DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

1473 Kelimeler
Bakışlarımı aynada ki yansımamdan alamazken karşımda gördüğüm kadınla hiç bir alakam yoktu. Suratıma yapılan kusursuz makyaja saçlarıma verilen örgüler eşlik ederken Kenan'ın eve gönderdiği kuaförün yardımıyla gelinliğimi giymiştim. Hiç böyle bir düş kurmamıştım ben hayallerimde hiç böylesi yer almamıştı. Hep bir mesleğim olsun ayaklarımı yere sağlam basayım demiştim. Ciğerlerime dolan derin nefesle birlikte saçımın son detayı olan duğağım takıldığında dudaklarım aralanarak mırıldandım. "Teşekkür ederim. " Genç kız benim ifademe ufak bir tebessümle yanıt verdiğinde eşyalarını hızlıca toparlayarak odamdan çıktı. Oturduğu sandalyeden doğrularak boy aynamın karşısına geçtiğim de ellerim ise gelinliğimin güpür yüzeyini yavaş yavaş turluyordu.  Keşke annem hazırlasaydı beni. Babam kapının arkasında bekleseydi. Onun kolları arasından adım atsaydım yeni hayatıma boğazıma kimsesizliğim bir bir düğüm olurken odamın kapısı açılmış içeriye giren amcam ve ailesi olmuştu. Sibel'in haset bakışlarını üzerimde hissederken yengem oralı bile değildi. Amcam önüme gelerek bakışlarımızı birleştirdiğinde gözlerinde gordüğüm büyük bir pişmanlık vardı. Ama o pişmanlığın bende bir affı yoktu artık. Elini ceketinin iç cebine atarak büyük bir kadife kutu çıkardığında usulca kapağını kaldırarak mırıldandı . "Bu senindir babaannen düğünlerinde annenin boynuna takmıştı bu gerdanlığı hep mutlu ol inşallah." Ellerim kendiliğinden boynuma takılan kolyeye gittiğinde içimi çekmeden edemedim. Geriye çekilen amcamın ardından yengem başıma kırmızı örtüyü örttüğünde samimiyetsizce tebrik ederek geriye cekilmiş sıra Cihan abiye gelmişti. Gözlerinin kırmızılığı bariz bir şekilde belli olarak önüme adımlamış Sibel'in uzattığı kırmızı kuşağı alarak ince belime dolamış boşa çekerek eline geri almıştı. Bir kez daha aynı şekilde kurdeleyi boşa çektiğinde üçüncü kez dolamak için üzerime bir adım atmış burnuma dolan keskin alkol kokusuyla birlikte kaşlarım çatılmış yüzüne bakmaya başlamıştım. Belime dolanan kurdelenin ardından fazla sıkmadan bağladığında yanaklarımı avuçlarının arasına alarak titreyen sesiyle konuştu. "Yalnız değilsin sen kimse olmasa dahi ben her daim arkanda olacağım. En ufak derdinde sıkıntıda gelmezsin biliyorum ama ne olur unutma senin iyiliğin için yapamayacağım hiç bir şey yok." Başımı sallayarak onu onayladığımda kulağıma dolan davul sesleriyle birlikte Cihan abinin iç çekişi dolsa da tam olarak anlayamamıştım. "Allahım neyle sınıyorsun yarabbim sen beni??" Kolunu bana uzatarak girmem gerektiğini belirten ufak bir bakış attığında kolumu koluna dolayarak yengemin araladadığı kapıdan çıkmış ve bahçeye inen merdivenlerden inmeye başlamıştık . Sağa döner dönmez Kenan'ın gözleri ile karşı karşıya kaldığımda bacaklarımın titrediğini hissetmiş istemsizce gelinliğimin eteğini sıkmıştım. Kenan'la bedenlerimiz karşı karşıya geldiğinde Cihan abi yavaşça geriye çekilmiş beni Kenan'a teslim etmişti. Aldığım nefesin ciğerlerime yetmediğini hissederken Kenan'da benden farksız değildi. Başımın üzerindeki örtüyü alarak yanda ki kadınlardan birine verdiğinde yanaklarımı kavramış buz tutmuş dudaklarını alnıma bastırmıştı. "Melek olmuşsun yavrum sen. Aklım uçtu yemin ederim." Hissettiğim utançla başımı eğmek istediğimde buna izin vermeyerek elimi sıkıca kavramış ve konağın ortasına doğru benimle beraber ilerlediğinde tam karşıma geçerek gözlerime bakmaya başlamıştı. Elini kaldırarak verdiği ufak işaretle buraların meşhur oyunu reyyani çalmaya başlamıştı. Gözlerimiz bir birinden ayrılmazken yaptığım kıvrak hareketlere erkeksi oynaması eşlik ederken çalan müzik bile kulaklarımda duyulmuyordu. Dansın sonlarını gelirken yavaşça kolunun altına sokulduğumda nefesi yüzüme çarpıyor mavilerinden sevda akıyordu Etrafımızda kopan yüksek alkış ve ıslıklarla birlikte havada duran kollarımı indirdiğimde kenan elimi sımsıkı tutmuş ve kalabalığı yararak bekleyen gelin arabasına doğru ilerlemeye başlamıştık. Kenan'ın yardımları ile binebildiğim arabanın arkasından kenan tanımadığım bir adama işaret verdiğinde adam koşarak gelmiş ve saygıyla başını eğerek direksiyonun başına geçmişti. Bedenimin yanına yerleşen Kenan gül yüzüyle bana baktıktan sonra öndeki adama ithafen konuşmuş ve daha sonra bana dönerek uzun kolunu boynuma sararak başıma dudaklarını bastırmıştı . "Sezgin gidelimmm." "Gidelim abim." Kenan'ın varlığı ile sarmalanmış Mardin sokakları arasında uzun konvoylar ve korna sesleriyle ilerlerken uzun süre sonra arabanın durmasıyla Şahmeran konağına geldiğimizi anladım. Kenan hızlıca araçtan inerek vakit kaybetmeden benden tarafa dolandığında açılan kapı ile iri elini uzattı. Parmaklarımı sıkı sıkı eline dolayarak bedenimi dikkatlice yanına iliştirdiğimde kolunu girmem için açmış ona minik bir tebessüm armağan ederek koluna girmiştim. Etrafımızdaki kuvvetli alkışlara zılgıtlar eşlik ederken konağın ortasında hazırlanmış boş alana geçerek karsıma geçen Kenanın sağ omzuna elimi kaldırdığımda aynı anda ise elimi kavrayan elle belime yerleşen sıcaklık aynı oldu. Gözleri gözlerimden bir saniye bile ayrılmazken dudaklarını yavaşça kulağıma yaklaştırarak fısıldadı. "Öyle güzelsin ki aklımı yitirmemek elde değil. Anlaşılan benim seninle çooook işim var." Yanaklarımın yandığını hissederken benim bu halimden fazlaca keyif alıyor adeta beni utandırmak için çaba sarfediyordu. "Saatlerde geçmek bilmiyor değilmi? Ah bir yalnız kalsak. Öpsem o dudak...." "Ya Kenannnn" başımı hızla sert göğsüne yasladığımda başımın altındaki sarsıntıdan güldüğünü anlamış omzunda duran elimi yumruk yaparak uyarı mahiyetinde hafifçe vurmuştum. *** Saatler hızla ilerlerken oturduğum gelin masasında ortada geleneksel oyunlardan olan harmandalını arkadaşlarıyla oynayan Kenandan gözlerimi alamıyordum. Ortada oynarken bile ara ara gözleri beni buluyor tebessüm ederek tekrar önüne dönüyordu. Hava artık tamamen kararmış etrafı kurulan ışıklandırmalar aydınlatıyordu. Gayri ihtiyari bakışlarım etrafta gezerken yengemle Sibeli bir kaç masa ilerde bulmuş suratlarındaki memnun gülümsemeden hiç bir şey anlayamamıştım. Erkeklerin dikildiği alanda gerine gerine etrafına birseyler anlatan amcamı gördüğümde bakışları beni bulmuş gözlerini kaçırarak başını önüne eğmişti. Hala aynı adamdı utanmış olması sadece yaptıklarını yüzüne vurmamdan kaynaklanıyordu. Yanımda hissettiğim hareketlilikle bakışlarım Kenan'ı bulduğunda kulağıma eğilerek fısıldadı. "İyimisin karım" "İyiyim . Hem ben senin hala karın değilim. Deme öyle." Muzip ifademe parlayan gözleriyle bakarken bu sefer ki muzip tavır ondan gelmişti. " Bakkkk sen halledelim o zaman şu nikah işini. Buyrun başkanım ." Hızla kafamı çevirerek masanın başında dikilen Belediye başkanını gördüğümde ne zamandır orda olduğunu ve konuştuklarımızın ne kadarını duyduğunu anlamış değildim. İçime kaçan sesimle bakışlarımı gizlerken Kenan ise bu halimden keyif alıyordu . Titreyen ellerimi masanın altına gizleyerek bu telaşımın adını çözmeye çalışırken elimin üzerine kapanan iri el ile bakışlarım yüzüne çevrildiğimde gülümseyerek bana bakıyordu. *** Belediye başkanının usulüne uygun sorduğu sorulara Evet lerimizi söylemiş artık bir ömür aile olmuştuk. Artık bir kocam vardı. Ben artık beni seven bir adamın karısıydım. Belediye başkanının uzattığı kırmızı defteri alarak çekingen bakışlarımı kenana çevirdiğimde hiç vakit kaybetmeden beni kollari arasına almış vakit vakit kaybetmeden dudaklarını dudaklarıma bastırarak ufak bir öpücük bırakmıştı. Anın şoku ile gözlerim kapalı kolları arasında kalakaldığımda dudakları bu seferde alnıma kapanmış yoğun duygularla mırıldanmıştı. "Hoşgeldin ömrüme. İyiki geldin de yerini bile unuttuğum kalbime yaşama kaynağı oldun." Kapalı gözlerim usulca açıldığında dudaklarımın cayır cayır yandığını hissediyor utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Bakışlarım gayri ihtiyari çevremize döndüğünde Cihan abinin gözünü dahi kırpmadan bana baktığını görmüş, boğukca yutkunduğunu zorlukla anlamıştım . Bakışlarım tekrar Kenan'ı bulduğunda dudaklarında arsız bir gülümseme vardı. CİHAN YILMAZCAN'DAN Ne hisseder bir insan iliklerinize kadar üşürmüsünüz yada bedeninizi yanan alevlerin arasına mı atarlar? Hanginisin de canınız daha fazla yanar? Yıllarca bakışlarınızı bile görmesin , anlamasın istediğiniz kadının dudaklarına değen dudakları görseniz nasıl yanar canınız bilir misiniz siz? Elim midemin üzerinde sarsılan bakışlarımı değerlimin üzerinden çekerek hızlıca arkamı dönerek uzaklaşmaya başladığımda arkamdan seslenen babamı duysamda umursamadım. Umursayamadım... Neyle sınanıyordum ben yetmemişmiydi bu kadar acı. Ömrünün her anı bana abi diyen bir kadını sevmenin onun için yanıp kavrulmanın zorlu sınavından geçememişken başka birine ait olacak bir kadını sevmekle nasıl baş edecektim ben. .. *** Sallanarak açtığım konak kapısının ardından odamın olduğu kata doğru sessizce tırmanmaya başladığımda gözlerim kapanıyor ayakta kalmak için çaba sarfediyordum. Odama giden kata çıktığımda Ezra'nın odasının önünden geçerken adımlarım istemsizce durmuş dudaklarımda beliren minik tebessümle kapıya yaklaşarak sessizce aralamıştım. Aralanan kapının ardından içerde annemin ve Sibel'in olduğunu görmemle geriye çekilecekken duyduklarım adımlarının kala kalmasını sağladı. "Anne ne iyi oldu defolup gittiği. Artık evimizde bir besleme yok" "Ay sus sus ucuz atlattık. O besleme biraz daha burada kalsaydı vahimdi işimiz. Benim oğlumda salak valla . Neyini sevdi o poçozun." Duyduklarım zaten algılamayan beynimi zorlarken Sibelin sesiye aldığım nefesi tutarak dinlemeye devam ettim "Anne sen emin misin abimin Ezra'yı sevdiğine ben hiç ihtimal vermiyorum." "Benim çocuğum saf kandırmıştır. Sesizce iki adımda atmıştır kendini odasına. Sunmuştur çiroz bedenini." Başım iki yana olumsuzca sallanırken Sibelin sesiyle yumruklarımı sıkmaya başladım. "Ay desene annem olan Kenancığıma oldu. Ay yakışıklı adam vesselam bakalım Ezra'nın kız olmadığını aslında onun abimin kadını olduğunu öğrendiğinde ne yapac.... hiiiiiii abiii!!!!" Daha fazla devam etmesine izin vermeyerek saklandığım kuytudan kendimi meydana çıkardığım da nefretle konuştum. "Kesin sesinizi." "Oğlum dinle bir." "Sen bana ne yaptığının farkında mısın? SENİN BENİ NASIL YAKTIĞINDAN HABERİN VARMI ANNE." "Oğlum ben o yosma senin koy....." "Sen ne saçmaıyorsun Ezra benim sevdamdan haberdar dahi değil. Siz . Annneee naptın bana??" Annemin yanağımdan süzünen damlayı görmemle birlikte avazım çıktığı kadar bağırdığım da Sibelin irkildiğini görmüştüm. "Lan o adamın Ezrayı koynuna aldığını kendine ait kıldığını düşündükce benim canım nasıl yanıyor biliyor musunuz siz? Beline kuşak doladım lan, kolumda başka bir adama teslim ettim ben onu. Sırf bu evde kalmasın, canı daha fazla yanmasın diye. "Abiiiiui" "Ne abisi Sibel insan abisine bunu yaşatırmı. Kederden başka bir şey olmayan gözderden ne kadar ah aldınız haberiniz varmı? Ne sanıyorsunuz rahatça otururmayımı bu konakta. Ha ana amcamın yengemin ahı sizi bulmazmı sanıyorsunuz siz. Yetim bir insanı hırpalamanın , gücendirmenin günahını bilirmisiniz siz? Mis gibi kokan saçların başka bir adamın tenine karışacak olmasının ne demek olduğunu bilirmisiniz siz? Ben daha şuncacıktım Ezra gönlümde yer edindiğinde.( beli hizasıni gösterir) Sebebsiz sevdim, karşılık beklemeden bundan sonra ne bir oğlunuz var nede bir abiniz var. Yanın!!! yaktığınız kadar. Bir kaşık su yok benden size. Hakkım helal değil. Asla değil" !!!BÖLÜM SONU!!!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE