Kor
Vay anasını avradını arkadaş ya kız resmen ilk dakikadan ateş etmeye başladı. Öyle sakin bir ses tonuyla söyledi ki hani benim diyen insan bir ima sezmez ama konu benim anam kadın olunca o mevzu pek öyle değil işte. Kız lafını bitirir bitirmez annem bana baktı.
"Kenan?"
"Efendim anne"
"Şimal'i o gece mekandan çıkardıktan sonra ne oldu?"
Hah çok güzel oldu, harika oldu!!!
"Anlattım ya annecim"
"Bir daha anlat"
"İşte Şimal'i benim buradaki evime götürdüm ben duşa girince de gitmiş"
Şimal bana ters ters baktı, kız kurban olayım bir şey belli etme valla evlatlıktan reddeder beni. Hem bilmiyordum ki sen olduğunu.. Dik durmaya çalışıyorum ama yusuf yusuf yani..
"Şimalcim o gece ne oldu?"
O an göz göze geldik Şimal derin bir nefes aldı ama o konuşmadan benim telefonum çaldı.
"Efendim Şevki?"
"Abi baskın..!"
"Ne baskını lan, kim?"
"Moretti abi, bizzat gelmiş."
"Beklesin kodumun moru ben onu laciverde boyamaya bizzat geliyorum"
Duyduğum isimle kan beynime sıçradı, herifteki öz güvene bak bizim mekanımızı basmayı götü yemiş.
"Anne Şimal'de sen de asla çıkmıyorsunuz anlaşıldı mı?"
"Tamam tamam ama dikkat et"
"Merak etme beni!"
Onları odada bıraktıktan sonra çıktım hemen odadan aşağı indim. Moretti dimdik dikiliyor kapının önünde ellerini arkasına bağlamış gözlerini kısmış asla mimik oynatmıyor ve sanırım 200 kadar da adamla adeta sarmış oteli. Bizim 100 adam var burada..
"Merhaba Kor"
"Hayırdır Moretti, yolunu mu şaşırdın?"
Güldü ama soğuk bir gülüş..
"Yok sizde bana ait bir şey var onu almaya geldim"
"Sana ait demek?"
"Hı hı bana ait."
"Neymiş bilader o sana ait olan şey.."
"Kor buraya savaşmaya gelmedim ama gerekirse neler yapabilirim sen de baban da çok iyi bilir."
"Götün yiyorsa buyur savaş Moretti biz seni biliyoruz da sen bizi öğrenememişsin demek ki?"
"Beni karşına almayı gerçekten istemezsin Kor."
"Ben seni karşıma almıyorum ama sen beni karşına alma konusunda çok hevesli gibisin"
Gözlerini kıstı ama farkındayım sinirleniyor. Benim zaten göbek adım öfke! Biz konuşurken onun telefonu çaldı, ekrana baktığında dudağının kenarı kıvrıldı..
"Demek Zemheri Bey'de olaya dahil olmak istiyor, üzücü çünkü iyi bir iş ortağıydı kendisi."
Arayanın babam olduğunu anlayınca ters ters baktım karşımdaki ite, hele babama bir dokunmaya çalış.. Hoş Zemheri Yiğiter'e parmağının ucuyla bile dokunamazsın ya neyse işte. Gözlerime bakarak hoparlöre verdi telefonu.
"Merhaba Zemheri Bey"
"Moretti adamlarını oradan çekmen için 10 dakikan var."
"Hmm uzun bir süre, teşekkür ederim"
"O uzun sürenin hayatının da son süresi olmaması için dediğimi yapsan iyi olur."
"Oğlunda bana ait bir şey var Zemheri, versin gideyim"
"Ne oğlumda ne bende sana ait bir şey var. Sen bizim olanı almaya çalışıyorsun ve bunu yaparken hayatının hatasını yaptığının farkında değilsin."
Onlar konuşurken telefonuma mesaj geldi.
Pars: 15 dakika içinde hepsini gebertebilirim Kurt, ne olmasını istiyorsun"
Sırıttım, bu çocuğun psikiyatr olduğuna bakmayın yeminle hepimizden daha psikopat. Dediğini de yapar ayrıca.
"Canım gardaşım, bu iş bende merak etme"
"Peki"
Bu esnada babamla Moretti konuşmaya devam ediyor tabi.
"Zemheri istediklerimi alma konusunda ne kadar kararlı olduğumu iyi bilirsin"
"Uzatma Moretti, ayrıl ordan" deyip telefonu kapattı babam.
"Peki küçük Yiğiter gidiyorum ama unutmayın benim olan bana gelir"
Hiçbir şey söylemeden döndüm arkamı o da ayrıldı otelden ama annem de buradayken onları riske atamam.
"Şevki!"
"Abim"
"Uçuş için en uygun saate izni alın Türkiye'ye dönüyoruz"
"Emredersin abi" dedi ayrıldı yanımdan ben annemlerin yanına gittim hemen.
"Kenan, nedir durum?"
"Anne babamı aramana gerek var mıydı bana mı güvenmedin Moretti'nin gücüne mi fazla güveniyorsun"
"Saçmalama Kenan, bunun senin gücünle bir alakası yok ben babanın da bilmesi gerektiğini düşündüğüm için haber verdim."
"Eyvallah Haviye Hanım, hazırda bekleyin ilk izinde dönüyoruz Türkiye'ye"
Annem bana üzgün üzgün baktı ama bu beni yok saymaktan başkası değildi.. Sonra ben odadan çıkmadan Şimal konuştu.
"Şey benim kimliğim ya da pasaportum yok yanımda"
"Sorun değil, hallettik" dedim onunla göz teması kurmadan çıktım odadan, şimdi gidene kadar ki güvenliği halletmem lazım..
Moretti
Bu Türklerdeki kör inadı iyi biliyorum, şuan buradan gitmez de ısrar edersem gerekirse hepsi ölür ama bana Şimal'i vermezler. Bu sebeple onları onların silahıyla vuracağım.
Geri çekildiğimi sanmalarını sağlayacağım. Türklerde bu gereksiz özgüven çok zaman çok işime yaradı çünkü. Onları kazandıklarına inandırmak kazanmanın anahtarı bir yerde.. Şimdilik ben bir adım gerideyim buyursunlar onlar önden gitsinler..
Bu sebeple tekrar buradaki evime döndüm, adamlarımla o gece Şimal dans ederken çekilmiş kısa videoyu açtım yeniden belki 100 kere seyrettim şu videoyu ama doyamıyorum. Akıl alır gibi değil bu kızdaki zarafet. Bu sadece benim takıntı yapmamla ilgili bir durum değil Şimal gerçekten çok özel bir kadın. Duruşu, bakışı... Her şeyiyle gerçekten mükemmel ve bu mükemmellik bana ait olacak. Bugün değil belki ama yarın muhakkak benim olacak...
Birkaç adamıma talimat verdim adım adım izleyecek onları tahminimde yanılmazsam en kısa sürede Türkiye'ye dönmek isteyeceklerdir.
E ne yapalım bir süre de Türkiye'de kalırım o zaman...
Şimal
Ulaştım şükürler olsun ki Gülce Hanıma sonunda ulaştım. Onun benimle görüşmek istemediğini sanmıştım ama meğer en başından bu yana arıyormuş beni, o kadar çok ağladım ki herhalde gözümde yaş kalmadı. Bu arada o herifin de Gülce Hanımın oğlu olduğunu öğrendim. Muhtemelen bana yaptığı şeyden ailesinin haberi yok ve yine muhtemelen Moretti'ye bile kafa tutan bu herif annesinden korkuyor. Dua etsin ben şuan sadece kurtulmak istiyorum. Ne onunla bir hesabım var ne bir başkasıyla. Bir an evvel ülkeme döner Berkemi görür kendime bir hayat kurabilirsem daha da bir şey istemiyorum Allah'tan.
Ayrıca Gülce hanımla uzunca sohbet ettik, oğlu çıkınca. Aileme sahip çıkmışlar, bana sahip çıkmayan aileme...
Berkem okuluna devam ediyormuş, abim işe girmiş yeniden çalışıyormuş sözde iddiaya bile girmiyormuş kimseyle. Babam.. Babam aynıymış, tedavi olmayı reddetmiş sadece içiyormuş yine. Ne beni gözden çıkarıp ele peşkeş çeken abim umurumda ne de sözde sevdasından kendini alkole veren babam! Bir Berkemi alabilirsem onların yanından yeter. Ama o Moretti denen İtalyanın gelmesi her şeyi yeniden mahvetti, içim kasvet doldu bir anda. Ya beni alırsa ya Gülce hanım da benden vazgeçerse diye saklanacak delik aradım ama o kesin bir dille.
"Sakın korkma, beni çiğnemeden seni kimse alamaz" dedi.
Şu kadının bana verdiği çok bambaşka bir güven var. Size bunu tarif edemiyorum ama onun yanındayken korkmuyor insan. Zaten oğlu aşağı indikten kısa bir süre sonra da birini aradı, adamın sesi tok, bariton ve öyle asil çıkıyor ki karşısında hazır ola geçmek istiyorsunuz. Gülce hanıma sürekli kadınım dedi.. Çok sevdiği belli ve Moretti kaldığımız oteli bastı dediği anda adamın sesi bile değişti.
"Sakın odadan çıkmayın değil sizi saçınızın telini bile alamaz o herif" dedi. Bunlar karı koca çok farklılar sanırım. Adamı görmeden çok sevdim, yanımda olsa boynuna sarılır iyi ki tanıdım sizi derdim. Gülce hanım odaya girdiğim andan bu yana dizlerine yatırdı saçlarımı okşuyor mesela, annem gibi. Ve bu kadın şimdi bile bu kadar güzelse gençliğini düşünemiyorum..
Benim tedirgin onun ise gayet sakin süren bekleyişimiz oğlunun yeniden odaya gelmesiyle bitti. Türkiye'ye dönüyoruz dedi ya utanmasam kalkıp sarılırdım öyle mutlu oldum. Kimliğim, pasaportum yok çıkış sorun olur mu dedim ama hallettik dedi.
Allah'ım teşekkür ederim, biliyordum beni yalnız bırakmadığını..
Aradan 2 saat kadar bir zaman geçti ki tekrar geldi o adam.
"Gidiyoruz anne hazır mısınız?" dedi.
Gülce hanım da hazırız deyince birlikte çıktık dışarı ama bir anda etrafımız nerden baksan 50-60 adamla sarıldı. Ödüm koptu bizi yakaladılar diye.
"Korkma, onlar bizim korumalarımız" dedi Gülce Hanım elini belime koydu birlikte yürümeye başladık. Havaalanı VİP bölümüne geçtik birlikte. Jetin adı Gülce.. Gülce Hanımın kocası gerçekten çok seviyor galiba..
Yine onun yönlendirmesiyle bindim jete ama gözüm bir şey görmüyor mutluluktan sonunda gidiyorum hasret kaldığım yurduma.. Keşke Meryem ablaya da haber verebilseyim ama dönünce nasılsa ararım ben onu.
Gülce Hanımla ben yan yana oturduk, oğlu uzağa oturdu ama ben bindiğim an açtım musluklarımı bu benim için bir hayaldi, ulaşılması nerdeyse imkansız olandı bu oysa şimdi, ülkeme gidiyorum. Yüreğimin pır pır etmesine mani olamıyorum yine de çoktan havalandık ama sanki her an bir şey olacak ve ben o cehenneme yeniden dönecek gibiyim.
Aklımın içi ağzına kadar bu düşüncelerle doluyken olduğum yerden de soyutlandığımı Gülce Hanımın sesiyle anladım.
"Şşş anlıyorum seni ama lütfen artık ağlama"
"Hala inanamıyorum Gülce Hanım, o cehennemden çıkamayacağım sandım, insan kaçakçısıyla anlaştım hatta ülkeme dönebilmek için"
"Ah Şimal ah masum kızım, artık endişe etme tamam mı, güvendesin"
"Çok teşekkür ederim ben sizin hakkınızı ödeyemem"
"Düşünme artık bunları sadece güzel günleri düşün"
Kafamı salladım sadece.. Uçuş saatler sürdü kah uyudum kah ağladım bazen sadece gülümsedim ve sonunda pilotun inişe geçiyoruz uyarısı geldi.. Aylar önce tehditle şantajla sürüklenerek götürüldüğüm yere şimdi bir kuş kadar özgür ve hiç olmadığım kadar buraya ait olarak geliyorum. Bambaşka hayallerim var artık. Plan yapmıyorum çünkü biliyorum ki kul plan yaparken kader güler. Sadece yarınımın bugünümden daha iyi olmasını diliyorum.. Düşsem de tökezlesem de kalkmayı diliyorum..
Tabi hayat iyi niyeti ne kadar dikkate alır ki..