiçbir zaman, sizin o hayatı yaşanılır hale getirmeniz lazım. Hemşire olurken bize denilen bu sözleri tek tek aklımıza kazımıştık. Özel bir hastanede de çalışmaya başlamıştım. Beyaz hemşire kıyafetimi seviyordum. Bazen asılanlardan kurtulmak zor oluyordu. Bazen de asabi hasta yakınlarını çekiyorduk. Onları anlıyordum, zordu onlar içinde. Ailenin, sevdiklerinin kim iyi olmasını istemez ki. Bende isterdim tabi bir ailem olsaydı. Ailem yoktu benim. Yurtta büyümüştüm. Sonra da okuyup hemşire olmuştum işte. Küçük bir evim vardı. Zaten zamanımın büyük bir oranını hastanede geçiriyordum. Bir gün yine bir hastanın tansiyonunu ölçmeye giderken kapıyı hasta yakınlarından biri açınca dengemi kaybettim. Ben yere düşeceğim zannederken büyük bir hızla tuttu beni kara gözlü adam. Üzerime doğru hafif eğilmişti. Kurtulmaya çalıştım ama bırakmadı beni. Direkt olarak gözlerime bakıyordu. "Pardon teşekkür ederim ama bırakırsanız" dediğim zaman bir anda bıraktı. Elleri belimden kaydı. Evet yakışıklı adamdı. Jilet gibi takım elbise giyinmişti. Sanki hiç tanımıyormuş gibi, bir az önce beni tutmamış gibi yanımdan geçip gitti. Herhalde dedim bir anda olunca şok oldu. Koza Hanım'ın tansiyonunu ölçtüm. Çok sevimli biriydi. Eşiyle de çok iyi anlaşıyorlardı. Ve çok yakışıyorlardı. Tansiyonunu ölçtükten sonra hemşire odasına doğru ilerlemeye başladım. Biraz oturup dinleneyim diye düşündüm. Nöbet bendeydi. Ayaklarımı uzattım. Bütün gün koşturmuştum. Ama yeniden çağırıldım. Koza hanımın odasına. Koşarak gitmeye başladım. Kapıda gene o kara gözlü adamla karşılaştım. "Beni mi takip ediyorsun nedir" diye azarladı beni. "Ben hastayı görmeye geldim" dedim sinirle. Kendini beğenmiş. Zaten bu zengin züppeleri öyle olur. Hastayla ilgilenip hemşire odasına doğru ilerlemeye başladım. Zaten yorulmuştum. Bir yandan da şu geri zekalıya sövüyordum. "sanki hastane onun beyimizde bir afralar bir tafralar" Arkamdan önüme biri hızlıca geçince durdum. Umarım duymamıştır. Çünkü geçen o kara  gözlü adamdan başkası değildi. Dudağımın kenarını ısırdım. Etrafıma bakınmaya başladım. Gidiyorsa duymamıştır değil mi? Hemşire odasına girdim. Aman bir daha nerede göreceğim de zaten. Kendini beğenmiş adamı. Kahvemi elime alıp hasta dosyalarını karıştırırken Koza Hanım'ın dosyasında bir şeyler fark ettim. Kanındaki oranlar çok düşüktü ama doktor tansiyon düşüklüğü diye gönderiyordu. Tansiyonu da düşük çıkmıştı biraz. Doktor neden böyle demişti peki. Şimdi sorsan sen doktordan iyi mi bileceksin der. O yüzden bu konuyu kapatsam mı peşinden mi gitsem bilemedim. Koza Hanım'ı doktorun isteği üzerine yeniden kontrole gittim. Kapıda aksi gibi yeniden çarpışacakken son anda frenledim kendimi. Kendini beğenmiş adam ama sanki ben bilerek onunla çarpışıyormuşum gibi saçma salak konuştu gitti. Neyse diye çıktım odadan nöbetim bittiğinde ise üzerimi değiştirip eve doğru yürüyerek gitmeye başladım. Hava soğuk sayılırdı. İçim sıkılmıştı. Bir şeyler olsun istiyordum böyle hayatımda beni mutlu edecek bir şeyler. Mesela aşık olmak. Bu düşünceme kendim bile güldüm. Ben kim aşık olmak kim. Kendini işe veren biri için aşk...Benim küçük dünyam işim evim. Birde pijamalarım. Pijamalarımı seviyorum. Hatta işe bile pijamalarımla gidebilirim yani. O derece çok seviyordum. Evimin önüne gelince merdivenlere yöneldim. Arkamdan bir araba hızlıca geçince elimi damağıma koydum "Allahın cezası ödümü patlattın" bunlara araba verende kabahat zaten. Apartmana doğru sinirle girdim. Zengin züppeleri. Evimin anahtarını açacakken gayet sessiz olmaya özen gösteriyordum. Karşı komşumuza belli etmemeye çalışıyordum. Anahtarı yavaşça çevirdim kurtuldum diye seviniyordum. "Ladin" diye yanımda bitince sıçradım yerimden. Bu iki oldu yeminle kalpten gideceğim. "Remziye Teyze" "Ne yapıyorsun" dedi sırıtaraktan. Senden kaçmaya çalışıyordum. "Ne yapayım" dedim sırıtmaya çalışarak. Evin kapısını açıp içeriye geçtim. "Sen ne yapıyorsun" diye saçma bir soru sordum. "Kıızzzz geçen gün gittiğim gün" diye anlatmaya başladı. Eyvah eyvah zaten yorgunum hiç dinleyemem bunu. Bir bahane bulmam lazım. "aa bak sen de bana bunu anlattın hadi iyi geceler" diye şak diye kapıyı kapattım. Oh be. Kapatmasaydın anlatmaya devam edecekti. Mutfağa geçip bir su içtim. Mutfak masasına oturdum. Biri bana bir şey söylese de yesem öyle yatsam. O kadar zoruma gidiyor ki yemek yapmak. Zorlanarak ayağa kalktım. Dolabı açtım. Fare düşse kafası yarılır. Çürümüş bir elma, işime yaramaz, bozulmuş bir süt, niye almışım lan ben bunu. Dolabı kapatıp milli öğrenci yemeğini yapayım dedim. Makarnanın olmadığını unutmuşum ama. Offf diye oturdum yere. Dışardan mı söylesem ki. O gelene kadar uyurum ben. En iyisi uyumak sabah bir şeyler yerim. Odama geçip pijamalarımı giydim. Yatağa attım kendimi. Aç karnına uyumaya alışkındım ve çok yorgundum açlık hiç geliyordu yorgunluğumun yanında. Yattığım gibi uyumuşum hatta fazla bile uyumuşum karnımın guruldaması olmasaymış hiç de uyanamayacakmışım. Bir kalktım saat 8:00 nasıl kalktım nasıl giyindim nasıl kendimi apartmandan dışarıya attım bilmiyorum. Koştur koştur hastaneye geldiğimde Baş Hemşire ile karşılaştım "Ladin toplantı odasın" dedi hemen zaten beni hiç sevmez. Başımı utançla sallayıp giyinme odasına geçtim. Hemşire kıyafetimi giyinip toplantı odasına geçtim. Büyük yuvarlak masa da herkes toplanmıştı. Bir uğultu vardı herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Beş Hekim çıktı. "Evet hepiniz burada mısınız?" buradayız ya hadi ne diyeceksen de. Valla acıktım. Kantine inip bir çay ile peynirli simit yemek istiyorum. Ayy simit şimdi çıtır çıtırdır. Acıktım ben yahu. Başımı kaldırıp geleni görünce gözlerim kocaman oldu. Gülerek Baş Hekim'in yanına geçti. "Hastanemizin Yeni sahibi Drako Eymen Yalçınhan" Drako mu? Hadi Eymen'i anladım da. Acaba annesi ya da babası yabancı mı ki... Başımı yere eğdim. Masada parmaklarımla oynuyordum. "Eymen bey" dedi bir kız. Aha yelloz Aysel. Zaten eski patrona da asılmıştı. Buna asılmasa şaşardım. Hem genç ondan hem de daha yakışıklı. İtiraf etmek gerekirse baya baya yakışıklı adam. "Evet" "Şey neden hastanemizi aldınız" "Bunun sizi ilgilendirdiğini zannetmiyorum" hahah iyi bozdu. Otur benim gibi simit düşün. Parmaklarımla oynarken ben o konuşmasını yaptı. Hepimiz dağıldık. Kendimi kantine zor attım. Simit ve çayımı alıp yedim. Valla açlık çok kötü bir şey... Hemşire odasına geçip bugünlük listeyi alıp bakmaya başladım. "Ladin" diye baş hemşire geldi yine. "Ne oldu" dedim "Eymen bey seni görmek istiyor" sebep amacı neymiş. Neden görmek istiyormuş. Tabi bunları soracağım sırada çıkınca sorular böyle havada asılı kaldı. Üst yönetici katına çıktım. Kapıya da hemen ismini yazdırmış. Kapıyı çaldım "Gel" dedi içerideki tok ses. İçeriye geçip kapıyı kapattım. "Beni çağırmışsınız" "Evet çağırdım. Bundan sonra ben konuşurken parmaklarına değil bana bak Ladin" aha adımı nereden biliyor. "Anlamadım" dedim şaşkınca. "Anlama problemimizde var anlaşılan" diye yanıma doğru ilerlemeye başladı. Dibimde bitti. Bana doğru eğildi. "İşte böyle bakacaksın" "Niye ki" "Ben öyle istiyorum" dedi gülümseyip. Başımı salladım. Şimdi çıksam iyi olacak hemen çıksam çok çok iyi olacak. Kendini beğenmiş adam. "Çıkayım mı?" "Çık hadi" dediğinde başımı sallayıp kapıdan uçar adımlarla çıktım. Bu neden aldı ki hastaneyi. Adımlarımı hızlandırıp koşmaya başladım bir yerden sonra. İyi kurtuldum. Diye arkama baktım. Arkamda kimse yoktu. Gülerek önüme döndüğüm gibi ona çarpmam bir oldu. Geriye düşecekken tutup bana baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. İyi de nasıl hemen benim önüme geçti. Bildiğim kadarıyla bu hastanenin bundan başka gidiş yolu da yoktu. Şaşkınca ona bakıyordum. O da bana gülerek bakıyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE