İyileşme Süreci

687 Kelimeler
Cenk Nazlı'mı Mete'lere emanet etmiş, Buket'in başında bu gün ben bekliyordum. Yarın taburcu olacaktı. Toparlamıştı fakat Volkan'a ciddi bir kırgınlığı vardı 4 gün geçmesine rağmen kırgınlığı dinmemişti. Karargahtan dakika başı mesaj atıyor Buket'i soruyordu. Adamın yoğun bakım önünde ömründen ömür gitti resmen. Türk filmi olsa ' bir gece saçı ağardı ' derim de ona sinirlendirmek için , ne getirsek yemeyince " Al da birşeyler zıkkımlan bir gecede götünün kılı ağardı" deyince yaşam belirtisi gösterdi. Tabi bana söverek gösterdi ama olsun! Tepkinin iyisi kötüsü yoktur. Diğer taraftan bu hasta bakıcılığı işi hoşuma bile gitmişti. Günün 7. bubble teasini içiyordum. Volkan abiye tiripli olsa da bana trip falan yaptığı yoktu güzelliğin. Mete'ye de yok. Herhalde Volkan'a özel tarife uyguluyordu Canıma minnet, Hakkâri’de az ağzıma sıçmamıştı pezevenk! Şimdi 26 yaşında bacak kadar kızdan yanımızda posta yiyor, ezile büzüle bir köşeye siniyordu ya zaten olmayan fit, kas dolu vücudumdaki birkaç gram kaçak yağ da eriyordu. " Bunun tadı nasıl peki?" elimdeki bubble tea mi işaret ederek " Farklı ama sevdim" Güldü. Gülerken başını tutuyordu, ağrıyordu sanırım. " Ne var bunun içinde ? " "Mango, ekşi elma, karamel,portakal, ve limon suyunda. Evet ferahtı. Son iki baloncuğun birini de patlatıp göz kırptım! güldü " Gökhannnn!" kapıdaki izbanduta seslendi Babasının başımıza diktiği adamdı. Bu yapı, bu vücut kas meraklısı sıradan güvenliklerin tarzına pek benzemiyordu ama neyse! " Bize ekler alsana" Adamın suratı renkten renge döndü. İçinden tüm sülalemize sövdüğüne zerre şüphem yok. " Efendim, Turgut beyin kesin emri var, sizi çok uzun süre yalnız bırakamam. zaten bu gün 10 defa beni alışverişe yolladınız. Bence artık siz de bir şey yiyip içmeyin!" Göz ucu ile de beni süzüyordu. " Yalnız değil aslanım, bu ülkenin koskoca yüzbaşısı var yanında, korurum ben evelallah !" dediğimde önce bana sonra pipetle içime çekmeye çalıştığım bubble teadeki son köşeye yapışmış, son anda fark edip elime aldığım, hüpürdettiğim baloncuğa bir bakış attı. Ama nasıl bir bakış! böyle dudağını kırıştırıp, burnunu da büzüştürerek! Yarrağa bak! biz ülkeyi koruyoruz göt, bir kızı mı koruyamayacağız? " Hadi Gökhan ya, kırk yılda bir şey istedim senden" deyip dudağını büzdü sarı cadı sanki sabahtan itibaren adamı götünün üstünde oturtmayan biz değilmişiz gibi. Derin derin nefes alıp kafasını sallayarak çıktı. Şaka falan ama bizim sarı cadı herkesin içinden geçiyordu. Tabi benim keyfim yerinde içinden geçtikleri düşünsün! Volkan Yoğun bakım önünde beklerken ona karşı ne kadar zaafım olduğunu daha da fark etmiştim. 4 gündür ağzımdan kahve ve su dışında bir şey geçmedi. O da uyanık kalabilmek için. Uyandı, odasına geçti, yarın taburcu olacak ama içimden geçiyor Haksız mı? haklı! İlk saldırıya uğradığında da beni aramıştı açmamıştım. Şimdi de aradı yine açmadım. Önceki sitemini de kattı şimdikinin üstüne çift dikiş atıyor acımadan. O iyi olsun da... Kafamı karıştıran diğer mesele ise Seda'nın ortalıkta olmayışı. Kızımla olan o konuşmasından sonra 2 hafta izin aldığını duymuştum ama bir hafta kadar daha rapor uzatmış. Bir an önce gelse, konuşsak diye iple çekiyordum günleri. Telefonu kapalıydı, ulaşamıyordum. Muhtemelen o da bana tavırlı! Cenk piçine " Nasıl?" diye mesaj attım, ikisinin bubble tea içerken çekilmiş gülen fotoğrafını attı şerefsiz piç! " Bir bana gülme sen zaten !" Sinirle çıktım fotodan. 5 saniye sürmedi geri girdim fotoya. Yakınlaştırdım, yakınlaştırdım. Bandajını kontrol ettim, göz altlarına baktım uykusuz mu diye? Serumunun yerini yine değiştirmişler, morarmış çıkarttıkları yerleri. Her milimine inceledim , iyi olduğuna ikna olana dek. Sonra güzel yüzüne, kocaman aralanmış dudaklarına baktım, memnuniyetle kıvrılmışlar, gülerken kısılmış gözleri... İçten gülüyor, artık nasıl bir şebeklik yaptı ise Cenk, güldürmüş kızı! Tek gülsün de! Derin bir iç çektim, ilk tanışmamız geldi aklıma. " Sen ne biçim boyacısın?" dediği gün! Beni boyacı sanmış o halim ile bile mevki gözetmeksizin bana asılmıştı. Çok sabretti, çok katlandı bana... Kalbimdeki buzları eritmek için bekledi, şimdi sıra bendeydi. Kendimi affettirecektim. Tüm imkansızlıklara rağmen bizden mutlu bir son çıksın diye elimden geleni yapacaktım. Ne zaman ona adım atmaya kalksan ayagima geçmiş dolanmış, hep bir adım fark etmeden geri çekilmiştim. Yalan yok çok direndim onu sevmemek için ama o karda açan kardelendi... Biz tutmuş kalbime kök saldı... onu kaybetmeye milim kalınca anlamıştım, benim nefretim Buket'e değil. Benim davam babası ile ve sevdiğim kadını bu yüzden daha fazla yaralanayacak o davayı ise er ya da geç görecektim.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE