Elvin gelinliğini giydiğinde, odanın içi sessizliğe büründü. Parlak kumaş, zarif işleme ve yer yer inci gibi parlayan detaylar… omuzlarından yere kadar süzülen bir kararlılığı sarıyor gibiydi. Aynaya döndü. Kendisini gördü. Gözlerinin altında uykusuzluk, içinde kırgınlık ama yüzünde... dik durmanın o ince çizgisi. Elvin aynaya biraz daha yaklaştı. Ardil’in öfkeyle söylediği o sözler tekrar kulağında çınladı. “Benim soyadımı taşıyacaksın ama... kime gülümsüyorsun, kime göz süzüyorsun?” Parmaklarını yavaşça eteğinin üzerine koydu, nefesini tuttu. Sonra derin bir nefes alıp aynaya dik dik baktı. “Ne kadar güçlüsün Elvin… ama ne kadar yalnız,” diye fısıldadı kendi kendine. Sonra yavaşça kapıya yürüdü. **************** Gün henüz doğmamışken konağın taş duvarları arasında bir telaş başlam

