2. BÖLÜM

1980 Kelimeler
Her nasıl olduysa, 1. bölüm yerini yadırgayıp sona kaçmış. Dikkat ederek okuyunuz efenim. ... Serdar, Aslı'nın Aslı da Serdar'ın birbirleri hakkında kibar olduklarını düşündüğünü bilmeden kapıyı kapattı ikisi de içeri girince. Yüksek tavanlı, ferah ve zengin döşenmiş büyük salonun ortasına gelip bekledi Aslı. Çok belli etmese de gözlerini etrafı kolaçan etmekten alıkoyamadı. Yalnızlardı büyük ihtimalle. Grup seks ile ilgili bir şeye kafa sallamadığını umut etti. "Montunu alayım mı?" Serdar elini uzattığında Aslı çıkıp gitmemek için kendisiyle mücadele içindeydi. Kolundaki saat üçü biraz geçmişti. Nereye gidiyorsun Aslı sen? 32T hattının geçmediği bir yerde olduklarından neredeyse emin gibiydi o yüzden montunu çıkarıp vermekte gecikmedi hızlı düşünüp hareket ettiği için. Kadın ve erkek düşüncesi ne kadar da farklıydı. Serdar etrafı fark ettirmeden izlediğini sanan ve salonda ilerlerken üstünden herhangi bir şey çıkarmak için acele etmeyen Aslı'ya sormuştu bu soruyu. Uzattığında montunu elinden alıp astı. "Teşekkürler." diyebildi Aslı kısık sesle. "Aç mısın?" diye sorarken solda kalan ve kapısı olmayan girişten mutfağa geçmişti bile adam. Takip etti cevap vermeden. Ona hitap etmişti sonuç olarak. Buzdolabını açtığında beyaz ada mutfağı inceleyen kadın da yanında durdu. Güzel ve tertemiz bir mutfaktı. Kadın eli değdiği barizdi. "Çok aç değilim." dediğimde midesinin guruldayarak onu yalancı çıkarmaması için ettiği duayı bir tek kendisi duyuyordu iyi ki. Daha yolda beklerken acıkmaya başlamıştı halbuki. Gelene kadar uyuyup uyanmasına rağmen açlığı baki kalmıştı. Adamın karnı da zil çalıyordu. Hastanede nöbeti uzayınca bir an önce eve gelmek için yemek yemeyi ertelemişti. Aslı aç olmadığını söylese de Serdar yine de dolaptan annesinin yaptığı sarmaları ikisine yetecek kadar çıkardı kabından. "Ben çok açım. Hastanede işim uzayınca yemeden geldim." dedi ve ekledi annesinin yaptığını belli ederek sevip sevmediğini de merak ederek. "Annem etli sarma yapmış, sever misin?" Kadın hayretle ona bakarken kendini sanki suç işlerken yakalanmış gibi hissetti. Annem mi demişti o? Hesap sorar gibi çıkan ses tonuna engel olmadı. Yukarıda bir teyzenin uyurken ikisinin de yan odada ah oh sevişmelerini bekliyor olamazdı herhalde, değil mi? Bekliyor muydu? "Ailenizle mi yaşıyorsunuz, buradalar mı?" diye sorarken buldu kendini. Düşüncesi bile karnına kramp sokmaya yetmişti. Tepkisi beklemediği gibi geldi adama göre. Aslı, ailesiyle yaşayıp yaşamadığını sorduğunda, burada olma olasılıkları bariz şekilde çok rahatsız etmişti onu. Adamın da şaşırdığı buydu. Sanırsın iyi aile kızı olan sevgilisini eve atmıştı da ondandı bu tedirginlik. Siz mi demişti bir de? "Hayır, burada değiller. Gündüz gelip yapmıştır." dedi kadına dönerek. Dışarıya verdiği nefesi üç kilometre öteden bile duyulabilirdi. Nasıl da rahatladı. Merak etmesindi zaten Serdar da yalnız kalmalarından taraftardı. Yine tebessümle dolaptan annesinin yaptığı diğer yiyecekleri de masaya koymaya devam etti. Mikrodalga fırında hepsini ısıtırken bu işe yakıştığını fark etti Aslı. Kimseden yardım beklemeden kendine yetebilen erkek modeliydi. Her ne kadar annesi gelip yemek yapıyor olsa bile adamın da sabahın ikisine kadar hastanede işi vardı neticede. Ne iş yapıyordu acaba? Gülümseyerek ısıtma işine girişmiş olan adam bu kez onları masaya dizdi ısındıklarında ikisi için. Aslı yemekleri yine yeniden konuşmadan yerken oldukça aç değilim demesine rağmen aç ve genç olduğunu fark etti. Kendisinden kesinlikle küçüktü. Erken yaşta bu işe başlamış olması kim için olursa olsun canını sıksa da bazı ihtiyaçlar için şu anda ona muhtaçtı. Yaptığından utanmak istemiyordu. Sevgilisi vardı; ama birlikte olmuyorlardı. Tek seferlik olacaktı. Sadece bu geceydi. "Kaç yaşındasın." diye sordu merakına yenilerek sessizliği bozarak. Masaya dizdiği yiyecekleri sükut içinde yiyorlardı ne güzel. Gerek var mıydı şimdi buna? "Yirmi iki." diyebildi genç kadın ağzındaki enfes lezzetteki etli sarmayı bir yandan da çiğnemeye çalışırken. Annenin eline sağlık diyemedi tabii. Buçuğu ekleme gereksinimi duymadı. Acele verdiği cevap sanki yapması tembihlenmiş olanın bu olduğu gibi geldi adama. Pezevengi kimse sert biri olmalıydı. Verdiği cevapla haklı olduğunu da anladı Serdar. Çok gençti. Ne fark eder ki zaten diye düşündü aslında çok şey fark ettiğini bilmeden. Aslı merak edip yaşını sormadı. Umarım hem yiyip hem konuşurken iğrenç bir görüntü oluşturmadığına o kadar kafa yoruyordu ki; aklına gelmedi belki de sormak. Çünkü -Çok aç değilim.- lafının ömrü yeterince kısa sürmüştü. Serdar mesleğinin gereklerinden olsa gerek yemeğini hızlıca bitirmişti. Yemeğini kibarca yiyen Aslı'ya takıldı gözleri. Güzeldi. Kaşlarını çatmış tabağındaki yemekle ciddi bir konu üzerine tartışıyormuş gibi görünüyordu. Camdan baktığında havanın karanlığında seçemediği gözleri tahmin ettiği gibi açık renkliydi. Elaydı. Bu işi yapmaması gerektiğini ya da tam bu işin erbabı olup yatakta göstereceği performansla aklını başından alacağını düşündü. Arası yok gibiydi. Öğrenmesi için fazla zaman kalmamıştı nasılsa. O yemeğini yavaş yavaş yerken bakmaya devam etti rahatsızlık verdiğini bilmeden. Kendisine dikilen gözleri hisseden Aslı tabağındakileri bitirmeden masaya konanları toparlamaya başladı. Bakışı yanlış anlaşılan Serdar kendine kızdı o an. "Acele etmesini istediğimi düşündü kesin. Tüh!" diye geçirdi aklından. "Devam et sen. Ben hızlı yerim. Senin yaptığın doğru." "Doydum, teşekkürler." Elindeki tabağı koyacak bulaşık makinesi aradı. Göremedi. "Bırak kalsın." Serdar bırak dese de toplamaya devam etti genç kadın. Tüm tabaklar masadayken nasıl bıraksındı? Adam nihayet elinden tutup kadını yürütmeye başladığında daha net bir şekilde tekrarladı. "Bırak kalsın." Kesinlikle kaba değildi, sert değildi; ama söylediği söz tartışmaya açık da değildi. Aslı da tartışmadı zaten. İçi rahat etmeyerek gözü dağınık masada onu çekmesine izin vererek yürümeye başladı. Üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerlediler. Orada hangi oda olduğunu ve o odada neler olacağı konusunda tahminde bulunmak istemedi. Tahmin sınırlarını geçeli çok olmuştu. Duvardaki tablolara bakarak az sonra olacakları düşünmemeye çalıştı bir yandan da. Şimdiye kadar sadece üzerindeki mont çıkmıştı. Bundan önceki üç gece de dahil verdiği kararı uygularken ve arabaya bindiği zamandan bu yana geçen yaklaşık iki saat boyunca aşağılanmamış, hakarete ve tecavüze uğramamıştı. Henüz. Olumlu gelişmeydi ona göre. Sessizce basamakları çıkarlarken adamın sessizlik için kadına teşekkür edesi geldi. Bir yıl önceki Rüya Aysel'in çok konuştuğunu kabul etmeliydi. O an çok normal gelen durum şimdi Aslı'la tepetaklak olmuştu. Bu kadar naif ve sessiz olduğu için ekstra ödeme yapmaya karar verdi sabah. Yatağı toplu yatak odası da salon kadar genişti. Yine zevkli ve zengin bir takımla, uyumlu berjer, pencere önünde puf ve sade perdelerle döşenmişti. Kesinlikle bir mimar işi iç tasarım, dekorlar ve tablolar mevcuttu; ama aklı bunlara sadece bir anlığına dikkat ediyor sonra gözü battal boy yatağa kayıyordu Aslı'nın. Kadın odanın ortasında elini kolunu nereye koyacağını bilemez halde dikilmeye başladı. Serdar elini bırakınca o da burnuna gelen kokuya taktı kafayı. Utandı kadına bu kadar yakın durduğu için. Neredeyse iki gündür banyo yapmadan yaşam mücadelesi veriyordu. Neyse ki, Aslı bunu söz konusu etmemişti. Edebilir miydi, sanmıyordu. "Hızlıca duş alıp geliyorum, hastane kokuyorum" dediğinde ona göz kırpıp odadaki banyonun içinde gözden kayboldu. Bir buçuk gündür hastanede kokarca gibi olmuştu. Hızlıca duş almak için armatürün sıcak tarafını çevirdi bir yandan üzerindekileri de kirli sepetine doldururken. Halime hanım bugün mü gelecekti? Birbirinin peşi sırası geçen günler geceler Serdar için yirmi dört saati ifade etmekten acizdi çoğu zaman. Ne kadar yorgun olduğunu o an tepesinden masaj yapar gibi su dökülürken anladı. Kadın yatıp uyumak istese en az yirmi dört saat uyurdu büyük ihtimalle. Serdar sıcak suyun altında neredeyse iki günün gerginliği ve kirini banyo zeminine doğru gönderirken Aslı yatağa geçip gerindi. Yorgundu. Çok yorgundu. Kaç saattir dışarıda, ayakta durduğunu düşünmemeye çalıştı. Üstelik havanın soğukluğu da cabasıydı. Neyse ki, üşüme ve açlık geçmişti. Dişlerini fırçalasa mıydı? Yemek yiyebileceğini düşünmediği için gerekli teçhizat yoktu yanında. Çantasından naneli polo çıkarıp ağzına attı. Biraz daha iyi hissetti. Yorgunluk peki? O bir süre daha bedeninde takılacak gibi görünüyordu. En azından Serdar kibar biriydi. Şimdiye kadar öyleydi. Yatakta nasıldı bilemezdi. Şimdiye kadar kibar olması gerginliğini almak için yeterli gelmiyordu genç kadına. Ayaklarından çizmeleri çıkartıp onları on saatlik esaretten kurtarınca yere bıraktı. Yatağa oturup zeminin ısıtmasıyla birlikte içinden yine sıcaklık dalgası geçerken başını yatağın geniş başlığına yasladı. Bundan sonraki gecelerde rutini bu mu olacaktı yani? İşe gidip gelen her çalışan insan gibi sabah kalkış, akşam yatış saati belli olanlar diğerleri gibi... Bununla ilgili bir sorunu yoktu. O zaten çalışıyordu. Sabah erken kalkıyor gece de geç yatıyordu çok uzun zamandır. Var olan rutinine eklemek zorunda kaldığı gece vardiyası olacaktı bu yatak odaları. Beklemeye başladı tüm bu düşünceler ona eşlik ederken. Duşta işi biten Serdar saçının nemini almakla yetindi. Bedeninin kurumasını kafi görerek büyük havluyu belinden sararak banyodan odaya döndü. Gördüğü manzara onun beklediğiyle yakından uzaktan alakalı değildi. O hazır kıta çıplak halde kendisini bekleyen bir kadın bulacağını varsayarken... Uyku nedir? Şaka... Kameralar nerede? Aslı başını yatağa yaslamış yine külkedisi gibi uyuyordu. Gözleri kapanacaktı adamın neredeyse onu böyle her fırsatta uyur gördükçe. Sabrının son kırıntıları ile tekrar dürttü kadını ve anında uyanmasıyla ödüllendirdi yine kendisini. Sabrı kızgınlıktan değil yorgunluktan tükenmek üzereydi. Amaçladığı işi yapmaya bile mecali kalmayacaktı bu gidişle. Omzuna değen iki parmağı görecek şekilde anında açıldı gözleri Aslı'nın. Başını kaldırıp parmakların sahibi kişinin yüzüne odaklandığında, ruhu yükseldiği yerden koşa koşa tekrar bedenine girerken rüya görmeye başladığına yemin edebilirdi. Bir genç kızın uykuyla imtihanı oynanıyordu perdelerde o seansta. Uyandırmak zorunda kalan kişi ise; bu gece sabaha kadar güya onu memnun etmesi için ona para ödeyecek olan adamdı. O adam şu anda belinde kasıklarında bıraktığı havlusuyla tam karşısında -Eee! Hadi artık icraate geç- der gibi kadını süzüyordu. "Çok mu yorgunsun, anında uyuyorsun ilk fırsatta." Yorgundu. Evet. "Özür dilerim. Dışarısı soğuktu. Isınınca içim geçip duruyor." İçinin geçmesiyle bir sorunu olmayabilirdi. Kendi içi de geçmek üzereydi, sorun buydu. Sabaha kadar uyuyacak olsa yalnız da uyurdu. Bunu tercih edecek değildi tüm gece için anlaştığı bir kadın kendisine bakarken. Hala bakarken. Giyinik halde. Aklına bu kez de yorgunluğunun sebebinin başka türden olabileceği geldi. Saat sabahın dördüne gelirken belki de kendisi kim bilir kaçıncı müşterisiydi. Eğer başkaları ile olup bir de temizlenmeden buraya geldiyse ve onunla da seks yapmayı düşündüyse kafayı yemiş olmalıydı. "Bu gece benden önce başkaları olduysa sen de duş al lütfen." dediğinde kafasını hızlıca yanlara salladı Aslı. Sabah duş almıştı. Terlemiş olsa alırdı belki; ama terleyecek kadar iç ısısını dengede tutamamıştı. Sadece ısınmak için koşullamıştı kendisini son dört beş saattir. Bunu başardığı anda da uyku peydah olmuştu işte. Baş hareketinin olumsuzluğunun ardından Serdar da beklentiyle yanına, yatağa oturup ellerini arkaya yasladı. Aslı'ya inanmayı seçti. "Soyunmamışsın." dediğinde kapıya kaç adımda ulaşacağının hesabını yeni yeni bitirmişti Aslı. Tahminen on üç adım kadardı. Soyunmalıydı değil mi, uyumak yerine? Buraya kadar geldiğine göre artık harekete geçmeliydi. Bilmediği bir yerde, tanımadığı bir adamın yatak odasında huyunu suyunu seçemediği yeşil gözlü birinin muhtemel gazabını üzerine çekmek istemiyordu. "Ne yapmamı istersin?" diye bu kez o sordu. Kalbinin çalışmaya devam etmesi gerekliydi o noktada. Durursa boku yerdi. Eve gidene kadar ölmeyi de erteledi. Ne mi isterdi adam? Para karşılığı eve getirdiği kadını, parasının karşılığı olarak sikmek isterdi. İşini öğreteceği birini bulmamış olmayı diledi. Acemi olması başka zaman olsa hoşuna gider, kedinin fareyle oynadığı gibi her bir yeriyle oynamak isterdi; ama buna yetecek enerjisi yoktu şu anda. Bir girip çıkacak, sonra da uyuyacaktı. En azından o giriş çıkış için kadının onu yormamasını bekliyordu. Aslı, Serdar kafasıyla havluyu işaret edince acemice davranmanın artık adamın canına tak edeceğini düşünüp bir profesyonel gibi davranmayı umarak elini gri havluya doğru uzattı. Belinden düşmesin diye içine soktuğu yeri çekip penisi açıkta kalınca gözlerini kapatmamak için Serdar'a bakmayı seçti. Adam da hiç çekinmeden Aslı'ya dikmişti gözlerini başıyla havluyu işaret ettikten sonra. Umuyordu ki, sonunda değecek bir şey çıkardı ortaya. Kadın gözlerinde tereddüt ettiğini sandığı bir bakışla; ama yine de yeterince hızlı şekilde eliyle kasıklarındaki havluyu açtığında işte tam da bu yüzden, bakışlarını ondan çekmesi mümkün olmadı. Beklenti büyüktü kendi erkekliğinin aksine. Hala sabırla bekliyordu adam. Kadın ise ondan ne beklenildiğini kavramaya çalışırken aslında erkekliğinin henüz tam formuna kavuşmadığını fark etti. Fark ettiği diğer şey ise; ona o formu kendisinin vermesinin beklenilmesiydi. Adamın aklından geçeni bilmesi mümkün değildi. Hazır olmamış bir organ kullanıma hazır hale nasıl gelirdi, cinsel bilgilerini yokladı. İşini öğreteceği biri olmamasını dilememiş miydi daha iki dakika önce Serdar? Bugün dilek kapısı kapalıydı anlaşılan. Bu kadın ya gerçekten acemiydi ya da çok iyi acemi taklidi yapıyordu. Beklediği iş için camda konuşurlarken kafasını salladığına emin olmasa, kendinden şüphe etmeye başlayacaktı. Emindi. Kabul etmişti. Bu yüzden Serdar, arabaya almadan anlaşmanın faydaları diye kendisiyle övünme safhasına geçtiğinde Aslı'nın da bir an önce gerekli organını kaldırma safhasına geçmesini bekliyordu. Sesli de dile getirdi. "Safhaları mı bilmiyorsun kızım? Ne diye tekrar bana bakıyorsun? Bu gece çok sabırlıyım gerçekten." Bekle Serdar bekle. Bekle. BEKLE... diye içinden kendisine dikte ettiği telkinler artık etkisini kaybetmeye başlamıştı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE