Sen Benimsin/🖤

1502 Kelimeler
Odadan yankılanan tokat sesi ile Adâr öfkeyle sıktı gözlerini.. Öfkenin esir aldığı bedeni ile baktı karşısında kendisine tiksinerek bakan karısına.. Ardından karşısındaki kızın kolunu tuttu sinirle.. Adam öfkeden ellerinin arasında ki teni ne kadar sıktığını anlamamış, kendi bedeninin yanında kuş kadar kadar kalan canın ne kadar yandığını farkedememişti. Adâr Kanlıca.. Öfkesinin ateşiyle nam salmış ateş ağa.. Didê gururdan canının acısını belli etmemek için hakim olmuştu zar zor gözpınarlarına.. Oysa o annesinin nazlı kızı, babasının gözbebeğiydi.. Babası sesini bile yükseltmeye kıyamazken, Karşısındaki celladı canını yakıyordu, bile isteye.. -“O elini kırarım Didê hanım.!” diye fısıldadı Adâr ağa, kızın kulağına sessiz ama, sert bir tonda.. Adamın sesinde ki tını, yüreği üşütecek kadar soğuk olsa, umrunda olmamıştı Didê’nin.. -“Bir daha bana yaklaşırsan, seni öldürürüm Adâr Kanlıca..” dedi kızda, tıpkı adamın yaptığı gibi.. Kulağına eğilip, sessiz ama, keskin sesiyle.. -“Fazla cesaretlisin Didê hanım.. Ama fazla cesaret aptallıktandır..” -“Ben aptal değilim, ama sen fazlasıyla narsistsin Adâr ağa.. Bir daha sakın aynı şeyi tekrarlama..!” diyip dönüp arkasını giyinme odasına doğru adımladı kız. -“Hangi şeyi… Seni öpmüş olmamdan mı bahsediyorsun sevgili karıcığım..” diyip kendisine alayla bakan adama döndü tekrar Didê.. Tam ağzını açacakken adamın yanına yaklaşmasıyla geri geri adımlamaya başlamıştı. Kız geri gittikçe, adam üzerine doğru gelmeye devam diyordu.. Ta ki Didê’nin sırtının soğuk duvarla buluşmasına kadar.. Kaçacak yeri kalmayan kızı, kendisi ile duvar arasına sıkıştırmıştı Adâr.. İki elini duvara dayayıp, Didê’nin hareket alanını sıfıra indirdi.. -“Cevap vermedin.. seni öpmemden mi bahsediyorsun.?” diyip erkeksi nefesiyle kızın boynuna doğru eğildi Adâr ağa. Didê ise kaçacak yeri kalmadan, kendisini kolları arasına hapsetmis adamın gözlerine bakmamak için olağanüstü bir çaba sarfediyordu adeta.. -“Karımı öpmek en doğal hakkım diye düşünüyorum oysa ben..” diyip tekrar yaklaştırdı kızın dudaklarına dudaklarını.. Bu defa öpmeden, sadece dudağı, temas etti kızın dudaklarına.. Dudaklarına temas eden dudaklarla sertçe yutkundu Didê.. Belki korkudan.. Belki de heyecandan.. Adâr ağanın da oynayan adem elmasından, Didê’den farkı olmadığı apaçıktı.. Didê gözlerini sıkıca kapatıp, üzerine eğilmiş adamı itti öfkeyle.. -“Ne ben senin karınım, ne sen benim kocam.. Ne şartlarda seninle evlendiğimi.. aaa pardon evlenmek zorunda kaldığımı unuttun galiba Kanlıca..” diyip koyulaşan yeşillerini dikti adamın gözlerine.. -“Unutmadım… İçimde ki nefretin tek zerresini görsen, unutmayacağımı da anlarsın Laz kızı.. Ama sende unutma.. Adının yanında soyadım yazdığı müddetçe sen benimsin, benim karım.. Ve ben nefes aldığım müddetçe benim olarak kalacaksın..!” dedi hiç bir duygu barındarmayan sert sesiyle..! -“ Gözlerine yansımasından, yüreğinin kararmasından, en çokta kalp diye taşıdığın şeyin taşlaşmış olmasından anlıyorum.. Sen kötü bir adamsın Adâr Kanlıca.. Adımın yanına Soyadını vererek ismimi kirlettin, ama sakın..” diyip işaret parmağını kaldırdı ve devam etti kız; -“sakın.. O kötülüğe bezenmiş bedeninle, bedenimi, ruhumu kirletmeye kalkma..! Allah şahidim olsun öldürürüm seni..” diyip dönüp arkasını gitti Didê.. Giden kızın ardından, başını olumsuz olarak sallayıp, buruk bi tebessüm kondurdu yüzüne Adâr.. -“Dengemi bozuyorsun kesk çave..” diyip ilerledi tekrar banyoya.. Banyoda işlerini hallettikten sonra, giyinip çıktı Adâr.. Camın önüne oturmuş, mahsun mahsun dışarıyı izleyen kıza baktı uzun uzun. Beline kadar inen kumral saçları, Güneşi gibi aydınlık teni.. Baharı anımsatan Çimen gözleri.. Fazla güzeldi, öyle ki Adâr ağanın bile yüreğini titretecek kadar saf bi güzellik.. -“Ben çıkıyorum, geç gelirim. Aşağıya inme, çalışanlara söyleyecem yemeğini getirirler.” diyip yöneldi kapıya. -“Yemicem.” -“O niye.! Açlık grevine başlıyorsun Laz kızı..?” -“Senden gelecek ne bir lokma ekmeği, ne de bir bardak suyu bile istemiyorum Kanlıca.” diyip sinirle ayaklandı kız. Adâr ağa başını olumsuz olarak salladı iki yana.. Bu kız fazla asiydi, fazla cesaretli.. Öyle ki Mardin’de ona diklenmeyi bırak, karşısında iki kelimeyi bir araya getirmeye cesaret eden kimse olmamıştı şimdiye kadar. -“Bir nevi grev yani.. Ama bu kendinden çok bana eziyet olur, bir an önce kilo alman lazım..” -“O niye..?” diyip kendisine anlamsız gözlerle bakan kıza bakıp gülümsedi Adâr.. -“Çok zayıfsın, sevişirken kemiklerinin vücuduma batmasını istemem.” diyip hızla çıktı odadan keyifle.. Çünkü biliyordu, karşısında ki kız bu cümlelerden sonra kafasına mutlaka bısey fırlatacaktı.. Bir süre keyifle bekledi kapının önünde.. Odadan gelen gürültüyle, sevgili karısının birşeyleri kırıp döktüğünü anlayıp, keyifle kıvrıldı dudakları iki yana.. -“Sen öfkenle bu konağı başımıza yıkarsın, ben bu konağı yakarım.. çok benziyoruz Laz kızı..” diyip indi merdivenlerden. Avluda oturan babasının yanına ilerledi. Her zaman olduğu gibi Hüsna hanıma bakma gereği bile duymamış, yoksaymıştı. -“Ben çıkıyorum baba, yarın ki düğünle ilgili işlerim var.” diyip yanına çağırdığı çalışana döndü bu defa; -“Karım dinleniyo rahatsız edilmesin. Yemeği de odaya götürün.” diyip çıkıp gitti konaktan. Hüsna hanım memnuniyetsiz gözlerle baktı kocasına.. -“Aman sen ağzını açıp tek kelime etme Şiwan bey..” -“Ne diyim Hüsna hanım. Adâr’ı bilmez misin?” -“Ayaklar baş oldu baş.. Yemeğe bile inmeye tenezzül etmiyo gelinin. Hem bunlar evlenmişler nikah kıymışlar madem, hani çarşaf nerede..!” -“Hüsna hanım..! Adâr’ın yanında da böyle saçma sapan konuşma.” -“Örf adettir Şiwan bey.. Ne sacmalığı..!” -“Bana bak kadın..! O çeneni kapat, Adâr’ın öfkesinden ben bile kurtaramam seni.” diyip giden kocasının ardından baktı iğreti gözlerle Hüsna hanım.. -“Görecez bakalım buke.. .” diyip sinirle döndü önüne.. RİZE Koray elindeki kağıda günlerdir boş gözlerle bakıyordu.. iki gündür kendini odaya kapatmış, hayal kırıklığı ve nefretle elindeki kağıt parçasına bakıyordu mavi irisleriyle.. “Başkasını seviyorum. Yüzüne söylemeye cesaret edemedim, özür dilerim. Beni arama.” yazan bir not ile bırakıp gitmişti, sevdiği kız.. Yüzüne söyleme tenezzülünde bile bulunmamış, bir kağıt parçasıyla veda etmişti ona.. -“ Yok Didê yapmaz..! Gitmez.!! “ diye tekrarladı beyninin içinde günlerdir dönüp duran o cümleyi.. Ardından ayaklandığı gibi, çıktı evden.. Geçen zamanın ardından kendini Didê’nin kapısında almıştı Koray.. Tam merdivenlerden çıkacakken, açılan kapıyla kaldı olduğu yerde.. Kendisine öfke ile bakan adamla eğdi başını.. -“Ne işin var lan senin kapımda.” diye kükreyen Kerim ile kaldırdı başını, günlerdir uyku girmeyen mavi irisleri ile baktı adama. -“Didê… Didê nerede Kerim..? Onu görmem lazım..” dedi titreyen sesine hakim olamayıp.. Kerim öfke ile indiği merdivenlere geldiğinde, öfkesi daha da harlanmıştı.. Yumruk yaptığı elini adamın suratına geçirdiği gibi, dengesini kaybedip düşen adamın tepesinde dikildi Kerim.. -“Ben sana bir daha bacımın yanına, yamacına yanaşmayacaksın demedim mi lan soysuz..!” dedi. Karın boşluğuna inen tekme ile inlemeye başladı Koray.. -“Didê’yi görmem lazım.. Beni öldürsen de gitmem, bir kere görmem lazım Kerim..” -“Sen o şansı kaybettin it oğlu it.. Kapımdan siktir olup git diye söylüyorum bunu, bacım evlendi.. Sakın ola, bir daha bu kapıya gelmek gibi bir hata yapma, bu defa sıktığım yer topuğun olmaz.” diyip çekip gitti Kerim. Giden adamla zor bela kalktı düştüğü yerden Koray.. “Didê evlendi.. Didê evlendi..” kafasının içinde dönüp durun on bir harf, iki kelime.. Kafayı yemesine, delirmesine sebep olabilecek kadar acı iki kelime.. Oysa daha iki gün önce konuşmuştu sevdiği kızla.. “ isteme işini konuşalım.” demişti ona en son.. -“Gelecem dedin.. Bana gelmedin.. Kime gittin çonaşkimi(ışığım).” diyip uzaklaştı yıkılmış bedeniyle.. Başını kaldırıp geldiği yere baktı, gözleriyle aynı renk olan denize.. Didê ile her zaman buluştukları yer.. -“Bana gelmedin.. Kime gittin çonaşkimi..” diye tekrarladı aynı cümleleri.. Aklı da uçup gitmişti sanki Didê ile.. Şuuru gitmiş, Nefesi gitmiş, Ruhu gitmişti sanki.. Öyle çok kendini kaybetmişti ki adam, dakikalardır yanında duran arkadaşını bile farketmemişti.. -“Koray..” diye kendisini dürten adama döndü mavi irisleri.. Belki on kere seslenmişti, ama anca tepki veriyordu Koray.. -“Evlenmiş..” diyebildi dolu gözleriyle.. -“Evlenmiş Gökmen.. Didê evlenmiş..” -“Kendine gel birader..“ diyen adama döndü bu defa nefret kusan gözleri.. -“Kendime mi geleyim..!” diye tekrarladı.. -“Gitmiş.. İki gün önce konuştum lan, evlilik işini konuşacaktık.. Gelecem dedi lan.. Gelecem dedi.. Bana gelmedi.. Kime gitti? Kime gitti Gökmen..? Işığım dedim ben ona.. Işığım gitti, yolumu bulamıyorum Gökmen..” diyip derman kalmayan dizleri ile çöktü kuma.. Gökmen hem üzgün, hemde şaşkın gözlerle baktı arkadaşına.. -“Ben.. Didê’ye bu kadar kapıldığını düşünemedim kardeşim kusura bakma, sonuçta..” diyip cümlesinin devamını getirmesine müsade etmeyen, kendisine bakan öfke taşan gözlerle sus pus olmuştu Gökmen.. -“Neyse kardeşim, ben bısey duydum ama.. Aslı astarı var mıdır bilmem.” -“Ne..? “ -“Mehmet emmi, tüm adamlarını toplamış, Mardin’e gitmek için büyük hazırlık yapıyormuş. Depolardaki tüm emanetleri yığmışlar arabalara.” -“Mardin ne alaka lan.. Bize ne a.ına koyayım..” -“Lan bu Kerimin kaçırdığı kız Mardinli değil miydi..? Hani oralarda kısas varmış ya bok bok işler.. Benimde aklıma o geldi kardeşim..” -“Didê’yi mi aldılar diyorsun yani..” diyip çatılan kasları ile baktı adama Koray.. -“Bilmiyorum kardeşim, ama Mehmet bey bir depo silahla dünürlerini ziyarete gitmez diye düşünüyorum.” diyip döndü önüne.. Koray aldığı sert solukla, baktı arkadaşına.. -“Öğreniriz o zaman.” diyip ayaklandı oturduğu yerden.. Gökmen şaşkın gözlerle baktı giden adamın arkasından.. -“Nereye lan..!” -“Mardin’e..”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE