bc

Yeniden Tanışalım

book_age12+
1.0K
TAKİP ET
3.3K
OKU
love after marriage
second chance
scandal
goodgirl
decisive
comedy
sweet
bxg
city
first love
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Emir Ali yattığı kanepeden bir çığlıkla kalktı ama bu kalkış resmen tek adımda kapıya ulaşmak gibiydi! Kesin Esra’sına bir şey olmuştu. Onun sesine benzemiyordu ama onun olma olasılığı yüksekti. Merdivenden düşmüştü çünkü. Salon kapısından daha çıkmadan bir de gürültüyü duyduğu anda genç adam adeta aklını yitirmişti. Bir nefeste kızların odasına girmiş ve “ESRAA” diye bir gürlemişti ki, sanırsınız Esra’yı kaçırıyorlar! O sırada yatakta uyku mahmuru bir şaşkınlıkla oturan Esra “Hı? Ne? Efendim!” gibi bir sürü saçmalamış, yatağın yan tarafında yerde oturan Melis ise belli belirsiz bir şeyler mırıldanıyordu! Herkes birbirine şaşkınca bakarken arka fondaki ses herkes için duyulmazdı sanki!

Esra ancak kendine gelmiş ve mahmur bir sesle “Emir Ali sen neden bizim odamızdasın? Eğer böyle paldır küldür her defasında odamıza gireceksen bence evde kalmanı yeniden konuşsak iyi olur.” Uyku sersemi olsa da genç kadının zihni açıktı. Melis ise arkadaşını başıyla onaylamış ve “Olmuyor ama enişte, bundan 5 dakika önce gelecektin. O zalim ejderha beni kovalarken lazımdı o kahramanlık.” Melis küskünce söylemişti söylemesine ama hem Emir Ali’den hem de Esra’dan keskin bakışlar almıştı.

Sevdiğiniz ya da sevdiğinizi sandığınız kişiyi gerçekten tanıyor musunuz?

Duygularını, karakterini, sevdiklerini, nefret ettiklerini, korkularını biliyor musunuz?

Yoksa sadece sevdiğiniz için tanıdığınızı mı zannediyorsunuz?

O halde gelin oturup konuşalım ve YENİDEN TANIŞALIM.

# Türkçe Hikaye #

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Halkla İlişkilerde Devir Teslim
Geniş alanı ve parlak zemini olan koridordaki sessizlik adeta toplantının bitişini simgeliyordu. İçeriden gelen naif fakat otoriter ses ise herkese idarecinin gücünü ve yeteneğini sergiler nitelikteydi. “Sanırım kimsenin söyleyeceği bir şey kalmadı. O halde artık işlerinizin başına dağılabilirsiniz. Fakat tekrar söylemek de fayda var, bu reklamda şirket personeli rol alacak yani siz! Kısacası sadece ofisi ve holdingi değil, kendinizi de tanıtacaksınız. Elinizden gelenin en iyisini yapmak ne yazık ki yeterli değil. Kusursuz olmalı“ Toplantı odası boşalırken Esra'da kendini koltuğa bıraktı. Ne yorucu bir gündü bu böyle! Halkla ilişkileri idare etmek zorken birde şirket içi reklam bölümü de ona bağlanmıştı. Zaten iş yükü ağırken şimdi ikiye katlanmıştı. Birde kıskanç gözler dedikoducu dillerle uğraşması gerekiyordu. Ama önce kalan işleri bitirmesi ve eve erken gitmesi gerekti. Yoksa Melis mutfağa girip yemek yapmaya kalkarsa maazallah bir evleri kalmazdı. Toplantı salonundan çıkıp kendi odasına tam girecekti ki yangın merdivenin yanındaki koridordan gelen seslerle durdu. Yine kazan kaynamaya başlamıştı ve her zamanki gibi malzemenin adı da Esra'ydı “İnanmıyorum yaa ! Hayır, bütün işi biz yapıyoruz Esra hanım övgüleri alıyor. Tam kasıntı ya bir şeyde beğense haspam! Neymiş kusursuz olacakmış kendi kusurlarına baksa ya!“ huysuz ve kibirli bir ses duyuldu “Ayy Sevim sus valla zaten sinirliyim sende iyice beni kışkırtıyorsun. Kız kurusu işte 29 yaşında olup da hala erkeksiz olunca böyle oluyor işte ( gülüşmeler) zaten o tiple birazda zor bulur. Hep aynı görüntü pantolon ceket atkuyruğu ya da topuz saçlar siyah çerçeveli gözlükler tam 4 yıldır bir insan hiç mi değişmez? Hep aynı suratsızlık hep aynı soğuk kişilik ıyy iğrenç yaa!“ ve ona eşlik eden buram buram kıskançlık kokan başka bir kadın konuştu. “O soğuk kişiliğe 3 gün içinde gerekli fizibilite raporlarını sunmazsanız o zaman suratsızlık nasıl olur görürsünüz Şule hanım. Şimdi işinizin başına HEMEN!” Tesadüf eseri konuşmalara denk gelen genç kadın ise artık şaşırmıyordu bile. Esra odasına geçip masasına bir hışımla oturdu. Odası normal müdürlerin odasından biraz daha büyük ve oldukça havadardı. Geniş camları caddeye bakıyordu, rahat ve şık ofis takımı ise misafirlerinde iyi bir izlenim bırakıyordu. Odasında fazladan hiçbir süs bulundurmamıştı ancak her zaman taze çiçekler olmasına da özen göstermişti. Ayrıca duvardaki iç açıcı manzara resimleri de odayı daha yumuşak bir havaya sokmuştu. Ama tüm bunlar yine de az önce duyduğu şeylerin sinirini üzerinden atmasını sağlamamıştı. Çünkü Şule bu seferde onu delirtmeyi başarmıştı. Aslında Esra'dan daha kıdemli olmasına ve her ikisi de holdingin en dibinden başlamasına rağmen Esra çok çalışarak, kıdemlilerini dikkatle gözlemleyerek, ve hiçbir işten kaçmayarak dişiyle tırnağıyla bu pozisyona gelmişti. Herkesten fazla çalışmış herkesten fazla emek vermişti. Ve emeklerinin karşılığını da 8 ay önce halkla ilişkiler ve reklam müdürü pozisyonuna getirilerek almıştı. Holding ilk defa kendi içinde reklam bölümü kurmuş ve bunu da halkla ilişkilere bağlamıştı. 8 ay önce; Mehmet Bey Ofisi den İstanbul manzarasını izlerken artık emeklilik zamanının geldiğini düşünüyordu. Gözü arkada kalmayacaktı oğlu Murat gerçekten iyi bir iş adamı ve yetenekli bir yöneticiydi sonuçta ona bu işi öğreten bizzat kendisi olmuştu. Tek varisini daha lise yıllarında okul sonrası şirket işlerini öğreterek ve şirkette çalıştırarak iyice pişmesini ve bu kurtlar sofrasında ki yerini almasını sağlamıştı. Daha şimdiden iş dünyasında saygı gören ve sözü dinlenen biriydi Murat. Geriye sadece bir kişi kalmıştı hak ettiği yere gelmesi gereken. 4 yıldır onun yeterince piştiğini ve kendini fazlasıyla kanıtladığını biliyordu Mehmet Bey. İyi ki o küçük şirkete gidip Esra ile tanışmıştı. Pazarlama firmasında halkla ilişkiler personeli olan Esra gerçekten yetenekli ve disiplinli bir kızdı. Nasılda tüm sorunları bir kaç kelimeyle halletmişti. Oysa o şirkete giderken kesinlikle bir daha onlarla çalışmayacağını söyleyecekti. Hatta müdürlerinden birini göndermek yerine şahsen gidip birazda sinirini çıkarmak istemişti. Ama Esra onun tüm sorunlarını çözmekle kalmamış sohbeti ve zekâsıyla kendisine hayran bırakmıştı. O gün karar vermişti Mehmet Bey Esra kendini şirketinde çalışacaktı ve bunu kıza teklif etmekten hiç sakınmadı da. Azcık tehdit etmişti "sizinle bir daha çalışmam" diye ama zaten bu da kendi çapında bir eğlenceydi. Esra'nın da ona ısındığını ve ŞAH holdingle çalışmak istediğini anlamak zor değildi sonuçta büyük bir holdingle küçük bir şirket arasında tercih yapacaksa bu holding olurdu. Zaten patronu Asım beyde onu teşvik etmişti. Şimdi o genç kız bu holdingde kendini fazlasıyla kanıtlamıştı. Artık büyük bir terfiyi de hak etmişti. Bu düşüncelerle telefonu kaldırıp sekreterine Esra'yı çağırmasını söyledi Esra halkla ilişkiler bölümünde resmen ecel terleri döküyordu. Ahh bu müşteriler bazen ne kadar zorlu oluyor ne çok yoruyordu onu. Telefonu kapatmasıyla çalması bir olunca derinden bir offf çekerek telefonu açtı. “Esra canım nasılsın?“ Diye gelen. Melodik sesle yüzü gülmüştü Esra'nın “Ölüyorum Zeynep abla nasıl olayım? Bugün her zamankinden daha yoğundu sanki. Sen nasılsın beni özledin de sohbet etmek için mi aradın yoksa?” Mehmet beyin asistanı Zeynep hanımdı arayan Esra’nın holdingde en iyi anlaştığı insanlardan biri. “Aslında hem özledim hem de başka bir şey vardı canım.“ Zeynep arkadaşını biraz telaşlandırmak istemişti. Esra biran telaşlandı acaba bir hata yaptı da üst kademelere mi gitmişti? Yoksa Şule'yle yaptığı tartışma muhasebe müdürü Erman beye intikal mi etmişti? Öyleyse hiç şaşırmazdı çünkü Şule'nin eniştesini kullanmaktan çekinmeyeceğini biliyordu. “Zeynep abla eğer Şule meselesiyse bu konuda ben haklıyım müşteri ne kadar kaba hareket ederse etsin Şulenin adama hakaret etmeye hakkı yoktu bizi dava bile edebilirdi.“ Diye Esra geçen gün aklına gelen olayı hatırlayıp açıklamaya çalıştı. Zeynep'se şaşkınlıkla Esra'yı dinliyor konuyu anlamaya çalışıyordu. Müşteriye hakaret edilmişti hem de halkla ilişkiler bölümünden. Ve yine başrolde Şule vardı niye şaşırmamıştı acaba? Zeynep gülümseyerek konuşmaya başladı “Esra canım mesele o değil. Aslında o konuyu sonra konuşacağız ayrıntılı ama önceliğimiz başka. Mehmet Bey seni ofisine çağırdı hemen gel bekliyor.“ Diyerek telefonu kapattı Zeynep. Gördüğü ilk günden itibaren sevmişti Esra'yı. Yılışık olmayan ama cana yakın tavrı işini ciddiye alması ve insanlara olan saygılı tutumuyla Esra gerçekten farkını ortaya koymuştu. Çünkü o Mehmet Bey tarafından bizzat işe alınmasına ve arada Mehmet bey ile sohbet ederken görmesine rağmen Esra bunu bir ayrıcalık olarak görmemiş tam tersi daha çok çalışmış ve torpille geldi sözlerini birkaç ayda çürütmüştü. “Zeynep abla hayırdır? Niye çağırdı Mehmet bey?“ nefes nefese Zeynep ablasının masasına dayanmıştı Esra genç kadın 2 katı merdivenlerden nasıl çıktığını bilememişti. Kolay kolay asansörü kullanmazdı Esra çoğu kişi de bunu bilir genç kadınla şakalaşırdı. Formunu merdivenlere borçluydu! “Bilmiyorum seni aramamı istedi. Artık bende ayrıntıları çıkışta senden alırım.“ Zeynep bunları söyledikten sonra dahili hattan Mehmet beyi aradı. Patronunun sesinde ki acele tınısını duymasa biraz bekletirdi belki ama buna şimdi cesaret edememişti Zeynep. “Mehmet Bey Esra geldi gönderiyorum efendim“ Zeynep, Esra’ya gözleriyle patronunun odasını işaret etti. Çıkışta görüşürüz cümlesi o bakışlarda gizliydi. Esra gülümseyerek başını onaylarcasına salladı Açılan kapıyla Mehmet Bey çatık kaşlarla tepeden tırnağa Esra'yı süzdükten sonra “Bugün de gri dedi.“ Esra şaşkın bakışlarla patronuna bakıyor neden söz ettiğini anlamaya çalışıyordu. Her zaman değişik sözler ve eleştirilerle karşılardı Mehmet bey onu, anlaşılan bu da onlardan biriydi. Mehmet Bey kıyafetini işaret edip “Kızım senin hiç elbisen yok mu? Hep pantolon, ceket, gömlek. Üstelik hep aynı renkler. Siyah, lacivert, kahverengi. Bu ne böyle oğlum bile senden daha renkli giyiniyor. Hiç etek, elbise giydiğini görmedim. Demedi deme sonra evde kalacaksın bak.” Diyerek gülümsedi yaşlı adam. Aslında haksız da sayılmazdı Esra 4 yıldır holdingdeydi ve daha bir defa elbise giydiğini görmemişti. Kızı gibi görüyordu genç kadını. Kendince de onu bu şekilde uyarıyordu. Esra bu sözlere bozulsa da haklı olduğunu biliyordu Mehmet beyin ama kendini savunmaktan da geri durmadı “Aslında bu takım füme. Ayrıca şirkete gelirken resmi giyinmek daha iyidir. Hem döpiyesler ofis çalışanları için en uygun giyim tarzı“ diyerek Esra hemen savunmaya geçmişti. “Pantolon ceketten vazgeçmiyorsun bari onun da renklisini giyin be kızım. Neyse 4 yıldır değişmediysen şimdi ben dedim diye değişecek değilsin ya!“ Diyerek konuşmanın bu kısmının sona erdiğini belli etmiş oldu Mehmet Bey. Esra’nın inatçılığı ile boy ölçüşemezdi. Aslında Esra’yı görene kadar bunları söylemeyecekti. Biliyordu Esra’nın giyim kuşamında bu tarzın dışına çıkmadığını. Ciddi iş kadını görüntüsü aslında bu onun bir çeşit savunma mekanizmasıydı. Soğuk bir imaj iş hayatında daha az yıpranmak demekti Esra’ya göre! “Hadi otur bakalım Esra Hanım. Ne içersin söyle?“ Mehmet Bey telefonu eline alırken Esra’da masanın karşısında ki ikili deri koltuğa oturmuştu bile. Orası adeta Esra’nın yeri gibiydi. Ne zaman bu odaya gelse bu koltuğu tercih ederdi. İnsanlarla konuşurken göz teması en iyi karşılıklı oturmakla kurulurdu. Ve Esra için göz teması demek karşısındakinin ruhunu görmek gibiydi. “Teşekkür ederim Mehmet Bey. Sizi meşgul etmeyeyim.“ Esra konuyu hemen öğrenme telaşındaydı. Mehmet Bey duymamış gibi davranarak sekreteri Zeynep’e “Zeynep bize iki çay getir kızım.“ Diyerek telefonu kapatıp Esra’ya dönüp konuşmaya başladı “4 yıldır bizimlesin kızım. Bugüne kadar ne bir hatana ne de saygısızlığına şahit oldum. İşindeki başarından bahsetmiyorum bile. Çalışma arkadaşların da senden memnun. Müşteriyle diyalogun, onları yönlendirebilme ve yönetebilme becerin mükemmel. Biliyorsun Ekrem beyin emekliliği geldi. Zaten son 2 yıldır halkla ilişkileri Müdür yardımcısı pozisyonuyla departmanı sen yönetiyordun. Bu hafta başından itibaren yeni Halkla İlişkiler Müdürü sensin. Ayrıca holding içinde yeni bir bölüm açmaya karar verdik. Amaç; Gıda, Tekstil, Nakliyat bölümlerinin birbirini daha iyi tanıması ve holdingin diğer birimlerinin ne iş yaptığını, nasıl bir çalışma düzenine sahip olduğunu hem personele hem de diğer yöneticilere göstermek. Biliyorsun holding ana binadan oluşmuyor. İşin temelini diğer birimler oluşturuyor, burası holdingin kalbiyse fabrikalarımız da vücudu. İşte bu vücudun tüm organlarını birbirine tanıtacak olan onları daha bir şevkle çalıştıracak olan şirket içi reklam ve bildirimlerin yapılacağı yeni bölümü de halkla ilişkilere bağlamaya karar verdik. Aslında sana seçme hakkı vermiyorum sadece ‘’teşekkür ederim elimden gelenin en iyisini yapacağım ’’ deyip kabul etmen gerek biliyorsun değil mi?“ Diyerek gülümsemişti Mehmet bey. Bu kıza olan güveni bambaşka bir boyuttaydı. Sadece kendisini değil ailesini de seviyordu. Abisi Kenan annesi Nazife hanım ve babası Hikmet bey. Hepsi birbirinden değerli insanlardı. Esra hakkında bilmediği çok az şey var desek yeriydi. Genç kadın ona ve oğlu Murat’a tüm geçmişini anlatmıştı. Kendisi için Esra nasıl bir kız evlatsa oğlu içinde kardeşten öteye olmamıştı. Esra ise duyduklarıyla hem büyük bir şok hem de sevinç yaşıyordu. Şoktaydı çünkü bu kadar sorumluluk gözünü korkutmuştu üstelik yeni bir birim açılıp onunda başına getirilmişti. Bu güveni boşa çıkarmamak için gece gündüz çalışacaktı bunu biliyordu ama yine de ‘‘ya başaramazsam ya hayal kırıklığına uğratırsam’’ diye aklından geçen düşünceye de engel olamadı. Ama hayır başaracaktı. Sadece artık daha fazla çalışması daha çok emek vermesi gerekiyordu. Mehmet beye tebessümle cevap verdi.“ Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağımdan emin olabilirsiniz. Siz bana nasıl güvendiyseniz bende bu güvene layık olmak için elimden geleni hayır çok daha fazlasını yapacağım. Ama siz yakında tüm işleri Murat beye devredeceksiniz bu sorun yaratmaz mı? Belki Murat beyin aklında başka bir isim vardır bu görev için? “ Genç kadın aklındaki soruları ve çekinceleri dile getirdi. Kendisine büyük iyiliği dokunan patronunu zor durumda bırakmak istemiyordu. “Merak etme! Bu kararımdan Murat’ın haberi var. Zaten oda senin bu görev için en doğru kişi olduğunu düşünüyor hiçbir sorun çıkmaz merak etme. Yeni görevin hayırlı olsun kızım Allah ikimizin de yüzünü kara çıkarmasın.“ Deyip yerinden kalkmış camın önüne doğru yürümüştü Mehmet Bey. Bugün yapılması gereken en önemli işi yapmıştı. Şimdi biraz burada duracak ve gözlerine İstanbul ziyafeti çektirecekti. Artık Esra Şah holdingin bir çalışanı değil parçası olmuştu. Böylece bu genç kadın uzun yıllar bu şirket için çalışacak ve hayatta istediği her şeye kavuşacaktı. Esra istese Mehmet bey onun için daha başka pozisyonlar bile bulurdu ama kızın hem yeteneği bulunduğu yer için mükemmeldi. Hem de genç kadın hak ettiğinden fazlasını istemezdi. Mehmet Bey için Esra olmayan kızıydı. Ve kızı olarak gördüğü Esra’yı kanatlarının altına aldığını dosta düşmana da göstermiş oldu. Odadan o çıkan Esra, Mehmet beyin yanındaki odada yani Zeynep’in odasın da soluğu almıştı. “Zeynep abla terfi aldım. Artık yeni halkla ilişkiler ve şirket içi tanıtım müdürü oldum. “Esra heyecanla yanına geldiği Zeynep ablasından tepki görmeyince biraz bozulmuştu. “Zeynep abla?? Beni duymuyor musun?“ Genç kadına huysuzca tekrar seslendi. Anlaşılan ablasının aklı başka yerlerdeydi. “Ha? Kusura bakma canım dalmışım. Hem sen niye yüksek sesli konuşuyorsun yönetim katı burası kızım. He He he“ Zeynep pişkince sırıtıp suç bastırdı. Aslında oldukça neşeli bir kadındı Zeynep. Zaten odasından da karakteri az çok belli oluyordu. Rengarenk çiçekler masasını süsler, minik minik biblolar raflarda dururdu. Hatta koltuğunun arkasında hint işi renkli bir minderi bile vardı. Esra gözlerini devirerek “Haa ben suçluyum yani 5 dakikadır sana sesleniyorum duymayan sensin yine aklın Cihat abide değil mi? Aşk aklını almakla kalmamış seni astral yoluculuğa çıkarıp Cihat abinin yanına ziyarete de yollamış.“ sözleri ile genç kadın arkadaşıyla dalga geçmişti. Zeynep’in yüzündeki hülyalı sırıtmayı görmüş ve lafını sokmaktan da çekinmemişti. “Ha ha ha çok komiksin canım! Ne demiş büyüklerimiz haset etme ne olur, çalış senin de olur! Bu konuda bir çaban olsaydı şimdiye yetmiş kere evlenmiştin. Kendini çulun çaputun ardına gizleyeceğine biraz hayattan zevk al. Ruhsuz!“ Zeynep ise arkadaşının haline canı sıkılarak biraz da gaza getirme çalışarak söylendi. Esra’yı çok seviyordu ama oda Mehmet bey gibi hem giyim tarzından hem de genç kadının kendini erkeklerden bu kadar uzak tutmasından mustaripti. Her erkeği aynı kefeye koymamalıydı. “Hamininem gibi nasihat etme abla yaa. Bi ruhsuzluğum kalmıştı oda oldum sayende. Hem evlilik bana uzak ihtimal ilkinden ne hayır gördüm ki sonrakinden göreyim!“ Esra ise bir an geçmişe gidip esefle söylendi. Herkesin bunları dile getirmesinin sebebini biliyordu ama kimse de onu anlamıyordu. O hayatında kimseyi istemiyordu ki! İstese zaten olması gerek kişi hayatında olurdu. Esra'nın sözleriyle canı sıkılmıştı Zeynep’in. Kırmıştı arkadaşını farkında olmadan. Oysa sadece ona kabuğundan çıkmasını mutluluğu için çabalamasını istemişti. Mahcup bir sesle; “Öyle demek istememiştim Esra biliyorsun. Sen benim en yakın arkadaşımsın sadece mutluluğun için çabalamanı istiyorum. Geçmişin izleriyle yaşama hem o zaman çok gençtin. Şimdi daha mantıklı daha olgun kararlar verirsin.“ diye ekledi. Genç kadının geçmişini az çok biliyordu. Esra bir süre önce kısaca anlatmıştı. “Üzülme lütfen sana kırılmadım, ayrıca beni düşündüğünü biliyorum. Ama daha zamanı var biliyorsun bu işler nasip kısmet. Hayatın ne getireceğini kim bile bilir ki?” Esra gerçekten de kırılmamıştı. Zeynep ablasının kalbini biliyordu. Holdinge ilk girdiğinden beri yanında olmuş onu her zaman gölgelerden koruyup kollamıştı. Bu duyguları hatırlayarak sıcak bir gülümseme ile “Neyse ben artık işimin başına döneyim. Mehmet beye yakalanmayalım yine.“ Diyerek hem vedalaşarak yanından ayrılmış hem de konuyu kapatmıştı. Ya da o öyle olduğunu sanmıştı! GÜNÜMÜZ: Artık Mehmet bey emekli olarak küçük bir Ege kasabasına yerleşmişti. Nihayet patronu o çok istediği hayallerini gerçekleştirmişti. Yerine oğlu Murat bey holdingin başına geçerek yeni CEO olmuştu. Yeni patronu da en az eskisi kadar iyi ve merhametliydi. Zaten uzun yıllar beraber çalıştığı Murat bey bir patron ve iş adamı olarak da yetenekli ve başarılı biriydi. Personelde köklü bir değişiklik yapmamış fakat işleri babasına göre biraz daha sıkı tutmuştu. Üstelik kendi alanları dışında yeni bir sektöre daha adım atıyorlardı. Esra başını sağa sola sallayarak bu güzel anıları hafızasının en arakalarına göndererek saatine baktı. İşten çıkmasına daha 1 saat vardı ama bugün gerçekten yorulmuştu. İşlerini çabuk bitirmişti. En iyisi biraz erken çıkıp eksik olan mutfak alışverişlerini yaparak akşam yemeğini hazırlamaktı. Masasını toparlayıp ofisinden çıktı. Esra eve giderken farklı bir şehirde çok farklı olaylar gelişiyordu. Bu olaylar Esra için yepyeni günlerin başlangıcı olacaktı ama kimin ne sürprizle karşılaşacağını kim bilebilirdi ki Kaderden başka!

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
223.8K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.6K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
1.8K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook