1.2

835 Kelimeler
"Minim." "Ne senin lan? Benim kızım o." deyip Sude'yi Bulut'un yanından çeken Efe'ye bakakaldım bir süre. Levent gibi 'Allahım sen konuyu biliyorsun' diyesim vardı şu an. Hayır yani bu kadar kıskanç bir adamın kızı olursa olacağı budur zaten. Allah'ım, biliyordun ki a bu kulun manyağın önde gideni, niye yapıyorsun bunu zavallı kıza? Ona da günah değil mi? Efe'ye bakıp "Efe, çocuk Sude'nin saçındaki tokaya dedi benim diye biliyorsun değil mi?" deyince Efe önce 'Haa' deyip sonra "Olsun kızım onun tokası da benim." diyerek kızına daha sıkı sarıldı. Heh. Sarıl. Biraz daha sarıl da kimse alamasın. Nefessizlikten birazdan ölür zaten artık kimse göremez. "Tövbe Yarabbim." diyerek sabır dileyen Çağla'ya hak vermedim desem yalan olur. Bu kız büyüyüp okula gidince ne yapacaktı acaba Efe beyimiz çok merak ediyordum doğrusu. Kızı okula da yollamazdı bu hanzo bence. "Niye sapık muamelesi yapıyorsun benim yeğenime?" diyen Levent'e "Sapık da ondan" diye cevap veren Efe'ye bakıp "Şapik ne?" diye soran Bulut'a cevap aradık bir süre. Resmen anlamını bile bilmediği bir şeyle suçluyordu küçücük çocuğu. Cidden büyüyünce ikisi birlikte olursa ne gülerdim ha. "Aferin Efe ya. Ne diyeceğiz şimdi biz bu çocuğa?" "Banane be. Her boku merak etmesin o da." diyerek omuz silken Efe'ye bakarak ağlamaya başladı Bulut. "Anne mana pis dedi." deyip Beyza'nın yanına ağlayarak giden Bulut'a bakıp "Efe, abicim söylesene neden bu kadar gerizekalısın sen?" diye sordum. Demesem içimde kalırdı vallahi. Küçücük çocukla kavga ediyordu manyak. "Off tamam ya." diyerek Sude'yi kucağından indiren Efe, Bulut'u kucağına aldıktan sonra söylediği cümleyi izah etmeye başladı. "Bulutcum, bak ben sana pis demek istemedim. Her şeyi merak edip soruyorsun ya ondan öyle dedim aslında." "Meyak ne?" diyerek bitmeyen sorularına başlamış oldu Bulut. Hepimiz Efe'nin düştüğü duruma gülerken Efe 'ya sabır' çekip konuşmaya devam etti. "Herşeyi öğrenmek istemeye merak denir tamam mı?' "Tamam." diyerek kafasını sallayan Bulut'la kurtulduğunu sanan Efe "Peki öyyenmek ne?" demesiyle sinirle kafasını yukarı kaldırdı. "Çağla! Lan al şunu cinnete ramak kaldı." deyip Bulut'u Çağla'nın kucağına atıp bahçeye kaçtı Efe beyimiz. 'Aa ama insan müstakbel damadına böyle davranır mı?' demek istesem de, Efe'ye bunu asla diyemeyeceğim için gülmekle yetindim. "Anneeee, cinnet ne?" diyerek annesinin yanına giden Bulut'a tek gülümseyerek bakan bendim sanırım. "Duru, bizim çocuğumuz böyle olmaz değil mi?" diyen Levent'e alayla baktım. "Yok canım. Seninki çıkmadan özel eğitim aldı içeride." "Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" "Evet." deyip etrafıma bakındım. "Levent. Tunç Serhat'ın yanında deme sakın. Ramak falan dinlemem direkt cinnet kısmına geçerim ben bak." "Yok aşkım ya ne alakası var?" diyerek yandan yandan bahçeye kaçan Levent'in peşinden gidince Serhat'ın Tunç'un kucağında olduğunu gördüm. Telefon muydu o elindeki? 'Yine neler yapıyor acaba oğluma?' diyerek yanlarına yanaştım. Ulan oğlumu erken ergenliğe sokacaktı bu manyak? "Tunç bu ne?" "Kate Upton yenge. Serhat bayıldı. Bak bak nasıl da gülüyor kerata." "Lan oğlum manyak mısın sen?" deyip Tunç'un kafasına geçirdikten sonra, oğlumu kucağından alıp içeri geçtim. Tunç'un şu saplık meselesine bir an önce çözüm bulsam, oğlumun geleceği açısından gayet iyi olacaktı. Tunç arkamdan "Ne var ya, gözü gönlü açılsın çocuğun diye gösteriyordum." diyince 'Geri dönüp kafada mı atsam?' diye düşünmedim değil hani. Pislik git kendin bak Kate'ine Upton'una, benim çocuğumdan ne istiyorsun? Erkekler bahçede otururken fırsat bu fırsat deyip Bulut kaçmasına rağmen peşinden koşup öpücük yağmuruna tutan Sude'yi videoya çektim bir süre. Ve daha sonra ne yaptım dersiniz? "Oğlum senin kızın da az zilli değil. Bak bak nasıl da koşuyor erkeklerin peşinden." yazıp Efe'ye mesaj attım. Yaşasın kötülük! Ve Efe ışınlanarak salona geldi. "Laaannnnnn! Ne yapıyorsunuz kızıma?" "Vallahi hayatım senin kızın kendi yapıyor ne yapıyorsa." diyen Çağla'ya x ışınlı bakışlarından yollayan Efe, Sude'yi kolunun altına sıkıştırarak koltuğa oturdu. Kusura bakmasın da bu seferki sapık düpedüz kendi kızıydı. "Efe boğulcak çocuk." diyen Levent'e ters ters baktıktan sonra kolunun altından kaçmaya çalışan Sude'yi serbest bırakan Efe, Sude'nin Bulut'un yanında bitmesiyle derinden bir nefes aldı. "Bülent, biz seninle yakında dünür olmasak iyidir he." diyen Çağla'nın yediği yürekten bir porsiyon istiyordum ben. Bol Karabiberli tercihen. "Kusura bakma Çağla ama Efe bu kızın turşusunu kurar gibi geliyor bana." "Kurarım tabi. Senin oğluna mı kaldı benim kızım?" Çenemle, birlikte oynayan Bulut ve Sude'yi işaret edip 'Sence?' diye sorup kahkaha attım. ******* "Off çok yoruldum ya." Tabi ki kendimi yatağa atmamla Serhat'ın ağlaması bir oldu. Sensör vardı kıçımda galiba. Yer görünce ağlıyordu beyefendi. "Levent, kalk şu oğluna bak. Yatıyorum ben." "Aşkım ben de yatıyorum ama." diyen Levent'e bakıp "Sence umrumda mı?" deyip yastığa kafamı gömdüm. Serhat'ı alıp yatağa gelen Levent "Bir öpücük ver bari moral olsun." diyince yastıktan kafamı kaldırıp öpmeye başladım. "Ahh" diyerek geri çekilen Levent'e soran gözlerle bakarken "Vallahi bazen düşman mıyız diye düşünüyorum Serhat he. Oğlum ne diye saçımı çekiyorsun?" deyince gülmeden edemedim. Serhat'ın beni herkesten kıskandığı açıktı ama ben bunu Levent'e söylemeyecek kadar akıllı bir kadındım elbette. E erkek çocuktu annesine düşkün olacaktı elbette. Tek sorun babasının da aşırı düşkün olmasıydı işte. Birinden birinin biraz taviz vermesi gerekiyordu ki ikisinin de asla niyeti yoktu görünüşe göre. "Evlat katili olacağım ben Duru bak demedi deme" diyen Levent'e "hıhı" deyip geçiştirerek kafam ve yastığımı geri buluşturdum. Levent de Serhat'ı öperek odadan çıkıyordu. Katilmiş.. Senden olsa olsa iyilik meleği olur be adam..
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE