Lanetli Gece..

1111 Kelimeler
Zemheri Dizdar'ı aldıktan sonra yanına adamların yarısını alarak ayrıldı mekandan ve Zeydoğlu Oteline gitti. Berdan Zeydoğlu'nun haberi vardı zaten bu sebeple ona özel bir yer ayarlanmıştı. Adamı oraya kapattılar ama Zemheri dokunmadı Dizdar'a. Adamlarına döndü. "İyice ezin. Kızın yerini öğrenin" "Emredersin abi" O konuşmadan sonra çıktı Zemheri odasına geçti ve hasretine dayanamadığı Gülcesini aradı hemen, uzun bir konuşma yaptı iki aşık.. Ardından hala oğlunun aramadığını fark eden Zemheri oğlunu aradı. Bir iki çalıştan sonra açıldı telefon. "Efendim baba" "Nerdesin Kenan" "Mekandan çıkıyorum şimdi baba" "Naptın bu saate kadar" "Hava aldım Zemheri Bey, ne bu sorguda mıyım?" "Anana havale edeyim istersen sorguyu gör" "Tamam tamam pes ediyorum." "Hah şöyle. Ben otele geldim haberin olsun" "Tamam baba da ben otele gelmem yarın görüşürüz artık" "İyi tamam dikkatli ol ve adamları al yanına" "Tamamdır" Bu konuşmadan sonra kapattı gözlerini Zemheri, oğulları kendisi gibi değildi kendisi her ne kadar kadınlardan nefret ediyor onlara dokununca kusuyorsa da oğulları onun adına leke çalacak kadar çapkındı maalesef. Özellikle üçüzleri.. Ayaz Naim'i daha kendi halinde bir çocuktu.. Aklına çocukları gelince hemen bir grup araması yaptı. Hepsi bir bir açtı telefonu.. Saatin sabaha karşı olması kimin umrundaydı ki.. Ama hepsinin ilk tepkisi şu oldu. "Baba anneme bir şey mi oldu." Gür bir kahkaha attı Zemheri.. Allah'a ne kadar şükretse azdı. Tabi daha bilmiyordu oğlunun yiyeceği boku ve onunla arasında kocaman bir uçurum oluşacağını.. Kenan Kurt'un bu denli büyük bir yanlış yapmasını beklememek de babalığa dahildi işte... Şimal "İyiymiş. Böyle söyleyince havalıymış bayağı. Bay Kordan Adam." Ben aklım karışmış halde adama bakarken o gülmeye başladı. "Sevdim bunu, Kordan Adam güzelmiş.." "Sen kimsin peki, terasın tepesine seni çıkaran ne?" Bu adam kim bilmiyorum Türkçe konuşuyor olması umut verici olsa da Dizdar'da Türk en nihayetinde ve bu onun arkadaşı falansa bırak bana yardım etmeyi ölüm şansımı bile alırlar elimden. Sorusunu es geçtim. "Dizdar'ın arkadaşı mısın sen?" "Arkadaş ne kelime can ciğer kuzu sarmasıyız. Öyle çok severiz birbirimizi.." Allah kahretsin ya şansıma tüküreyim. "Ee kim olduğunu söylemeyecek misin?" Sakın Şimal sakın söyleme, bu adam seni bilmeyecek sen sessiz sedasız ölen bir dansçı kız olacaksın sadece. "Ben ıı Poleessa ben. Dizdar'ın dansçısıyım." "Hmm şu İtalyan herifin aradığı kadın sensin demek" Kafamı salladım sadece. Bela bir tane değil ki.. "E ne diye intihar ediyorsun o zaman belli ki adamla hukukunuz var." "Iıı hayır ben istemiyorum ona gitmeyi ama Dizdar'da mani olamadı ben de ona gideceğime ölmeyi tercih ettim." "Biliyor musun ki adamı belki zararı dokunmazdı sana." "Mal değilim ben kimsenin olmak da istemiyorum" Sesim sert çıktı ama umurumda değil yalnız sonra panikledim yönüm terasa dönük tekrar konuştum.. "Beni ona vermeyeceksin değil mi?" İstifini hiç bozmuyor herif uçtayım atladım atlayacağım. Bunlar ne biçim insanlar ben birinin kendini öldüreceğini anlasam kendimi parçalardım onu kurtarmak için. Sonra bu düşündüğüm şeyle acı bir tebessüm belirdi yüzümde. Sadece başkalarını düşündüğün için bu haldesin diye avazı çıktığı kadar bağırdı iç sesim... "Açıkçası umurumda değil. Ne Dizdar ne onun fahişeleri ne de onların peşindekiler. Alacağımı alıp siktir olup gideceğim" Bana fahişe demesi yüreğimin tam ortasında derin bir oyuk açtı ama şuan düşüneceğim son şey bu. Benim ölmem lazım. Ne o italyan manyağın metresi olurum ne Dizdar'ın karısı. "İyi.." deyip yeniden çıktım terasın tepesine gözlerimi kapattım yeniden dualarımı okumaya başladım. Nihayet bittiğinde aşağı bakmamaya çalışarak ayağımın birini attım ki onun sesi geldi. "Bir dakika" Hışımla döndüm arkamı, bela oldu herif! "Ya bir defol git niye bölüyorsun her seferinde" "Tamam tamam sakin ol sadece merak ettim, hiç mi yaşamak istemiyorsun" Saçma sapan bir soru minnacık istiyorum mu demek lazım ya da kibrit kutusu büyüklüğünde bir yaşam hayalim var falan... "Yaşamak mı, ben yaşamıyorum ki.." "Dizdar kötü mü davranıyor sana.." "Ne Dizdar'ın yanında kalmak istiyorum ne o İtalyan herife gitmek istiyorum anladın mı?" Çığlık çığlığa bağırıyorum artık bir yandan da ağlarken. İnsanı ölmek istediğinde bari rahat bırakın... "Çalışmak istemiyorsan ayrıl işten" Kocaman bir kahkaha attım bu lafla. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ama katıla katıla gülüyorum bir yandan. "Aaa bak bu nasıl benim aklıma gelmedi ne kadar zeki bir adamsın sen. Dur gideyim de ben artık yanında kalmayacağım deyim" Sırıttı. "Biliyorum biliyorum çok zeki bir adamım da idare et saat gecenin siki canım sıkkın algım kapalı. Bırakmıyor tabi it değil mi?" Kafamı iki yana salladım. "Yani onun yanından kurtulursan ölmekten de vazgeçersin" "Hiç değilse yaşamak için küçük de olsa bir şansım olur" "Bak iyi günümdeyim, normalde sikimde bile olmaz ama istersen yardım ederim sana" Sadece baktım bir süre, nasıl yardım edecek ki. Dizdar'ın arkadaşıyım dedi. Ya oyunsa ya beni intihardan vazgeçirip Dizdar'a verirse.. "Nerden bileyim beni burdan alıp Dizdar'a vermeyeceğini" "Dizdar bir süre ortalarda olamaz merak etme" "Adamları var sadece beni gözetleyen 20 adam var, kafamı bile uzatamıyorum dışarı." Ya niye bu kadar detay veriyorsun Şimaaaal!!! Kendimi boğmak istiyorum.. Yeniden gülmeye başladı ben öyle deyince. "Ben ne dedim sana.. Kor'um ben. Aşağıdaki kan gölünün ressamı benim. Seni buradan çıkarmam birkaç dakikamı alır sadece." İşte o an, o an gözlerim parladı. Bu şansı tepemem. Sonunda Dizdar'a verme ihtimali bile olsa buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım... "Ge gerçekten mi yapar mısın bunu?" "Yaparım yaparım in hele ordan, düşersen tutmam bak haberin olsun" O maskeden görmese de kocaman bir gülümsemeyle indim çıktığım yerden. Komik görünüyorum yüzümde hala maske duruyor kısacık bir bornoz var üzerimde ve onun altında yüksek topuklu bir ayakkabı. Moda deyince de ben yani.. Ona doğru temkinli birkaç adım attım o da ayağa kalktı ama o ne öyle.. Yemin ederim adam 2 metreden uzun.. Ne kadar kalıplı, uzaktan anlamamışım. Yanında gidince süzdü epey beni. "Yüzündekini bari çıkar." "Ha tamam" dedim maskeyi dikkatlice çıkardım. "O yüzündeki ne?" "Dövme.." "Niye yüzünün yarısını kaplayan bir dövme yaptırdın hem de yılan şeklinde." "Sana ne ya. Yardım edecek misin etmeyecek misin?" "Ederim ama.." "Ama.. Dur tahmin edeyim karşılığında bir şey istiyorsun." "Lojistik bedeli diyelim" "Tamam bak param yok ama söz veriyorum öderim borcumu ne kadar istersen öderim." Kahkaha attı. "Sence paraya ihtiyacım var mı benim." "Yani başka ne verebilirim ki" "Sen zeki bir kıza benziyorsun, anlamışsındır bence." Hayretler içinde kaldım söylediği şeyle, öylece baktım yüzüne.. Beni kurtarma karşılığında onunla yatmamı mı istiyor yani.. "Yatmam mı lazım seninle, buradan kurtulmak için." "Yani, eskort değil misin senin işin bu değil mi. Ha karşılığında para istersen o da olur. Stresimi atmaya ihtiyacım var. Zaten bir kadın bulacağım bu gece için yani sen de olabilirsin, bence senin için çok zor olmamalı" Zorlukla yutkundum.. Niye herkes bu kadar kötü bilmiyorum.. Hele hele karşındakinin çaresizliğini görmüşken ondan faydalanmak istemek... Artık şaşırmam dediğim her an yeniden şok yaşıyorum. Bekaret falan değil şuan umurumda olan. İnsanların ne kadar iğrenç olabileceğine hala şaşırıyor olmam da benim acizliğim sanırım.. Madem her türlü karşımdakilerin derdi bedenim olacak hiç değilse karşılığında hayatımı alabileceğim bir alternatif olsun. Bu lanetli gece de ömrüm boyunca kara bir leke olarak kalsın benim zihnimde.. "Evet işim bu. Tamam, yatarım seninle"
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE