6.bölüm

2059 Kelimeler
Karan zeki bir adamdı saniyesinde kolundan tuttuğu Almira'yı sahte bir sinirle geriye doğru itekleyip "Sana bir daha söylemeyeceğim küçük aptal bir daha Eliz’e uyup beni takip edersen çok kötü olur." dedi ve Eliz'in "Dur Karan Almira'nın bir suçu yok demesini duymazdan gelerek kapıya doğru yönelip oluşturduğu sahte siniriyle çıkıp gitti. Fakat sahtede olsa Almira'yı Karan'ın yine aşağılaması geçmişte olduğu gibi olmasa da canının fazlasıyla yanmasına neden oldu. Karan odadan çıkınca Eliz arkadaşının kolundan üzgünce tutarak "Ben üzgünüm Almi ,Karan benim yüzümde sana bağırdı. Beni affedebilecek misin? "diyerek sordu. Almira ise bu seferki gerçek olmasa da artık alışmıştı Karan'ın aşağılayıcı sözlerine. Karan üç senedir zaten durduk yere sürekli onu aşağılayıp duruyor ve o her seferinde kalbi kırılsa da ondan vaz geçemeyip tüm sözlerini sineye çekiyordu. Gerçi artık durum farklıydı o izbe kulübe de bekareti gibi Karan'a olan aşkını da kaybetmiş gibiydi. Bundan mıdır bilinmez artık onun sözleri eskisi gibi canını yakmıyordu sanki. Almira burukça gülümseyip "Önemli değil, alıştım artık" dedi. Eliz arkadaşı için üzülse de az önce televizyonda gördüğü haberin etkisiyle mutluluk ve coşkusunu bir türlü bastırıp, dizginleyemiyordu. Yüzünden ne kadar silmeye çalışsa da hep bir gülümseme oluşuyordu. Almira arkadaşının bu halinin farkındaydı ve onu hayret içinde izliyordu. Karan haklıydı, oda bunu açıkça görüyordu. Televizyonda çıkan Buse değil kendi de olsa durum farklı olmayacaktı. Ama yine de inanamıyordu, bunca sene arkadaşlık ettiği Eliz'i hiç tanıyamadığını düşündü. O yada bir başkası fark etmez ortada bir cinayet vardı. Üstelik korkunç bir şekilde işlenen bir cinayet ve en yakın arkadaşı nasıl olurda cadı olduğunu düşünse de bir kişinin ölümüne bu denli sevinebiliyordu. Kabul etmek istemse de Karan kesinlikle haklıydı sessiz kalmalıydı. Eğer kulübe de Karan'la olanın Buse değil de kendi olduğunu söylerse Eliz hiç düşünmeden onu köylünün önüne atar ve hunharca katledilmesine göz yumardı. Yine de aklında bin türlü sorular ve düşünceler vardı. Ama kendinden emindi, o cadı değildi, tüm yaşanan o garip doğa olaylarının ve yaşadığı korkunç ilişkinin mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Ne bileyim bir gezegen başka bir gezegenin çekim alanına girmiş dünyayı etkilemiş olmalı diyerek düşünüyordu. Hem Karan erkekti üstelik çapkın bir erkekti, yani senelerce kendinden nefret etse de belki bir an için hormonlarına yenik düşmüştü. Belki oda ona olan aşkından kıpırdayamayıp kaçamamıştı. Böyle olmalıydı ,mutlaka mantıklı bir cevabı vardı tüm bunların. Tüm bu düşünceler aklının içinde dönerken , Eliz ondaki sessizliği fark edip "Hayırdır Almira neden bu kadar dalgınsın?" diyerek sordu. Almira ise sonunda dayanamayıp aklına takılan sorulardan birini dile getirdi. "Ben .... ben düşünüyorum da Eliz. Belki Buse cadı değildi, belki de aslında cadı diye bir şey yok. Yani yüz yıllardır anlatılanlar hep bir masaldan ibaretti. Yani bir adam çıkıyor ve birine cadı diyor sonra tüm köylü ona inanıp kadını katlediyor. Belki kadınla bir derdi vardı ve kadına iftira attı. Öyle olmuş olamaz mı Eliz?" diyerek sordu. Eliz, Almira'ya bakıp burukça gülümsedikten sonra ,Almira'yı bileğinden tutarak yatağa doğru ilerletti. "Otur lütfen canım" dedikten sonra kendi de yatağın ucuna oturup Almira oturuncaya kadarda bekledi. Derin bir nefes alıp veren Eliz "Bende öyle olmasını çok isterdim Almi, keşke her şey bu kadar basit olsa canım. Sana bu hikayeyi anlattım ,ama hepsi bu hikayeden ibaret değil maalesef. Artık bu cadı olayı tamamen bittiğine göre sana her şeyi en başından ve tüm detaylarıyla anlatayım. Tabi sıkılmazsan , çünkü biraz uzun olacak “ diyerek sordu. Almira ise konuşmadan sadece başını öne eğerek dinlemeye hazır olduğu belirtince Eliz yine derin bir nefes alıp, anlatmaya devam etti. " Bu cadı olayı sadece bizim köyde olan bir şey değil Almira ,Bu cadıların soyu ta Osmanlı2ya kadar dayanıyor belki daha da öncesine , bizim elimizde olan en eski bilgiler XVI ortalarına kadar olanlar sadece. Başlarda o zamanlar müslüman olan halk cadılara inanmayıp, cadıları gayri müslim olan kişiler tarafından uydurulma hikayeler olarak görmüş, tabi asıl gerçek çok başkadır. Zamanında Osmanlı devleti tarafında kayıt altına alınan bir çok cadı vakası vardır. Hatta cadı olduğu düşünülen kişilerin öldükten sonra bile mezarı açılıp, her türlü yok edici işleme tabi tutulmuştur. Hatta hayatta olup cadı olduğu tespit edilen kişilerde aynı yöntemlerle öldürülmüştür. Üstelik de devlet tüm bu işler için 'cadı üstatları' adında bir birim bile kurmuş ve maaşlarını da devlet tarafından ödenmiştir. Tüm bunlarda kayıt altına alınmıştır fakat nedense bazı dinci kesimlerin bunlar bizim inanışlarımıza ter şeyler diyerek ayaklandıkları sırada tüm bu kayıtlar ortadan kaybolmuştur. Hatta o zamanın alim bir kişisi tarafında kaleme alınan , bizzat gözleriyle şahit olduğu cadıların yaptığı büyüleri görüp anlattığı seyehatnamesi de kaybolmuştur. Gezgin alimin şahit olduğu olay küçük bir köye yaptığı gezi sırasında olmuş ,yaşanan büyük bir cadı savaşıymış ve bu savaş gökyüzünde gerçekleşmiş. Havada uçan cadılar ,kopan kafalar, yerlere dökülen cesetler. Gökyüzünde aniden oluşan korkunç yangın. Cadıların savaşı sabahın ilk ışıklarına kadar sürmüş. Gün aydınlanıp ilk öten horoz sesiyle de tüm her şey birden kaybolup eski halini almış. Tüm o cesetler , harabeye dönen köy, her şey birden yok olmuş. Ama yaşanan bu olayın kayıtları ve diğer kayıtlar hepsi daha sonra birden kaybolmuş. Üstelik tüm o kayıtlarda cadı olduğu tespit edilen kişilerin listeleri de varmış. Ve sırayla yok edilecekmişler ,fakat tüm kayıtlar çalınınca o cadılar da tabi kurtuluyor. Asıl bomba bu kayıtlar yıllar sonra bizim köyde cadı olduğu anlaşılan Lidya'nın evinden çıkıyor. Yani yüz yıllardır o kayıtlar bu köydeymiş canım, tabi kayıtlar bulununca tam üç yüz senedir burada yaşayan köylü o listede olan cadıların peşine düşüyorlar. Hâlâ daha öyleyiz ve son zamanlarda oldukça da yol kat ettik."dedi Eliz, .Almira ise duyduklarına inanamayarak . "Nasıl yani hâlâ daha hayatta olan başka cadılar da mı var?" diyerek sordu hayretle. Eliz anlatmaktan çekinse de "Evet Almira ama bundan sonra anlatacaklarım aramızda sır olarak kalmalı "dedi. Almira da yine konuşmadan başını öne eğerek bunun sözünü verince Eliz anlatmaya devam etti. "Demiştim oldukça yol kat ettik diyerek, sana bunu anlatmamamın bir sebebi de korkmanı istemememdi canım. Çünkü takip ettiğimiz cadıların yerlerini tespit ettik. Toplamda 130 ,140 kadar olduklarını ve hepsinin İstanbul'da olduğunu çoğunun da aynı semt de olduklarını öğrendik. Ama kendilerini o kadar iyi kamufle etmişler ki tek tek kimliklerine ulaşamadık hâlâ. Tek bildiğimiz başları olan cadının, hangi semtte olduğu ve oturduğu semtte dindar bir kişiliğe büründüğü. Şimdi söyleyeceklerim den sonra sakın korkma Almi ,aslında bu yüzdende bunları şimdiye kadar sana anlatmadım. Çünkü bize inandığını biliyorum ve korkmanı istemedim. Çünkü bu başları olan cadı, anneannenle senin oturduğunuz semtte ikamet ediyor canım. Ama hiç merak etme kim olduğunu bulmamız an meselesi." dedi. Almira'nın gözleri duyduklarıyla irice açılırken Eliz arkadaşını korkuttuğu düşüncesiyle paniye kapılıp "Merak etme canım , dedim ya yakalanması an meselesi. Hem sizlik bir durum yok ,o cadının derdi bizim gibiler." dedi. Fakat Almira'nın gözleri korkudan değil şaşkınlıktan irice açılmıştı. Çünkü beynini farklı düşünceler kemirmeye başlamıştı. Kafasını iki yöne sallıyor, içinden 'Hayır olamaz! Hayır ben cadı değilim. Eliz'in kast ettiği cadı babaannem olamaz hayır o iyi bir kadındır. Herkes onu çok sever ,geleni gideni çoktur . Böyle bir şeyi hangi ara yapsın.Herkes onu tanır, hem o cadı olsa ben bilmez miyim. Yani ben niye normal olayım ki. Saçmalıyorum. Evet saçmalıyorum .Aman Allah'ım ya dün olanlar. Hayır hayır her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Olmalı!" Diyerek geçirip daha da panikliyordu Almira. Arkadaşındaki panikliği fark eden Eliz , Almira'nın kolunda tutup yavaşça sıkarken "Neyin var Almi !iyi misin canım?" diyerek sordu. Almira kendisini toplamasını gerektiğini biliyordu. Bu cadı olayı tahmin ettiğinden de köklü bir mevzuydu ve Eliz'de dahil tüm köylü buna fazlasıyla inanıyordu. Sağlam durmalı ve hiç bir şey çaktırmamalıydı. Hatta bir an önce bu köyden kaçıp kurtulması gerekiyordu. Eğer Karan'la ilişkiye girenin kendisi olduğu öğrenirse kesinlikle canından olacaktı. Çünkü ne derse desin kimse ona inanmazdı. Almira arkadaşına sakin görünmeye çalışarak zoraki olarak gülümsedi ve iyi olduğunu söyleyip ,sadece cadıların başıyla aynı semtte oturduğunu öğrenmenin onda endişe yarattığını söyledi. Eliz ise korktuğunu düşündüğü arkadaşına sıkıca sarılıp. O cadıyı bulacaklarına dair metinler de bulundu. Ama Almira'nın merakı o cadının bulunup bulunmaması değildi. Onun düşündüğü tek şey eğer bulunursa başına neler geleceğiydi. Ne kadar çekinse de aklına gelen soruyu dile getirdi. "Eğer onu bulursanız ne olacak Eliz yani ....Buse gibi.." deyip duraksadı. Eliz arkadaşına bakıp gülümserken "Hayır Almi , onun Buse gibi öldürmeyi düşünmüyoruz. Bizim derdimiz Lidya'nın soyundan gelen o genç cadıylaydı. Bizim için tehdit oydu. Oda öldüğüne göre, bir sorun yok canım. Cadıların başına gelince o işle Efsa ilgilenecek ama yapacağı şey senin tahmin ettiğin gibi bir şey değil canım merak etme. Muhtemelen Efsa o cadının güçlerini yitirmesini sağlayacak ,hatta o ve diğer 140 kadar cadının da. Neyse ben kalksam iyi olacak Almi, daha köy meydanında toplanıp bu gelişen durum hakkında konuşulacak. "deyip Eliz ayaklandı. Arkadaşına son bir kez bakıp gülümsedikten sonrada odadan çıkıp gitti. Almira ise Eliz'in odadan çıkışıyla beraber hızla ayaklanıp boşalttığı bavulunu alıp tekrar doldurmaya başladı. Bir an önce bu köyden gitmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Fakat bunu hemen yapamazdı önce evdeki herkesin evden çıkışını beklemesi gerekiyordu. Gerçi yakalansa da vereceği cevabı da düşünmüştü. Aklına gelen ilk yalan babaannem rahatsızlanmış acil gitmem lazım. Ama bir taraftan da yakalanmamak için de dua ediyordu. Çünkü eğer yakalanırsa yalan söyleyecekti ve Almira yalan söylemekte kesinlikle berbat bir oyuncuydu. Kendini hemen ele vereceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden uzunca bir süre evdekilerin gitmesini bekledi. Ev sessiz hale gelince de herkesin gittiğine kanaat getirip, yavaş yavaş odadan çıkıp dışarıya doğru yöneldi. Fakat attığı beşinci adımda Karan'ın " Demek sonunda akıllıca davranmaya başladın. Almira hanım." deyişiyle duraksamak zorunda kaldı. Almira Karan'ın sesini duyar duymaz tüm kan beynine sinirle hücum eder gibi oldu. Çünkü artık bu adamın sesi onda aşk değil sinir etkisi yaratıyordu. Öfkeyle aldığı nefesle hızla arkasına dönerek, "Evet artık akıllandım, gidiyorum ,merak etme bundan sonra artık ne beni görecek ne de sesimi duyacaksın Karan efendi. Eğer varsa beni görmediğin için vicdanında sızlamaz." deyip, Karan'ın diyeceklerini daha doğrusu aşağılamalarını duymamak için tekrar çıkışa yöneldi. Fakat Karan'ın onu aşağılamak gibi bir niyeti yoktu. Tam tersine onun affetmeyeceğini bilse de niyeti ondan af dilemekti. Ama şu an daha önemli bir mevzu olmuştu onun için, çünkü Almira ona bir dahi ne yüzümü göreceksin ne sesimi duyacaksın demişti. Daha önceden olsa bu sözleri bu kadar takmaya bilirdi fakat şimdi, anlam veremese de bu sözler hem beyninde hem de kalbinde onda bıçak etkisi yaratmıştı. İçinde oluşan bu ani duygu fırtınasını çektiği vicdan azabına bağlamak istedi. Fakat nedenini çok iyi biliyordu. Kabuk etmek istemese de Almira onun hayatında oldukça derin bir yere sahipti ve bu yer hoşlanmanın çok ötesindeydi. Almira kapıya ulaşamadan Karan onun bileğinden yakaladı ve nazikçe onu kendine doğru çevirdi. Fakat Almira Karan'ın tersine bu hareketle öfkeye kapılıp sertçe bileğini Karan'ın iri ellerinden kurtarıp "Bırak beni! Sakın bir daha bana dokunayım deme sakın!" diyerek bağırdı. Karan'ın her dokunuşu ona o korkunç ilişkiyi hatırlatıyor ve tekrar yaralıyordu. Karan iki elini havaya kaldırarak sakin ses tonuyla "Tamam, dur lütfen niyetim sadece konuşmak Almira ,niyetim sana asla zarar vermek değil. Ben biliyorum affedilemeyecek bir şey yaptım sana, ama inan bana o an kendimde değildim. Sanki görünmeyen bir şeylerin etkisi altında gibiydim. İnan bana çok pişmanım, ama sana yalvarırım bu şekilde gitme beni affetmeni beklemiyorum. Ama pişman olduğumu da bil lütfen" dedi. Almira Karan'ın pişmanlığının farkındaydı fakat onu affetmesi mümkün değildi. O yüzden Karan'ın daha fazla uzatmasını istemediğinden "Bunu görüyorum tamam affettim şimdi oldu mu?"dedi kendine hakim olamayıp yarı alay içeren ses tonuyla ve bakışlarıyla. Sonra sesine ve yüzüne ciddi ton veren Almira "Senin pişman olman hiç bir şeyi silmiyor Karan ,artık değil yüzünü görmek sesini dahi duymak istemiyorum. Çünkü senin varlığın bana sürekli o lanet ilişkiyi hatırlatıyor ve hatırlatmaya da devam edecek. O yüzden mümkün olduğunca senden uzak olmak istiyorum. Bari buna saygı duy ve daha fazla karşıma çıkma" dedi. Karan Almira'yı anlıyordu ama ondan uzak duramayacağının da farkındaydı. Fakat şuan bunu tartışmanın hiç iyi bir zamanı olmadığını da biliyordu. Çünkü Almira çok sinirliydi ve söyleyeceği her şey onu daha da sinir etmekten başka hiç bir işe yaramayacaktı. O yüzden gönülsüz bir ses tonuyla "Tamam "dedi , Almira'yı daha fazla kızdırmamak için. Almira ise sinirli ses tonuyla "Güzel"diyerek ,hızla evden çıkıp gitti. Almira içindeki öfke ve üzüntüyle zor olsa da kendine bir araç bulup önce ilçeye oradan da başka bir araçla il merkezine ulaştı. Daha sonra bir an önce köyden ve Karan'dan kurtulmak için havaalanına gidip ilk uçakla İstanbul'a babaannesinin semtine ve evine geldi. Babaannesinin evinin kapısını çalmadan önce beyninde ve vücudunda duyduğu yorgunluğu sindirmek ister gibi derin bir nefes alıp verdi. Sonra yüzünde zorlukla oluşturduğu gülümsemeyle kapının zilini çaldı. Birkaç dakika sonra da kapı açıldı ve babaannesi başında namaz başörtüsü ve elinde tesbihle kapıda belirdi. Almira babaannesini o halde görünce kendine ne kadar kızsa da Eliz'in söylediği sözler geldi aklına " Tek bildiğimiz Cadıların başının sizin semtte oturduğu ve dindar bir kişiliğe büründüğü" Bu olabilir miydi?.....
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE