Birazdan Burcuyla havasızlıktan ölecektik, resmen bir saattir gardıroba sıkışıp kalmıştık. Burcuyu buna sürüklediğime çok pişman olmuştum. Elimize doğru düzgün bir şey de geçmemişti. Resmen boş yere kızın evini karıştırmıştık. "Sezgi havasızlıktan öleceğim şimdi, ne zaman çıkacağız buradan?"
Burcunun kısık sesle söylediği şey doğruydu nasıl çıkacaktık hadi gardıroba bakarsa o zaman ne açıklayacaktık pardon bana bir not geldi de senin evinde belki kanıt buluruz mu diyecektim polise gitse yeriydi. Özgü sanırım mutfakta bir şeyler yiyordu çatal bıçak sesleri geliyordu. "Burcu sakin ol bana güven çıkacağız buradan."
"Sezgi yaşım daha çok genç bir şeyler yap lütfen."
"Şşşş sessiz ol!"
Sanırım yemeğini bitirmişti kulağımı gardırobun kapağına dayadım ve ardından gıcırtılı bir kapı sesi duyuldu nereye gitmişti ki daha çok kulağımı gardıroba dayadım uzaktan su sesi geliyordu. Allahım lütfen duş alıyor olsun birkaç dakika daha dinledim evet su sesi kesilmemişti bu bizim için fırsattı. "Burcu duş alıyor sessiz adımlarla buradan mutfağa geçip geldiğimiz gibi gideceğiz tamam mı."
"Oh çok şükür hadi Sezgi çıkalım artık buradan." Sessizce gardırobun kapısını açtım. Su sesi hala kesilmemişti bir insan minimum on beş dakikada duş alırdı ve neredeyse beş dakika olmuştu hemen çıkmamız gerekiyordu. Yavaşça ilk ben çıktım sonra da Burcu'nun elini tutup çıkardım o kadar korkuyordu ki resmen sıkmaktan elimi kıracaktı. Beraber çok sessiz adımlarla mutfağa geçtik Allahtan ışıkları yakmıştı mutfağa girdim ve geldiğimiz pencereyi açtım ilk Burcuyu indirdim sonra bende son kez arkama baktım ve pencereden aşağı atladım. Resmen criminal olay yaşamıştık. Koşar adımlarla arabaya gittik ve bindik ikimiz de nefes nefeseydik. "Bir an hiç çıkamayacağım sandım Sezgi"
"Bende Burcu bende"
"Bugün adrenaline doydum resmen hadi hemen sür gidelim buradan." Arabayı çalıştırdım ve otoyola çıktım. "Seni eve mi bırakayım Burcu?" Açıkçası hiç gitmesini istemiyordum. "Hayır seninle kalmak istiyorum bu günkü yaşadığımız şeyleri konuşmamız gerek bide şu kitapların dilini çözmeye çalışalım belki elimize bir şeyler geçer"
"Burcu çok özür dilerim seni böyle bir şeye alet etmek istemezdim."
"Sezgi saçmalama bunları aklına sokan benim, zaten bugün çok net anladım ki bu kızda bir şeyler var o ses neydi bir an sağır oldum sandım sonra birisiyle konuştu o sesin bir telefon sesine ait olması normal mi sence?" Burcu haklıydı bu kızda bir şeyler vardı bunu ilk gördüğüm an anlamıştım ama artık işler çok karışık bir hal almaya başlamıştı. "Bende öyle düşüyorum Burcu bu kızda ters bir şeyler olduğunu en başta anlamıştım ama bugün çok net fark ettim. Kesinlikle sakladığı bir şeyler var ama sorun şu ki bu bizi ilgilendirmiyor resmen hayatına müdahale ettik kendimi çok kötü hissediyorum."
"Sezgi bu kız senin hastan eğer onun hakkında bir şeyler bilemezsen tedavi edemezsin yaptığın yanlış değil sana gelen gizemli notu bu kızın göndermiş olması yüksek bir ihtimal sende şüphelenmesen neden böyle bir işe girişesin ki?"
"Ama Burcu hastamız diye hayatına burnumuzu sokmamız etik değil."
"Biz hayatına karışmadık ki Sezgi, sadece emin olmak istedik kendini kötü hissetme emin ol yakın zamanda çözeceğiz."
"Umarım Burcu" Bu işin sonu nereye varacaktı bilmiyordum.
Eve geçtiğimizde ikimizde çok yorgunduk kendimizi direk koltuğa attık. "Ne macera yaşadık ama" Burcu hala yaşadığı adrenalinden keyif alıyordu benim normal bir arkadaşım yoktu ikimizde gülmeye başladık. "Ne macera ne macera ama"
"Bir abisi olduğundan bahsetti mi sana?"
"Hayır Burcu sadece ablası olduğunu biliyordum."
"Peki o son söylediği neydi çok ürktüm kimi alıp gidecek acaba?
"Bilmiyorum Burcu inan ki kafam çok karışık."
"Şu kitapların dilini nasıl çözeceğiz peki?"
"Benim aklımda bir fikir var aslında Burcu"
"Ne gibi bir fikir?"
"Benim üniversitede bir arkadaşım vardı dil bilimi okuyordu adı Murat sana bahsetmiştim hatta"
"Evet yurtdışında olan arkadaşındı sanırım"
"Evet ona göndersek resimleri, belki o çözebilir merak etme güvenilir birisi herhangi bir yanlışı olmaz"
"Hemen ara o zaman" Telefonumu aldım ve Murat'ın numarasını tuşladım birkaç aramadan sonra açtı "Alo pıtırcığım bende seni arayacaktım bak kalp kalbe karşıymış."
"Merhaba Murat hayırdır niye arayacaktın."
"Bugün İstanbul'a geldim yarın görüşelim diyecektim.
"Aaaa Murat neden haber vermiyorsun bugün görüşürdük."
"olsun pıtırcığım ilk ailemle görüşeyim demiştim."
"Gelmen çok iyi oldu Murat bende senden bir şey isteyecektim."
"Hayırdır Sezgi? kötü bir şey yok değil mi?"
"Yüz yüze görüşsek daha iyi olur sanki Murat, yarın müsait olduğunda görüşelim mi?"
"Saat daha erken Sezgi neredesin, müsaitsen geleyim yanına bende kaçmak için fırsat arıyordum."
"Çok iyi olur Murat evdeyim arkadaşım var yanımda." Burcuya kaç göz yaptım olur mu gibisinden, gözlerini kırptı.
"Tamam yarım saate ordayım Sezgi"
"Tamam Murat bekliyorum seni görüşürüz."
"Görüşürüz pıtırcığım."
Murat'ın İstanbul'da olması çok iyi olmuştu hem de çok özlemiştim üniversitede kaldığım evdeki üst komşumdu her şekilde yanımda olup bana destek olmuştu. onun sayesinde bir çok arkadaş edinmiştim ama onlardan sadece Murat ve ben kalmıştık hepsi bizimle irtibatı kesmişti. "Burcu çağırdım ama rahatsız olmazsın değil mi?"
"Yok yok canımın içi senin arkadaşın benim arkadaşımdır."
Burcuyla, Murat gelene kadar çektiğimiz kitapları ve sayfalarını inceledik google çeviriden neredeyse bütün dilleri kullandık ama hiçbir dilde karşılığı yoktu bu yazıların. Kapı zilinin sesini duyduğumda aşağıdaki kameraya baktım Murat gelmişti otomatiğe bastım ve Burcuyla beklemeye başladık. Asansörden Murat çıktı ve direk boynuma sarıldı.
"Pıtırcığım nasıl da özledim seni"
"Hoş geldin canım arkadaşım gel içeri" Muratla salona geçtik Burcu da ayağa kalktı. "Sana bahsetmiştim hastaneden arkadaşım Burcu"
"Merhaba Burcu ben Murat "
"Merhaba Murat tanıştığıma memnun oldum.
"Bende memnun oldum. Sezgi o kadar bahsetti ki senden tanışmak bu güne nasipmiş." İkisi de el sıkıştılar şimdiden anlaşmalarına mutlu olmuştum.
"Eee kahve içer miyiz" İkisi de olur deyince mutfağa geçtim ketıla su koydum ve beklemeye başladım. Kaynadıktan sonra birkaç kek çikolata falan da koydum ve salona geçtim Burcuyla Murat sohbet ediyorlardı. "Kahveler hazır"
"Ellerine sağlık Sezoşum"
"Eline sağlık pıtırcığım ee ne yaptın, nasılsın"
"Aynı Murat iş güç uğraşıyorum."
"Resimlere devam mı?
"Birkaç gün sonra sergi açıyorum."
"Ciddi misin Sezgi? çok sevindim senin adına hep hayalindi."
"Evet sonunda gerçekleştirdim Murat, tabi sen de davetlisin sergime, anlat bakalım neler yapıyorsun?"
"Tabi ki geleceğim bensiz olur mu hiç bende ne yapayım işte şirket işlerinden çok sıkıldım Sezgi buraya da babamla konuşmaya geldim yabancı bir memlekette olmak çok zor babam da onaylarsa şirketi buraya taşımayı düşünüyorum."
"Çok sevindim Murat umarım baban kabul eder."
"Sezgi dil bilimi okuduğundan bahsetmişti?"
"Dil bilimi okumak benim hayalimdi ama babam yurtdışında da işletme okumamı istedi buradaki şirketin başında babam var yurtdışındaki şirketin başında da ben varım."
"Hakkında hayırlısı olsun Murat"
" Sağ ol Burcu sen ne gösterecektin Sezgi? Başın belada değil değil mi? "Aslında belada sayılırdı ama endişelendirmek istemiyordum.
"Hayır bela da değil ama sana bir kitap göstereceğiz hangi dilde yazıldığı belli değil bir bakabilir misin?"
"Tabi bakarım da ne kitabı?"
"Bizde ne kitabı olduğunu anlayamadık sen belki çözebilirsin." Telefonumdan kitabı Murat'a gösterdim uzun uzun inceledi çekilen sayfaları da Burcu gösterdi iki telefona da dikkatlice bakıyordu.
"Kızlar bu kitabı nereden buldunuz siz?"
"Anlatacağım ama kızmayacaksın." Baştan sona kadar Özgüyle ilgili her şeyi anlattım ardından bana gelen notu Murat'a gösterdim resmen dumura uğramış gibi bana bakıyordu. "Sezgi sen neden böyle bir şeyden bana bahsetmiyorsun ben senin arkadaşın değil miyim siz iki kız bir olup bilmediğiniz tekinsiz bir yere ve bilmediğiniz bir kızın evine girip bu kitapları nasıl çekersiniz!"
"Murat bir anda oldu amacım notu kimin yazdığını bulmaktı bizde o an Özgüden şüphelendik normal bir not değil bak sende gördün." Ardından Burcu söze atladı. "Bizde kızı takip ettik belki evinde yazılmış bir defter görürüz diye ama yazılmış bir şey bulamadık bu yüzden bizde kitapların resmini ve sayfalarını çektik." Sonra ben devam ettim. "Ardından kulağımızı patlatacak gibi, tiz bir ses duyduk ardından bir adamın sesi evin içinde yankılandı, abisiymiş ama bana bir abisinden bahsetmedi sadece ablası olduğunu biliyordum."
"Sezgi siz yaptığınız şeyin farkında mısınız yakalansaydınız ne olurdu kızın ne olduğu belli değil, ya yakalansaydınız size zarar verseydi."
"Ama yakalanmadık canım arkadaşım." Sırıttığım an Murat yüzüme sen uslanmazsın der gibi bakıyordu. "Peki çözebildin mi kitapların dilini?"
"Hayır çözemedim böyle bir dil ilk defa görüyorum."
"Peki ne yapacağız?" Burcunun bu sorusundan sonra murat düşünerek bakıyordu. "Benim üniversitede tanıdığım bir akademisyen vardı bazen hala konuşuyoruz. Hatta sana bahsediyordum Sezgi hatırladın mı çok zor geçiren bir hocaydı."
"Evet evet adı hatta şeydi dilimin ucunda."
"Tarık hoca"
"Evet şimdi hatırladım sence yardım eder mi?"
"Kesinlikle yardım eder beni de severdi biliyorsun bir arayım ama hemen bulamayabilir."
"Olsun acelesi yok Murat"
"O zaman arıyorum ben" Burcu hemen atladı. "Ara ara" İkimizde heyecanla Murat'a bakıyorduk telefonundan Tarık hocayı buldu ve aramaya başladı.
"Alo Tarık hocam nasılsınız?
"İyim hocam teşekkür ederim size şey diyecektim, elimde eski kapaklı bir kitap var ama hangi dil olduğunu anlayamadım size kitabı ve birkaç sayfasını göndersem bakabilir misiniz?"
"Tamam hocam hemen gönderiyorum çok teşekkürler."
"İyi akşamlar hocam." Tarık hoca kabul etmişti hemen telefonlarımızda olan resimleri Murat'ın telefonuna gönderdik ve oda Tarık hocaya attı.
"Sence ne zaman haber verir?"
"İşleri yoğun değilse yarına kadar mutlaka haber verir. Sezgi ama sende lütfen bir daha böyle şeyler yapma sende Burcu." Resmen babamıza yakalanmış suçlu gibi Murat'a bakıyorduk. Murat bu halimize gülmeye başladı. "Siz var ya ikiniz de aynısınız." Hepimiz de gülmeye başladık.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Murat eve gitmek için kalktı Burcu da ailesine benimle kaldığına dair haber verdi şimdi ikimizde boş boş oturuyorduk Burcu başını yukarı kaldırarak düşünüyordu.
"Ne gündü ama"
"Boşuna geçen bir gün ama"
"Bence boşuna değil Sezgi öyle düşünme. Neyse bugün çok yorucuydu uyuyalım mı gözlerimi açamıyorum."
"Aynen uyuyalım bugün çok yorucuydu." Beraber yataklarımızı hazırladık ve uyumaya koyulduk yarın benim için çok yorucu bir gün olacaktı hastalarımı iki güne sığdırmam gerekecekti sonra sergi hazırlıklarına başlamam lazımdı yavaşça uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Telefonun alarmı çaldığında kapattım Burcunun hemen uyanmasını istemiyordum biraz daha uyuyabilirdi. Yavaşça yataktan kalktım ve mutfağa doğru yürüdüm ardından çayı koydum o sürede gidip duş almalıydım banyoya girdim ve duşumu aldım saçlarımı kuruttum ve üzerimi giydim kot pantolon ve siyah bluzimi giydim biraz makyaj yapıp saçlarımı düzleştirdikten sonra hazırdım ve salona geçtim Burcuyu uyandırmam gerekiyordu. "Burcu hadi uyan" Değişik sesler çıkardı ve gözlerini açtı. Günaydın Sezoşum üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum."
"Normaldir Burcu dün çok yorucu bir gün geçirdik istersen bir duş al kendine gelirsin sana temiz kıyafetler çıkardım yatağın üstünde."
"Sağ ol Sezoşum" Burcu duş alırken bende kahvaltıyı hazırladım sonra kahvaltımızı yapıp evden çıktık. Bugünümüz acaba nasıl geçecekti sıradan hayatıma tehlikeli bir renk gelmişti peşine düştüğümüz durumu umarım çabuk halleder ve hayatlarımıza devam edebilirdik ama nedense her şey yeni başlıyormuş gibi hissediyordum.
Son hastamı da gönderdikten sonra rahatlamıştım gerçekten çok yorucu bir gün geçirmiştim eve gidip dinlenmek istiyordum ceketimi ve anahtarlarımı aldım, Burcunun odasına doğru yürüdüm kapısını çaldığımda gel sesini duyunca girdim.
"Burcu bitti mi işin?"
"Bitti Sezoşum hadi çıkalım." Beraber hastaneden çıkmıştık Burcuyu eve bırakacaktım ardından telefonum çaldı arayan Murattı. "Alo Murat"
"Ne yapıyorsun Sezgi?
"Burcuyla arabadayız eve geçiyoruz bir şey mi oldu?"
"Her zamanki buluştuğumuz restorana gelsenize." Sanırım Tarık hoca kitabın şifresini çözmüştü. "Tamam Murat yarım saate geliyoruz."
"Tamam bekliyorum hadi görüşürüz" Telefonu kapattıktan sonra Burcuya döndüm. "Murat bizi çağırıyor sanırım kitabın şifresi çözüldü."
"Hemen gidelim Sezgi" Arabayı restorana sürmeye başladım açıkçası çok tedirgindim neye bulaştığımızı bile bilmiyordum umarım bu işin sonunda kimse zararlı çıkmazdı. Restorana girdiğimizde Murat'ı cam kenarı olan bir masada gördük ve o yöne doğru yürüdük. "Hoş geldiniz kızlar"
"Hoş bulduk Murat" sarıldığımda güven veren kollarıyla beni sarmıştı en zor zamanlarımızda birbirimize hep destek olmuştuk uzun boylu mavi gözleri vardı oldukça yakışıklı yüz hatlarına sahipti ilk tanıştığımızda uçarı bir çocuktu bende tabi ki normal bir insan değildim ailemin yokluğu beni çok kötü etkilemişti o dönemlerde Murat bana hem ağabeylik hem de arkadaşlık yapmıştı onun yeri bende çok ayrıydı Burcuyla da tokalaştıktan sonra masalarımıza geçtik. "Ne yapıyorsunuz bakalım criminalciler"
"Dalga geçme Murat!" Burcuyla aynı anda söylemiştik.
"Tamam tamam kızmayın şaka yapıyorum siz gelmeden önce Tarık hoca aradı." Burcu söze atladı.
"Çözmüş mü kitabın dilini?"
"Maalesef kızlar çözememiş." İkimizin de yüzü düştü ne yani boş yere mi kendimizi tehlikeye attık.
"Yüzünüzü dürmeyin hemen ne işimize yarar bu bilgi bilmiyorum ama Tarık hoca bir kelimenin anlamını çözmüş.
"Hangi kelime?" dedim.
"Hufse"
"Hufse mi o ne demek?"
"Hufse kelime anlamı hiçbir kaynakta geçmez ama bazı mısır kaynaklarında bunun anlamı uzaklardan gelen demek mısır mitolojisinde ise uzaktaki ölümsüz şeklinde çevrilmiş." Anlamaz gözlerle Murat'a bakıyorduk. "Bakmayın öyle bende anlamadım böyle bir kitabın bu kızda ne gezdiğini bilmiyorum ama Tarık hoca kitabı canlı görmek istedi."
"Bir daha hayatta o kızın evine girmem Murat"
"Sen girmek istesen bile ben izin vermem buna ama bu kitap çok çok eski bir kitapmış adam sabaha kadar kitabı incelemiş ve çok merak etti illa görmek istediğini söyledi bende kitabın elimizde olmadığını söyledim pek inanamadı ama neyse ki üstelemedi."
"Benim kafam çok karıştı" Burcuda söze girdi. "Valla benimde çok karıştı böyle bir kitabın bu kızda ne işi olabilir ki?"
"Özgü benim hastam onun kafasının içinde bir dünya var böyle bir kitabın onda ne işi var bilmiyorum ama ciddi bir tedavi sürecine girmek zorundayım."
"Sezgi o kızı sergiye çağır." Burcuyla şok olmuş bir şekilde Murat'a bakıyorduk.
"Murat sen delirdin mi hayatta çağırmam o kızı sergime"
"Sezgi o kızla beni tanıştırmanı istiyorum."
"Kızın kimseyle iletişimi yok ki seninle olsun Murat" Sırıtarak cevap verdi.
"Benim cazibeme hiçbir kadın karşı koyamaz kızlar" Burcuyla ikimiz de göz devirdik bu çocuğa olgunluk gelmesinin yanında tek değişmeyen şeyi egosuydu. "Aslında Murat haklı Sezgi"
"Burcu sen de mi? bence siz ikiniz de delirmişsiniz ben o kızı gördükçe tüylerim ürperiyor en özel günümde korkarak gezmek istemiyorum hem geleceğini sanmıyorum."
"Sen bir davet et bak Sezgi bana güven hiçbir şey olmayacak sadece kızı görmem lazım."
"Görüp ne yapacaksın Murat nikahına mı alacaksın." Burcuyla Murat gülmeye başlamıştı bence hiç komik değildi. "Ya ben ne halledeyim siz bide gülüyorsunuz."
"Bu kızı bu sefer gerçekten merak ettim senin gibi bir kadını bu kadar korkutmayı başardıysa gidip tebrik etmem gerek."
"Hala dalga geçiyorsun kızın gözleri çok ürkütücü Murat"
"Bak Sezgi belki farkında değilsin ama bir işe girdik sana gelen not normal bir not değil sen benim kardeşimsin şu zamana kadar uzakta da olsak birbirimizi koruduk kolladık ve sende bu işin içine girdin. Burcu ve bende artık bu işin içindeyim batacaksak beraber, çıkacaksak da beraber çıkacağız." Burcu da kafasını salladı. "Aynı şekilde düşünüyorum Sezgi tek senin içinde kuruntu yok demek ki bir şeyler döndüğünün Murat da farkına varmış sende benim tek dostumsun ve sana bir şey olmasına izin vermem." Ben bu iki dostu kazanmak için ne yapmıştım gözlerim doldu. "Siz iyi ki varsınız söz veriyorum bu işi çözüp rahata kavuşacağız ne kendime ne de size bir zarar gelmesine izin vermem."
Beraber sohbet eşlinde yemek yemiştik Özgüyü gerçekten de sergiye çağıracaktım normalde çağırmazdım ama Murat insanlarda görülmeyen şeyleri görebilen birisiydi çağırmamı istediyse mutlaka kendisi görüp bir şeyler çözmeye çalışacaktır.
Restorandan çıktığımızda Muratla vedalaştık ve Burcuyu evine bırakıp kendi evime geçtim yarın sergiye yaptığım resimleri götürmem gerekecekti onları ayarladım ve mekan sahibiyle konuştum umarım sergiyi bir sorun olmadan atlatabilirdim yarın benim için yine yoğun bir gün olacaktı her şeyin güzel olmasını dileyerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.
İki gün sonra...(sergi günü)
Boy aynasından kendime bakıyordum oldukça güzel olmuştum giydiğim elbisenin bu kadar yakışacağını tahmin etmemiştim Burcu saçımı toplamamı söylemişti ama ben açık bırakıp dalgalı hale getirdim böyle daha güzel olmuştu.
"Sezgi çok güzel görünüyorsun."
"Teşekkür ederim Burcu sende çok şık olmuşsun." Giydiği koyu lacivert askılı, uzun, diz yırtmacı olan elbisesi ona çok yakışmıştı. Gözlerine yaptığı koyu ton makyaj sıcak çikolata rengi gözlerini ön plana çıkarmıştı.
"Teşekkür ederim, nasıl heyecanlı mısın?"
"Çok heyecanlıyım Burcu"
Son iki günde bütün sergi hazırlıklarımı tamamlamıştım ve birazdan Burcuyla mekana geçiş yapacaktım daha akşam olmamıştı benim erkenden gidip son hazırlıklara bakmam gerekecekti. "Burcu çıkalım mı yavaştan"
"Çıkalım arkadaşım." Beraber evden çıktık ve arabaya doğru yürümeye başlamıştık kalbim heyecandan ağzımda atıyordu yarım saat içerisinde mekana giriş yapmıştık içerisinin ambiyansı oldukça güzel görünüyordu."Sezgi burası çok güzel olmuş ve resimlerin harika görünüyor sonunda sır gibi sakladığın tablolarını göreceğim" Teşekkür ederim Burcu her sırrın ayrı bir güzelliği vardır eğer hiç sergi yapmamış olsaydım bile emin ol senin, Murat'ın görmesi bile bu kadar insanın görmesinden daha değerli olurdu."
"Neden bu şekilde düşünüyorsun ki?"
"Çünkü siz beni gerçek anlamda tanıyan tek kişilersiniz bu kadar insan bu tablolara baktığında sadece kendi hissettikleri duyguyu görebilecekler fakat siz sadece beni görebileceksiniz."
"Canım arkadaşım benim, ben senin gözlerine bile baktığımda ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayabiliyorum bazen keşke gözlerindeki kırgınlığı yok edebilsem." Hiç düşünmeden sımsıkı sarıldım Burcuya
"Bensiz dost sarılması mı yapıyorsunuz criminalciler"
Bu ses tabiî ki Murat'a aitti giydiği takım elbiseyle nefes kesici görünüyordu. "Gel buraya esmer oğlan" İkimizde birbirimize sımsıkı sarılmıştık Burcuyla da sarılmışlardı. "Heyecanlı mısın pıtırcığım"
"Çok heyecanlıyım Murat"
"Senin adına çok mutluyum pıtırcığım sen çok güçlü bir kadınsın istediğin neyse onu başaracağına hep inancım vardı eminim ki çok daha güzel başarılı işlere imza atacaksın."
"Sen çok iyi bir abi ve dostsun Murat"
Yavaştan mekan dolmaya başlamıştı Burcu, Murat ve ben, bize ayrılan yerde duruyorduk Murat bir anda söze başladı.
"Sezgi Bir şey soracağım Özgüyü arasan gelmesi konusunda" O gün restorandan çıktıktan sonra Özgüyü aramak yerine mesaj atmıştım ama gelmeyeceğini söylemişti fakat Murat bu konuda oldukça ısrarlıydı. "Murat mesaj attım gelmesi için ama biliyorsun kabul etmedi zorla gel diyemem ki"
Gelmemesi benim için çok daha iyiydi açıkçası en heyecanlı günümde bir de tedirgin olmak istemiyordum.
"Sezgi sanırım buna gerek kalmayacak"
Burcu arkamdaki yere şok olmuş bir şekilde bakıyordu Muratla beraber arkamıza döndüğümüzde Özgüyü görmeyi beklemiyorduk ama gördüğüm kız sanki bambaşka biri gibiydi her zaman siyah giyen kız karşımda en şık ve en güzel haliyle duruyordu resmen su gibi olmuştu giydiği mini, askılı dizlerinin üstünde biten, zümrüt yeşili bir elbise giyinmişti. Ona bakınca istemsiz yüzümde tebessüm oluşmuştu Murat birden koluma vurdu.
"Sezgi Özgü bu deme sakın bana"
"Ta kendisi Murat"
"Sezgi ben hayatımda bu kadar güzel bir kız görmedim peri gibi"
Murat'a baktığımda hayranlık dolu gözlerle Özgüye bakıyordu birazdan gözlerinden kalpler fışkıracakmış gibiydi Burcu uzaktan Özgüye elini salladı ve bize doğru yürümeye başladı.
"Merhaba doktor hanım" Oha bu kız kibarlaşmış mıydı yoksa bana mı öyle geliyordu.
"Ho hoş geldin Özgü gelmeni beklemiyordum seni gördüğüme çok mutlu oldum. Burcuyu yanımda görmüşsündür hastaneden arkadaşım bu beyefendi de üniversiteden arkadaşım Murat." ikisinin de gözlerine donuk bir şekilde bakmıştı. İnsanlarla iletişim kurmaktan kaçınan birisiydi.
"Size de merhaba tanıştığıma memnun oldum"
Murat bir anda Özgüye elini uzattı şok olmuş bir şekilde Murat'a bakıyordum Özgü bir anda uzatılan eli görünce şaşırdı sonra hiç beklemediğim bir şekilde Murat'a elini uzattı bana elini uzatmayan kızın Murat'a elini uzatmasına anlam verememiştim. İkisi de tokalaşırken Burcuyla şaşkınca bakıyorduk bu kıza ne olmuştu böyle? bir anda bana döndü.
"Resimlerin harika görünüyor doktor, açıkçası pek müsait değildim ama senin resimlerini görmek için işlerimi iptal ettim." Bu kız tebessüm mü etmişti?
"Çok teşekkür ederim Özgü beğenmene çok sevindim. Ayrıca geldiğin için çok mutlu oldum."
"Uzaktan çok güzel duruyorlar yakından incelemeyi çok isterim." Murat hemen atladı bu çocuk eceline susamıştı sanırım.
"İsterseniz beraber bakabiliriz Özgü hanım"
"Memnun olurum Murat bey" İkisi de bizi ağızı açık bir şekilde bırakarak tablolara doğru yürüdüler bir anda Burcunun kolumu dürtmesiyle kendime geldim.
"Sezgi bu rüya ve birazdan uyanacağız değil mi bu bizim bildiğimiz Özgü yani öyle mi?"
"Burcu inan ki bende anlamadım."
"Murat'ın ağzında sular akacak, şuna bak kızın ağzına düşecek şimdi, senin bu arkadaşın katıksız çapkın"
"Burcu ben Murat'ın ilk defa böyle bir şey yaptığını görüyorum."
"Tam olarak tanıyamadığım için bir şey diyemiyorum canım" Uzaktan onları izlemekten kendimi alamıyordum Murat konuşuyordu, Özgü bir yandan tablolara, bir yandan da Murat'ın konuşmasına kafa sallıyordu. Sanırım uzaktan anladığım kadarıyla kısa kısa cevaplar veriyordu. Gözüm bir anda giriş kapısına takıldığında kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı gelen babamdı ama yanındaki kişi benim biricik kardeşim Keremdi gözlerime inanamıyordum kardeşimi de getirmişti.
"Sezgi ne oldu niye ağlıyorsun?" ağladığımın farkında bile değildim oda sanırım baktığım yöne bakmıştı. "İnanamıyorum Sezgi gelen kardeşin mi?"
"Evet Burcu"
Koşar adımlarla onların yanına doğru yürüdüm ikisi de çok yakışıklı görünüyordu. Kerem takım elbise giymişti aynı şekilde babamda
"Baba hoş geldiniz" Babama sımsıkı sarıldım Kereme de sarılmak istedim ama belki tepki verir diye yaklaşamadım.
"Kerem bir tanem benim hoş geldin" Kafasını sallamıştı.
"Anneni çok zor ikna ettim ama asıl gelmek isteyen Keremdi kızım." Duyduklarıma inanamıyordum kardeşim sergime gelmek istemişti. "Baba nasıl mutlu oldum anlatamam hadi gelin" Beraber Burcuyla olan masamıza doğru geçtik Burcu babamla daha önce tanışmıştı. "Hoş geldin Kemal amca"
"Hoş buldum Burcu kızım nasılsın?"
"İyim çok teşekkür ederim Kemal amca bu yakışıklımız da bizim biricik kardeşimiz oluyor sanırım"
Burcu Kerem'e elini uzattı Kerem de ilk Burcuya baktı sonra elini uzattı nedense hiç kıskanmamıştım tam tersi çok mutlu olmuştum Kerem'in insanlarla iletişim kurması son derece önemliydi. "Sen ne kadar yakışıklı bir çocuksun bu akşam benim kavalyem olur musun?" Burcu'nun bu sözüne hepimiz tebessüm etmiştik Kerem de tebessüm ederek kafasını salladı. "Kerem ablacım Burcu ablanla resimlere bakmak ister misin?" Yüzüme bakarak kafasını salladı ve Burcu elini uzatarak Keremle birlikte resimlere doğru yürümeye başladılar. "Kızım her şey çok güzel görünüyor bugün bir kez daha gurur duydum seninle"
"Senin desteğin her zaman önemli benim için babacığım"
Aradan zaman geçti ve neredeyse tablolarımın hepsi satılmıştı çok mutlu olmuştum ardından çalışan görevli benim ismimi anons etmesiyle birlikte kürsüye doğru hareket ettim ve herkes bir anda bana bakmaya başladı.
"Öncelikle hepinize sergime katıldığınız için teşekkürlerimi sunuyorum." Herkes alkışlamaya başladı.
"Bu sergi benim uzun zamandır hayalimdi ve bu hayalimi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum ve bu sergimi, bana ilham kaynağı olan biricik kardeşime adıyorum." Herkes alkışlamaya başladı ve bende Kereme bakıyordum gözlerinin içi gülüyordu onun mutlu olmasıyla birlikte gözlerim doldu herkese tek tek baktım babam, Burcu, Murat hepsi gururla bakıyordu gözüm bir anda Özgüye çarptı o da sanki görmek istediği kişiyi görmüşçesine gözlerime bakıyordu. "Biliyorsunuz ki şu hayatta bazı çocuklar, maalesef ki şansız doğabiliyor ve ben sergimden elde edilen parayı çocuk esirgeme kurumuna bağışlamak istiyorum." Herkesten o kadar büyük bir alkış koptu ki herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Çocuklara alınan bir tane oyuncak. bir giyecek ve en önemlisi yüzlerinde oluşan tebessüm bile o kadar değerliydi ki. Herkese teşekkürlerimi sunup gözlerinin içine son kez bakıp kürsüden aşağıya indim.
Mekan yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı herkes çıkarken tebrik ettiklerini ve resimlerimi çok beğendiklerini söylemişlerdi. Son olarak babam da bana sımsıkı sarıldı ve Kerem de bana el sallayarak mekandan ayrıldılar. Son olarak Murat, Burcu Özgü ve ben kalmıştık. Özgü bana bakarak. "Doktor davetin için teşekkür ederim"
"Ne demek Özgü asıl ben geldiğin için çok teşekkür ederim"
"Ben yavaştan gitsem iyi olacak" Murat direk atladı. "Ben bırakırım seni istersen"
"Çok teşekkür ederim Murat ben kendim gidebilirim." Ben devam ettim. "Özgüyü ben bırakırım Murat sen de Burcuyu bırak yarın görüşürüz." Murat yüzüme ters ters bakıyordu aynı şekilde Burcuda sanırım bu kızla yalnız kalmamı istemiyorlardı fakat Özgüye sormam gereken sorular vardı bu fırsatı kaçırmak istemedim. Burcu kulağıma doğru eğilerek "Sezgi sen kafayı mı yedin seni hayatta bu kızla tek başına bırakamam."
"Burcu merak etme evine bırakıp geleceğim belki beni evine davet ederse bir şeyler bulabilirim merak etme eve geldiğimde arayacağım sizi"
"Tamam en ufak bir şey de hemen arıyorsun."
"Tamam merak etme"
Burcuyla Murat mekandan çıktılar bizde Özgüyle arabaya geçmiştik. Evinin adresini biliyordum ama daha önce geldiğimi anlamaması için tekrar sormuştum evine doğru sürmeye başladım.
"Beni bırakmana gerek yoktu doktor teşekkür ederim"
"Lafı bile olmaz Özgü seni tek başına göndermek istemedim Murattan da çekineceğini düşündüğüm için ben bırakmak istedim."
"Anlayışın için teşekkür ederim"
Yaşadığı kenar mahalleye giriş yapmıştım ve gösterdiği evine doğru arabayı park ettim. Sanki ilk defa görüyormuş gibi tepki gösterdim. "Özgü sen burada mı yaşıyorsun"
"Evet doktor"
"Ama burada yaşaman tehlikeli değil mi? Korkmuyor musun eğer istersen sana daha güvenli bir yer ayarlayabilirim." Yandan güldü gözlerime öyle bir baktı ki ben tehlikenin ta kendisiyim der gibiydi. "Ben burada kalmaktan memnunum doktor istersen evimde sana bir kahve ısmarlayabilirim."
"Tabi olur" neden kabul ettim bilmiyordum. Beraber arabadan çıktık ve evine doğru yürümeye başladık. Kapıyı açtı ve içeri geçmemi söyledi salona doğru geçtiğimde tam arkamı dönecektim ki kafama bir sertlik çarptı. Neler oluyordu? gözüm karardı ve yeri boyladım.
Allahım nasıl bir belanın içine bulaştım ben.