Bölüm 2

1469 Kelimeler
Parlak siyah araba kadının yanına yanaştı. Siyah mini elbisesinin altından kadının beyaz bacakları davetkardı. Ama onu seçmesinin sebebi bu değildi. Beline kadar inen sarı saçları onu hedef haline getirmişti. Araba yanına yanaştığında kadının bir eli belinde diğer elindeki sigaradan içine derin bir nefes çekiyordu. Arabanın camı açıldığında kadın arabaya döndü. İçeri bakmak için eğilmeden önce sigaranın dumanını ciğerlerinden dışarı attı. Sürücü kadının yüzünün de vücudu kadar güzel olduğunu gördü. Ucuz bir fahişe olması ne kadar kötüydü. Fahişe gözlerini kısarak ona bakıp “Beni mi istiyorsun tatlım” dedi. Sürücü gülümseyerek eldivenli elinde tuttuğu parayı gösterdi. “Özel geçirilecek bir saate ihtiyacım var” dediğinde kadın çenesini hafif yukarı kaldırıp “Sana ondan çok daha fazlasına patlar bu iş canım” dedi. Sürücü sırıttı. Cebinden biraz daha para çıkarttığında kadın da gülümsedi. İşte şimdi ne istersen yapabilirim” diyen kadın arabanın kapısını açıp içeri girdi. Sürücünün elindeki parayı alıp saydıktan sonra keyifle gülümsedi. Parayı çantasına atarken kapıların kilitlendiğinden parayı harcayacak vaktinin olmayacağından habersizdi. Araba ilerledi. Yol ıssızlaştığında kadında huzursuzlaştı. “Bir otele gideriz sanıyordum” derken sesinde hafif bir titreşim vardı. Sonra dönüp sürücüye baktı. Sürücü gözünü yoldan ayırmadan arabayı sürmeye devam ediyordu. Kadın onun sıska vücuduna bakıp zararsız olduğuna boşuna telaş yaptığına kanaat getirdi. Neyse ki araba da biraz sonra kenara çekmişti. Kadın geldikleri yere baktı. Yolda hiç ışık yoktu. Gelirken hiç arabada görmemişti. Sürücüye döndüğünde onu izlediğini gördü. Parlak yeşil gözler karanlıkta ürkütücü görünüyordu. “Arka koltuğa geç” dediğinde kadın tam aksine kapıyı açmak için kapıya uzandı. “Temiz havada daha çok zevk alırsın tatlım” derken kapıyı açmaya çalıştığında kilitli olduğunu fark etti. Nabzı hızlanırken önüne döndü. “Beni korkutuyorsun canım” derken sürücü ona yaklaştı. Kadın geri çekilmeye çalıştığında eldivenli el onun boynunu kavradı. Kadın nefes alışları daha da sıklaştı. Sürücü “Şişşş sana zarar vermeyeceğim küçük kuş” derken ona daha fazla yaklaşıp dudaklarını öptü. Kadının gözleri korkuyla irileşmişti. Dudağının üstündeki dudaklara cevap verirken ürkekti. Sürücü tekrar geri çekildi. “Şimdi beni daha fazla kızdırmadan arabanın arkasına geç” diyen sesteki tehditi fark ettiğinde hızlı hareketlerle iki koltuğun arasından arka koltuğa geçti. Ne yapacağını bilemeyerek ona baktığında sürücünün de arkaya geldiğini gördü. Onu belinden kavradı. Dört ayak üstünde doğrulmasını sağladıktan sonra eteğini beline kadar sıvadı. İç çamaşırı dizlerine indiğinde kalbi göğsünden çıkacak gibi atıyordu. Bu işte bir terslik vardı. Korkuyordu. Daha önce hiç olmadığı kadar korkuyordu. Bir el saçını kavrayıp sertçe çektiğinde boynu geriye doğru büküldü. Acıyla bağırırken sürücü içine girdiğinde daha büyük bir acıyla haykırdı. İçinde sertçe gidip gelen alet canını yakıyordu. Yıllarca edindiği tecrübelerden ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Hiç düşünmeden fazla para vermesine şaşmamak lazımdı. Hiçbir fahişe bu kadar acı çekip az parayla onun yanından ayrılmazdı. Sürücünün işi saatler geçmiş gibi uzun sürdü. Sonunda fahişe dayanamayarak “Lütfen yeter” diye haykırmaya başladı. Ama o durmadı. Saçını daha sert çekti kendini daha sert içine itti. Kadın arkasında sıklaşan nefesleri duyabiliyordu ama başka hiçbir ses yoktu. Bir eliyle saçına asılırken bir eliyle omzunu kavramıştı. Omzundaki el boynuna kaydığında bir süredir sakinleşen nabzı yine hızlandı. İçindeki darbeleri devam ediyordu. El boğazını kavradı. Biraz baskı uyguladı. Şimdilik korkulacak bir şey yoktu çoğu müşterisinde boğma fantezisi vardı. Ama el biraz fazla sıkılaştı. Fahişe “Nefes almakta zorlanıyorum” derken sesi çok kısıktı. El daha da sıkılaşırken diğer el saçlarını bıraktı. Şimdi iki el birden boynuna yapışmıştı.  Fahişe “Lütfen dur” derken sesi neredeyse hiç çıkmıyordu. Eller daha da sıkılaştı. Yüzü kızarı. Gözleri dışına doğru çıkarken her nefes alışı acı vermeye başladı. Fahişeyi sertçe beceriyordu. Onu becermek ona hiçbir zevk vermiyordu bu işin eğlencesiydi. Ama asıl eğlence elinin altında ezilen soluk borusunu hissetmesiydi. Ellerini daha da sıktı. Kadın çırpınmaya başladı. Son ana kadar onu bırakacağını düşünmüş olmalıydı. Fahişenin kolları titredi ve öne doru düştü. Cansız elini arkaya atıp onu üstünden almaya çalıştı. Nafileydi. Tutuşunu sıkılaştırdı. Kalçalarını daha sert içine itti. Elinin altındaki nabzın yavaşladığını hissediyordu. İşte bu ona zevk vermeye başladı. Sonunda cansız beden koltuğu üstüne yığıldığında o da rahatlayarak onun üstüne yığıldı. Nefesi düzene girdiğinde doğruldu. Yüzünde tatmin olmuş bir gülümseme vardı. Fahişenin içinden aletini çıkartıp pantolonunun içine tıktı. Fermuarını çekip düğmesini ilikledikten sonra koltukta yatan cansız bedeni kontrol etti. Eğilip kadının kızarmış yüzüne baktı. Vücudu tamamen soğumaya başladığında moraracaktı. Gözleri açıktı. Sarı saçlarını okşadı. “Aferin minik kuş” diye fısıldadıktan sonra yanağını öpüp geri çekildi. Ellerini dizlerine koyup derin bir nefes aldı. Kendini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Her ölümle sanki yeni bir yaşam kazanıyordu. Fahişenin iç çamaşırını aldı. Cebine atarken gülümsedi. Koleksiyonuna yeni bir tane daha katılmıştı. Elbisesinin eteğini düzelttikten sonra arabanın kilidini açtı. Arka koltuğun kapısını açıp fahişenin cansız bedenini yolun kenarına attı. Arabanın içinde hiçbir iz kalmadığından emin olduktan sonra sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Şehre girmeden arabayı ıssız bir sokakta terk etti. Etrafta kamera ve kimsenin olmadığından emin olduktan sonra ellerini cebine atıp ıslık çalarak ilerlemeye başladı. Yaşam güzeldi. Yaşamın kontrolünü elinde tutmak daha da güzeldi. Bu gece yaşadığı deneyim onu fazlasıyla mutlu etmişti. Huzurla ailesinin yanına dönebilirdi. Keşke bu deneyimi paylaşabileceği bir kişi daha olsaydı ama kimse onu anlamazdı. Bir keresinde sevgilisine bundan bahsetmişti ve sonuç kötü bitmişti. O fahişeler gibi ölümü onun ellerinden tatmıştı. Bir daha kimseye bahsetmemeye karar verdi. Eşi bilse büyük ihtimal kalp krizi geçirirdi çünkü o hayatta en yufka yürekli insandı. Ama bu onun için önemliydi. Yaşamı kontrol edebildiğini bilmek onun için her şeydi. KURT Birime geldiğimde Ali abi ile Asım amcanın beni görmek istediğini öğrenince toplantı odasına yollandım. İçeri girdiğimde ikili yan yana oturmuş önlerindeki dosyada bir şeye odaklanmışlardı. Ben içeri girince ikisi de kafaların kaldırdı. Önlerinde duran iki sandalyeden birini işaret ederek oturmamı istediler. Ben oturduktan sonra kapı tekrar açıldı. Arkama baktığımda Kuzu’nun içeri girdiğini gördüm. “Hey bebeğim” dediğimde yanıma oturup dudaklarımı öpmek için bana uzandı. Hemen ona doğru eğilirken Ali abi ile Asım amca boğazlarını temizleyip “Sizin sevgili olmadığınız zamanlar daha iyiydi sanki” dediler. Sırıtarak onlara döndük. Kuzu konuya girerek “Bizi neden istediniz?” dediğinde ikili önlerindeki dosyaları bize uzattı. Dosyayı açtığımda birden fazla olay mahallinde çekilmiş fotoğraflar vardı. Açıklamaları okumadan da belli bir izlenim edinmiştim. Fotoğrafların hepsi sarı saçlı kadınlara aitti. Kadınların kıyafetlerine bakılırsa her biri fahişeydi. Ama üstlerinde ne bir kan ne de yaralanma izi vardı. Boyunlarının yakın çekim fotoğraflarına bakılırsa boğularak öldürülmüşlerdi. Sonra açıklamayı okudum ve tahminlerimin doğru olduğunu anladım. Dosyayı kapatıp karşımdaki ikiliye baktığımda Kuzu da aynısını yaptı. “Bizden ne istiyorsunuz?” dediğimde Kuzu “ katilini bulmamızı” dedi. “Gerçekten mi bebeğim? Onun farkındayım ama cinayetlerin geçtiği yerin adresi dikkatini çekti mi? Burası bizim ilgi alanımızın çok dışında.” “Evet bebeğim gördüm ama onlar için çalıştığımıza göre bunu çokta sorgulamamak gerekiyor.” “Ah hadi ama bal gibi de sorgularım. Sıçtığımın yeri dünyanın bir ucu. Bize ne onların derdinden.” “Birim ile yaptığımız anlaşmayı unutmuş olamazsın Kurt. Birimin av köpekleriyiz unuttun mu?” Bunları konuşurken gözlerimiz birbirimizde değil. Karşımızdaki ikilideydi. Kuzu’nun son sözleri onların hoşuna gitmedi. Asım amca araya girerek “Çocuklar konuşmamıza izin verecek misiniz?” dediğinde masanın üstündeki ellerimi iki yana açıp “söz sende ahbap” dedim. Kollarımı göğsümde bağlayıp onu dinlemek için arkama yaslandım. Kuzu da aynı pozisyonu alırken Asım amca Ali abiye bakıp “Evet sizden bu olayı çözmenizi istiyoruz” dediğinde ağzımı açmama fırsat vermeden elini havaya kaldırıp “Bunu yapabilecek sadece siz varsınız” dedi. Kaşlarımı kaldırırken “Hadi ama dört çocukları olan Nil ile Step’i mi göndereyim? Karısı daha yeni doğum yapan Arda’yı mı? Yoksa sevgilisini içeri tıktığımız için birime sırtını dönen Can’ı mı?” diye devam etti Asım amca. “Demir, Jack, Hamza bunlardan birini gönder gitsin.” Dediğimde Ali abi “Hamza orduya geri dönecek. Demir ile Jack ise zaten başka yere gönderildiler” dedi. Ben küfür ederken Kuzu “Eh en azından bizi karşınıza alıp açıkladığınız için teşekkür ederiz” dediğinde ona dönüp “Ne yani kabul mü edeceksin?” dedim. O da bana dönerken yüzünde alaycı bir ifadeyle “Bebeğim bize kabul edip etmeyeceğimizi sormuyorlar. Gidiyorsunuz diyorlar” dedi. İkiliye dönüp “Kabul etmiyorum” dedim. Ali abi “İşlediğiniz onca suça rağmen hapse girmemenizin tek nedeni Birim ile imzaladığınız anlaşma Kurt” diye açıkladığında Kuzu’ya dönüp “Evet bebeğim haklıymışsın” diyerek ayağa kalktım. Kuzu da beni takip ederken kapıdan çıkmadan önce arkama dönüp “Ne zaman gidiyoruz?” diye sordum. “Yarın Kübra’yı ev hapsine çıkartıyoruz. Can’a sürpriz olacak biliyorsunuz. Akşama da yemek var. İsterseniz bu akşam açıklayın yarın akşamdan sonra ayrılacaksınız.” Asım amcaya hayretle baktım. Dilime gelen bütün küfürleri geri yutarken “Hazırlanmamız için bir gün vermeniz büyük incelik. Teşekkür ederiz” diyerek odadan çıktım. “Üzgünüz çocuklar acil olarak yardım talep ettiler” diye bağırdığını duyduğumda burnumdan soluyordum. Kuzu yanıma gelip kolunu belime doladı. Elimi omzuna atarken “Onlara bu akşam söyleyebilecek miyiz?” dediğinde “Vedaları sevmediğimi biliyorsun bebeğim. Onlara kısa bir not bırakırız” dedim. “Ah siktir Kurt döndüğümüzde ağzımıza sıçacaklar” dediğinde sırıttım. Evet ağzımıza sıçacaklardı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE