bc

DUVAR KAĞIDI/ Texting

book_age4+
368
TAKİP ET
1.9K
OKU
drama
comedy
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

omerkayabasi: sadece merak ettiğimden soruyorum

omerkayabasi: gördüğün her telefondan kendi fotoğrafını çekip duvar kağıdı yapar mısın?

omerkayabasi: yoksa bu arada bir gelen bir delilik mi?

...

Hayattan bezmiş kızımızın her şeyde bir eğlence bulmaya çalışması ve bir gün girdiği telefon

mağazasından gördüğü bir telefona kendi fotoğrafını duvar kağıdı yapması ve bu yaptığı hareket yüzünden hiç beklemediği şeylerle karşılaşmasında... Mizah, drama, romantiklik mi arıyorsun? Bu kitap tam sana göre.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1
Ben Ömer. Ömer Ali Tekin. 23 yaşında üniversiteye ara veren ve hayatının tadını çıkarmak isteyen ama çıkaramayan biriyim. Çok hareketli bir hayatım olmasa da bir telefon mağazamız vardı günümün yarısından fazlası orda geçiyordu. Ben ve en yakın arkadaşım Anıl üniversiteye ara verdiğimizden beri burda çalışıyorduk. Ben üniversiteye ara vermeyi düşündüğüm zaman onun öyle bir düşüncesi yoktu ama sonra o da birden yanıma gelip okula ara verelim demişti. Nedenini hala bilmesem de bu işime gelmişti çünkü onunlayken en azından hayattan biraz zevk alıyordum. Son bir yıldır olduğu gibi yine mağazada müşterilerle ilgileniyorduk. Anıl orta yaşlı bir ablanın yanında telefon bilgileri verirken ben de kasada oturuyordum. Normalde daha çok o müşterilerle ilgilenir ben de kasada dururdum çünkü o finansal işleri sevmiyordu. Saate baktığımda 12'ye tam bir dakika vardı. Gözlerim saatte, içimden geriye doğru saymaya başladım çünkü öğle araları biz de ara verebiliyor ve biraz olsa da nefes alabiliyorduk. Babam bu konuda çok titiz olduğu için saat tam on iki olmadan çıkmamıza hayatta izin vermiyordu. Tabii biz de bu yüzden her gün dakikaları saymak zorunda kalıyorduk. Gerçi babam ayda yılda bir mağazaya geliyordu ama biz yine de işimizi şansa bırakmak istemiyorduk çünkü zaten aramız bok gibi olan babamla aram daha da kötüye gitsin istemiyordum. "On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki ve bir." dedim ayağa kalkarken. O sırada telefonların olduğu orta masalardan birinde iğrenç bir sesle alarm çalmaya başladı. Buna alışık olduğum için şaşırmadım bile. Muhtemelen yine kendince eğlenmek isteyen bir müşteri yapmıştı. Hayır yani eğlenmek istiyorsan neden bu kadar iğrenç bir alarm sesiyle eğlenesin ki? Telefon Anıl'a daha yakın olduğu için onun kapatmasını bekledim ama o kapatmak yerine bana seslendi. "Ömer, abi kapatsana şu alarmı." dedi elini kafasına götürüken. "Beynim si-" Anıl yanındaki abla yüzünden cümlesini yarıda bırakırken ben de bıkkınlıkla telefona doğru yürümeye başladım. Sanırım yeni işim alarm kapatma olmalıydı. Telefon da bir türlü susmamıştı anasını satayım. Sesi takip edip alarmı çalan telefonu nihayet bulduğumda alarmı kapatıp arkamı döndüm ama arkamı döner dönmez tekrar telefona baktım. Telefonun duvar kağıdında gülümseyen, siyah, hafif kıvırcık saçlı bir kız vardı. Kaşlarımı çatarak birkaç saniye boyunca kıza baktım. Alarmı kuran kişi bu kız olabilir miydi? Bence olabilirdi. "Hadi çıkalım." Anıl'ın sesi kulağıma dolarken ani bir refleksle telefonun ekranını kapatıp telefonu cebime attım. Bunu neden yaptığımı hiç bilmiyordum ama kız çok dikkatimi çekmişti. Bir insan neden bir telefon mağazasının herhangi bir telefonuna alarm kurup kendi fotoğrafını duvar kağıdı yapardı merak ediyordum açıkçası. "Çıkalım." dedim Anıl'a dönüp. Anıl telefonu cebime koyduğumu görmediği için şanslıydım. Olayı ben bile anlamamışken ona açıklama yapmak sadece baş ağrısına neden olurdu. "Bugün çok yoğundu ya. Çok yoruldum. Sen de pek yardım etmedin zaten." "Buraya bugün hiç siyah saçlı biri geldi mi?" dedim merakla. Sonra sorumun salaklığına göz devirdim. Sanki dünyadaki tek siyah saçlı kız o kız gibiydi konuşmuştum. "Ne bileyim abi ya. Günde yüz tane siyah saçlı kız geliyor." Derin bir nefes alıp bıkkınca dışarı verdim ve telefonu cebimden çıkarıp duvar kağıdını Anıl'a gösterdim. "Bu kimin telefonu?" "Boşver onu. Bu kız bugün geldi mi hiç?" "Evet. Sabah gelmişti diye hatırlıyorum. Çok güzel kız değil mi?" Anıl'a göz devirip ekrana baktım. Hiç tanımadığım bir insanın aklımı bu kadar meşgul etmesi akıl alır gibi değildi. "İyi de o kızın ne işi var orda? Aklım karıştı anlatsana a*ına koyayım." dedi haklı bir sinirle. "Demin bir alarm çaldı ya, bu telefonun alarmıydı. Ekranda da bu kız vardı." Anıl buna gülmüştü. "Ne yani hem alarm kurup hem de fotoğrafın çekip duvar kağıdı mı yapmış? Kafa kızmış." "Onu bulabilir miyiz ki?" "Bulabiliriz bence." "Nasıl?" dedim ilgiyle. "Yanında bir arkadaşı da vardı. Telefon almayı düşünüyordu ama karar veremedi. Hatta baya soru sordu birkaç telefon hakkında. Yarın da geleceğini söyledi. Eğer sadece dalga geçmeye gelmedilerse yarın yine geleceklerdir. Ama seninki gelir mi bilemem." "Benimki ne alaka abi? Sadece merak ettim o kadar. Benimki olan bir şey yok." "Tamam tamam kızma şampiyon. Şimdi yemek yemeye gidelim yoksa açlıktan öleceğim." Cevap vermeden telefonu tekrar cebime koydum ve yürümeye devam ettik. "Kızı bulursam bana ne vereceksin? " "Çocuk musun sen? " dedim Anıl'a bakıp. "Bilmem. Belki hala çocuğumdur. Eğer yok bir şey almam diyorsan ben de kızı bulmaya çalışmam. " "Tamam gerizekalı arkadaşım. Ne istersen alacağım. " Burdaki asıl gerizekalı tanımadığı bir kız için Anıl'a istediği şeyi alma sözü veren bendim ama neyse. "Bak söz verdin. " "Tamam Anıl. Söz verdim, biliyorum. Sen önce kızı bul da sonra hediyeni düşünürsün. Ortada hiçbir şey yokken kendi kendine gelin güvey olma bir kere de." "Ömer bak kardeşim. Şimdi ben kızı bulacağıma o kadar eminim ki ondan böyle diyorum. Sen direkt hediyeyi hazırla da sonra başımız ağrımasın." İkimiz birlikte her zaman yemek yediğimiz yere girince konuyu kapatıp menülere baktık. Anıl pizza yemeyi çok sevdiği için ben de pizza yemeye alışmıştım ve ikimiz de çok oyalanmadan aynı siparişi verdik. "Hayatımın sonuna kadar burda yemek yiyebilirim yemin ederim. O derece güzel bir yer. Acaba ben de mi buraya benzer bir yer açsam? İsmi de Anıl'ın yeri olsun." Anıl'ın kurduğu cümleye gülerken bir yandan da konuşmaya başladım. "Senin paran mı var lan? Parasızlıktan gebereceksin ama mekan açma derdindesin Allah'ın malı. Hele önce bir karnını doyur Anıl'ın mekanını sonra açarsın." "Kalbimi kırdın genç adam." Siparişlerimiz önümüze gelince hiçbir şey konuşmadan direkt yemeğe saldırdık. Anıl hayatının her dakikasında açtı. Benim de pek iştahım olmasa da onunlayken ondan daha fazla acıkıyordum ve bu da çok yememize neden oluyordu. "Sence o kız yarın da gelir mi telefon bakmaya?" Konu dönüp dolaşıp tekrar buraya gelmeden önceki konuya gelince pizzamı bırakıp Anıl'a baktım. "Bilmiyorum ama umarım gelir. Ona neden böyle bir şey yaptığını sormak istiyorum. Bir de alarm zevkinin iğrenç olduğunu. Alarmı kapatana kadar öbür dünyaya gidip geldim resmen. Daha güzel bir alarm kurabilirdi." "Manyak mısın lan sen? Tek derdin alarm mı?" "Lafın gelişi öyle dedim de cidden kızı bulabilecek misin cidden? Sadece merak ettiğimden soruyorum oraya gelseler bile isimlerini nasıl öğreneceksin?" "Geldikleri zaman görürsün inan bana sen. Kesinlikle kim olduklarını bulacağım. Sen de ona neden bu kadar iğrenç bir müzik zevkini olduğunu ve neden profil resmi yaptığını soracaksın ama ondan önce benim hediyemi de vermelisin." "Tamam sen bul da." "Ben okeyim." Sanki hiç derdim yokmuş gibi başıma bir dert daha almak üzereydim ama bu eğlenceli olacağa benziyordu. Yani umarım öyle olurdu.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Yasak Sevda

read
85.4K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
4.1K
bc

Çobanaldatan

read
2.1K
bc

TYLER (Cherry 2)

read
6.0K
bc

KAKTÜS| Texting

read
3.4K
bc

Zor Ajanlar

read
1.5K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
13.1K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook