Özür Dilerim..

1919 Kelimeler
Dizdar Nihayet hayallerim gerçek oldu, aylardır izini sürdüğüm, hayalini kurduğum yatağımı süsleyeceği günü iple çektiğim kadın yanımda. Ben Dizdar Şanlı, şu hayatta isteyip de alamadığım hiçbir şey yok. Bugün de Şimal'i istedim ve aldım.. Ama ufak bir pürüz var ki işin içine Yiğiterlerin girmesini beklemiyordum. Nasıl oldu hiçbir fikrim yok, onların zorda kalanların davalarına baktıklarını biliyorum ama ulaşabilmek gerçekten mesele.. Yine de bu benim riske edebileceğim bir şey değil. Ne Zemheri ne Kenan benim savaşabileceğim adamlar. Geçen sene bir ihale için bir adım atayım dedim de Zemheri'nin oğullarından Kenan Kurt feleğimi şaşırttı. Görüntü olarak babalarının kopyası zaten ama daha acımasız.. Tavizi yok.. Hak hukuk dedim mi akan sular duruyor adamlarda. El mecbur ben de kendi kulvarımda savaşmaya başladım ama bu olay büyük. Onlar Şimal'i himaye etmişken onu aldığım öğrenildiği an nefesimi keserler. Bu sebeple de hemen çıkmamız lazım bu ülkeden. Elbette sahte pasaportlarla. Yarın Ahmet her halükarda konuşur avukatıyla o zaman da olan biten çıkar ortaya bu sebeple hazırlamaları için Şimal'i odaya yollamıştım ama cam pencere ne varsa indirmiş, odaya bir Allah'ın kulunu almamış. En son ben gittiğimde yatakta cenin pozisyonunda yatıyordu, salak kız hala kardeşimin canı abimin canı diyor.. Lan bu devirde önce ben diyeceksin. Başka türlü olmaz.. Gideceğiz deyince de bana arkanı dönme de seni öldüreceğim de falan filan, edebiyat yapıyor bana. Senin etin ne budun ne de beni öldüreceksin bir kere.. Neyse avutsun kendini.. Eğer direnirsen kardeşini bitiririm dedim de öyle başladı hazırlanmaya, yani ruhsuz bir şekilde onu hazırlamalarına izin verdi daha doğrusu. Şimal çok güzel bir kız.. Böyle billur gibi bir içim su.. Ela gözleri var böyle yeşile çalıyor, kumral saçlı yüzü beyaz belli belirsiz çilleri var aşırı yakışıyor, uzun boylu 1. 75 rahat vardır. Zayıf, narin ve ses tonu muazzam.. İnsanın içine akıyor adeta. Onu ilk defa barda gördüm ben, ondan sonra da takıldım peşine derken ailesinin bok çukurunda olduğunu öğrenince de işim kolaylaştı.. Şuan anlamıyor ama ben ona bolluk rahat vadediyorum.. Bu gençlikle bu güzellikle heba oluyor orada günde birkaç saat uykuyla hayat geçiriyor tek bir özel anı yok.. Onun yaşıtları gezip tozarken o ayyaş babayla ergen kardeşe bakmanın derdinde.. Şimdi tek istediğim bana itaat etsin, ederse ne ala başımın tacı olur yok bu asiliği devam ederse ben de elimden geleni ardıma koymam. Bana yar olmayanı kimseye yar etmem.. Ben hazırlanmış adamlarıma talimatlarımı sıralarken de Şimal geldi. Bir kadının her hali bu kadar güzel olmamalı.. Ağır bir makyaj var yüzünde, anası gelse tanıyamaz öyle değişmiş, kızıl renk bir peruk takmışlar, vücudunu tam saran beyaz bir elbise diz altına kadar uzanan, başında hasır bir şapka, yüzüne çok yakışmış bir güneş gözlüğü... Of of muazzam görünüyor.. Yanıma geldi ama ruhu çekilmiş gibi şimdi.. "Çok güzel olmuşsun Şimal" Oralı olmadı çıkacakken yardımcı kadın yaklaştı. "Efendim dakikalarca yalvardı ona bir telefon verelim diye, vermedik bilginiz olsun" "Tamam" dedim ama öfkeden de kuduruyorum hala benden kurtulabileceğini sanıyor. Yine de ona biraz zaman vereceğim elbette, bana alışması için. Olur da itaat ederse gül gibi yaşar zenginlik içinde ben çapkınlıklarımı ona hiç yansıtmam. Yesin içsin rahatına baksın işte... Bence bana teşekkür edecek zamanı gelince.. Daha fazla zaman kaybetmemek için hemen çıktık tabi bende de takma bıyık ve sakal var ayrıca ben de peruk taktım. Siz bu Yiğiterleri bilmezsiniz heriflerin götünde de gözü var, yürüyüş şeklimden bile anlarlar ben olduğumu bu sebeple suda yürüyüp izimi belli etmemem lazım. Şimdi diyebilirsiniz bu kıza niye bu kadar taktın Şimal'in dediği gibi elini sallasan ellisi.. Evet orası öyle ama Şimal'in havası başka, asi bir kere Ahmet iti kumar oynamak için evine götürdüğünde ki çoğunda ben kündeye getirdim de öyle gidebildik bir bakışı bir duruşu vardı hayran olmamak için kör olmak gerekir. Kayıtsız kalamadım elbette kimse dokunamadan benim olmalıydı ben de aldım! "Buraya gelmek akıllarına gelmez ama olur da buraya gelirlerse ben buraya hiç gelmedim. Evdeki kameraları da etrafta burayı gören kameraları da hemen halledin." "Emredersiniz efendim" "Araçlar hazır mı?" "Hazır efendim aynı plakalı 3 araç çıkacak trafiğe üçü de başka noktalara gidecek siz yol üstünde başka bir araçla havaalanına geçeceksiniz." Güldüm duyduklarımla, işte bu kadar. Elin kolun ne kadar uzun olursa olsun bende ki stratejiye yetişemezsiniz.. Şimal'i araca bindirdim, ben de hemen yanına geçtim. Yol boyunca sadece dışarıyı seyrederek ağladı. Müdahale etmedim şimdi istediği kadar ağlasın gittiğimiz yerin ihtişamıyla gözleri parlayacak merak etmesin.. Yolda aracı da değiştirdikten sonra havaalanına vardık VIP kısmından geçerek nihayet bindik uçağımıza. Uçağa binene kadar tam 3 kez kaçmaya yeltendi.. Gerçekten can çıkmadan ümit bitmiyor demek ki.. En sonunda nerdeyse başarıyordu.. Hostese tuvaletin yerini sordu, hostes arkasından gidince kadına şu kadınların elleriyle yaptığı meşhur yardım hareketi var ya onu yaptı kadın hemen anladı tabi, yaklaştı yanına an an izliyorum ne yapacağını.. "Hanımefendi her şey yolunda mı?" "Ben.." demişti ki göz göze geldik. Sadece kardeşin dedim fısıltıyla, yutkundu. "Ben anlamadım neden öyle dediniz" dedi. Bu kadar sıkıntıyı göze aldıktan sonra kolayca bırakamam seni hiç kusura bakma Şimal Hanım.. O da son oldu zaten.. Sonrasında kuzu kuzu itaat etti bana, yol boyunca tek bir kelime dahi etmedi.. "Nereye gittiğimizi sormayacak mısın" dedim. "Seninle nereye gitsem cehennem olacak nasılsa, fark etmez" dedi. Ah be Şimal cenneti yaşayacaksın cenneti.. 🥀 Ahmet Nezarethanenin köşesine sindim saatlerdir ağlıyorum. Yalvardım yakardım avukatımla bir kere görüşeyim diye izin vermediler. Kararttı hayatımı şerefsizin dölü. Bacıma dokundu mu kardeşime ilişti mi, babam sağ mı bilmiyorum. Delirmek üzereyim nasıl anlamadım o itin kardeşime göz koyduğunu nasıl.. Dedi Şimalim getirme abi dedi, yapma etme dedi. Dinlemedim, hırs gözümü kör etti. Bilemedim bu herifin başıma bu işleri açacağını.. Halbuki sadece babamın borçlarını kapatacaktım sonra kardeşlerime bakacaktım iyi bir abi olacaktım yani.. 25 yaşında kazık kadar adamım ama askerden geldiğimden beri başlarına bela olmaktan başka bir işe yaramadım. Benim güzel kardeşim evi çekti çevirdi yıllardır da gıkını çıkarmadı şimdi de benim günahımın bedelini mi ödeyecek yani. "Allahım ben sana iyi bir kul olamadım biliyorum ama yalvarıyorum kardeşimi koru, yemin ediyorum tövbe, bir daha bırak kumar oynamayı kazı kazan bile oynamam. Yalvarıyorum kurtar onu" Tek bir Allah'ın kulu gelmedi o gün yanıma ne bir yudum su veren oldu ne sesime ses veren.. O soğuk beton zemin yoldaşım oldu bir zaman sonra ağlarken uyumuşum zaten polisin sesiyle kendime geldim. "Ahmet Saydam, avukatın geldi" Allah'ım şükürler olsun diye fırladım yerimden, her yerim tutulmuş ama zerre kadar da umurumda değil bir an evvel avukatla konuşmam ve kardeşimi kurtarmam lazım.. Avukatla görüşme odasına girince dün sabah gelen avukatı gördüm, Esat Güçlü.. Uzun boylu bir adam, kumral ela gözlü, keskin bakışları var. Beni görünce gülümsedi. "Ahmet Be.." "Avukat Allah rızası için kurtar kardeşimi" Bir anda adamın dibinde bitip yalvarmanla neye uğradığını bilemedi. "Ne oluyor, kardeşin ne alaka" "Esat Bey, Dizdar şerefsizi Şimalimi alacakmış, dün geldi konuştu gitti, yalvardım buradakilere sizi aramak için ama ayarlamış herkesi arayamadım.." "Ne demek arayamadım, o müdüre bizzat talimat verdim, en ufak gelişmede bana bildirin dedim" "Bilmiyorum kulunuz kurbanınız olayım kardeşimi kurtarın" "Tamam dur bakalım dur." dedi telefonunu çıkardı. Birkaç kez çaldı sanırım bana döndü. "Şimal Hanım cevap vermiyor, başka numara var mı arayabileceğim" "Berke'nin telefonu var da numarasını bilmiyorum ki ezbere." "Tamam buluruz" dedi yeniden bir arama yaptı. "Alo, Erhan abi hemen Şimal Hanımın evine birilerini gönderir misin? Acil. Bir de Berke Saydam'ın telefon numarasını bul bana. Haber bekliyorum" dedi kapattı telefonu. "Sakinleş artık, ulaşacağız merak etme. Ayrıca haftaya duruşman var meseleyi çözdük bile ilk duruşmada çıkacaksın" Şu haberi aldım ya mutluluktan uçabilirim havalara adamın eline yapıştım hemen müsade etmedi öpmeme. "Allah sizden razı olsun, hakkınızı ödeyemeyiz." "Dur lan hemen su koyverme, dik dur. Sana ihtiyaçları olacak" "Yok tövbe daha bırakmam onları, gözümden sakınacağım" Biz konuşurken telefonuna mesaj geldi. Hemen aradı, hoparlöre verdi. "Alo Berke merhaba Esat ben." "Esat mı, avukat olan mı?" "Evet." "Esat Bey o adam ablamı aldı" diyor ama iki gözü iki çeşme ağlıyor kardeşim dayanamadım kalkıp duvara bir yumruk attım. Allah benim belamı versin. "Berke sakin ol şimdi tamam mı. Ne zaman aldı" "Dün" "Hassiktir" dedi kısık sesle. "Evden mi aldı" "Yok iki adam okul çıkışı beni zorla bir arabaya bindirdiler, sonra gözlerimi bağladılar nereye gittim bilmiyorum sonra ablamın sesi geldi işte, kardeşimi ver falan dedi ama o herif ya kardeşini bırakırım sen kalırsın ya sen de gidersin ama herkesi öldürürüm dedi. Sonra da babamla beni eve bıraktı bir araba. Ablam yok o saatten beri. Babam ayık değil habire içiyor evde yalnız gibiyim ne yapacağımı da bilmiyorum" "Tamam sen korkma tamam mı birazdan benim bir yardımcım gelecek eve, kapıyı aç o sizinle kalacak abin çıkana kadar." "Ablam?" "Onu da bulacağız hadi bakalım dikkat et kendine" dedi kapattı. "Ah Ahmet ah, kısa yoldan para kazanmak diye bir şey yoktur kazanılan her paranın bir bedeli vardır seninki kardeşin olmuş. Şimdi gidiyorum buranın müdürünün de içinden geçeceğim o görevli polislerinde merak etme, duruşma gününe kadar da kendinde kal" Sadece kafamı salladım, ben şu saatten sonra ölsem ne fayda yaşasam ne fayda... Ayyaş bir itin hayatını kurtaracağım diye hepimizin hayatını siktim attım... 🥀 Esat Oradan çıkar çıkmaz hemen Esat Zemheri Yiğiter'i aradım. Hem dayım olur kendileri hem idolüm. Yer altında olan biten bir şey varsa hala onun onayı olmadan olmaz. Birkaç çalıştan sonra açtı. "Paşam" "Dayıcım nasılsın" "İyiyim paşam sen nasılsın" "İyi diyelim. Dayı benim senin yardımına ihtiyacım var." Bir iki öksürdü möksürdü. "Oğlum benim size ne faydam olur emekliliğin tadını çıkaran karısının dizinin dibinde oturan bir adamım ben" Anladım ki Gülce yengem yanında. Gülce yengemin isteğiyle el etek çekti işlerden babam koşturuyor ama babam yurtdışında ona ulaşamam şimdi. Ben de böyle durumlar için geliştirdiğimiz şifremizi kullandım. "Anladım dayı da benim tavlada yenemediğim bir adam var, etmeyecek misin gerçekten yardım.." Sesi ciddileşti, bir anda.. "Öğrenemediniz şu tavla işini bir türlü, buraya mı gelirsin size mi geleyim?" "Dayı büroya gelsen olur mu?" "Tamam 15 dakikaya ordayım" "Tamamdır" deyip kapattım ben de hemen büroya geçtim ki çok geçmeden geldi dayım. Yılların insaflı davrandığı adamlardan biri. 2 metreyi aşan boyu saçına düşen akları derken en fazla 50 lerinde gösteren ve aşırı karizmatik bir adam.. "Esatım" "Dayı hoş geldin" "Hayırdır oğlum kim? "Dizdar Şanlı dayı" "O kim lan, daha dünkü bok. Sizin karşınıza çıkamaz ki.." Olanı biteni anlattım, Gülce yengemin ricasını da ekleyince, nevri döndü. "Lan it herif, böyşe bir şey yapılır da o evin önüne koruma konmaz mı, hala mı ayamadınız oğlum bu mevzulara. Uzaklaştırma aldırmışmış. Lan herif karanlık, sence kendi mi gider kızı alacaksa hah böyle bir telefonla ayağına getirtir." "Dayı elbette biliyorum böyle yapacağını kıza sıkı sıkı tembih ettim bizi ara diye zaten bugün ben gidecektim" "Ah Esat hala çocukça davranıyorsunuz sen de o Mert Aslan denen it oğlu itte babası hariç" "Dayı yardım etmen lazım" "Tamam kızın resmi var mı" "Buluruz" "Hadi bakalım" dedi hemen kızın resmini buldum dayıma verdim o resmi alıp çıktı bürodan, ben de hemen diğer detaylarla ilgilenmeye başladım. Derken 1 saat sonra aradı dayım şu hayatta altında kaldığım tek mevzuyu yüzüme yüzüme çarparak.. "Geçmiş olsun Esat, o it herif sırra kadem basmış. Hiçbir yerde yok. Ne ülkede görünüyor ne ülke dışında. Gizli sandığı mekanlarını bile bastım. Nafile. Muhtemelen yeni bir kimlik yeni bir yüz.." "Ne diyorsun dayı.. Ben kurtaracağım dedim o kıza hem yengeme söz verdim" "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş Esat, bundan sonrası zor. Her yere haber bıraktım kızın eşgalini de bıraktım haber gelirse dönerler ama bu camia malum.. O kızı Dizdar iti istemedikçe göremeyiz..." 27 yaşımdayım tek bir dava kaybetmedim bugüne kadar, yardım edeceğim deyip de sözümü tutmadığım tek insan olmadı ama şimdi korkusu gözlerinden bile okunan benim kız kardeşimden bile küçük bir kız kayıp gitti öylece ve ben hiçbir bok yapamadım öyle mi... Dayım her zaman der ki. İnsanı iki şey muhakkak tökezletir.. Biri kibir biri aşırı tevazu.. Kibre düştün oğlum Esat, kalk bu ayıbın altından kalkabilirsen.. Ah be Şimal.. Özür dilerim..
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE