Üstümdeki yeşil elbiseye dikkat ederek iskeleye oturdum. Yanımdaki içki şişesinden bir yudum alarak yanıma koydum ve kollarımı geriye doğru dayadım. Sulanan gözlerimle, o anı unutmak için tekrardan bir hırsla şişeyi kafama diktim. "Ağlıyorsun." yanımdan gelen sesle yerimde sıçradığımda Barış olduğunu anlayarak rahatladım. Cevap vermediğimde, "Bakar mısın bana?" dedi naif sesiyle. Evet, o tanıdığımız koca çocuğun içinden küçük bir çocuk çıkabiliyordu. Ağlarken birinin yanımda olması dahi rahatsız ederken bir şey demedim. Belki de giderdi. Barış, sanki zihnimi okumuş gibi tam yanıma oturdu. Soluğumu seslice dışarı verdiğimde gitmesini açıkça belli etmiştim ama o bunu umursamadı. Deri ceketini sırtıma bıraktığında "Gerek yoktu." dedim düz sesimle. "Kullanmıyordum zaten." diyerek bacakları

