Ölüm

1639 Kelimeler
YAZARIN ANLATIMIYLA 23.12.2012 Ağaç dallarından dökülen kurumuş sarı yapraklar, genç adamın ayakkabısının altında ezilerek kulak tırmalayan sesler çıkarıyordu. Aylardan kasım ayıydı ve genç adamın en sevdiği mevsim yaşanıyordu, sonbahar. Sonbahar genç adama her zaman sevdiği kadını hatırlatırdı, zira bu denli rüzgarlı havada onu ısıtan tek şey kadınının onu aşkıyla ısıtmasıydı. Zihninin derinlerine yine sevdiği kadın düşerken, elinde tuttuğu kitabı sıkıca kavradı. Dudaklarında aptal aşık bir gülümseme yer edinirken, iç çekerek yürümeye devam etti. Yanından geçtiği kızlar ona hayranlıkla bakarken, o ise çapkın bir gülümseme sunup başını yere eğiyordu. Bir kez olsun ona hayranlıkla bakan kızlara yan gözle bakamıyordu çünkü aklına hemen sevdiği kadının yüzü geliyordu. Cebinden çıkardığı mini kaset çalara kulaklığını takıp, sevdiği kadının onu için ayarladığı klasik müzikleri sırayla dinlemeye başladı. Genç adam yürümeye devam ederken soluklanmak için, sevdiği kadınla her zaman buluştukları bir ağacın altına oturup gözlerini kapattı. Bir doksan beş boyu, siyah saçları, kara hareleri, zekası ve kalıplı cüssesi bütün kızların ona hayran olması için yeterliydi. Çevresinde bir çok güzel kız vardı, hepsi dikkat çekiciydi fakat gözü onları görmeyecek kadar bir başkasına aşık olmuştu. Gönlündeki kişinin ismi Azize idi. Okuduğu üniversitenin hemen karşısında bulunan terzi dükkanında çalışan bir genç kızdı. Bir altmış beş boyunda, sırma saçlara ve bal gözlere sahip, incecik vücuda sahipti Azize. Bir kez bakanın bir kez bakmak isteyeceği güzelliğe sahipti. Yolları çok tuhaf bir şekilde kesişmişti ve bu biraz trajedi komik geliyordu genç adama. Okuluna giderken bir anda yan dikişlerinden yırtılan pantolonu yüzünden soluğu terzi dükkanında almıştı. Terzi dükkanına girip etrafın boş olduğunu görünce sıkıntıyla dışarı çıkmaya karar vermişti, bir daha eve dönmekten nefret ediyor olmasına rağmen. Tam arkasını dönüp gideceği sırada duyduğu ince ses yüzünden duraksamak zorunda kalmıştı, ''Kusura bakmayın, yere dağılan ipleri topluyordum.'' Duyduğu o ince ses onun arkasına dönmesine sebep oldu, döndüğünde ise karşılaştığı genç kızla adeta dilini yutmuştu. Azad aşkın ne olduğunu bilmiyordu bu yüzden ona uzun uzun bakmaya başladı. ''Ama burası kadınlar için... Sizi burada görürlerse çok yanlış anlarlar beyefendi!'' genç kız telaşla camdan dışarı bakınırken, Azad derin bir nefes aldı. Karşısındaki kız, benim kim olduğumu bilmiyor demek diye düşündü içinden. ''Lütfen dışarı çıkar mısınız?'' diye telaşla mırıldanan kız, birinin gelecek olmasından korkuyor gibiydi. Azad ağa ne yapacağını bilmeksizin, kıza uzun uzun bakmaya devam etti. Ne yapsam da dışarı çıkmasam, pantolonumu dikmesini istesem diye düşünüyordu. ''Eyvah!'' dedi genç kız camdan dışarı bakıp, gözlerini sıkıca yumarken. ''Hii! Azize ne yapıyorsun sen?!'' duyduğu kadın sesiyle Azize boynunu büktü. ''Ana...'' Azize içine kaçan sesiyle konuşurken, genç adamın arkasından bir ses geldi. ''Allah seni ne etmesin Azize, dükkana erkek mi attın?!'' kadının sesi öfkeli çıkarken, Azad omzunun arkasından kadına baktı. ''Azad ağam...'' diye fısıldadı kadın korkuyla gözlerini belerterek, ''B-Ben siz olduğunuzu bilmiyorum!'' hızla ellerini önünde birleştirirken, başını önüne eğdi. ''Erkek atmak mı? Bu nasıl üsluptur?!'' Azad neden sinirlendiğini bile bilmezken, kendini bir anda kızı korurken bulmuştu. ''Ağam ben sizin olduğunuzu bilmiyordum, affedin.'' kadın korkuyla konuşurken, önüne döndü. Sırma saçlara sahip olan kıza bakıp bakıp durdu, ne diyeceğini bilmeden derin bir iç çekti. ''Pantolonumu dikmeni istiyorum.'' diyerek sandalyelerden birine oturdu. ''Hemen dik kızım pantolonu!'' kadın, kızına korkuyla söylerken kızın eli ayağı birbirine dolandı. Genç kız pantolonun rengine uygun bir ip ve iğne alarak, Azad'ın yanına doğru ilerledi. Azad hayranlıkla kıza bakarken ayağa kalktı, genç kız ise dizlerinin üzerinde eğilerek adamın pantolonunu titreyen elleriyle dikmeye başlamıştı. İşte böyle başladı ikilinin aşkı. Genç adam her gün sabah terzi dükkanına gidip bir şeyini dikmesini istiyordu, bunu sadece genç kızdan istiyordu çünkü onun her zaman dibinde olmasını istiyordu. İstediği gibi de olmuştu. Azize her zaman onun yırtılan eşyalarını dikmeye, karşılığında ise güçlü miktarda bir para almaya başlamıştı. Her defasında o paranın fazla olduğunu dile getirse dahi, annesi parayı alması için kaş göz işaret ediyordu. Haftalarca böyle sürmüştü, iki genç artık birbirine sevdalandığını anladığında Azize bu durumdan mutsuzdu. Bir ağa oğluna kendini yakıştıramıyordu, fakirlik ona böyle hissettiriyordu. Her şeye rağmen Azad ona olan hoşlantısını kesmiyordu. Onun için para, şan veya şöhret önemli değildi. Onun için sevdiği kadını koynuna alabilmek önemliydi. Bir gün tüm cesaretini topladı Azad, kendini genç kızın karşısında aşkını itiraf ederken buldu. Azize gözleri yaşlı bir şekilde karşısındaki ağa oğluna bakarken, bir adım geriledi. ''Bende seni seviyorum Azad ağa...'' diye fısıldadı ağzının içinden, ''Ama denk değiliz, birbirimize uyumlu değiliz.'' genç kız bunları söylerken her ne kadar canı yansa dahi yapmak zorundaydı. ''Uyumluyuz!'' diye kızdı Azad ağa, ''Benim için yaşadığın hayat tarzı önemli değil Azize, benim için sen önemlisin! Seni seviyorum ve seninle evleneceğim.'' Azize parlayan gözlerle karşısındaki adama baktı, boyu fazlasıyla uzun olduğu için Azad başını eğerek bakıyordu ona. ''Yoksa beni istemiyor musun Azize?'' diye sordu Azad hayal kırıklığıyla. İşte tam o anda kalbinde bir ağrı beliriverdi, sevdiği kadının onu istemiyor olmasının düşüncesi canını yakmıştı. Belkide ilk defa... İlk defa bir kadına karşı böylesine canı yanmış olabilirdi. ''İstiyorum.'' diye mırıldandı Azize çekingen bir tavırla. ''Öyleyse en yakın zamanda nişanlanacağız Azize! Seni bu terzi dükkanından çekip kurtaracağım, benim olacaksın Azize'm!'' Azad ağanın söyledikleriyle Azize'nin gönlü kabardı, kalbi heyecanla göğüs kafesine çarpmaya başladı. İşte böyleydi, o gün Azad söz vermişti ve sözünü tutacaktı. Genç adam ağacın altında bir süre kestirirken gözlerini araladı, kulağında çalan klasik müzikler onu fazlasıyla huzurlu ediyordu. Omzunda hissettiği el ile irkilirken sırma saçlı kadınını görmesiyle gözleri heyecanla parladı. ''Azize'm!'' diye heyecanla sarıldı genç kıza. ''Azad'ım!'' ismini genç kızın dudaklarından duyunca daha çok hoşuna gidiyordu, ''Burada bekliyor olduğunu hissetmiştim!'' Genç kız şen şakrak bir sesle konuşurken Azad'ın dudakları kıvrıldı, altın sarısı saçları okşayarak sevdiği kızın alnına öpücük kondurdu. ''Bende senin geleceğini biliyordum, gel oturalım biraz.'' diyerek elinden tutup onu ağacın altına çekti. Burası fazlasıyla ıssız yerlerdi, birinin onları görmesi imkansızdı bu yüzden buluşma noktaları her zaman bu ağacın altı olmuştu. Azize dizlerinin üstüne oturarak sevdiği adamın göğsüne başını yasladı, bir an önce onunla evlenmeyi istiyordu. ''Ne zaman evleneceğiz Azad?'' diye huzursuz bir ses tonuyla sorunca, Azad iç çekti. Anasına bahsetmişti ama pek razı değildi, buna rağmen vazgeçmedi. Sevdiği kadını ya seve seve alacaktı yada zorla alacaktı. ''Evleneceğiz Azize'm, en yakın zamanda kaçıracağım seni.'' Azize korkuyla kaşlarını kaldırdı, daha çok sokuldu sevdiği adamın kollarına. ''Kaçırmak mı?'' diye titreyen sesiyle konuşurken Azad başını aşağı yukarı salladı, ''Babam beni bir başkası ile evlendirmek istiyor Azad, kaçırırsan ortalık karışır.'' Azize sevdiği adamın kılına zarar gelmesinden çok korkuyordu. Azad ise duyduklarıyla öfkelendi. Benim sevdiğim kadını nasıl bir başkası ile evlendirirler diye öfkeyle içten içe söylendi. ''Kimse seni evlendiremez!'' diye bağırdı Azad sinirlerine hakim olamazken, ''Sen benimsin Azize! Bir başkasına yar etmem seni, bana yar olacaksın!'' Azize duyduklarıyla biraz olsun rahatlarken dudakları kıvrıldı, sevdiği adama sıkıca sarılıp çenesine öpücük kondurdu. Azad sevdiği kadın kollarının arasındayken huzurluydu, onun öpücüğüyle dizginleşti. ''Babana benimle evleneceğini söyle Azize, sakın korkma! Ben her zaman yanındayım sevgilim. Seni en kısa sürede alacağım ve kadınım yapacağım.'' Azize mutlulukla başını aşağı yukarı sallarken hızla ayağa kalkıp, sevdiği adamın dudaklarına öpücük kondurdu. ''Gitmem gerekiyor.'' diye fısıldadığında, sevdiği adamın huysuzluğuna güldü. Azad, sevdiği kadını bir an olsun yanından ayırmak istemiyordu, onunla her zaman birlikte olmak istiyordu. ''Seni seviyorum Azad, geri geleceğim.'' Azad istemeye istemeye ayağa kalkıp sırma saçlı kadınının dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. ''Seni seviyorum, seni her zaman bekleyeceğim Azize'm. Babana söylemeyi unutma.'' ''Hazır olduğumda söyleyeceğim Azad.'' Azize koşar adımlarla Azad'ın yanından ayrılırken, genç adam derin bir iç çekerek yapraklı yollarda eve doğru yürümeye başladı. Lakin hiç eve gitmek istemiyordu, kalbinde bir sancı vardı. Bu yüzden biraz daha dolanmaya karar verdi. Akrep yelkovanı kovalarken, gündüzün yerini gece alırken, gökyüzündeki güneş kaybolup ay yerini aldı. Azad hala buluşma noktasında beklerken, yerini değiştirmiş bir bankın üzerinde oturuyordu. Elindeki kitabı okumaktan gözleri ağrıdığı için biraz kafasını toplamaya karar verdi. Tam bu sırada çimenlerde koşan bir genç kız gördü, sırma saçları Azize'nin olduğunu gösteriyordu. Azad heyecanla ayağa kalkarak, ''Azize'm!'' diye bağırıp kollarını açtı, lakin yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Sevdiği kadının neden vücudundan kan süzülüyordu? Neden kıyafetleri yırtılmıştı ve neden çıplak ayakla buraya doğru koşuyordu? Telaşla Azize'nin yanına doğru koştu, yüzünü gördüğünde ise panikledi. ''Azize'm ne oldu sana?!'' diye korkuyla bağırırken, Azize hüngür hüngür ağlıyordu. ''Azad kaç git!'' diye bağırdı Azize, ''Öldürecekler seni kaç git!'' ''Ne diyorsun Azize'm?'' Azad panikle karşısındaki kıza bakarken, kızın çıplak ayaklarından kan süzülüyordu. ''Babam...'' dedi nefes nefese genç kız, ''Babam beni Eroğlu aşiretine sattı! Seninle evleneceğimi söyledim, seninle kaçacağımızı söyledim! Seni öldürecekler Azad'ım, kurbanın olayım affet beni!'' Azize, sevdiği adamın ayaklarına kapanırken ağlamaya devam ediyordu. Azad yere yığılan sevdiği kadının kollarından tutup onu kucakladı. Arkasına bakmadan kaçarken öfkeye bürünmüştü. ''Azad bırak beni, kendin kaç kurbanın olayım yakalayacaklar seni!'' genç kız, Azad'ın kollarında bağırıyordu. ''Olmaz Azize'm!'' diye hırsla bağırdı Azad, ''Sensiz hiç bir yere gidemem, sen benimsin!'' Tam bu sırada Azad ve Azize'nin etrafını tonlarca adam sardı. Azad ise kollarındaki kadını daha çok sarıp sarmaladı, vermek istemiyordu ve vermeyecekti de. Azize sevdiği adamın kollarından inerken, Azad onu arkasına aldı. ''Azize!'' diye bağıran güçlü sesle, Azad belindeki silahı çıkardı. ''Azize benimdir!'' dedi Azad ağa öfkeyle. ''Azize'yi bize ver Azad ağa!'' ''Azize benim karım!'' diye diretti Azad her şeye rağmen, bu sırada Azize gözlerinden akan yaşlarla onu isteyenlere doğru yürüdü. Azad'ın kılına zarar gelmektense, kendi canımı feda ederim diye düşündü. ''Azize hayır gitmeyeceksin, sen benimsin!'' Azad ağa olanlara inanamazken aynı zamanda sevdiği kadının gitmemesi için dil döküyordu. ''Üzgünüm Azad'ım.'' dedi Azize son kez. ''Bir başkasına aşık olan karıyı istemem!'' hırıltılı bir ses duydu Azad, tam bu sırada kurşunlar yağmaya başladı. ''Azize'm!'' Azad'ın dudaklarından bir haykırış koparken, Azize elini tam göğsüne koydu. Dudaklarından kanlar akarken, Azad sevdiği kadının bedenine sarıldı. ''Azize'm! Ölme, kurbanın olayım ölme!'' Üzerinden çıkarttığı ceketle sevdiği kadının yarasına tampon yapmaya başladı. Azize onun kollarında can çekişirken, Azad haykırarak ağlıyordu. ''A-Azad'ım...'' Azize'nin dudaklarından sadece sevdiği adamın ismi döküldü, saniyeler sonrasında ise bedenine aldığı tam on iki kurşun yüzünden acıyla can verdi. Ona kurşun yağdıranlardan biri tam kalbini hedef almıştı, onun ölümünü kesinleştirmek istedi. Aklınca ceza vermek istemişti. Azad boğazı yırtılırcasına bağırırken, kollarındaki cansız bedene sarılarak gözyaşı döktü. Buz gibi olan cesedin her noktasında dudaklarını gezindirdi. En sonunda ise ayağa kalktı, kucağındaki sevdiği kadının cesediyle hastaneye donuk bir şekilde yürümeye başladı. O gün ölen sadece Azize değildi. Azize ile birlikte Azad'da ölmüştü.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE