Midyat’ın taş avluları, gecenin sessizliğinde bir fısıltı gibi uyanıyordu, ama konağın gölgeleri, Şeyh İsmail’in yeni planlarının ağırlığını taşıyordu. Çınarın gölgesi, avluya bir sığınak gibi yayılırken, zeytin ağaçlarının dalları, rüzgârın tehditkâr esintisiyle titriyordu. Şeyh İsmail’in son hamlesi, Midyat’ın dar sokaklarında yankılanmıştı; aşiretlerin gençleri, konağa doğru yürüyordu, ama Şeyh’in kızı Fatma, babasına karşı konağı savunarak kalabalığı durdurmuştu. Ancak bu zafer, konağın huzurunu geri getirmemişti. Şeyh İsmail, artık kaba kuvvet yerine daha sinsi, profesyonel yöntemler kullanmaya kararlıydı. Konağın kapısına bırakılan son mektup, onun el yazısına benzemese de, bir barış toplantısı öneriyordu; ama herkes bunun bir tuzak olduğunu biliyordu. Eylül, avluda, çınarın gölgesi

