bc

XL Prenses

book_age16+
1.7K
TAKİP ET
14.6K
OKU
sweet
office/work place
addiction
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

TAMAMLANDI

110.2 Kiloluk, moda dünyasının prensesiydi o; Melis Yılmaz!

Demeyi ne kadar istese de imkansızdı bu cümle.

Özellikle de kiloya karşı bu kadar ön yardı varken bunun söylenmesi imkansızdı.

Yine de Melis çizim yeteneğiyle Sayer Tekstil'e kabul edildiğinde hayallerine kavuştuğunu düşündü taki patronu çizimlerini kendisinin sunabilmesi için kilo vermesi gerektiğini aksi halde baş düşmanı yeteneksiz ama güzel Oylum'un sunum yapacağını söylediği o ana kadar.

O andan sonra Melis ucuz bir diyetisyen buldu ama bulduğu bu ucuz diyetisyenle işler hiç de beklediği gibi gitmedi.

Aşk kapısını çaldı, tatlı bir esinti eşliğinde gerçekliğin huzurlu aşkı başladı... Huzurlu mu dedim ben? Tamam belki biraz kaoslu, çok azıcık, ufacık, minnacık... İnanmadınız mı? Girin bakın o zaman.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Bölüm 1
“Melis Yılmaz.” Odadan çıkan kızıl saçlı ve muhtemelen xs giyen kadın adını seslendiğin de hızla yerinden kalkarak kadına doğru ilerledi. Kot pantolonu ve siyah kazağı, topuz olan saçları fazla ilgi çekiyor olmalıydı ki kadın baştan aşağıya epey süzdü. “Biz daha sonra sizi ararız.” Ne yani bunun için mi o kadar yolu gelmişti. Bunu gayet telefonda söyleyebilirdi. Elinde ki çikolatadan bir ısırık alarak onun gibi sıra bekleyenlere baktı. “Şu yeşil gözlü kesin kabul edilir, yada şu sıska. Bunların hepsi doğuştan torpilli.” diye içinden geçirirken çikolatasının boş kağıdını çöp kutusuna attı. Melis Yılmaz evin tek ve şımarık kızı baba parası yiyen demeyi çok isterdim fakat 4 kız kardeşle bursa da büyümüş zora ki bir şekilde üniversiteyi bitirmiş İstanbul da iş bularak tutunmaya çalışıyordu. Küçük tek odalı rutubet kokan bir evde tek başına yaşıyordu. Türkiye de tam 659.734 tane Melis var. Muhtemelen sen bunu okurken sayı artmaya devam ediyordur. Kendi gibi ismini de pek sevmediği doğru öyle kimse de olmayan farklı isimlerden köy yerin de bulmak pek mümkün değil. Sokaktan 3 kişiyi çevirsen birinin adı muhakkak Melis’tir. Soyadı meselesine hiç girmeyeceğim ülkemiz de Yılmaz soyadını taşımayanların sayısı eminim daha azdır. Yani fazlasıyla sıradan bir kız ve bugün başvurduğu 10. iş. Hepsinin söylediği tek şey biz sizi ararız yada biz tecrübeli eleman arıyoruz. Peki siz bu ülkede ki milyonlarca tecrübesiz kişiyi işe almazsanız onlar nasıl tecrübe kazanacak? Babasının köyde ki tarlalarından birinin satılmasıyla bir miktar gönderdiği parayla bir aydır idare ediyor fakat günde 3 öğün fast food beslenmeye ne kadar dayanabilir o para? Dev bir Plaza’nın önüne geldiğin de otobüsten indi. Döner kapıdan geçerek danışmaya yöneldi. “Merhaba ben iş başvurusu için gelmiştim.” Her zaman ki gibi sıska kadınlardan birini masa başına oturtmuşlardı. “Temizlik departmanına işçi alımı yapıldı üzgünüm.” Dışarıdan temizlikçi gibi mi gözüküyordu. “Ben tasarımcı olarak görüşecektim.” Kadın gülümseyerek diğer yerde olduğu gibi baştan aşağıya süzdü “Bu kiloyla mı?” Daha önce başvurduğu hiç bir yerde böyle açıkça konuşan biriyle karşılaşmamıştı doğruyu söylemek gerekirse biraz gururu incinmişti. “Siz beni çizimlerimle işe almanız gerekmiyor mu? Dış görünüşümün ne önemi var? Ayrıca herkes sizin gibi tahta vücudu sahip olmak zorunda mı?” Kadın onu pekte kale almış gibi gözükmüyordu. “Hanım efendi lütfen zorluk çıkartmadan sizi dışarı alayım.” “Hayır efendim.” dedi kadın “patronunuzla görüşmeden şuradan şuraya gitmiyorum.” “Güvenlik.” Ne yani gerçekten dışarı mı attıracaktı? Bunu düşünürken bir kaç saniye sonra iki güvenliğin zorla dışarı çıkartmasıyla gününü bir faciayla kapatmıştı. Üstelik güvenlik görevlisinin kadını çıkarttıktan sonra belini tutması tam anlamıyla bir rezillikti. Tüm morEfe alt üst olmuş üstüne bir de pantolonunun fermuarı patlamıştı. “Zaten zor kavuşuyordun sen de komple terk ettin beni öyle mi?” dedi düğmeyi eline alarak. Neyse ki çantasında böyle durumlar için kilitli iğne bulunduruyordu. Evet ilk kez başına gelmemişti. Karnı epey acıkmıştı. Cebinde hala biraz para vardı ve karşıda bulunan pizzacıya giriş yaptı. “2 büyük boy pizza.” “Arkadaşınız gelince mi servis edelim.” “Hayır tek yiyeceğim.” Adam elinde ki defterden kafasını kaldırarak kadına bakıp “peki” dedi. Sanırım midesinin bunu kaldırıp kaldıramayacağını kontrol etmişti ya da en masum kendini kandırma yöntemlerinden biriydi. Pizzanın sıcaklığına bakmadan hepsini ağzına teperken yan masaya kulak misafiri oldu. “Sayer tekstil tasarımcı arıyormuş. Sence başvuralım mı?” “Yok kızım orası bizi almaz gittiğimize değmez yani.” Melis kafasını çevirip 2 kızı süzdü. Çok bir güzellikleri olmasa da orta sevideydiler. Melis’in ise 5 10 katı ilerisindeydiler. Son lokmasını ağzına attıktan sonra “denemekten bir şey kaybetmem” diyerek Sayer şirketine gitmeye karar verdi. Zaten çok bir mesafesi de yoktu yürüyerek 15 dakikaya gidebilirdi. Köşedeki dondurmacıdan bir külah dondurma alıp yola koyuldu. Günlük güneşlik havayı bir anda kara bulutlar kaplamış bardaktan boşalırcasına yağmur başlamıştı. Melis her ne kadar üstü kapalı bir yer bulsa da epey ıslanmıştı. Yaz yağmuru olduğundan kısa süreceğini ümit ederek durağın için de dondurmasını yemeye devam etti. 15 dakika sonra yağmur bitip güneş açtığın da üzerini dikkatlice inceledi. Sırıl sıklam olmuştu. Toplu olan saçı iyice yapışarak kepçe kulaklarını belirginleştirmişti. Böyle iş toplantısına katılamazdı fakat bu kadar gelmişken geri de dönmek istemiyordu. Bir kaç dakika düşündükten sonra gitmeye karar verdi. Zaten işe alınmayacaktı hiç değilse denedim olmadı diyebilirdi. Tüm cesaretini toplayarak şirketten içeri girdi. Bir sürü genç ve güzel hatun sıra bekliyordu ve hepsi teker teker eleniyordu. Şansının hiç olmadığından emin olduğu için hayli rahattı. Önünde duran kokana ise işi havada kaparım edasındaydı. Tam bir gıcık olduğu hareketlerinden belliydi. “Aptal.” dedi mırıldanarak. Herkes gittiğin de en son ikisi kalmıştı. “Evet kızlar çizimlerinizi görebilir miyim?” dedi esmer oldukça güzel kadın. Melis çantasından çıkarttığı kağıdı kadına uzattı. Süslü kokana da uzatmıştı. “İsimleriniz nedir?” diye sordu. “Melis” “Oylum.” İsminin anlamını taşıdığını düşündü. “Yandığın belli zaten.” “Anlamadım.” dedi kadın. Yetkili kişi anlamış olacak ki “hanımlar” dedi “nerede olduğunuzun farkına varın.” Melis susmak zorunda kaldı. Mecburdu zaten. “Şimdi Melisciğim senin çizimlerin fazla iyi.” Baştan aşağıya tekrar süzülüyordu “fakat görünüş olarak pek bize hitap etmiyorsun. Yani çok önemli kişilerle önemli toplantılara katılacağız dış görünüş önemli. “ “Senin de idare eder.” dedi Oylumin kağıdına bakarak. Bu ikilem de kalmak Melis’in kafasında soru işareti yarattı. “Sonuç?” dedi. “Sonuç şu hanımlar. İkinizi de işe alıyoruz. Melis sen çizim yapacaksın Oylum sen de Zeynebin çizimlerini sunacaksın.” Bu resmen hakaretti kendi çizimlerini başkası yapmış gibi mi anlatacaktı. Oylum “benim için sorun yok.” dedi. “Tabi ki senin için sorun olmaz benim mükemmel çizimlerimle senin kusursuz fiziğin seni hep ön planda tutacak. Peki ben ne olacağım her zaman ki gibi arka planda kalacağım.” Bu resmen haksızlıktı. “Eğer 1 ay için de 10 kilo verebilirsen sunumlara katılabilirsin.” Arkasını dönüp gitmek istese de 11.kapıdan da eli boş dönmek istemiyordu. Sadece çizim yapacaktı ve o küçük köye geri dönmemek için para kazanacaktı sunumlara katılması pekte önemli değildi. “Tamam” dedi kadının elini sıkarak. “ama...” dedi kadın bu amaları hiç sevmiyordu “eğer kilo vermezsen 1 ay sonra çıkışını alırsın.” Cevabını bile beklemeden oradan ayrılmıştı gerçi verebilecek pekte bir cevabı yoktu. Neden tüm İstanbul Melis’in kilolarına takmıştı her şeyi herkesi kabul etmişti de bir tek Melis’in kiloları mı fazla gelmişti. “Yarın görüşürüz.” deyip kırıtarak çıktı Oylum. Tabi ki mutlu olacaktı mis gibi fiziği vardı ve şimdide iyi bir işi olmuştu. Evet Melis’in de bir işi olmuştu ama şimdi bir de iyi bir fiziğe sahip olması gerekiyordu. Yan tarafta bulunan eczaneye giderek ilk iş olarak tartıya çıkmayı denedi. En son 90 kiloyla veda etmişti tartıya. Muhtemelen 10 kilo aldığını düşünse de tartıda ki sonuç gözlerini yerinden çıkardı. 110.2 kg. Çıktığı tartıdan hızla indi. Sanırım eve gidince ilk işi işinin ehli bir diyetisyen bulmaktı. Çantasında ki son çikolatayı çıkartıp “bir taneden bir şey olmaz.” diyerek durağa ilerledi. Güncel kilo: 110.2

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
522.4K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
224.0K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook