Sevgili yalnızlığım ben bu satırları yazarken Büyük Bir ihtimalle, yatağımın içine gömülmüş, elindeki Bir tomar selpakla burnumu siliyor olacağım. Biliyorum, bir ki halim bok gibi şuan ama elimden bir şey gelmiyor. Ne kuş yuvasına dönen saçlarımı taramak nede çocukluğumdan kalma saçma çizgi flim karakterli geceliklerimi çıkarasım yok. Çünkü onlarla birlikte depresyonun bibinde oldukça mutluyum. Hatta geberiyorum mutluluktan. Bu yolda yanımda olan bol romantikli flimlerim nutella kavanozum beni yalnız bırakmazken, sürekli akan burnuma da sövmeden edemeyeceğim. Dün gece o taş olasıca dama aşık OLDUĞUMU anladıktan Sonra dünyanın, sonunun geleceğini düşündüm. Mayalar on iki yıl farkla haklıydılar bana göre.
Yoksa tekrar o salaklığı yapıp, tekrar aşık olmazdım. Bende kavrama Aşk Etkisi yapıyordu. Ne tam anlamıyla kurtulabiliyordum nede yataklara düşüp geberecek kadar etkileniyordum.
Araftaydım. Omzumda iki melek kulağımın dibinden ayrılmıyorlardı bir türlü. Bende Onlardan kurtulmak Daha Etkili Bir yol buldum. İkisine de def OLUP gitmesini söyledim.
Birisi aşk derken Diğer ihanet diyordu. Bir yanım kelebekler gibi uçarken Diğer yanım onu aldattın diyordu. Rüyalarıma birisini alarak yapmıştım bunu. Kalbimin O çarpmasını engellemeyerek yapmıştım. Baran'ın gözleri aklıma geldikçe Daha Fazla canım yanıyor. ihanet etmiştim işte ona.
Neden çıkmıştı ki karşıma. Neden benden izinsiz girip yerleşmişti kalbime. Gözleri neden esir etmişti benliğimi.
Günlüğümü kapatıp yatağın altına attım. Tam anlamıyla saçmalamıştım. O Herife aşık falan değildim ki ben. Hem neresine aşık olacaktım. "Ahhh" Yastığı alıp yüzüme bastırdım. Belki nefessiz kalıp ölebilirdim. Yoksa Gidip kendimi bir yerden Aşağıya atacaktım. Başka yolu Yoktu.
Kapı vuruldu. "Gir" dedim. Esra dudaklarını ısırarak bana doğru gelmeye başladı. Hadi ama o kadar mı kötü görünüyordum.
"İYİ misin" dedi. Gözlerindeki endişeden kendim ürktüm.
"İyiyim" dedim. "Allah aşkına bana zombi Görmüş gibi bakmayı keser misin? "
Yüzünde hafif tebessüm Bir belirse de somurttu. "Şuan tam anlamıyla Bir zombi gibi görünüyorsun Ömür aynaya hiç bakmadın mı? "
"Bakmadım bakmakta istemiyorum önümüzde ki yüz yıl menopozlu kadınlar gibi yataktan çıkmak istemiyordum Eso" diye bağırdım.
Yanıma oturup saçlarımı okşadı. Bir kedi gibi mırlayıp kucağına sırnaşmak istiyordum şuan.
"Merak etme geçecek, Bilimsel araştırmalara Göre aşkın ömrü üç yılmış, üç yıl sonra normal hale geleceksin" dedi. Allah'ım ben ne günah işlemiştim. Kütüğün tekine aşık olmuştum .. Manyak Bir ev arkadaşım Vardı.
"Eso olmak en azından sen normale dönsen diyorum ikimiz de kafadan sıyrık olunca, çekilmez bu Dünya"
Bir beklenen Ve. Önce dudaklarını ısırdı. Sonra gözlerini devirdi yataktan kalktı ettik. Başım yukarıda onu izliyorum.
"Bana bak Ömür Hanzade çabuk kalk o yataktan üç seni çekemem ben ,, bu gidişle yakında kokacaksın zaten " diye çemkirdiğinde eski arkadaşımın geri geldiğini anlamıştım.
Dudaklarımı büzdüm. Dedim "Sen bana kıyamazsın eso koksam bile beni yıkarsın." Güldü.
"Seni leğenin içine koyup çamaşır gibi çitilememi istemiyorsan kalk o yataktan ziyaretinde banyoya gir şu bir taş kafayı da unut" deyip çıktı Odadan. Her Şeye Rağmen anormal arkadaşlarınızın Olması güzel bir şeydi
Bu evde normallik beklemek belki de, bir uzaylının kapımı çalıp merhaba dünyalı demesi Kadar imkansızdı.
Yataktan kalkıp Üzerime Normal sayılabilecek kıyafetler giydim. Saçlarımı da tepem de toplayıp pasaklılığın Kitabını yazmak Hakkında alt kata inmeye hazırdım.
Salonda kimse Yoktu. Kendimi koltuklardan Birine fırlatıp baş Aşağıya yattım. Düşünmeye ihtiyacım Vardı.
Birinci aşk denen bu illetten kurtulmam gerekti.
İkincisi bebeğim gibi sevdiğim kafemi kimseye vermeyecektim.
Üç Ve. Karan Emiroğlunun hayalini gözümün önünden uzaklaştırmam gerekti. Yoksa bana uykular haram günler eziyet Olacaktı. Tepe üstü yatarken bile adamın hayali gözümün önünden gitmiyordu. Yine üzerinde o takım elbiselerden Vardı bana gülerek- ah sırıtarak- bakıyordu pardon ettik.
"Merhaba Ömür" dedi hayal. Sesi Öylesine keyifli geliyordu ki Bir An kendimi Bir müzik resitalinde zannettim.
"Merhaba" dedim hayale. Uyanıkken bile rüya GÖRECEK ender insanlardan birisi OLDUĞUMU söylemiş miydim?
"Müsait misin"
"Oldukça" gülmemek dudaklarını sıkıyordu.
"O zaman biraz konuşalım mı" dedi. Bu hayal giderek gerçekçi olmaya başlamıştı. Ya da ben aşktan Fazla doz Almış Kesler gibi Üçüncü boyuta geçmiştim.
"Ama sen birazdan kaybolacaksın ne konuşacağız ki" dedim.
"Neden kaybolacağım"
"E sen Bir hayalsin"
"Demek hayal gördüğünü düşünüyorsun.. Peki hayallerini süslediğim için onur duydum "Sırıtıyordu. Ayaklarımı Aşağıya indirip ayağa kalktım. Tam dibimdeydi. Parfümünün kokusu genzimi yakıyordu. Bir ya ya rüyalarda Dakika da hayallerde koku duyunuz OLMAZDI. Parmaklarım gerçekliğini testi etmek yanağına uzandı. Kirli sakalları tenimi karıncalandırıyordu.
"Gerçeksin" diye mırıldandım.
O anda Esra gülerek içeriye girdi.
"Hah ömür bende Karan Bey'in seninle konuşmak istediğini söyleyecektim ama birbirinizi görmüşsünüz" dedi.
Ve ben hayatımın En Büyük aptallığını yaptım. Onu hayal sanacak Kadar aptaldım. Hangi hayal sırıtarak kibirle Bakardı ki ziyaretinde.
Ve ben hayatımın en büyük aptallığını yaptım.
Onu hayal sanacak kadar aptaldım. Hangi hayal sırıtarak ve kibirle bakardı ki.
Karşımdaydı işte. Uzun boyuyla , endamıyla dimdik duruyordu önümde.
"Senin senin burada ne işin var " diye cırladım. Gözlerim bize şaşkın şaşkın bakan arkadaşıma kayınca , dudaklarımı büzüp kötü bakışlarımdan attım ona.
"Bu seni öldüreceğim " demekti benim dilimde. Hemen Karan gittikten sonra , seni kızgın yağa atıp kızartacağım. Sonra şerbetini bekleyen lokmalar gibi , ıslatacağım.
"Dün gece için " dedi. Yüzünde mahcup bir ifade vardı. Ya da ben fazla hayal kurmaktan rüya aleminde yaşıyordum. Bu kendini beğenmiş herif pişman olmuş olabilir miydi ?
" Ne olmuş dün gece " dedim." Sizi bilmem ama ben çoktan unuttum her şeyi " diye devam ettim sözlerime.
Kırgındım . Kızgındım kendime. Duvarlarımı sadece adını bildiğim bir adam için yıkacak kadar gözüm dönmüştü. Yaşadığım her şeyi unutuyordum onu düşünürken. Baran'ı nasıl özlediğimi unutuyordum. Onsuz geçirdiğim gecelerde nasıl yandığımı unutuyordum. Varlığını , kokusunu nefesini ellerini özlediğimi unutuyordum. Şimdi Karan vardı karşımda.
Bana ne hissettirdiğinden bir haber bana bakıyordu.
"Özür dilerim " dedi. " Biraz ileri gittim dün gece galiba "
Başımı sallayıp özrünü kabul ettim. Bir an önce gitmesini istiyordum . Bundan sonra onu görmek bana sadece acı verirdi.
"Özrünüz kabul edildi Karan bey artık gidebilirsiniz " dedim gözlerimi kaçırarak. Başka bir yere bakıyordum. Şu an gözerini görmek en son istediğim şey bile değildi dünyada.
Kulaklarıma dolan homurtuyla benden uzaklaşıp kapıya doğru gittiğini gördüm. Gitmişti işte.
Arkasından nasıl bir enkaz bıraktığını bilmeden çıkıp gitmişti hayatımdan. Oysa onunla birlikte karın altından isyan eden kardelen çiçeği gibi kurtulabilirdim zincirlerimden.
Esra yanıma yaklaşıp başını omzuma koydu .
"Özür dilerim Ömür bu kadar etkileneceğini bilemezdim sadece özür dileyeceğim dedi bana yoksa almazdım içeriye " Gözleri nemlenmişti canım arkadaşımın. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Dolu dolu olan gözlerime.
"Diledi , giderken kalbimi de aldı gitti " diye mırıldandım sadece..
Oysa bilmezdim ben kalbimin hala yerinde olduğunu. Yıllar önce o da sevdiğim adamla , ölmüştü. Sadece vücuduma kan pompalayan bir et parçası kalmıştı geriye. O da sadece yaşamamı sağlıyordu. Şimdi yeniden aşkla atmaya başlarken , yine çalınmıştı benden.
Hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim bir adam tarafından.
Bir daha görmeyeceğim bir adam tarafından.
"Üzülme ne olur hem belki , geçici bir şeydir yakında unutursun " dedi Esra. Gözlerimi kapayıp açtım. Biriken yaşar yanaklarıma akarken gözlerine baktım.
"Unutacağım " diye mırıldandım. Sesim gerçeklikten öylesine uzaktı ki. Oda inanmadı.
Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Aşağıya indiğimde Esra koltukta oturmuş beni bekliyordu.
"Nereye gidiyorsun "
"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var "
"Sen evde kal ben giderim , nefes almaya ihtiyacım var "
"Ömür bekle " diye seslenirken arkamdan ben çoktan çıkmıştım evden.
Hava bana inat öylesine güzeldi ki bu gün. Dünyanın güzellikleri bir bana , ihanet ediyordu herhalde. Güneş bile gülüyordu benim ağlayan yüzüme inat.
Sahi ben ne zaman aşık olmuştum bu adama. Onu arabadan inerken gördüğüm an mı ? Kafenin kapısında gözlerine baktığım an mı ? Yoksa karşıma geçip ukalaca konuştuğunda m ?
Hiç birsi değildi.. Kulağıma eğilip " sen benimsin " dediğin de olmuştu her şey.
Yer yerinden oynamış , Dünya dönmeyi unutmuştu. Yada dönen tek şey benim başımdı.
Aşıktım işte. İlerisi gerisi yoktu. Önü , arkası ben bu adama aşıktım. Ya geçecekti , ya da bitecekti.
Bir süre sonra , deniz kenarına bir yere geldiğim de denizin tuzlu havasını içime çektim.
Genzime dolan ferahlık bana iyi gelmişti.
Kıyıya yakın bir kafeye gidip oturdum. Küçücük masaların etrafına tabureler dizmişler şirin bir görüntü elde etmişlerdi.
Sevgililer el ele göz göze otururken benimde içime bir öküz oturdu. Kuşkusuz bu Karan öküzünden başkası değildi ama , benim o öküzü yutmam da kolay değildi. Boğazıma kocaman bir yumru gibi oturmuş bana nefes aldırmıyordu.
Öküzdü işte. Bana sormadan gelip kalbime yerleşecek kadar , domuzdu. " Benimsin " diyecek kadar da pisliğin tekiydi.
Ve benim en iyi yaptığım şey tüm pislikleri yatağın altına itelemekti.
Karan Emir oğlu da kalbimin kapalı zindanlarında , bir çöp olarak kilitli kalacaktı.
******
Karan Emir oğlu hala kendine inanamıyordu. Dün akşam o kıza benimsin dedikten sonra oldukça düşünmüştü. Ve hatalı olduğun da karar kılmıştı. Tamam kız aklından çıkmıyor olabilirdi ama bir sevgilisi vardı. Kendisini tuvalette esir alıp sonra kollarına koştuğu bir sevgili. Bu düşünceyle sinirlendiğini hissetti. Kan damarlarında hızla akarken gözlerini kapayıp açtı. Sakinleşmek zorundaydı.
Bir daha görmeyeceği bir kadın için , sinirlerini zorlamaya bile gerek duymuyordu.
Basit sıradan vasat bir kafe sahibi için hem de.
Ama kızın sıradanlığı bile aklından çıkmıyordu oysa. Basit kıyafetleri , sürekli salık olan dalgalı saçları , ve kendisine meydan okuyan gözleri. Dipsiz kuyular gibiydi gözleri. Bir kere baktığında , hipnoz gibi esir ediyordu kendine.
"Tam bir saçmalık " diye düşündü genç adam. Bir daha onuna karşılaşmayacaktı bile. İlk işi avukatını arayıp sahip olmak istediği arsa için , harekete geçmelerini isteyecekti. Bundan sonra hukuki yollardan o kızla avukatlar uğraşabilirdi.
Aklına kızın hakkına duydukları gelince daha fazla gerildi. Teklif götüren avukatlar hem şikayetle hem de büyük bir hayranlıkla anlatıyordu kızı.
"Senden kurtulacağım Ömür Hanzade , aklımı meşgul etmene izin vermeyeceğim "