GİZEMLİ NOTUN SIRRI

4572 Kelimeler
Bu olanlara bir anlam veremiyordum, kalbim deli gibi çarpıyordu. Bu not ne demekti, kim bana böyle bir not bırakırdı ki, sanırım birisi bana şaka yapıyor olmalıydı ya da beni başkasıyla karıştırmış olmalıydı ama içimde anlamsız bir huzursuzluk vardı ne yapacağımı bilemez halde, sadece boş boş elimdeki nota bakıyordum. Acaba polise mi gitsem ama gittiğimde ne diyeceklerdi ki, kağıtta benim değil başka bir kadının ismi yazıyordu Farah... Kimdi bu kadın, neden onun yerine bana gelmişti, öyle bir tanıdığım yoktu ki gidip notu götüreyim aklım almıyordu Burcu'yu aramam gerekiyordu bu durumda beni sakinleştirebilecek tek insandı telefonu cebimden çıkardım arama düğmesine bastım ve karşıdan Burcu'nun sesi geldi. "Efendim Sezgi " "Burcu bana gelebilir misin lütfen" "Ne oldu Sezgi iyi misin sesin berbat geliyor" "Burcu telefonda anlatamam, kötü değilim, ama iyi de değilim sana bir şey göstermem gerek" "Tamam Sezgi hemen geliyorum" "Tamam bekliyorum" Telefonu kapattığımda ne kadar süre geçti anlamadım yerimden bile kalkamamıştım içimdeki huzursuzluk, bu nottan sonra daha çok artmıştı bir şeyler oluyordu, hayatım rayından çıkıyordu ve sanki hiç düzeltemeyecekmiş gibi hissediyordum ve ne yazık ki ne hissetsem başıma gelme gibi iğrenç bir durum vardı kapının sesiyle olduğum yerde sıçradım yavaş ve korkak adımlarla kapıya doğru yürüdüm delikten baktığımda rahat bir nefes aldım gelen Burcu'ydu kapıyı açtım karşımda endişeli bir şekilde bana bakıyordu direk boynuna atladım. "Sezgi ne oluyor Allah aşkına korkutma beni" Aynı şekilde oda bana sıkı sıkı sarılmıştı. "Burcu birisi bana not bırakmış kim olduğu belli değil çok korkuyorum" "Not mu kim neden sana not göndermiş ki" Beraber salona geçtik ve sehpanın üzerindeki notu Burcu'ya verdim notu tekrar sesli okuduğunda bir kez daha içimde korku oluştu. "Sezgi bu ne demek ben bir şey anlamadım öldürdüğün ruhlar derken, bide bu not sana değil sanırım, burada Farah yazıyor" "Bende bilmiyorum Burcu ben kimseye bir şey yapmadım Farah kim onu da tanımıyorum. "Bence sana göndermemişlerdir kim verdi bu notu sana?" "Güvenlik Ahmet amca verdi, bir kız sana bu notu bıraktı dedi" "Sana bırakıldığından emin misin?" "Evet Ahmet amca sana bıraktı dedi" "Belli ki notu veren seni başkasıyla karıştırmış olmalı korkma canım bazen insanlar birbirlerini karıştırabiliyorlar merak etme senlik bir şey yoktur rahatla biraz" "Burcu bilmiyorum içimde çok kötü bir his var" "Canım boş yere kuruntu yapıyorsun hiçbir şey olmayacak merak etme" Güven veren kollarıyla bana sarılmasıyla biraz daha kendimi iyi hissetmiştim evet belki de ben kuruntu yapıyordum. "Burcu bugün burada kalır mısın" "Tabiî ki kalırım canım seni bu halde yalnız bırakamam" "İyi ki varsın Burcu" "Sende iyi ki varsın canım arkadaşım" Burcu'yla işe başladığım gün tanışmıştık. Burcu, benden bir sene önce işe başlamıştı ve hastanede biraz daha tecrübeliydi. Kantinde yemek yerken tesadüfen karşılaştık benden bir kaç santim uzundu. İlk dikkatimi çeken sımsıcacık çikolata rengi gözleriydi, ve bana, merhaba yeni mi işe başladın demişti o şekilde konuşup tanışmıştık iki senedir beraberdik şu hayatta güvenebileceğim nadir insanlar vardı, ki kolay kolay kimseye güvenemezdim ama Burcu, hem benim dert ortağım, hem de çok yakın arkadaşım olmuştu zor zamanlarda birbirimize destek oluyorduk. Burcu ailesiyle yaşıyordu bazen de bunaldığında benimle kalıyordu varlıklı bir ailenin kızıydı ama hiçbir zaman bunu dile getirmeyecek kadar da gururlu birisiydi. Beraber mısır patlatıp havadan sudan sohbet etmiştik biraz da olsa kafam dağılmıştı ona kendi pijamalarımdan verdim ve beraber salonda yatak açıp uyumaya hazırlandık. "Sezgi annengil sergiye gelecekler mi?" "Babama sordum ama annem gelmek istememiş Keremide biliyorsun kalabalık ortamlarda tedirgin oluyor" "Anlıyorum canım üzülme bir gün her şey düzelecek" "Umarım Burcu tek dileğim bu" "Merak etme eskisinden bile iyi olacaksınız" Bende bunu istiyorum. Neyi yapamadıysam hepsini yapmak istiyordum, kardeşimsiz geçirdiğim yılları telafi edecektim buna inanıyordum. "Neyse hadi uyuyalım yarın erkenden işe gideceğiz" "Tamam canım iyi geceler" Gece benim için çok zor geçmişti düşünmekten uyuyamamıştım, pencereden dışarıya baktım, belki uykum gelir diye yıldızları izledim ama nafile gelmiyordu. Aklımda çok soru vardı bunları cevaplamam gerekiyordu zor da olsa yatağıma geçtim ve uyudum. Sabah uyandığımda mutfaktan sesler geliyordu sanırım Burcu kahvaltı hazırlıyordu kalktım elimi, yüzümü yıkadım mutfağa geçtim daha işe gitmemize bir saat vardı. "Günaydın Burcu, ne gerek vardı kahvaltı hazırlamaya uyandırsaydın beraber hazırlardık" "Günaydın Sezoşum olur mu hiç, yabancı mıyım ben zaten pek bir şey yapmadım çay demledim, omlet yaptım bir de kahvaltılıkları çıkardım." "Evet çok bir şey yapmamışsın gerçekten" İkimizde güldük ve beraber kahvaltımızı yapmaya başladık ben çayları doldurdum oda omleti koydu. "Burcu omlet çok güzel olmuş ellerine sağlık" "Evde kalmam değil mi Sezoş" Bu kız uslanmaz bir flörtözdü. "Yok yok kalmazsın merak etme havada kaparlar seni" diyerek güldüm. "Ya gülme Sezoş ciddiyim ama ben" dudaklarını büzerek bana bakıyordu "Bir gün mutlaka değerini anlayacak birisi çıkacak karşına bana güven" Burcunun gönül yarası vardı, beş senelik ilişkisinde aldatılmıştı bir daha da kimseye güvenemiyordu ilişkiler konusunda ikimizde seçici davranıyorduk. "Bana diyene bak sende benim gibisin ama senin benden farkın sen aldatılmadın" "İlla aldatılmak şart değil ki Burcu ben aşka inanamıyorum daha doğrusu koşulsuz, şartsız sevginin olduğuna inanmıyorum" "Orası öyle tabiî ki koşulsuz şartsız bizi sevebilecek birilerini bulmak çok zor maalesef" Burcuya umutsuz davranmak istemiyordum ama ondan daha çok umutsuzdum. "Merak etme bir gün bizde bulacağız beyaz atlı prenslerimizi" "Yaşım geçmeden bulursak çok daha iyi olacak" "Ya tabi tabi aman yaşın geçmeden bul" dedim ve güldüm "Neyse sen orasını boşver de giderken bir Ahmet amcaya soralım, notu bırakan kızın tipi falan nasılmış belki tanıdığımız birisidir" Ben notu unutmuştum, içime yine huzursuzluk çökmüştü Burcu anladı halimden. "Korkma Sezgi sadece işimizi garantiye alalım tanımadığımız birisiyse daha rahat olursun ve sana gelmemiş olduğunu anlarsın hem notu tekrar Ahmet amcaya verelim belki kız gelirse yanlış verdiğini anlar, alır notu oradan" "Bence de, haklısın Burcu acaba kamera kayıtları var mıdır biz baksak" "Aaa evet doğru diyorsun hadi üzerimizi giyelim çıkalım bir an önce, anca yetişiriz" Beraber masayı topladık, bulaşıkları makineye dizdik ve hazırlanmaya başladık Burcu benim krem rengi gömleğimi ve siyah kumaş pantolonumu giydi, bende açık renk mavi gömleğimi ve siyah kalem eteğimi giydim altına bağcıklı siyah topuklularımı giydim, saçlarımı açık bıraktım zaten kendiliğinden doğal buklelerim vardı o yüzden çok uğraşmadım. Kiremit rengi rujumu, allığımı ve rimelimi sürdükten sonra hazırdım ardından Burcuya seslendim. "Burcu ben hazırım giyindin mi?" "Of sezgi çok zayıfsın bu pantolon kalçamdan zor girdi resmen"Oysa ki en bol pantolonumu vermiştim basen sorunu vardı ama kötü görünmüyordu tam tersi güzel duruyordu. "Çok dar görünmedi Burcu istersen yolda evine uğrayalım" "Yok canım rahatsız etmiyor beli oldu zaten, patlatırsam da artık yenisini alırım sana" "Saçmalama Burcu senin canın sağ olsun senden değerli mi" "Neyse hadi çıkalım" Çantamı telefonu aldım ve evden çıktık, asansörden indiğimizde Ahmet amcayı güvenlik kulübesinde görmüştüm ve yanına doğru ilerledik."Günaydın Ahmet amca" "Günaydın Sezgi kızım nasılsın" "İyim Ahmet amca Burcuyla beraber işe gidiyorduk da seni bir göreyim dedim" "Merhaba Burcu kızım" "Merhaba Ahmet amca kolay gelsin" "Sağ ol kızım" "Ahmet amca sana dün biri bana vermen için bir not bırakmıştı ya hatırladın mı" "Evet kızım hatırladım" "Sana notu verirken tam olarak ne dedi? bide görünüşü nasıldı tarif eder misin?" "Yüzünü tam göremedim ki kızım senden birkaç santim uzundu, böyle acelesi varmış gibiydi bana, bunu Sezgi Demir'e verir misin dedi bende tabi kızım veririm dedim sonra, çekmeceye koyduğumda kafamı kaldırdım sanki bir anda ortadan kaybolmuş gibiydi ne girdiğini gördüm ne de çıktığını" Kendimi çok karışık bir bilmecenin içindeymiş gibi hissediyordum Burcu da şok olmuş gözlerle bakıyordu. "Peki kamera kayıtları var mı Ahmet amca çünkü bu notun bana gelmesi imkansız" "Tabi kızım gel göstereyim" "Beraber kulübenin içerisindeki bilgisayarı açtık, Ahmet amca kamera sistemine dünün tarihini yazdı ama dün kameraların çektiği yerler karanlık gösteriyordu bu nasıl olabilirdi ki" "Ahmet amca bu ne demek" resmen şoka girmiştik. "Kızım bilmiyorum ilk defa böyle bir şey oluyor normale kayıt etmesi gerek acaba sistemde mi bir arıza var anlamadım ki" Burcu bir anda söze girdi "Ama öyle olsaydı bugün kayıt yapmazdı ki değil mi " "Valla kızım anlamadım başka bir tarih gireyim bir de" Ahmet amca başka bir tarih girdiğinde net bir şekilde görünüyordu sadece dünün kaydı yoktu bu işte bir terslik vardı, ama neydi anlamıyordum bir anda başım döndü ve sendeledim Burcu tuttu beni "Sezgi sakin ol belki sistemsel bir arızadır" "Evet kızım ben bugün arıza için birilerini çağırırım baktırırız korkma" "Tamam Ahmet amca sen bana haber verirsin kolay gelsin." Resmen koşar adımlarla oradan uzaklaşmıştım korku tüm bedenimi ele geçirdi. "Sezgi istersen arabayı ben kullanayım sen biraz kafanı toparla, hadi bin." içimdeki huzursuzluk daha çok artmıştı bir şeyler oluyordu hissediyordum Burcu arabayı çalıştırıp hastaneye sürmeye başladı. "Burcu benim adımı soyadımı bile biliyorlar kim böyle bir not bırakır kafayı yiyeceğim" "Sezgi sakin ol eğer bunu yapan kasıtlı birisiyse şaka amaçlı yapmıştır merak etme yada hastalarından birisi olabilir biliyorsun biz onları iyileştirmeye çalışıyoruz onlardan birisi de belki seni tanıdığı için böyle bir şey yapmış olabilir korkma amacı zarar vermek olsaydı bunu zaten yapardı" "Ama Burcu tehdit etmiş görmüyor musun" "Tehdit etmiş de başka bir dilde tehdit etmiş gibi Sezgi kim böyle tehdit eder ki" kafamın içinde bir ampul yanmıştı ses tonuma hakim olmadan"ÖZGÜÜÜ" "Bunu Özgü yapmış olabilir Burcu sana bahsetmiştim böyle hayal dünyasında yaşıyor falan diye" "Evet evet hatta ablası varmış kötüymüş falan diyordun" "Evet bu aynı onun konuşma tarzında yazılmış bir şeye benziyor" "Peki neden böyle bir şey yapmış olabilir ki Sezgi?" "Bilmiyorum Burcu, Özgü olduğundan da emin değilim belki o bile değildir ama içimden bir ses onun yaptığını söylüyor" "Canım sen hisleri kuvvetli bir insansın ama kanıt olmadan da emin olamayız" Hayatımda garip olan tek kişi Özgüydü onun konuşma tarzını az çok anlamıştım aynı onun tarzıydı ama tamamen emin olmam gerekiyordu. "Peki nasıl emin olabilirim Burcu" "Bugün Özgüyü yanına çağır" "Ama seansımız altı gün sonra nasıl bir bahaneyle çağırabilirim ki" "Haftaya sergin yok mu senin, zaten izin alacaksın iznini sergiden iki gün önceye alırsın ve Özgüye de haftaya sergin olduğunu seansları erkene çektiğini ve bugünden gelme durumun var mı diye sorarsın" "Sen çok zeki bir kızsın biliyorsun değil mi" "Biliyorum tabi ki dostum" Hastaneye geldiğimizde Burcuyla direkt odama geçmiştik. "Hadi ara Özgüyü ama sakin ol tamam mı ses tonundan anlamasın" "Tamam arıyorum" İçimdeki korku ve tedirginliği atamıyordum, ses tonuma sahip çıkmam lazımdı en ufak açık vermemem gerekiyordu hasta dosyalarından Özgü'nün adını buldum ve iletişim bilgilerine baktım ardından telefon numarasını tuşladım, hoparlöre bastım, kalbim çok hızlı çarpıyordu o ürkütücü sesi telefonda bile aynıydı. 'Efendim doktor' Numaramı nasıl tanımıştı. Burcu da şok olmuş bana bakıyordu. 'Merhaba Özgücüğüm nasılsın' 'Sadede gel doktor' Bu kızın kaba davranışları beni sinir ediyordu korkumdan ziyade şu an öfke bedenimi ele geçirmişti Burcuya baktığımda gözlerini devirmişti. 'Benim olduğumu nasıl anladın Özgü' 'Telefon numaram sadece sende var, kayıtlı olmayan bir numara olunca senin olduğunu anladım' Bu kızın hiç arkadaşı yok muydu nasıl bir tek benim numaram kayıtlı olabilir ki? 'Anladım Özgü şöyle bir durum var ki haftaya benim resim sergim var ve birkaç gün öncesinden hazırlık yapmak için izin alacağım o yüzden seansımızı gününde yapamayacağız. Seni arama sebebim de eğer sen de uygunsan seansımızı bugün yapalım' 'Olur' Olur mu? bu kız gerçekten çok kabaydı. 'Tamamdır Özgücüğüm her zamanki saatimiz üçte bekliyorum seni hoşça kal' 'Görüşürüz' Telefonu kapatmıştı Burcu da bende şok olmuş şekilde birbirimize bakıyorduk. "Bu kız ne kadar kaba Sezgi sen nasıl tahammül ediyorsun Allah aşkına telefondan uçmamak için zor tuttum kendimi" "Bide sen yüz yüze düşün beni, kızın yüzünü dağıtmamak için zor tutuyorum kendimi kıza bakıyorum öyle bir nefret var ki yüzünde emin ol kavga etsek etlerim elinde parçalanırdı" "Kimsenin kolay bir hayatı yok Sezgi, eminim ki yaşadığı şeyler onu bu hale getirmiştir. Ama sen onun doktorusun ve ona yardımcı olman için yanına gelmiş kalkıp bu şekilde davranması çok yanlış" "Acaba sonu nasıl olacak biraz da olsa gelişme olunca, benimle konuşunca onun adına çok seviniyorum Burcu" "Tabiî ki sevinirsin Sezgi belli bir zamandan sonra işimiz gereği hastalarımızla farkında olmasak da sıkı bir bağ kuruyoruz" "Peki geldiğinde ne yapacağız? nasıl anlayabilirim ki notu onun verdiğini" "Not yanında mı şu an?" "Evet evden çıkarken çantama koymuştum" "Tamam Özgü geldiğinde onun yazı yazmasını sağla" "Nasıl yapacağım ki bunu, kıza al kağıdı yazı yaz nasıl diyebilirim ki, amacım onunla konuşup benimle iletişim kurmasını sağlamak" "Bu sefer biraz konuşmaya çalış her zamanki gibi, sonra da susup kapalı uçlu şeyler anlatırsa ondan yazmasını isteyebilirsin biz bunu çoğu hastaya zaten yapıyoruz Sezgi, bazı hastalar var ki bazen bize bile anlatamayacağı şeyler yaşıyorlar ve ne yazık ki bizde yazı yoluyla iletişim kurmaya çalışıyoruz bunu sen de yapabilirsin" Aslında doğru söylüyordu bu tekniği birkaç hastamda uygulamıştım."Tamam denemeye çalışacağım" "Çok kasma kendini Sezgi normal her zamanki gibi davran en ufacık açık vermemeye çalış" "Peki ya notu Özgü yazdıysa bundan sonra ne yapacağız" "İlk önce emin olalım ondan sonrasını düşünürüz, senin sabahki hastan ne zaman gelecek" "Bir saate genç bir hastam gelecek ondan sonra boşum" "Tamam öğlen yemeğe gideriz, benimde birazdan hastam gelecek haberleşiriz" "Tamam Burcu kolay gelsin her şey için teşekkür ederim" "Ne yaptım canım benim sen dikkat et kendine bir şey olursa hemen yanıma gel" "Tamam hadi görüşürüz kolay gelsin" "Sağ ol canım görüşürüz" Burcu gittiğinde kafamı masanın üzerine koymuştum dünden beri yaşadıklarım bana ağır gelmişti. Önce annem, sonra bana gelen gizemli not, bilinmez bir girdaba sürükleniyordum sanki, asistanımı aradım ve bana bir kahve getirmesini istedim. Kahvem eşliğinde Özgünün dosyasını inceliyordum gerçek anlamıyla asosyal bir kadındı arkadaşı yoktu, ailesi yoktu, okumuyordu herhangi bir aktivitesi yoktu ona birkaç kurs önermeme rağmen, sorduğumda gitmediğini söylemişti peki bu kız ne yapıyordu evine gidip sürekli kafasının içinde bir dünya yaratıp orada mı yaşıyordu, maalesef ki bazı soruları hastalara özgürce soramıyorduk çünkü kendilerini yargılamak ve baskıda hissetmemeleri için temkinli davranmak durumundaydık. Aradan bir saat geçmişti ve bugün hastam yoktu ama Burcunun da dediği gibi bu haftaki hastalarımı üç güne sığdırmam gerekiyordu onları da tek tek aradım ve randevularını erkene çektim ardından saatin öğlen olduğunu fark ettim ve Burcuya mesaj attım beraber yemek yiyecektik. Çantamı aldım ve hastaneden çıktım otoparka doğru yürüdüm Burcu da çıkmıştı beni bekliyordu sonbaharın ilk aylarında olduğumuz için hava biraz boğuktu yağmur yağacaktı. "Çok bekletmedim değil mi " "Yok Sezoşum bende yeni geldim zaten ne yiyeceğiz" O kadar heyecanla sormuştu ki yemek deyince yüzü gülen bir insandı. Bende ona içten gülümseyerek "sen ne istiyorsan ondan yiyelim canım" "Mmm düşüneyim"Bir kaç saniye sonra bulacaktı. "Buldum kokoreç yiyelim" Kokoreç mi bu kız şaka yapıyordu galiba yüzümü buruşturunca gülmeye başladı. "Kokoreç mi? Burcu şaka yapıyorsun değil mi" Hala gülmeye devam ediyordu. "Ne gülüyorsun Burcu" "Şu yüz ifadeni görseydin sende gülerdin şaşkın balık gibi bakıyorsun, şaka yaptım tabiki burger yiyelim mi?" Burgere hayır diyemezdim. "Olur yiyelim" İkimizde arabaya bindik hastaneden çıktık her zaman gittiğimiz pizzacıda burger de yapıyorlardı ve gayet lezzetli oluyordu. Masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik ikimizde sessizdik açıkçası belli etmesek bile aklımızda hala not vardı. "Burcu sence gerçekten de kameralarda arıza mı vardır?" Sanki arıza var dese inanacaktım şu an o ruh halindeydim açıkçası içimi rahat ettirmek istiyordum. "Bence normal bir arızadır Sezgi" "Normal bir arıza olsa neden bugünün kaydını yapsın ki birisi dün bilerek kayıtları silmiş sırf ulaşamayalım, tanımayalım diye hem belki Özgü de değildir bilmiyorum." "Bugün öğreneceğiz Sezgi merak etme, kafana takma lütfen eğer seninle birinin sorunu varsa çıkar zaten ortaya, ki sen öyle herkesle sorun yaşayacak veya kavga edecek bir kız değilsin mutlaka karıştırmışlardır rahat ol lütfen" Burcu haklıydı kimseyle öyle ciddi sorunum yoktu herkesle iletişimim iyiydi zaten hastalarım hariç hayatımdaki insan sayısı çok azdı samimi olduğum sadece iki arkadaşım vardı onlarda zaten böyle bir şey yapmazlardı. Siparişlerimiz geldikten sonra yemeklerimizi yedik, hastane hakkında ve hastalarımız hakkında konuştuk Özgünün gelmesine iki saat vardı çantalarımızı da aldık ve pizzacıdan çıktık arabaya bindik ve hastaneye geldik. "Sezgi bak dediğim gibi doğal davran ve ne yap et ona yazı yazdırmaya çalış tamam mı korkma sakın" "Tamam Burcu merak etme halledeceğim. "İstersen o gelene kadar yanında durabilirim" "Yok Burcu senin de hastan vardır o çıkınca direkt gelirim yanına merak etme" "Tamam arkadaşım unutma her zaman yanındayım" Aynı anda ikimizde sarıldık ve odalarımıza geçtik içimde anlamsız bir huzursuzluk ve tedirginlik vardı sadece bugünün çabuk geçmesini, ve evime gidip resimlerime son kez bakmak istiyordum yarın resimleri sergiye götürecektim umarım herhangi bir olumsuz durum olmazdı biraz daha kendi kendime oyalandım, birkaç hasta dosyalarını tekrar inceledim Özgünün gelmesine yarım saat vardı kalbim deli gibi çarpıyordu normalde bu kadar korkmazdım ama notu onun yazmış olması bile büyük sorun demekti, o yazdıysa eğer ciddi bir tedavi sürecine başlamamız gerekiyordu yine her şekilde dinleyip yardımcı olmaya çalışacaktım fakat beni asıl tedirgin eden şey belirsizlikti. Yarım saat geçtikten sora asistanım aradı ve Özgünün geldiğini söyledi sandalyemden kalktım gömleğimi ve saçımı düzelttim ardından kapı çaldı gel diye seslendim Özgü karşımdaydı yine ruhsuz, sinirli bakışlarıyla bana bakıyordu sanki niye bugün beni çağırdın der gibiydi. "Hoş geldin Özgücüğüm" kocaman gülümsedim kendisinde mimik dahi oynamıyordu. Elimi uzattım her elimi uzattığımda boş boş bakıyordu temas sevmiyordu sanırım yine öyle baktı ve karşımdaki sandalyeye oturdu bende yavaşça elimi çektim. "Hoş buldum" "Özgücüğüm lütfen kusura bakma seni rahatsız etmek istemezdim ama dediğim gibi haftaya sergim var ve izin almam gerekiyor seninle görüşmemizi de ertelemek istemedim" "Önemli değil doktor" "Kahve ya da çay ister misin?" "Hayır" Not kağıdımı çıkardım ve gözlüklerimi taktım üstten üstten yine her zamanki gibi beni inceliyordu derin bir nefes aldım sakin olmam gerekiyordu. "Bugün kendini nasıl hissediyorsun Özgü? "Her zamanki gibi" Ruhsuz ve mutsuz demek istedim ama tabiki sustum. "Peki tamam şöyle başlayalım, dün bana çocukluğundan, ablandan bahsetmiştin bugün bana ablanı anlatmak ister misin nasıl bir insandı?" Yüzüme öyle bir baktı ki ciddi misin der gibiydi sonra gözlerini gözlerimden çekti ve masamın üstündeki kalemlik kutuma baktı belli anlatacaktı, ne zaman hatırlayacağı bir şeyler sorsam kalemliğime bakıyordu. "Ablam çok hırslı ve bencil birisiydi asla çıkarsız bir şey yapmazdı ne zaman birisine iyilik yapsa ondan mutlaka kötülük doğuracak şeyler isterdi her yerde eli kolu vardı. Sanki her şeyi, herkesi hükmetmek istiyordu." Sanırım ablası baskın bir karakterdi. "Peki ablanın böyle olmasının sebebi neydi?" Bir anda benim yüzüme baktı irkilmiştim hemen toparladım kendimi sonra, düşünüyormuş gibi yüzüme baktı sanki hiç bu açıdan düşünmemiş gibiydi ama ben nedense sebepsiz yere bir insanın kötü olabileceğine inanmıyorum mutlaka bir sebebi olmalıydı. "Ben kendimi bildim bileli ablam öyleydi kötü olmasının bir nedeni olduğuna inanmıyorum yaratılış gereği" Ablasının neler yaşadığını bilmiyor olmalıydı. "Peki ablan seninle her şeyini paylaşır mıydı?" "Genellikle yapacaklarından bahsederdi" "Ne gibi şeylerdi peki bu yapacakları" "Ona karşı çıkan herkesi her şeyi yok etmek gibi" Bu kadın gerçekten de tehlikeli olmalıydı "Peki yapıyor muydu?" "Evet ne dediyse hepsini yaptı hiçbirimiz engel olamadık" "Hiçbiriniz mi? peki ablanın eşi çocuğu falan da mı yoktu onlar da mı engel olamadı" "Eşi vardı ama eşini de kendi hırslarına kurban etti" "Anlıyorum peki annen, baban onunla konuşmadı mı?" "Annemiz babamız biz çocukken öldüler" "Bir kişinin bile mi sözü geçmiyordu ablana" "Birisi vardı" "Kimdi bu peki" "Tek aşkı onun için her şeyi yapabileceği bir kişi adı Ayaz" bunu söylerken bir kere bile gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. Anlamaz gözlerle bakıyordum çok karışık bir durumdu hem yazıyor hem de beynimde durumu analiz etmeye çalışıyordum. "Ablanın eşi olduğundan bahsettin bu Ayaz dediğin kişi ablanın eşimi?" "Hayır" Sanırım ablası kocasını aldatmıştı not defterime onun ismini yazdım Ayaz... peki bu Ayaz dediği nasıl birisiydi ablasına sözünü geçiren birisiyse önemli olmalıydı. "Peki bu Ayaz dediğin kişiyle ablan, herhangi bir ilişki yaşadı mı?" Yandan güldü yine değişik değişik bakmaya devam etti. "Ayaz ablamdan nefret ederdi, onunki karşılıksız bir aşktı ablamın ölmesinde en büyük parmağı olan kişi de Ayazdı. Cidden beynim yanmıştı."Peki ablan Ayaz'ın ondan nefret etmesine rağmen mi seviyordu" "Ablamınki saplantılı bir aşktı Ayazı elde etmek için her şeyi yaptı, ama Ayaz hiçbir zaman onu sevmedi ablamın yaptıklarından sonra daha çok nefret etti ondan" Ölümüne sebep olan bir yasak aşk vardı daha fazla kurcalamak istememiştim ablasından çok Özgünün yaşadığı durumu anlamam gerekiyordu. "Özgü şöyle söyleyebilirim ki ablanın yaptıkları seni bu hale getirmiş olmalı ama, söylediğin gibi ablan artık yok bu hayatı onun yaptıklarını düşünerek kendine harap etmemelisin belli ki kendi içinde ablanı affetmek istemiyorsun ama bazen her şeye sıfırdan başlamamız için yapılanları unutup kendi hayatımıza bakmalıyız o kadar güzel bir kızsın ki, eminim ablanı içinde yok edersen çok daha mutlu ve huzurlu olacaksın." Masaya bir anda yumruğunu geçirince çığlık atım bu sefer gerçekten beni öldürecekti o kadar korktum ki gözlerindeki öfkeyi görmemek elde değildi oysa ki kötü bir şey söylememiştim ki sakin olmam ve soğuk kanlılığımı korumam gerekiyordu derin bir nefes aldım. "Özgü sakin olmalısın eğer düzelmek istiyorsan bu söylediklerimi yapmak durumundasın." "Benim amacım düzelmek değil doktor" bağırıyordu. "Lütfen sesinin kontrolüne dikkat et benim görevim seni iyileştirmek bu şekilde öfkelenerek ablana olan sinirini atamazsın. Belki kabul etmiyorsun ama o öldü bundan sonra onu değil kendini düşünmelisin." "Buradan bakınca kolay mı zannediyorsun sen doktor sana anlattıklarım sadece yaşadıklarımızın yüzde beşi ben düzelmek değil sadece anlamak istiyorum" Neyi anlamak istiyordu amacı düzelmek değil ablasını mı anlamaktı iyi de neden "Ben anlamıyorum seni Özgü" Burcunun dediği gibi yazmasını sağlamalıydım. "Bak istersen şöyle bir şey yapabiliriz konuştukça öfkeleniyorsun belli ki hatırlamak istemediğin şeyleri söze dökmek sana zor geliyor olabilir yazmayı denemek ister misin?" Oh be sonunda söylemiştim kalbim resmen ağzımda atıyordu umarım kabul ederdi. "Hayır yazmayacağım" Artık kafayı yemek üzereydim ama ısrar da edemezdim eğer notu yazan o ise anlayabilirdi. "Peki, nasıl istersen öyle olsun Özgü" Gülümsedim hala öfkeliydi bunu gözbebeklerinin büyük olmasından anlıyordum artık buna son vermeliydim bugün öfkelenmiş de olsa anlatmasını sağlamıştım tabi kayda değer mantıklı bir şey yoktu üstüne gitmem çok saçma olurdu. "Bugün istersen bitirelim Özgü sende biraz sakinleş haftaya tekrar devam edelim olur mu? "Olur doktor" "Tamam o zaman kendine çok iyi bak ve söylediklerimi biraz daha düşün şu dünyada kendi içinde bir tek sen varsın ve senin hayatında senin için önemli olan tek şey sadece kendinsin bunu unutma" "Ayağa kalktı biraz da olsa öfkesi dinmişti hiçbir şey demedi" "Hoşça kal doktor" "Hoşça kal" Dışarı çıkmıştı, bir anda kafamda ampul yandı direk koşarak koridordan çıktım ve hemen Burcunun odasına gittim Özgü gitmeden yetişmem gerekiyordu. Arabanın anahtarını aldım yapacağım şey çok yanlıştı ama emin olmam için bunu yapmam gerekiyordu koşarak Burcunun odasına geldim kapıyı bile tıklatmadan odasına daldım neyse ki yalnızdı. "Sezgi ne oldu ne bu halin" "Burcu hadi kalk hemen gitmeliyiz yolda anlatırım, hadi" Hemen ayağa kalktı ve hastanenin çıkışına kadar koştuk neyse ki Özgüyü yakalamıştım karşı kaldırımda taksi bekliyordu hemen otoparka koştuk ve arabaya bindik Özgü de tam taksiye binmişti. "Sezgi ne oluyor Allah aşkına Özgüyü niye takip ediyoruz. "Evine gireceğiz Burcu" "Neeeeee sen delirdin mi" Şoka girmiş bir şekilde bana bakıyordu. "Sezgi sen ne dediğinin farkında mısın gizlice evine girmek ne demek kafayı mı yedin" "Burcu yazı yazdıramadım evine gidip yazısına bakmam gerekiyor yoksa rahat olamam bu kızda bir şeyler var hissediyorum" "Sen cidden kafayı yemişsin nasıl gireceğiz ki evine" "Çıkmasını bekleyeceğiz çıktıktan sonra gireceğiz." "Ya hiç evinden çıkmazsa" "Çıkana kadar bekleriz Burcu" Ciddi misin der gibi bakıyordu. "Bakma bana öyle başka türlü anlayamam Burcu" "Sen delirmişsin" "Hayatımıza heyecan katıyorum geçen gün demiyor muydun hayatımda heyecan istiyorum diye" "Ben böyle bir şeyi kastetmemiştim Sezgi" "Of Burcu, istemiyorsan sen gidebilirsin ben hallederim" "Hayır seni asla tek bırakmam" Güldüm yaptığımız çok yanlıştı ama hiç pişman değildim o evde neler görecektim bilmiyordum. Uzun bir yolculuktan sonra taksi yavaşladı bende yavaşladım burası bir kenar mahallede izbe bir yerdi bu kızın tek başına, burada yaşamasına çok üzülmüştüm çok tekin bir yere benzemiyordu. "Burası çok tehlikeli bir yere benziyor Sezgi, bu kız burada mı yaşıyor?" Burcunun sesindeki üzüntüyü duymuştum. "Buraya geldiğine göre burada yaşıyor olmalı Burcu" "Bir genç kızın burada tek başına yaşaması çok kötü Sezgi" "Durumu olmayabilir Burcu" "İyi de o zaman neden özel bir hastanede tedavi görüyor ki" bazen gerçekten salaklaşıyordum. "Evet ben hiç bu açıdan düşünmemiştim, neyse konumuz kızın ekonomik durumu değil Burcu önce bir anlamaya çalışalım notu o yazdıysa bunu öğrenmeliyiz sonrasında ev ayarlarım Özgüye" "Notu o yazmış olsa bile mi" "Burcu notu yazmış olsa bile belli ki gerçekten çok büyük sorunları var ben ona yardımcı olamayacaksam neden doktoruyum ki, onu düzeltmek iyi olmasını sağlamak için her şeyi yaparım ama önce öğrenmem gerek, eğer bunu başkalarına da yapıyorsa hemen önlem almam gerekebilir" "Haklısın arkadaşım" Özgü arabadan indi ve dışarıdan boyası sökülmüş kapısı penceresi hiç sağlam olmayan bir eve girmişti kapıyı çalmayıp anahtarla girdiğine göre evde başka birisi yoktu. Aradan bir saat geçti evden gözümüzü bile ayırmıyorduk akşam olmak üzereydi. "Sezgi sence çıkar mı" "Bugün çıkmazsa sabah mutlaka çıkar Burcu" "Nee sabaha kadar burada mı bekleyeceğiz?" "Ben beklerim Burcu" "Ya bari yiyecek bir şeyler alsaydık öleceğim açlıktan Bu kızın yemek aşkı bazen gerçekten çekilmez oluyordu "Biraz daha bekleyelim ben inerim arabadan sende marketten bir şeyler alır gelirsin" "Seni hayatta tek bırakmam burada" "Of Burcu birimizin burada beklemesi gerek market çok uzak, yürüyerek gidemeyeceğimize göre sen gider alırsın bir şeyler arabayla" "Sezgi sanırım buna gerek kalmayacak" "Anlamadım" "Bak çıkıyor evden" operasyon