bc

Eski Asker [Mahallede Aşk]

book_age18+
28.2K
TAKİP ET
246.1K
OKU
dark
HE
arrogant
bxg
soldier
secrets
war
musclebear
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Barlas Uslu ; Gölge Timinin Komutanı.. Pusuya düşürülüp timindeki askerlerin hepsi şehit olunca haini öğrenmek için askerliğine ara veren, TSK 'nın delibaş askeri.. 5 defa rütbe durdurma cezası alan ele avuca sığmaz bordo bereli..

Sare Elçi ; Kendi halinde okul öncesi öğretmenliği yapan ve yolu Barlas Uslu ile kesişen mütevazi, naif bir genç kız..

Aynı mahallede onları bekleyen olaylar silsilesi...

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1.Bölüm "İlk Karşılaşma"
1.Bölüm “İlk Karşılaşma” Sare Elçi… Aracımla İstanbul da sanayinin içinde dolanıp duruyordum. Emre abinin bahsettiği ustayı arıyordum. Ne olurdu sanki 2 saatini ayırıp aracı kendisi tamir ettirseydi. Alışmalıymışım… Her zaman bi abi bulamayabilirmişim. Öyle dedi kendileri. Araç muayenem vardı ve ön taraftan gelen sesleri yaptırmalıydım. 15 senedir çoğu ehliyetsiz olmak üzere trafikte aktif araç kullandım babam istedi diye. Kadınların hep kendi ayakları üzerinde durmasını isteyen Adıyamanlı bir babam vardı. Resmen Doğu'ya tepki diye doğmuş bir kürt erkeği.. Annesinin çok dayak yediğini ve eziyete uğradığını gördüğü için kadınları koruyup kollardı. Babam en büyük erkek çocuktu. Haliyle babam sevgi dolu biri olunca peşinden gelen kardeşleri de aynı şekilde kadına saygı ve sevgi duyan insanlar olmuştu.. Bana araba kullanmayı öğrettiği gibi bütün motor ve elektronik aksamları da öğretmişti. Yolda kalırsam basit bir arıza olursa kendim yapabilmem için. 11 yaşımdan beri sanki erkek çocuğu gibi araba ile iç içeydim ancak sanayiye hiç gelmemiştim. Babamın sevgisi de bir yere kadardı. Sanayi deyince asla izin vermez kendisi hallederdi. Şimdi annemle Adıyamanda yaşıyorlardı. Ben ise İstanbulda öğretmenlik yapıyordum. Annem Bursa'lıydı. Babam askerde annemi görmüş beğenmiş alana kadar da vazgeçmemiş. Sonra o yetmezmiş gibi en küçük amcam babamın baldızına aşık olmuş ve gidip teyzemi de amcama almışlardı. Yakışıklıydı bizim sülalenin erkekleri Allah var. Annem kendi ailesine korktuğunuz gibi değil aşiret işi veya töre olayları yok ben gayet rahatım deyince teyzemi amcama vermişler. Ben okul kazanıp İstanbula geldim. Önce atamam olmadı ama sonrasında ilk yapılan atama ile dördüncü sıra tercihim olan İstanbul çıkmıştı. İlk tercihlerim tabiki Adıyamandı. Ailemin yanında olmak istemiştim ama herkes atanmak için doğuyu yazınca batı bana kalmıştı :) Okul öncesi öğretmenliği yapıyordum. Ne güzel minik minik çok soru soran öğrencilerim vardı.. Kapalı bir bayandım. Dikkat ederdim kıyafetime. Vücudumu belli edecek dar kıyafetler giymez, eşarbımı da arkaya asla bağlamazdım. Ne eksik ne fazla olması gerektiği kadardım. Sanayinin içinde son bi defa daha tur atınca artık umudum kesildi ustayı bulamayacaktım. Bende sormaya karar verdim. Bi kaç kişi bi dükkanın önünde dikilmiş çay içip konuşuyorlardı yanlarına arabamla yanaşıp camı indirdim. Ben durunca biri gördü beni ve; “Buyur abla nasıl yardımcı olalım” “Barlas Uslu diye bir usta varmış onu arıyorum dükkanı nerde acaba” Eliyle bir yeri işaret etti ve oraya doğru baktım; “Bak ablacım orada oto elektrik yazıyor ya ordan gir sağındaki dükkan” “Teşekkür ederim” deyip ilerledim.. Yemin ederim 3 defa geçtim buradan ama neden görmedim ki bu dükkanı diye söylenerek geldim. Aracı durdurdum ve indim, dükkana girdim. İki tane gençten çocuk vardı. “Kolay gelsin” dememle ikiside bana döndü. “Barlas Uslu?” soru sorar tonda çıkmıştı sesim. Gençlerden biri arkamı gösterdi ve; “Ustam geliyor abla orada” dedi. Arkamı döndüm karşıdan gelene bakınca kaşlarım istemsizce havalandı vay anasını avradını bir bey geliyordu. Sanayide böyle ustalar vardıda babam ondan mı hiç izin vermemişti. Üzerinde gri işçi tulumu, içinde siyah tişört ve kastan tişörtün kolları yırtılacaktı neredeyse. Kısa saç kirli sakal. Yaklaştıkça anlamadığım tonda bir göz rengi. Neydi bu bal rengi mi kehribar dedikleri ton muydu acaba… İyice yaklaşınca boyunun uzunluğu daha da belli oldu. Göz göze gelebilmek için başımı yukarı doğru kaldırdım. Önce o başladı konuşmaya; “Hoşgeldiniz beni sormuşsunuz” tok bir ses tonu vardı. Sert yüz ifadesi kalın bir boyun ve yine sert yüz hatları vardı. Hayalimdeki yaşlı göbekli gözlüklü ustaya tamamen tersti. Bu adamda başka bir hava vardı. Sanki usta değildi. “Merhaba Barlas bey, beni Emre Sözcü abi yönlendirdi size” arkadaki gençler ‘Barlas bey mi’ deyip gülüştüler. “Evet aramıştı Emre abi benide. Araç muayeneniz varmış galiba” “Evet haftaya randevu var ön taraftan sesler geliyor ben kimseyi de tanımadığım için Emre abi sağolsun yardımcı olur diye size yönlendirdi” “Tamam bi bakalım” dedi ve gerekli kontrolleri yapmaya başladı. Gençlerden birine çay söyletti bana oturmam için küçük bir masanın yanındaki sandalyeyi gösterdiler. Oturdum çayımı içerken ara ara ustanın araçla ilgili sorduğu sorulara cevap verip arıza ile ilgili tahminlerimi söyleyince bana yan bakış atıp; “Anlıyorsunuz arabalardan sanırım” “Yani fazla değil ama hiç bilmiyorda değilim” Araçla ilgili bir şeylere daha baktıktan sonra kaputu kapatıp yanıma geldi; “İsminiz neydi hitap edebilmem için” “Sare.” “Sare hanım en az iki günlük işi var aracın. Muayeneden tek seferde geçmesi için biraz detaylı çalışmam lazım” “Olsun sorun değil, tamir edilsinde gerekirse daha fazla da kalsa olur. Ben idare ederim” “Anladım, peki Emre abiyi mi arayım ben aracın işi bitince” “Yoo, onu daha fazla araba konusunda rahatsız etmeyelim çünkü artık bir gece ansızın kundaklayabilir arabamı” dememle gülümsedi. İnci gibi beyaz ve düzgün dişleri vardı. Gülünce gamzesi de çıkmıştı. Aslında yakışmıştı gülmek ona. Çantamdan telefonumu çıkarıp numarasını kaydedip çaldırdım. Ben Barlas Uslu diye kaydettim o da soyadımı sorup Sare Elçi diye yazmıştı. Görmüştüm ekranı. Sonra taksi ayarlayıp arabamı onlara bırakıp çıktım.. Okul ve ev arasında gidip gelirken attığım wha.. durumlarıma Barlas ustanın da baktığını farkettim. Nedense sevinmiştim bakmasına.. Galiba öğretmen olduğumu anlamıştı çünkü sürekli etkinlik paylaşıp duruyordum. İki gün sonra öğle saatlerinde aramıştı beni sonunda arabama kavuşuyordum galiba o heyecanla açtım telefonu; “Efendim Barlas bey” “Sare hanım aracınız hazır ne zaman müsait olursanız gelip alabilirsiniz” “Bugün okul çıkışı gelirim Barlas bey, araç muayeneden geçer değil mi başka bir sıkıntı yok” “İçiniz rahat olsun tek seferde geçer” “Teşekkür ederim” deyip kapattım. Çıkışta bir kilo tatlı alıp sanayiye gittim taksiyle. Dükkanı tarif ettim ve tam önünde durunca ücreti ödeyip indim. Dükkana doğru ilerledim Barlas usta içeride oturuyordu beni görünce ayağa kalktı. “Hoşgeldiniz Sare hanım, gözünüz aydın aracınıza bugün kavuşuyorsunuz” “Hoşbulduk teşekkür ederim” deyip tatlıyı uzattım ve devam ettim “Dediğiniz günde teslim ettiğiniz için ayrıca teşekkür ederim” dedim. Başını sallayıp; “Zahmet olmuş gerek yoktu” “Olsun benim çok panik yaptığım bir konuydu sayenizde çözüldü” dedim. Gençlerden biri dışarıdan bize doğru seslendi; “Komutanım çay söylüyorum” “Söyle aslanım, Sare hanım içinde söyle” deyince dönüp baktım ve; “Komutanım mı” “Eski askerim, ağız alışkanlığı” bana sandalyeyi gösterdi oturdum. O da karşıma oturdu. “Galiba sizde öğretmensiniz” “Evet, okul öncesi öğretmeniyim” “Zor değil mi o kadar küçük çocukla” “Yok, halimden memnunum. Diğer öğretmenlerin işi daha zor. Hele lise öğretmenleri. Yetişkin ergenlerle uğraşıyorlar. Öğrencilerin boyu öğretmenden uzun” Gülümsedi. Gamzesi çıktı yine ortaya.. “O zaman gerçekten onlara bakarak işiniz kolay” “Evet kolay, aşırı meraklı ve çok soru soruyorlar onun dışında geçinip gidiyoruz” Çaylar geldi o sırada ve Barlas Usta; “Aslanım, Sare hanım tatlı getirmiş servis yap hadi” “Tamam komutanım” “ Özel değilse, askerliği neden bıraktınız” “Babam kalp hastası, dükkanı idare edemeyince işin başına geçtim” “Ne kadar yaptınız askerlik” “7 sene” “Baya yapmışsınız, rütbe var mıydı” yine gülümsedi ve; “Kara harp mezunuyum, bordo bereliydim. Aslında kıdemli yüzbaşı olabiliyordum ama 5 defa rütbe durdurma cezası yedim” “Beşinci de sizi durduran ne oldu” “Özel tim komutanıydım, pusuya düşürdüler, 8 kişilik timin tamamı şehit oldu, üstüne babamın rahatsızlığı derken istifa ettim” “Allah rahmet etsin, sizinde başınız sağ olsun” “Vatan sağolsun” bir süre daha karşılıklı soru cevap şeklinde sohbet ilerledi. 30 yaşındaymış.. Bende 25 deyince tebessüm etti ama sebebini anlamamıştım. Çayım bitmişti.. Ücreti sorup ödemeyi yapıp aracıma binip uzaklaştım. Belliydi devlet terbiyesi aldığı aslında. Ustalık eğreti duruyordu onda. Baba mesleğine dönmüş demekki. Silah arkadaşları şehit olunca. Bu düşüncelerle eve geldim. Bir hafta sonra aracım Barlas ustanında dediği gibi tek seferde muayeneden geçmişti. Sonrasında sanayiye yolum düşmeyeceği için galiba daha da görüşmeyiz düşüncesi ile günlük rutinime dönmüştüm. Anlamadığım neydi beni ona çeken. Akrabalarımdan, okulda ki meslektaşlarımdan, hatta çocukların bekar velilerinden bile teklifler geliyordu ama hiç düşünmeden olumsuz cevap verip hayatıma devam ediyordum. Ama Barlas usta ilgimi çekmişti. Muayeneden bir gün sonra akşam telefonuma mesaj geldi ekrana baktığımda Barlas Uslu ismini görünce şaşırdım açıp mesaj uygulamasına girdim.. Barlas Uslu: İyi akşamlar, umarım araç tek seferde muayeneden geçmiştir. Yalancı çıkmak istemem.. Ben: Sizede iyi akşamlar, evet başardık tek seferde geçti 2 sene rahatım.. Teşekkür ederim.. Barlas Uslu: Sevindim, rica ederim.. Tekrar iyi akşamlar.. Ben: İyi akşamlar.. Sonraki günlerde acaba yine bir bahane bulup yazar mı diye bekledim ama olmadı. İkimizde birbirimizin durumlarını takip ediyorduk. Sonra birşey farkettim. Ben kendi fotoğrafımı paylaşıyorsam yarım saat sonra o da durum güncellemesi yapıp kendi fotoğrafını paylaşıyordu. Bende her defasında ekran görüntüsünü alıyordum. Açıp açıp bakıyordum. Emre abi benim komşumdu eşiyle çok iyi anlaşıyordum. Bi ara konuyu çaktırmadan arabaya ordan da Barlas ustaya getirdim. Tek dediği; “Kesinlikle soyadı ile alakası yok, askeriyenin delibaşıymış. Sessiz sakin operasyon yaptığına TSK şahit olmamış” Aslında gayet sessiz biri gibiydi. Az konuşuyordu. Anlamadım ama yapacak bir şey yoktu. Belki sevdiği ilgilendiği birileri vardır. Yada evli bile olabilir. Adamın üstüne atlamaya gerek yok.. Barlas usta ile wha… durumlarından gönderme yapmayı bir süre sonra bırakmıştık. Aradan 3 ay geçmişti. Haftasonu akşama kadar evde temizlik yapmıştım. üzerine duş alıp yorgunluk kahvemi de elime aldım balkonda kahvemi içip telefonda gezinmeye başladığımda birden Barlas Ustanın what.. durumunu okudum. Babam için acil kan lazım diye yazmıştı. Kan grubu ve hastane adıda yazıyordu. Hemen mesaj attım; Ben: Yeni gördüm geçmiş olsun kan lazım mı hâlâ? Bi kaç dakika sonra mesaj iletildi ve cevap geldi; Barlas Uslu: Teşekkür ederim Sare. Evet bulamadık iki ünite kan lazım. Ben: Hemen geliyorum. Kan grubumuz aynı. Mesajı okuyunca aradı.. “Efendim” “Sare merhaba ağrı kesici almamış olman lazım son 3 gün içinde” hızlıca düşündüm ve “Hayır almadım” “Tamam çok güzel o zaman verebilirsin kan” “Geliyorum hemen” deyip kapattım. Hızlıca giyinip eşarbımı da bağladım ve arabaya atladığım gibi belirttiği hastaneye geldim. Girişte hasta ismini söyledim. Duruma babasının adını yazmıştı. Danışmadaki bayanın beni yönlendirdiği kata geldim. Koridorda 4 5 kişi vardı hiçbirini tanımıyordum sonra Barlası gördüm bi an o da benim olduğum tarafa bakınca iyice emin oldum doğru geldiğime; “Sareee!!” hızlıca yanlarına gittim; “Geçmiş olsun acil şifalar” ortaya genel söyledim hepsi teşekkür etti. Barlas; “Hemşirelerin yanına geçelim bi arkadaşım daha gelecek iki üniteye tamamlayacak gibiyiz” “Sevindim umarım sağlığına kavuşur hemen” Barlasın yönlendirmesi ile bi odaya girdim hemşire gerekli hazırlığı yaptı ve uzanıp kan vermeye başladım. Bir ünite dolunca tekrar geldi. Beş dakika daha uzanmam gerektiğini söyledi. Uzanırken kapı tıklatıldı ve Barlas içeri girdi. Elinde meyve suyu vardı. “Sare çok teşekkür ederim, bu meyve suyunu da içmen gerekiyor tansiyonun düşebilir” “Şu an için iyiyim ama yine de yanımda bulunsun” Yanıma gelip yatağın başlığını dikleştirdi. Meyve suyunu çalkalayıp açtı. Uzatınca alıp içmeye başladım. “Barlas bey neyi var babanızın” “Karaciğer enfeksiyonu, fark edilmemiş ve kana karışmış. Şimdi temiz kan verip enfeksiyonu atmaya çalışıyorlar” “Anladım tekrar geçmiş olsun. İnşallah iyileşir bir an önce” “Teşekkür ederim Sare, sen nasılsın baş dönmen filan var mı” elimdeki meyve suyu bitmişti gelip boş kutuyu aldı.. “Yok ilk defa vermiyorum ben zaten. Alışkınım yani. Dönmüyor başım” deyip yinede dikkatlice kalktım yataktan. Koridora çıktığımızda ailesi diye tahmin ettiğim insanlar vardı. Annesi, abisi ve yengesiymiş tanıştırdı hepsine geçmiş olsun dileklerimi tekrar söyleyip Barlas'la da vedalaşıp eve geçtim.. Hastane de Barlasın göz rengini artık anlamıştım kehribar renkte gözleri vardı. Çokda yakışıyordu.. Ertesi gün akşama doğru telefonda kısa bi konuşma yaptık. Kanlar işe yaramış babası sabah normal odaya alınmıştı. Bende çiçek yolladım tekrar. Sonrasında teşekkür mesajı yazdı.. Buda son görüşmemiz olmuştu.. Ben öyle sanmıştım. Yıllar sonra hiç tahmin etmediğim bi dönemde karşıma tekrar çıkacağını bilemeden…

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

HÜKÜM

read
223.6K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
520.9K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook