Bölüm 7: Yeşilin en güzel tonu..😍

1340 Kelimeler
Mirza Zeyd anlatımından... 24 saattir hiç uyumadan ve yemek yemeden duruyordum. Yen'i biten ameliyatı başarıyla sonlandırmış şimdiyse eve gitmek için hazırlanıyordum. Odamdan çıkıp hastane kolidorunda ilerlerken sekreterime ve tanıdığım diğer çalışanlara selam vererek ilerliyordum. Hastanenin biz doktorlar için ayırdığı garaja gidip arabama bindim. Motoru çalıştırıp gaza bastım ve hızla garajdan uzaklaşıp ana yola çıktım. Yolda süratle ilerlerken aklıma takılan yeni kiracı inşallah diğerleri gibi pis değildir de, bir daha kiracı bulmakla uğraşmaz kimseyide uğraştırmazdım. Zaten kafam o kadar doluydu ki, annem bir taraftan, evde bir haftadan fazla duramayan kiracılar bir taraftan, hastanenin bitmek bilmez yoğunlu bir taraftan. Üç aydır doğru düzgün kira parası alamıyordum kimseden, çünkü ya gelenler pisti ya da etraftaki eşyalara özen göstermiyor üstüne zarar veriyorlardı. Ben de düzen, ve tertipi sevdiğimden evdeki eşyalarda benim olduğundan kiracılar ise eşyalarıma zarar verdiklerinden, fıttırıyor ve onları evden kovuyordum. Hal böyle olunca sürekli kiracı değiştirmek zorunda kalmış, Bera ve Ediz'in çıldırmasına sebep olmuştum. Bu sefer bana son defa kiracı bulacaklarını bununlada anlaşamazsam birdaha bana kiracı bulmayacaklarını söylemişlerdi. Aklımdaki düşüncelerden kurtulup, az ileride bulunan, benim ise gitmekten zevk aldığım kafenin parkına giriş yapıp, arabamı müsait bir yere park ettim. Arabanın anahtarını alıp aracımdan indim ve elimdeki anahtarın düğmesine basıp kilitledim. Kafenin içene doğru, hızla adımladım, açlıktan guruldayan karnımı artık doyurmanın vakti gelmişti. Kafenin içine girdiğimde, her zaman ki gibi kapıda beni karşılayan kızıl saçlı kız 'Mirza bey, Ma Belle'ye hoş geldiniz. Buyurun lütfen sizi herzamanki yerinize alalım.' dedi ve önümden yürüyerek bildiğim yolda bana eşlik etti. Ben oturduğumda 'Mirza bey, hemen sizinle ilgilenmesi için yanınıza garsonlarımızdan birini yolluyorum,' dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. Ben ise garsonun gelmesi beklerken, gelen maillerimi kontrol ediyordum. Bir kaç dakika sonra yanıma gelen garsonun boğazını temizlemesiyle telefonda olan bakışlarım ona döndü, daha önce burada hiç rastlamadığım, yeşilin en güzel tonuna sahip olan bu sarışın kızı görmemle kalbimde adlandıramadığım, ince bir kıpırtı oldu. Kalbimi önemsemeyip önümde dikili duran minyon, sarışın kızı inceleyip gözlerimi gözlerine sabitledim. O ise sadece gözlerime bakıp zarifçe gülümsemesini bana sundu. Bu gülümseme kalbimde yeni bir kıpırtıya yol açtı fakat bu kıpırtının kalbimdeki yeri büyümeden öksürüp oturduğum yerde dikleşmiştim. Henüz adını bilmediğim garson kız 'Hoş geldiniz beyfendi,' dedikten sonra önüme menü koyup gözlerini gözlerime çevirmişti. Öyle derin bakıyordu ki yeşilleri, gözlerimi onun gözlerinden çekebilmem çok da mümkün değildi. Sesini duyduğumda içime dolan huzur hissi ise hiç normal değildi . Kafamı önümdeki menü'ye çevirip 'Hoşbuldum, ben...Filled Mignon Bonfile alıyım lütfen' dedim ama kafamı hiç sarışın garsona çevirmedim. O ise söylediğim yemeği, elindeki tablete işaretlemiş tekrar bana o güzel sesiyle soru sormuştu 'Başka bir isteğiniz yoksa, siparişinizi söylemeye gidiyorum beyfendi' dedi ve ardından tebessüm etti. Bende hızlıca cevap verip 'Yok su dışında başka birşey istemiyorum,' dedim. O ise söylediğimi onaylamış ve hemen suyumu getirip diğer müşterilerine bakmıştı. On dakikalık bekleyişin ardından sarışın garson kız yemeğimi getirmiş ve afiyet olsun diyerek gitmişti. Ben de hızlıca yemeğimi yiyip, hesabı ödeyip kafeden çıktım. Arabamı park ettiğim yere gelip arabama bindim ve hızla oradan uzaklaştım. Aklımdan bir türlü gitmeyen sarışın garsonun gözleri, beni sinirlendirmeye başlamıştı. Kafamı sallayıp yola odaklandım, düz yolda süratle giderken önümdeki sapaktan sola dönüp dümdüz ilerlemeye devam ettim. Evimin yanında olan garajımın kapısının açılmasını beklerken ıslık öttürüyor bir yandan da etrafıma bakıyordum. Garajın kapısı tamamen açılınca içeri girmiş ve arabamı park edip doğrudan eve girmiş, ortalığı kolaçan edip evin durumuna baktım. Gayet güzel ve heryer pırıl pırıldı. Yüzümde memnun bir gülümsemeyle odama çıkmış. Önce soğuk bir duşa girip vücudumun rahatlamasına izin verdikten sonra, üstümü giyip uyumak için yatağıma girdim. Zaten yorgun olan bedenim, yatağın içene girdiğimde kendini daha fazla hissettirmiş ve uykunun mükemmel olan kollarına kendimi bırakmama sebep olmuştu. 8 saat sonra... Duyduğum tıkırtılarla gözlerimi açmış, hızlıca yatağımdan kalkmıştım. Elime geçirdiğim telefonun ışığını açıp ilerlerken odamın dışında bulanan ara kolidora gelmiştim. Yeni kiracının eve yeni geliyor olması aklıma yeni gelmişken, derince bir nefes almış, rahatlamıştım. Fakat aşağıdaki tıkırtılar çoğalırken merdivenin ucuna doğru yürümeye başlamıştım ki çarptığım vazonun çıkarttığı sesle neye uğradığımı şaşırmış, olduğum yerde kedi gibi sıçrayıp bağırmamak için avucumu ağzıma kapatmıştım. Derin nefesler alıp kemdimi sakinleştirdikten sonra merdivene yaklamış ve aşağıda ışık yanıp yanmadığını kontrol etmiştim. Fakat aşağıda ışığın yandığına dair hiçbir belirti yoktu. Kiracı gelmiş olsa herhalde ışığı yakmadan içeriye girmezdi. Eve hırsız girmiş olmasının düşüncesi bile bendenimi gererken, kendimi olabilecek bütün aksiyona hazırlayarak temkinli bir şekilde merdivenlerden aşağı indim. Merdivenlerin hemen karşısında bulunan mutfağa ışık tutup ortalığı kolaçan ettim. Mutfak masasının altında bir karartı görünce oraya yöneldim. Bir erkeğin o masanın altına girip gözükmemesi imkansızdı, büyük ihtimalle bütün sesleri yapan benim Aspar'dı. Elimdeki telefon ışığıyla masanın önüne gelmiş ve altına bakmak için eğilmiştim ki, kedi gibi parlayan yeşil gözler görmemle 'Ahhğğhhh,' diye bağırıp çömeldiğim yerden kalkamadan pompomun üstüne düşümüştüm. Benimle aynı anda bağıran kişi de korkmuş olacak ki masanın altından çıkamadan kafasını masaya vurmuş acıyla inlemişti. Ben hızlıca yerimden kalkıp ışıkları açmış ve masanın altından çıkan kişiyi görmemle ufak çaplı, ne ufağı bee bu şok tarif edilmeyecek türdendii. Bir süre şok olmuş ifadeyle önümdeki kıza bakan ben, sonunda ağzımı açabilmiş 'Garson kız, senin ne işin var burda?' diyerek mantıklı bir soru sormayı akıl edebilmiştim. Kız ise korkudan bembeyaz olmuş fakat sevimliliği elden bırakmayan suratıyla, ' Asıl sizin ne işiniz var bu evde beyfendi! Ben bu evin kiracısıyım,' dedi ikinci bir şoku yaşayan ben ve beş karış açılan ağzım şaşkınlıkla kelimelerini sarfetmişti 'Bende bu evin sahibiyim...' dedim. Nasıl oluyordu da benim evimin kiracısı bir kadın, üstüne üstün gözlerini aklımdan silip atamadığım garson kız olabiliyordu aklım almıyordu. Ulan Bera ulan Ediz ben size bu yaptığınızın hesabını sormazmıyım. Gerçi fenada yapmış sayılmazlardı fakat yinedir iyi bir azarı hakediyorlardı. Hayatım da ilk defa şansım benden yana oluyordu sanırım, adını halen daha bilmediğim garson kıza bakmayı sürdürüp 'Sizin erkek olmanız gerekiyordu, bir karışıklık oldu sanırım,' gerçi benim aklıma Edizden kiracının adını öğrenmek hiç gelmemişti. Garson kız kaşlarını çatıp 'Sizinde kadın olmanız gerekiyordu. Bizi burada karşılayan beyfendi sizi Mira olarak tanıttı doğal olarak bende hiç sorgulamadım ve evinize taşındım,' dedi. İçimden iyiki de taşınmışsın derken, garson kıza gülümseyip 'Otursanıza, daha adınızı bile bilmiyorum,' dedim. Garson kız işaret ettiğim koltuklardan birine oturmuş bakışlarını bana çevirmişti 'Gardenya...Gardenya Manaz' dedi ardından o güzel gülümsemesini bana bahşetti. Daha önce hiç böyle bir isim duymamış olmama rağmen kulaklarıma hiç yabancı gelmeyen bu isimle tekrar gülümsedim 'Bende Mirza Zeyd. Tanıştığıma çok memnun oldum' dedim ve boş olan elimi ismini yeni öğrendiğim, söylerken ise kalbimde kıpırtılar olmasını sağlayan Gardenya'ya uzatmıştım. Elime bakıp şirince gülümseyen Gardenya elini elime uzatmış ve sıkmıştı, 'Ben de çok memnun oldum,' dedi. Şimdi bu kira işini birebir konuşup halletmemiz gerekiyordu, inşallah bu evde benimle kalması, yani bir erkekle kalması onun için sorun değildir. Bakışlarımı ona yöneltip 'Birbirimizi farklı şekilde biliyorken tamtersi olduğunu öğrendiğimize göre, istersen kira işini konuşalım,' dedim. Gözlerime masumca bakan yeşilleri 'Tabii, konuşalım,' demiş söz hakkını bana bırakmıştı. 'Öncelikle söylemeliyim ki kız olduğunuz gerçeği benim için bir sorun teşkil etmiyor, zaten evimde de çok vakit geçirebilen birisi değilim, işimden dolayı. Yanii sizin için sorun yoksa benim içinde yok,' dedim güven verdiğini düşündüğüm gülümsemeyle. Birkaç dakika sessiz kalan Gardenya belliki söylediklerimi düşünüyordu. Bana dönüp 'Benim de şuanda yeni bir ev arayışına girebilmek gibi bir şansım yok, zaten işlerimi yoluna koyunca kendi başıma kalacağım bir ev tutacaktım. Sizin içinde sıkıntı olmadığına göre benim de yok,' dedi. Duyduğum sözlerle rahatlamış ve sevinmiştim. Ne iş yaptığını merak eden sabırsız ben, sorumu hemen yöneltmiştim 'Peki ne iş yapıyorsunuz, sizi bu gün geldiğim mekanda garsonluk yaparken gördüm,' dedim söylediğim şeyi umarım ki yanlış anlamazdı. Gözlerime bakmayı sürdüren Gardenya 'Evet bu gün başladım Ma Belle'de çalışmaya. Asıl işim ise şuanlık yok çünkü okuyorum,' dedi. Hıımm, yokk yokk nerede okuduğunu sormazsam çatlayacaktım. Çok meraklı gibi de görünmek istemiyordum fakat sordum gitti artık napalım 'Çok soru sorup sizi sıkmak istemiyorum fakat, ne okuyorsunuz,'dedim. O da gülümseyip, 'İstanbul Cerrahpaşa üniversitesinde Tıp Fakültesi okuyorum fakat bazı nedenlerden dolayı okulumu bir yıl dondurmak zorunda kaldım şimdi haftaya kaldığım yerden yine başlıyorum,' dedi duyduğum şeylere şaşıran ben ona gözlerimle kalpler yolluyordum. Belliki hem çalışkandı hem de zeki, üstüne çok da güzeldi. Kafamla onu onaylayıp 'Ben daha fazla soru sorup sizi sıkmayayım, yorgunsunuzdur,'dedikten sonra karşılıklı olarak birbirimize iyi geceler demiş ve odalarımıza çıkmıştık. Yatağıma uzanıp tavana bakarak delice sırıtan ben, bu sefer aklımla değil kalbimle hareket edecektim.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE