"Sibelllllll"
"Yalan mı söylüyorum baba Deniz amcam bu baş belası o arabada olmasaydı sence o iki teröristi öldüremez miydi? Şüphem yok...
Ama o na yaptı koskoca mavi komutan bir baş belası için geberdi gitti."
***
Yanaklarımdan süzülen göz yaşlarım dur durak bilmez iken elimde sımsıkı tuttuğum kabanım kayarak yere düşmüş kaldırdığım elim siddetle yanağına patlamıştı.
"Seni öldürürüm sibellll. Seni gebertirim."
Kızarmış gözlerini bana çevirerek şaşkınlıkla bakarken avazım çıktığı kadar bağırdım.
"ANNEMİN BABAMIN ADINI AĞZINA ALIRSAN O ÇENENİ DAĞITANA KADAR KAFANI VURURUM BU KAPIYA. ALMAYACAKSIN O LEŞ KOKAN AĞZINA BENİM HASRET KALDIKLARIMI."
Sibel'in yere yığılan bedeninden gözlerimi çekerek bana bakan diğer şaşkın gözlere bakmaya başladığımda hissizce konuşmaya başladım.
"Ne istediniz benden ne yaptım ki size?
Daha şu kadar çocuktum amca kapına geldiğimde. Gözümde yaş durmuyordu benim annesizliğimden babasızlığımdan siz neden beni aldığım nefese bile pişman ettiniz ki?" Amcam geriye doğru aksayarak balkonun korkuluklarına yaslandığında önüne doğru adımlayarak karşısına geçtim.
"Sen böyle değildin saçımı okşardın benim Sibel'den ayırmazdın beni. Bize ne oldu amca. Sen bize ne yaptın?"
"Kı...."
"Bana attığın ilk tokatı hatırlıyormusun peki?" Perişan bakışlarım yüzünde gezerken gözlerini sımsıkı yumduğuna şahit olmuş acımadan konuşmuştum.
"Hiç unutmuyorum ben o tokatı Sibel ile ikimize Cihan abi bir toka almıştı. Pembe kurdaleli üzerinde kırmızı süsü olan bir tokaydı. Sibel tokayı beğenmemiş ve bana vermişti buna yengem de şahitti değil mi yenge?"
Bakışlarım yengemin gözlerine döndüğünde hala aynı zalim kadin olduğunu gördüm.
"Sonra nasıl olduysa hışımla sen girdin odama tokalarımın olduğu kutuyu yere döktün."
"Ezra kızım sus ne olur."
"SEN SUSTUN MU AMCAAAAA? O toka o kutudan çıkınca çığlıklarımı duydun mu sen? Ben yapmadım dedikçe üzerimde tepinmedin mi sen???" Bakışlarımbu seferde en arkadaki Kenan'ı bulduğunda sıktığı yumrukları ile amcama baktığını gördüm.
"Sonra yengem insafa geldi zanlımca her şeyi anlattı sana ama sen o kadar kötuydün ki gene bana kızdın. BIKTIM SENDEN dedin. S-SÜLUK GİBİ YAPIŞTIN dedin. GEBER İNŞALLAH DEDİN." Boğazımdan yükselen kuvvetli hıçkırık ile devam ettim yakarışlarıma.
"Beni o gün bu yaptıklarının hiç biri yıkmadı amca beni yıkan eline aldığın koca makasla annemin öpmeye kıyamadığı saçlarımı parça parça kestinya ben o zaman anladım benim senin ailende yerim olmadığını."
"Ez.... "
"Hic bir hayalime hedefime ulaşamadım senin yüzünden ben. Okumak doktor olmak istedim yaka paça getirdin beni yine bu konağa. üç yılımı çaldın benden hayallerimi hedeflerimi çaldın. Hiç bir şey istememiştim ki ben senden kendim çalışmış kendim okumuştum üç yıl boyunca. Gerek olmadıkça babamdan kalan maaşa bile elimi sürmemiştim ki ben.
Ama ne desem işlemez hiç birinize bilirim. Ama sana son sözüm amca ne olur iyi bir adam ol. Allah için ne olurrr..." adımlarım Kenan'ın önünde son bulduğunda derin bir nefes almış ve ince elimi uzatarak mırıldanmıştım.
"Gidelim mi?"
Bakışları uzattığım elimde takılı kalmışken hızla kendisini toparlamış hemen ardından ise yere düşürdüğüm kabanımı ve çantamı alarak uzattığım elime parmaklarını dolamıştı. El ele indiğimiz merdivenlerin ardından kızarmış gözleri ile bana bakan Şaziye teyzeyi göz göze gelmiş gözlerimi kaçırma gereksinimi duymuştum. Elindeki tepsiye almak için uzandığımda titreyen ellerimle tutmaya zorlanmış Kenan anlayarak kendisi almıştı hemen.
Arabaya oturarak kemerime uzanacakken Kenan benden önce davranmış açtığı kapımı kapatmadan kemerimi bağlayarak sıcak dudaklarımı alnıma bastırmıştı.
"Seni karşıma çıkaran rabbime bin şükür."
***
Dinen göz yaşlarımdan geriye mutsuz bir ifade onun yanısıra sızlayan yanaklarım kalmıştı. Ciğerlerime derin bir nefes çekerek başımı yasladığım camdan kaldırarak araba kullanan Kenan'a küçük bir bakış attığımda telaşlı gözleri yüzümde kısacık gezmiş ardından tekrar yola dönmüştü.
Başımın üzerinde duran küçük bölmeyı açarak aynadaki yansımama bakmaya başladığımda kızarmış yanaklarım ve akan rimelim ile adeta kaçıklara benziyordum. Çantamın fermuarını acarak aldığım ıslak mendil ile akan makyajımı dikkatle temizlemeye başladım.
Yeniden hafif bir şekilde yaptığım makyajımın ardından salık duran saçlarımı ensemde küçük doğal bir topuz yaptığımda Kenan arabayı yavaşça kenara çekerek durdurmuş bedenimi arabadan çıkartarak benden tarafa dolanmıştı.
Arabanın kapısını aralayarak bende araçtan çıktığımda Kenan çoktan yanıma gelmiş iri elini elime dolamıştı. Evlerin damlarındaki insanların bakışlarını üzerimde hissetmek gerilmeme neden olsa da elimi tutan elin verdiği güven çok fazlaydı.
Gecen günlerde adının Kadir olduğunu öğrendiğim adam bizi görünce büyük kapıyı aralayarak geriye çekildiğinde derin bir nefes alarak adımlarımı harekete geçirdim.
Melek hanım biz daha çalmadan konağın kapısını açtığında bana bakarak içtenlikle konuşmuş ve hafifçe geriye çekilmişti.
"Gelin gelin. Oy gelinim benim üşümüş girin içeriye hemen." Çekingen bir şekilde içeriye büyük bir adım attığımda Kenan'ın paltosunu çıkardığını görmemle bende çantamı kenarındaki dolaba bırakarak kabanımın düğmelerine uzandım.
Melek babaanne içerden gelen bir kadın sesiyle içeriye doğru ilerlediğinde ensemde hissettiğim sıcak nefesle irkilsemde belli etmedim. Elleri kabanımın yakasından tutarak bedenimden ayırmaya başladığında arzu dolu sesi doldu kulaklarıma.
"Çok güzel kokuyorsun."
Yanaklarımın yandığını hissederken kenanın iri eli belimi bularak beni iceriye doğru yönlendirmeye başladığında gördüğüm Cavit amca ile yanına ilerleyerek uzattığı elini öptüm.
"Hoşgeldin güzel kızım."
"Hoşbuldum Cavit amca."
"Amcada ne oluyormuş torunumun karısı olacaksın sen Dede de bana." Bakışlarım samimi yüz ifadesinde gezerken Kenan'ın gösterdiği koltuğa oturmuş vakit kaybetmeden yanıma oturmasını seyretmiştim.
"Hiiii tatlı kaldı Kenan ben alayım onu hemen." Panikli çıkan sesimle kenan oturduğu yerden doğrulduğunda mırıldanarak uzaklaşmaya başladı.
"Bekle sen alırım ben."
Giden Kenan'ın arkasından meraklı bakışlarım duvarda ki çercevelerde gezerken Cavit dede çalan telefonu ile ayaklanmış salondaki balkona doğru ilerlemişti. Merak ediyordum aslında Kenan'ın anne babası nerede, yaşıyormu diye? Etrafta bir süru resim olsada hiç onlar çarpmamıştı gözüme. Açıkçası çekiniyordum sormaya da kendisi elbet anlatırdı tabi isterse.
Hala gelmeyen Kenan ile canım sıkılırken yavaşça ayaklanmış ve az önce Melek babaannenin gittiği yöne doğru ilerlemeye başlamıştım. Melek babaanne mutfaktaki iki genç kızla hünerli bir hazırlığa girişmişken beni bulan bakışlarıyla gülümseyerek konuştu.
"Gel kızım."
Mutfağa attığım büyük adımın arkasından mırıldandığım da üzerimde gezen beğeni dolu bakışlar istemsizce gerilmemi sağlıyordu.
"Yapabileceğim bir şey var mı?"
"Kalmadı bir şey bir salata var onuda yapar kızlar sen geç ben mantıyı haşlayayım gelirim."
"Ben doğrarım isterseniz."
Bir süre yüzümde gezen gözleri ile başını sallayarak beni onayladığın da uzattığı bıçak ve kesme tahtasıyla mutfaktaki derin telaşa yavaşça ayak uydurdum.
Elimdeki büyük cam kaseyi mutfak masasının üzerine bıraktığım da kopardığım kağıt havlu ile ellerimi kurulamış çalan kapıyla farkında olmadan konuşmuştum.
"Kenan'dır ben bakarım."
Hafif koşar adımlarım büyük çelik kapını önünde son bulduğunda hızlıca açarak Kenan ile yüz yüze gelmiştim. Bakışlarından afalladığını anlarken elindeki tatlıyı kenardaki çantamı koyduğum yere bırakmış, hiç vakit kaybetmeden belime doladığı koluyla beni merdivenlere yönlendirmiş bir kat çıkarak odasına sokmuştu.
"Ke-Kenan ne yapıyorsunnn. Babaannen yalnış anlayacak."
Burnunu boynuma yaslayarak içine büyük bir nefes çektiginde ellerim kendiliğinden sert pazularına yükselmiş sertçe kavrayarak boğuķça mırıldanmıştım .
"Yapma ne olur bir gören olacak, yalnış anlayacaklar."
"Shhhhhhh bir şey yapmıyorum." Boynuma derin bir öpücük bırakarak tenimin kavrulmasına sebep olduğunda dilimin ucuna gelen bu inlemede neyin nesiydi?
"Kaç gece hayal ettim biliyor musun kapımı senin açmanı, gülümseyerek bana bakmanı...."
"K-enan ya...." cümlelerim tamamlanmazken dişlerini boynuma geçirerek boğukça mırıldandı.
"Nefret ediyorum Ezra'mm"
Boğazımdan kaçan acı dolu mırıltıyla birlikte belimi tutan eli sıkılaşırken devam etti.
"Seni benden uzaklaştıran her şeyden nefret ediyorum. Günün sonunda benden uzaklaşman beni mahfediyor.
Ben senin gülüşüne hasretken insanların seni acımadan kanatmasından nefret ediyorum. Gitme o eve. Gitmeni istemiyorum."
"Kenan nasıl gitmem nerede kalırım."
"Burda!!!! Benim yanımda iki güne karımsın zaten ."
"Olmazzz ne düşünürler hakk...." dudaklarımın üzerine kapanan iri parmagı beni susturduğunda net bir tonda konuştu.
"Kimse hiç kimse hakkında konuşamaz konuşturmam. Benimsin sen. Benim olacaksın. Karım, kadınım doğmamış çocuklarımın annesisin sen."
Kalbim depara kalkmış yarış atları gibi yerinde şaha kalmışken bir kez daha başımı iki yanda sallayarak konuştum.
"Kalamam burda düşündüğün kendim değilim insanlar çok pislik Kenan. Bana değil ölmüş anneme babama uzanır dilleri. Yapamam."
Gözlerimi kapatarak içine buyük bir nefes daha çektiğinde dudaklarıyla boynuma küçük bir öpücük bırakarak huysuzca mırıldanmıştı.
"Tamam sen nasıl istersen öyle olsun."
"Teşekkur ederim."
Üzerimden çekilen baskısı ile birlikte anlamsızca bana baktığında göz kırparak konuştu.
"Ne için bu teşekkür?"
"Beni zorlamadığın için."
"Sen sonunda bana gelde. Nasıl gelirsen gel. Beklerim iki gün daha."
Dudaklarımda güzel bir tebessüm belirdiğinde dağılan saçlarımı düzelterek Kenan'ın araladığı kapıdan bedenimi çıkartarak elimi tutan elin vasıtasıyla yemek masasına doğru ilerlemeye başladık.
***
Amcamların evinin önünde duran arabayla kemerimi çözerek bakışlarımı Kenan'a çevirdiğim de yüzüne hakim olan büyük tebessümle beni seyrediyordu.
"Ben gideyim artık."
"Git bakalım iki günün kaldı sonra kollarımda uyutacağım seni." Yanaklarımın cayır cayır yandığını hissederken kapının kulpuna uzanmış tam açacak iken yanağıma değen dudaklarının sıcak fısıltısıyla kala kalmıştım.
"Seviyorum seni çok seviyorum."
Elimle tuttuğum kulpu hızla açarak bedenimi şiddetli rüzgara bıraktığımda montumun yakalarını birleştirerek hızlıca odama doğru koşmaya başladım. Elim kalbimin üzerimde şiddetle çarpışını dinlerken gözlerim kapanmış ve büyük bir ihtiyaçla mırıldanmıştım.
"Allahım Kenan'ı kalbime yâr eyle. Bana onu sevdir ne olur Allah'ım."
!!!BÖLÜM SONU!!!