Bir hafta sonra Addy ile birlikte onların evine gittim. Fırtınadan sonra okulda ve yurtlarda ufak çaplı hasarlar olmuştu ama kısa zamanda onarılmıştı. Addy in dediğinde göre artık yıl boyunca rahatlık bir dahaki fırtına dalgası bir sonraki sene gelecekti. O günden sonra Tyler ile bir daha karşılaşmamıştım. Bunun için minnettardım. Addy, Tyler’ın evde olmadığına dair beni ikna edince ders çalışmak için onların evine geçmiştik.
Addy’in ders çalışmaya ihtiyacı yoktu. O genelde zorlandığım konularda bana yardımcı oluyordu. Bu dersleri kaçıncı defadır aldığını kendi bile bilmiyordu. Üniversiteyi baya bir uzatmalı şekilde bitirmeyi kafaya koymuştu. Tyler’ın da onun gibi olduğunu söylemişti. İkisi de son sınıftı ama altı senedir buradaydılar. Çünkü okulu bitirmiyorlardı. Addy, Tyler’ın okulu bitirmemek için çok sevdiği futboldan bile vazgeçtiğini söylemişti. Sınıfta kalan biri futbol takımında olamazdı. Ona neden okulu bitirmediklerini sorduğumda Addy gülerek ikimizin de farklı sebepleri var boş ver demiş ve açıklamamıştı.
Eve girdiğimizde içeriden gelen bayat içki kokusuyla burnumu kapattım. Addy de kokuyu alarak mahcup bir şekilde “üzgünüm uzun zamandır evi temizlemeye fırsatımız olmadı” dedi.
“Sorun değil” desem de koku midemi kaldırmıştı.
Addy yanımdan geçip pencereye ilerledi. Pencerenin iki kanadını açtıktan sonra bana dönerek “birazdan koku dağılır” dedi. Oturmamı işaret ederken “Bir şey ister misin?” diye sorduğunda “Biradan başka bir şey var mı?” dedim.
Gülerek mutfağa giderken “Büyük ihtimal yoktur ama kontrol edeyim” dedi.
Arkasından gülümserken kitaplarımı sehpaya bırakıp koltuğa oturdum. Sehpanın üstündeki yemek kalıntılarını görmemeye çalıştım. Kitaplarıma yapışacaklarını düşünmemeye çalıştım. Elimi koltuğa yasladığımda minderi çökünce elime bir şey geldi. Kafamı eğip parmağıma değen şeyi aldım. İki parmağımla tuttuğum şeyin ne olduğunu anladığımda çığlık atarak fırlattım. Midem bulanarak ayağa kalkarken Addy benim çığlığıma mutfaktan koşarak gelmişti.
“Ne oldu?” dediğinde yüzümü buruşturarak yerde duran şeyi işaret ettim. Addy “Ah siktir, Ti” diye küfür ederken eğilip kullanılmış prezervatifi yerden aldı. “Kusura bakma Li, Ti bazen olur olmadık şeyleri etrafa saçmayı sever” diyerek mutfağa giderken arkasından “Evet tohumlarına kadar etrafa saçtığı belli” diye bağırdım. Addy’in kahkahası mutfaktan yükseldi. “Elimi yıkamaya gidiyorum” diyerek banyoya yöneldim. İçeri girdiğimde banyonun da salondan bir farkı yoktu. Ev iğrençlik derecesinde kirliydi.
Geri döndüğümde Addy yerde oturmuş önündeki sehpaya da birasını koymuştu. Karşısında da bir tane soda duruyordu. Bana bakıp sırıtırken “yerin en temizi olduğuna karar verdim” dedi.
Koltuğa gözüm kayarken üstünde neler yapılmış olabileceğin hayal etmemeye çalıştım. Kullanılmış prezervatiften sonra neler yaptıkları çok açıktı.
Karşısına oturduğumda kitapları açtık ama benim içim rahat değildi. Sodamdan yudumlarken “Ad, bence ders çalışmayı sonraya bırakabiliriz” dedim.
“Yakında sınavlar başlayacak Li, geri kaldım diye telaş yapıyordun”
“Aslında çoğu şeyi biliyorum. Kapatamayacağım bir açığım yok. Ders çalışmak yerine evi temizlersek daha rahat edeceğim”
Evi temizlemek istediğimi söylediğimde Addy anında gülümsedi. “Li, bu teklifine itiraz etmeyi çok istesem de lütfen bunu yapar mısın?” dediğinde güldüm.
“Yaparım Ad. Bu sayede herhangi bir hastalık kapıp ölmeyeceğinden emin olarak huzurla yurduma gidebilirim”
Ad oturduğu yerden kalkıp ellerimi tutarak beni de kaldırdı. “Sen bir meleksin Li” derken beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Geri çekildiğinde “Hadi başlayalım” dedim. Banyoya giderek temizlik malzemesi aradım ama yoktu. bu yüzden önce markete giderek gerekli malzemeleri aldık. Temizlikten sonra acıkacağımızı bildiğim için akşam yemeği için de malzeme aldım. Ben alışveriş yaparken Ad beni minnetle izliyordu.
Aldıklarımızı kasaya götürdüğümüzde miktarı duyunca yüzünün rengi atmıştı. Ona fırsat vermeden kendi kartımdan çektirdim. Miktarın babamın yüzünün rengini de attıracağını biliyordum. Yurtta kaldığım için bu kadar yüksek miktardaki market alışverişini neden yaptığımı merak edecekti. Aradığında uygun bir açıklama yapmaya çalışacaktım.
Ellerimiz poşetlerle dolu halde eve geldiğimizde Addy “Sana borçlandım Li” dedi. “Bana borçlanmadın. Kaç gündür bana özel ders veriyorsun. Karşılığını vermişim gibi düşün”
“Sen benim arkadaşımsın. Seni ders çalıştırırken karşılık beklemiyorum” diyerek itiraz ettiğinde “Hey Ad, biraz sakin ol. Karşılık bekliyorsun demek istemedim. Ben şimdi kendimi daha rahat hissediyorum. Senin dediğin gibi biz arkadaşız ve ne sen bana ne de ben sana borçlu değiliz” diyerek onu yatıştırdım.
Addy biraz rahatlamış göründü. Yemeklikleri dolaba yerleştirdikten sonra temizlik malzemelerini alarak banyoya geçtim. Addy’in verdiği eski bir şort ile tişörtü giydikten sonra temizlik için hazırdım. Şort diz kapağımın altına kadar uzanırken tişörtte popomun altına kadar iniyordu. Kolları ise dirseklerimdeydi. Addy banyo ve tuvalet ile kendi odasını temizlemeye gönüllü olurken bende salon ve mutfağı aldım. Tyler’ın odasını sorduğumda ise onu temizlediğimizde bize minnet duymak yerine kıçımızı tekmeleyeceğini söyledi. Bende kendi bilir diyerek mutfaktan temizliğime başlamıştım.
İki saat sürdü. İki saatin sonunda ikimizin de perti çıkmıştı. Koltuklara yığıldık. Artık temiz olduklarından emin olduğum için rahatla oturabiliyordum. Temizlik yaparken bir iki tane daha o şeylerden bulmuştum. Tyler koltukları çok fazla kullanıyor gibi görünüyordu.
Ad “istersen duşa önce sen gir” dediğinde hiç itiraz etmeden banyonun yolunu tuttum. Duş alıp kendi kıyafetlerimi giydim. Banyodan çıkıp mutfağa giderken Addy banyoya girdi. Aldığım köfteleri ve patatesleri çıkartarak hazırlamaya başladım. Tavuk göğsünü de haşlamaya atarak marulları doğramaya başladım. Salata için marulu doğradıktan sonra köfteler ile patatesleri kızartmaya başladım. Haşlanmış tavuk göğsünü çıkartıp parçalayarak soğuması için beklettim.
Köfteler ile patatesler kızardığında tavuk göğsü de soğumuştu. Marulun içine karıştırarak çok az limon ve tuz ekledim. Ben masayı hazırladığımda Addy de içeri girmişti. Onun için büyük bir tabak köfte ile patates hazırladım. Kendime ise tavuk salatasından aldığımda Addy kaşlarını kaldırarak “bana bol karbonhidrat aldırırken kendine protein öyle mi?” dedi.
Gülerek “benim vücudum karbonhidratı daha yavaş yakarken senin vücudun daha hızlı yakar” dedim.
“Evet çünkü bunları yakabilmek için saatlerce spor yapıyorum” diyerek kaşlarını oynattı. Güldüm ve salatamı yemeye başladım. Benimde nasıl spor yaptığımı bilse şaşardı. Uzun süredir yeteri kadar yapamadığımı hatırlayınca yüzüm asıldı. Çok özlemiştim. Tüm kaslarımın tekrar harekete geçmek için can attıklarının farkındaydım. Vücudumun zamanla yavaşladığını hissediyordum. Her gün spor yaparken şimdi her gün koşamıyordum bile.
Yemekten sonra Addy’e veda ederek evden çıktım. Apartmandan çıkıp park alanındaki pikabıma doğru ilerlerken arkasında duran spor araba dikkatimi çekti. Parlak metal rengindeydi. Ve oldukça pahalıydı. Önündeki oğlum yanında hurdaya ayrılmış gibi görünüyordu. Düşüncelerime gülümserken pikabımın ön tarafına baktığımda gördüğüm kişiyle olduğum yerde durdum. Kitaplarımı göğsüme daha sıkı bastırırken bana doğru yaklaşan Charlie Hunter ürkütücüydü. Kitaplarımın etrafındaki parmaklarım sıkılaştı.
Charlie Hunter tam karşımda dururken “Pikap senin mi?” dedi. Dingin ve tok sesi güzeldi. Konuşurken dinlemekten zevk alacağınız bir ses tonu vardı.
Sesime güvenemediğim için kafamı sallayarak onayladım. “Güzelmiş nereden buldun?” dediğinde arkamda bir araba sesi oldu. Charlie Hunter gözlerini arkama çevirdiğinde bende kimin geldiğini görmek için arkama baktım.
Parlament mavisi son model Dodge pikap arkamıza park etmişti ve içinden Tyler indi. “Hey Charlie ” diyerek ona selam verdikten sonra bana bakıp “Ne zaman geldin tatlım?” dedi.
Charlie “Tüm işleri bitirdin mi?” dediğinde Tyler ellerini çırparak “Evet yarına gelecek eski model bir Camaro var” dedi. Ellerine dikkat ettiğimde parmaklarında yağ lekeleri vardı. Tyler tekrar bana bakıp “Yeni mi geldin?” dedi.
Kafamı iki yana sallarken Charlie benim yerime “Sanırım gidiyordu ama ben durdurdum” dedi. Tyler ona döndüğünde pikabımı göstererek “Bu bebeği almak istiyorum” dedi.
Onu gördüğümden beri ilk defa konuşarak “satılık değil” diye cırladım. Sesim tiz ve korku dolu çıkmıştı. Ah pikabı satarsam babam beni öldürürdü.
Tyler “kızı duydun dostum” dese de Charlie pes etmiş görünmüyordu. Bana gülümsedi. Onu gördüğümden beri ilk defa gülümsüyordu. Toplamda iki defa anca gördüğüm bir insanı gülümserken ilk defa görmem aslında normaldi.
“her şeyin bir fiyatı vardır” dediğinde “onun yok” diye itiraz ettim.
Tyler “uzatma Charlie kızı duydun işte” dediğinde Charlie ona dönerek “Ne yapıp ne yapmayacağımı ne zamandır sen söylüyorsun Tyler” dedi. Ortam anında gerilmişti. İkisinin de çeneleri kasıldı. Birbirlerine bakarken sanki gözleriyle savaşıyorlardı. Tam da bu anda telefonumdan Cherry melodisi yükselmeye başladı. İkisi de bana baktığında biraz ürksem de babamın telefonunu açmam gerekiyordu.
Onlardan uzaklaşıp telefonumu cebimden çıkarttım. “Efendim baba” dediğimde babam “Otuz altı saattir neredesin Cherry? Dün seni aradığımda neden bakmadın? Sonra beni neden aramadın? Ve o lanet olası market alışverişi tutarı da ne?” dedi.
“Baba dün aradığında uyuyordum. Sabah erkenden derse gittim ve dersten sonra arkadaşımla ders çalışmak için evine geçtik. Evlerinde hiçbir şey yoktu. Günlerdir bana ders çalıştırdığı için bende biraz alışveriş yaptım” babama her şeyi sessizce açıklarken Tyler ile Charlie’yi izliyordum. Onlarda sessizce bir şeyi tartışıyor gibi görünüyorlardı. Charlie parmağını Tyler’ın önünde sallarken tehditkâr bir tavır takınmıştı. Ancak Tyler ondan ürkmüş gibi görünmüyordu.
“Lena sana bir şey sordum?” diyen babamın öfkeli sesiyle “Ne dedin baba?” dedim.
“Sen beni duymuyor musun? Arkadaşın şu homoseksüel olan çocuk mu?”
“Evet baba o. Başka arkadaşım yok zaten”
“Tamam, güzel. Başka arkadaşın olmasın zaten bebeğim. Hele bu azgın karının söylediklerine hiç takılma. Erkekler öyle çok merak edilecek bir şey değildir” diyen babamın sesinin arkasından Sage’in “kendi takımları artık çalışmadığı için diğer erkekleri de kendisi gibi sanıyor kızım. İnanma bu yaşlı adama” dediğini duydum. Babam “Sage hattın diğer ucunda kızım olmasa sana neyin çalışıp çalışmadığını gösterirdim canım” derken güldüm. Babam ile Sage’i dinlerken gözlerimi karşımdaki ikiliden ayırmıştım. Kafamı kaldırıp tekrar onlara baktığımda ikisinin de beni izlediğini gördüm.
“Benim şimdi kapatmam gerekiyor. Sizi seviyorum” diyerek telefonu kapattım. Yanlarına yaklaştığımda Tyler kolunu omzuma atıp “Hadi eve gidelim” dedi.
Hareketine anlam veremezken ona bakıp “yurda dönecektim” dedim. “Daha sonra gidersin. Biraz özel vakit geçirelim” diyen Tyler bana gülümseyerek yönümüzü apartmana doğru çevirdi. Adımlarım ona ayak uydururken o arkasına bakmadan “sonra görüşürüz Charlie” dedi.
Apartmana girdiğimizde Charlie’nin arabasının lastikleri asfaltta ses çıkartarak otoparktan ayrılmıştı. İçeri girince Tyler beni bırakıp “Yukarı gel biraz sonra gidersin” dedi. Onu takip ederken “Neler oluyor?” dedim.
“Charlie sana kafayı takmış. Benimle birlikte olduğuna inanmıyor” dediğinde “Her gün başka bir kızla yatarsan inanmaz tabi” dedim. Kelimeleri düşünmeden söylemiştim. Tyler birden arkasını döndüğünde söylediklerimin farkına vardım. Sanki onu kıskanıyormuşum gibi olmuştu.
“Ne o Cherry. Becerdiğim kızların listesini mi tutuyorsun?” diyerek güldü. Anahtarını çıkartıp kapıyı açarken “Saçmalama banan ne senin kimi becerdiğinden” dedim.
“Evet bu seni hiç ilgilendirmez” derken kapıyı açıp içeri girmem için bekledi. Ben içeri adım atarken Addy “Ti inanamayacaksın Lii evi temizledi. O gerçek bir melek” diyordu. Mutfaktan çıkıp içeri girenin ben olduğumu görünce “Hey Li seni gittin sanmıştım” dedi.
Arkamdan gelen Tyler “Aşağıda Charle ile karşılaşmış” dedi.
Addy kaşlarını çatarken “Charlie’nin burada ne işi varmış” dedi. Tyler omuz silkerek bizim yanımızdan geçip mutfağa ilerledi. “Senin kızın pikabını beğenmiş” dedikten sonra “yemekte mi yaptınız?” diye sordu.
Addy arkasından giderken gülümseyerek “Evet Li yaptı” dedi. Bende onları takip ettim. Tyler tabağını patates be köfteyle doldururken “soğumuş olmalılar istersen ısıtayım” dedim.
Bana bakmadan “önemli değil, sen artık gidebilirsin” dedi. Az önce beni eve çağırmışken şimdi kovuyordu. Gözlerimi kırpıştırıp ona bakarken Addy “dostum kız bize yemek yapmış teşekkür etmelisin” dedi.
“Teşekkür ederim ama yine de gitmelisin” diyen Tyler’ın ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Az önce neredeyse normal denebilecek biri gibi sohbet eder diye düşünmüştüm ama o birden saldırgan bir tutuma girmişti.
Kapı çaldığında Tyler “Her neyse benim misafirim geldi. Siz ne yaparsanız yapın” diyerek kapıyı açmaya gitti. Hala mutfağın girişinde durduğum için yanımdan geçip kapıyı açmasını izlemeden edemedim. Gözlerim şaşkınlıkla bu tutumunun nedenini merak ederek onu izledi.
Kapıyı açtığında bu soğukta bile çıplak denebilecek kadar az kıyafetli bir kız kucağına atlamıştı. Birbirlerinin boğazlarına dillerini sokarken onlardan gözlerimi ayıramadım. Tyler kızı alıp odasına giderken hala öpüşüyorlardı. Odaya girip kapıyı kapattıklarında ben hala kapalı kapıya bakıyordum. Çok geçmeden içeriden sesler yükselmeye başladığında yüzümü buruşturdum.
Addy “Li, Ti’nin davranışları için kusura bakma. O biraz şeydir” diyerek onun adına özür dilemeye çalıştı.
“Kimse adına özür dileme Ad. Gitsem iyi olacak” diyerek kapıya ilerledim. Ben çıkarken kız çığlık atıyordu. Hızla merdivenleri inerken Addy’in Tanrı yardımcısı olsun diye dua ettim. Tyler gibi bir ev arkadaşı benim katlanabileceğim cinsten biri değildi.