
"Seni sattım!" dedi hiddetle gözlerimin içine bakarak. "Ezik teyzene yıllarca baktığım yetmedi! Bir de seni besledim! Artık on yedi yaşındasın! Bu evden siktir olup gideceksin! Yeter sizden çektiklerim ulan!"
Hüngür hüngür ağlıyordum.
"Yapma abi! Nereye giderim! Ne olursun yapma.... Benim anam babam yok. Kimsem yok teyzemden başka..."
"Artık teyzende yok! Yeter sana bakıp beslediğimiz! İflahımı kuruttunuz lan!"
Teyzem bir köşeye sinmiş, ellerini dizlerine bağlayarak korkuyla kocasının zalimliğine bakıyordu. Gıkı dahi çıkmıyor, hiçbir şey söyleyemiyordu.
"Abi... Daha on sekiz yaşımda bile değilim..." dediğimde eniştem hiddetlendi. Suratımın ortasına okkalı tokadı koymasıyla neye uğradığımı şaşırdım.
"Ağlamayacaksın. Artık kadın olacaksın! Seni verdiğim adamla evleneceksin! Yağlı kapı kızım! Bir elin yağda bir elin balda olur..." dediğinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. "Sende teyzende öyle nankörsünüz ki kıymetimi hiç bilmediniz... Ah...Ah..." dedi eniştem elini keyifle havada sallayarak. "Sen olacaktım var ya... Koşa koşa giderdim kızım. Şansım olsaydı karı olurdum..." dedi.
"Ölürümde evlenmem!" dediğim hıçkırıklarım arasında. Eniştemin gözleri yumurta gibi pörtledi. Öfkeden hışımla uzun saçlarıma yapıştı. Beni sürüye sürüye köy evinin salonundan kaldığım odaya sürükledi. İçeri ittirerek attı. Kapıyı kapatarak kilitledi.
"Çıkar beni! Ölürümde evlenmem! Abi! Ara vazgeçtiğini söyle! Nolursun..." dediğinde köy kapısını avuçlarımla yumrukluyordum.

