DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İKİNCİ KISIM

1037 Kelimeler
Düğünümüz son gaz devam ederken biten takı merasiminin ardından belimden destek olan kenan ile beraber konağa doğru ilerlemeye başlamış ardından ise Kenan'ın odasına doğru merdivenlerden tırmanmaya başlamıştık. Yatağın üzerine oturmuş üzerimden çıkardığım takıları Melek babaannenin verdiği geniş fileye yerleştirirken odadaki lavaboya giren Kenan'ın  çıkmasını bekliyordum. Elimdeki fileyi komodinin üst çekmecesine yerleştirerek üzerine yine aynı çekmecede ki defteri koyduğumda meraklı bir edâ ile odada bakışlarımı gezdirmeye başladğımda oldukça sade olduğunu görebiliyordum. Ciğerlerime derin bir nefes daha aldığımda banyonun açılan kapısı ile gömleğinin kollarını indiren Kenan'la  karşılaşmış gözlerime değen gözlerinden bakışlarımı kaçırmıştım. "Abdestin varmı gülüm. İmam gelmiş." "Hı hı almıştım ben hazırlanmadan." Bakışlarını yüzümden çekmezken ona bakmasam bile bunu anlayabiliyordum. "Hadi inelim bakalım." Gelinliğimin eteklerini düzelterek ayaklandığımda elini uzatmadan elini tutmuş ve açtığı kapıdan çıkarak merdivenlerden inmeye başlamıştık. Merdivenlerin sonundan salona yöneldiğimizde hocanın gelmiş olduğunu görmemle ikili koltuklara geçerek oturmuş konak çalışanlarının getirdiği namaz örtüsünü  başıma örtmüştüm. Edilen duaların ardından elimi yüzüme sürdüğümde gözlerimi kapatarak bu evliliğin bir ömur mutlu bir şekilde devam etmesini diledim. Ben artık gerçekten mutlu olmak mutlu etmek istiyordum. Kenan ve Cavit dede hocayı geçirmek için ayaklandığında Kenan'ın dudakları başımın üzerine kapanmış düşünceyle mırıldanmıştı. "Yavrum kal sen burada ben misafirleri geçirip geleceğimm hemen. Çok soğudu dışarısı. Kızlar yiyecek birşeyler hazırlayın gelin ağanıza." Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında Kenan göz kırparak ilerlemeye başlamış paltosunu alarak gözden kaybolmuştu. Giden Kenan'ın  arkasından anlamsızca bakmayı keserek başımı koltuğun kenar kısmına yasladığımda topuklular yüzünden ağrıyan ayaklarımın sızısını daha yeni yeni farkediyordum. Daha iki dakika olmadan bana doğru gelen adım seslerini duyduğumda başımı kaldırarak gelene bakmış elinde koca bir kavurmalı pilav tabağıyla bana gelen genç kızı görmemle istemsizce mırıldandım. "Ben bunu bitiremem ki." "Siz yiyin gelin ağam kalanı zebil olmaz meraklanmayın." Henüz yirmilerine yeni giriş yaptığı belli olan genç kızın güzel yüzüne kocaman gülümsediğimde kibarca başını eğerek uzaklaşmaya başlamıştı.  Elimdeki tabağı koltuğa bırakarak kenarında duran bez peceteyi gelinliğimin eteklerine serdiğimde  tabağımı tekrar elime almış üzerime dökmeden yemege başlamıştım. Karnımın şiştiğini daha fazla yersem patlayacağımı düşünürken tabağı sehpaya bırakarak peçeteyi de hemen  yanına bıraktığımda salonun girişinde gözüken Kenan ile  bakışlarım ona döndü. Boynundaki papyonu çözerek salonun kapısını kapattığında yorgun adımları yanıma gelmiş kendini koltuğa sertçe atarak bacaklarını ortadaki sehpaya uzatmıştı. "Kenaaan ne yapıyorsun indir şu ayaklarını." "Kime diyorum Kenannnn." "Kızım bir dur ya yoruldum." Sözleri biter bitmez sehpadaki pilavı görmuş kaşlarını çatarak bana dönmüştü. "Yemek yemiyor musun sen gene?" Parmağımla çatık kaşlarını düzelterek konuştuğumda elimi tutarak öpücük bırakmıştı. "Çatma o kaşlarını hemen yedim. Tepeleme doluydu o tabak." Yüzündeki memnun gülümseme ile sehpadaki tabağa uzanmış alarak yarım tabaktan fazla pilavı altı yedi kaşıkta yemişti. "Hadi gel bakalım gitme vakti." "Nereye?" "Bekle beni geliyorum çantaları alayım." "Ne çantası Kenan nereye gidiyoruz?" "Takıların nerde senin?" "Senin odandaki sağ komodinin üst çekmecesindeydi. Kenen soruma cevap versene nereye ?" Dediklerime kulak asmadan hızlı adımlarla merdivenleri tırmanmaya başladığında bana sadece arkasından bakmak kalmıştı. Geçen on dakikaya yakın zamanın ardından merdivenlerden elinde büyük bir valizle inen Kenanı görüp ayaklandığımda yanıma gelerek elimi tutmuş ve beraberinde el ele yürümeye başlamıştık. Konağın avlusundaki kalabalık yerini boşluğa bırakmış etraf fazlaca karışık görünüyordu. Önüne geldiğimiz Kenan'ın  arabasında  elindeki valizi bagaja koyarak ön koltuğa orlturmama yardımcı olmuş ardından ise elinde yeni farkettiğim keseyi Kadire atarak konuşmuştu. "Sabah bankaya git Fatih ile konuşup Ezra yengen için bir hesap açtır bunlarıda o hesaba yatır." "Emrin olur abim" Yanıma oturan Kenan ile bakışlarım onu bulduğunda arabayı çalıştırarak gaza basmış ve araba karanlığın içinde yola koyulmuştu. "Nereye gidiyoruz Kenan söylemeyecek misin?" "Başbaşa kalmaya gidiyoruz yavrum. Kimsenin bizi rahatsız etmesini istemiyorum. " Arsız fısiltisiyla bakışlarımı kaçırdığımda kucağımda tuttuğum ellerimle oynamaya başlamıştım. "Neden konakta kalmadık orada da ....." Anlamsız cümlerlerimin devamı gelmezken arabanın içerisinde ahenkli kahkası yankılanmış iri eli ile yanağımdan makas aldığında benimle dalga geçtiğini anlayarak kollarımı göğsümde birleştirmiş küskünce başımı diğer yana çevirmiştim. *** Araba sarsıntılı bir yola saptığında bakışlarım Kenan'ı bulmuş dikkatlice araba kullandığını görmemle bakışlarım tekrar önüme dönmüş tırnaklarımla oynamaya başlamıştım . Bir nedeni olmadan geriliyordum işte belkide bilmediğim duyguları yaşıyor olmaktı beni böyle yapan . Ciğerlerime derin bir nefes çekerek bakışlarımı tekrar Kenan'a çevirdiğimde düşünceli gözüküyordu. Küçük tek katlı bir kulübenin önünde duran arabayla birlikte arabadan inen Kenan  hızla yanıma dolandığında ceketini çıkartarak omuzlarıma bırakmış elimi kavrayarak kulübeye doğru ilerlemeye başlamıştı. Anahtarla açtığı kapının ardından küçük ama modern dizilmiş olan ev görüş açıma girdiğinde gayri ihtiyari evi incelemeye başladım. Salonla mutfak birleşik bir şekildeyken bir kapı daha olduğunu görmemle orasının yatak odası olduğunu anlamıştım. Adımlarımızı o odaya doğru ilerlettiğimizde bedenimin titrediğni hissediyor elimle geliiğimin eteklerini sıkıyordum. Omuzlarımda hissettiğim hafif baskıyla ona döndüğümde gözleri değerli bir mücevhere bakıyor gibi yüzümde geziniyordu. Hafifçe eğilerek dudaklarıma dudaklarını bastırdığında arzuyla öpmeye başlamış sağ elini saçlarımın arasına daldırarak öpüşünü dahada hızlandırdığında elim yavaşça ensesini bulmuştu. Dudaklarımdan çekilen baskısı ile birlikte yavaş adımlarla arkama geçtiğinde gelinliğimin fermuarını havaşça indirmeye başlamışken sıcak dudakları ise saçlarımın arasına minik öpücükler konduruyordu. Tekrar önüme geçen adımları ile birlikte bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde ellerini omuzlarıma koyarak dudaklarını aralamiş söyledikleri ile ne diyeceğimi bilememiştim. "Sen beni istemeden sana dokunmayacağım karım." "Ke- Ke....." cümlem dudağıma kondurduğu minik öpücük ile son bulduğunda anlayışla konuştu. "Yanlış anlama seninle bu yatakta bir olmak en çok istediğim şey fakat senin isteğin dışında olsun istemiyorum. Zorlamak istemiyorum. Hayat bizim. Ne zaman istersek o zaman olacak tamam mı karım? Hadi şimdi güzelce duşunu al yatalım sonrada. Ben salondayım." Belli belirsiz salladığım başımın ardından adımlarım banyoya döndüğünde üzerimdeki gelinlikten kurtularak saçlarımı uzun uğraşlar sonucu açmış ve kendimi ılık suyun altına bırakmıştım. Yanağımdan süzülen yaşa engel olamazken düşünmeye başladım geçmişimi. Hayatımda anne babamdan sonra beni gerçek anlamda bir Kenan'ın  sevdiğini hissetmişken ona ne yapıyordum ben böyle. Duş çeşmesini kapatarak kapının ardında asılı duran kısa beyaz bornozu bedenime geçirdiğimde saçlarımın suyunu aldırarak havluya sarma gereği duymadan serbest bıraktım.. Banyodan çıkan adımlarım aldığım derin nefes eşliğinde salona yöneldiğinde bana sırtı dönük Kenan'ı görmemle adımlarım oraya yöneldi. Elinde viski olduğunu duşündüğüm bir bardaktan büyük bir yudum aldığında geldiğimi hissetmiş gibi bakışları beni bulmuş bu halime yutkunarak yanıt vermişti. "E-Ezram." "Kenan ben." "Kıyafetler arabada kaldı tabi ben getiririm hemen şimdi."ayağa kalkarak yanımdan geçecek iken koluna doladığım elimle onu durdurmuş derin bir nefes alarak parmak uçlarımda yükselerek dudaklarımı sıcak dudaklarına bastırmıştım. Kasılan bedeniyle birlikte eli anında belimi bulduğunda hoyratça öpüşlerine başlamış bende ilk kez hareketlendirmiştim dudaklarımı. Boğazından yükselen boğuk inleme ile birlikte geriye çekildiğinde kızaran yanaklarım ile konuşmuş afallamasına neden olmuştum. "Kenan ben seni sevmek istiyorum bana seni sevmeyi öğretir misin?" !!!BÖLÜM SONU!!!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE