Güneş “Şahin abi! Şaka mı bu?! Bizi tarlaya çalışmaya mı getirdin?!” Meryem’in tiz sesi, kayısı ağaçlarının arasında yankılandı. Gözleri fırıldak gibi dönüyor, her ağacın altına şüpheyle bakıyordu. Ben de ondan farksızdım. Bildiğiniz, sapına kadar kayısı bahçesindeydik. Şahin'in bize verdiği ‘ufak bir ceza’ işte tam olarak buydu: ağaç silkelemek, yere düşen kayısıları toplamak, sepetlemek… Yani anlayacağınız, hayalini kurduğumuz romantik kaçamaklar yerini, kayısı köleliğine bırakmıştı. “Abi harikasın vallahi!” diye güldü Azat. O an kendisinin de cezalı olduğunu henüz fark etmemişti. Şahin kahkahasını bastı: “Sen de cezalısın!” “HAHAHAHA! Ohhh çok iyi oldu!” Meryem zafer kazanmış komutan edasıyla sevinçten zıplıyordu. Azat şoktaydı. “Ben mi?! Ben ne yaptım be abi?! Ben kurbanım burada

