Yemeğimi bitirdikten sonra gözlerimi Ay Tanrıçası'na diktim. O da bana bakıyordu, sanki yüzümdeki her mimiği inceliyormuş gibi. İçimde bir huzursuzluk vardı. Konuşmanın başlamamasına rağmen, bakışlarını üzerimde hissetmek daha da gergin hissetmeme neden oluyordu. Sessizlik gittikçe daha ağır bir hâl alıyordu. Ay Tanrıçası, nihayet yumuşak ama bir o kadar da kararlı bir sesle konuştu: “Konuşmaya nereden, nasıl başlayacağımı bilmiyorum, Eylül. Bu zamana kadar kolay bir hayatın olmadı.” Sözleri içimde bir şeyleri tetiklemişti. Kolay bir hayat mı? Bunu ben de biliyordum. Ama neden bunu özellikle vurguluyordu? İçimden “Acaba neden?” diye sormak geçti, ama dilimi ısırdım. Onunla tartışmak istemiyordum. En azından şimdilik… Bu yüzden sessizce devamını bekledim. Ama sabrım tükeniyordu. İçimdeki