başlıyor. "Burcu acele etmeliyiz gözden kaybolduğu an eve gireceğiz tamam mı" "Ay çok heyecanlı Sezgi" "Ya sabır sen konuşma Burcu tamam mı yapacağımız şey sadece bir defter veya not bulmak sonra resmini çekip çıkacağız evden tamam mı" "Tamam" Özgü gözden kaybolduğunda bizde yavaşça arabadan çıktık eve girmemiz umarım zor olmazdı döküntü bir ev olduğu için rahat girebilme ihtimalimiz daha fazlaydı. Sessiz adımlarla evin kapısına geldik biraz zorladığımda tabiki açılmamıştı. "Sezgi açılmıyor nasıl gireceğiz" "Bekle bir de pencerelere bakayım" Tek tek pencerelere baktım Allahtan ev yüksekte değildi son pencereyi de denediğimde açıldığını gördüm demek ki açık unutmuştu. Burcu hala kapıyı açmaya çalıyordu. "Burcuuu" "ne oldu Sezgi" "Gel bak burası açık" İkimizde etrafı kolaçan ettik ve yukarı zıpladım gövdem pencere kirişine girebilmişti, ve kendimi içeriye attım aynı şekilde Burcu da girdi. Hava karardığı için evin içi karanlıktı ikimizde flaşları yakmıştık girdiğimiz yer evin mutfağıydı. Yavaş adımlarla etrafa bakıyorduk evin içi temiz kokuyordu ne kadar dışarıdan dağınık kötü görünse de son derece düzenli ve temizdi. Mutfaktan çıktık ve çıktığımız yer koridordu. "Burcu sen sağdaki odaya git bende soldaki odaya giriyorum eğer anormal bir durum olursa hemen yanıma koş" olabildiğince sessiz konuşuyorduk. "Tamam" Soldaki odaya girdiğimde burası Özgünün yatak odasıydı sağında gardrop ve karşısında masa vardı masanın etrafında bir çok kitaplar vardı ama daha önce hiç böyle kitaplar görmemiştim eski basım gibiydi bir tanesini elime aldım içini açtığımda bilmediğim bir dilde yazılar yazıyordu çok oyalanmayıp masanın üstüne biraz daha baktım ama yazı yazdığı herhangi bir defter veya kağıt bulamamıştım kitapların resmini çektim ve gardıroba yöneldim bu yaptığım çok kötü bir şeydi gardırobu açtım birkaç parça kıyafet vardı biraz daha askıların arasını karıştırdım ama hiçbir şey yoktu daha fazla oyalanmadan Burcunun yanına geçtim. "Burcu ne yaptın bir şeyler bulabildin mi" Burcunun girdiği yer evin salonuydu başka hiç odası yoktu küçük bir evdi. "Maalesef Sezgi burada da bir şey yok sadece bilmediğim dilde kitaplar buldum." "Bende aynı şekilde kitapların birkaç sayfasını çektim belki hangi dil olduğunu bulursak elimize birkaç ipucu geçebilir." "iyi yapmışsın Sezgi" Bir anda dışarıda bir hareketlilik duydum. "Burcu sessiz ol hemen flaşları kapat" Flaşlarımızı kapattık ve kapının kilidinin çevrildiğini duydum Burcuyu hemen çekip yatak odasına götürdüm resmen yakalanmıştık. "Sezgi ne yapacağız, geldi yakalandık" "Burcu sakin ol gardıroba gireceğiz" "Sezgi çok korkuyorum" "Şşşşş sessiz ol girdi" Burcuyla beraber gardıroba girdik ve beklemeye başladık Özgünün adım sesleri evin içinde yankılanıyordu kalbim deli gibi çarpıyordu sanırım mutfağa geçmişti sesler oradan geliyordu. "Sezgi nasıl çıkacağız buradan" "Mutlaka bir yolunu buluruz Burcu sakin ol titriyorsun resmen" "Yakalanırsak öldürebilir bizi cesetlerimizi de bir ormana gömer bir daha bulamazlar bizi, Sezgi çok gencim ben" Evet gerçekten de öldürebilirdi. "Burcu sakin ol bana güven çıkacağız buradan" Böyle diyordum ama ben bile nasıl çıkacağımızı bilmiyordum, bir anda kulaklarım patlayacak gibi bir ses duyuldu ince sanki çığlık gibi ama bir o kadar da rahatsız ediciydi, Burcuya baktığımda oda kulaklarını kapatmıştı neydi bu ses? Burcu kulağıma bir şeyler diyordu ama anlayamıyordum ses o kadar yüksekti ki duyamıyordum onu, birden ses kesildi ve bir erkek sesi evin içini doldurdu. "Özgü ne yaptın merak ediyorum seni" "Çok az kaldı abi hala eksik yerler var onları da çözmek üzereyim" "Hala açık vermedi mi" "Abi o olduğunu düşünmüyorum bunu ilk gördüğümde anladım. Normalde rol yaptığını düşünüyordum ama bugün biraz daha emin oldum son bir şey kaldı onu da görürsem eğer emin olacağım" "Tamam Özgü az bir süren kaldı biliyorsun acele etmelisin" "Tamam abi en kısa zamanda geleceğiz merak etme" Geleceğiz? kiminle nereye gidecekti ki bu kız?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE