Ulan başıma ne geldiyse kalbim yüzünden geldi zaten. Sikerim seni kalp. Otur oturduğun yerde.
Karan bakışlarını benden çekmeden söze girdi. "Dersle ilgili anlamadığı sorular varmış, Karan'a sormaya gitmiş de."
"Tamam."
Karan'a karşı gelemem ki... Ağzını burnunu yediğim çok yakışıklı...
Keşke benim olsan...
Karan ile abim kapının önünde ayakkabılarını giymeye başladığında muzip bir ifadeyle söze girdim.
"Bari eve gelirken bana çikolata al. O kadar yalan söyleyeceğim senin için. Biraz insaflı ol be!"
"Sanki hiç yapmadığın şey. Yalan söylemek senin hobin lan! Sen boş zamanlarında hep yalan söylersin."
Ardından kaşlarını çatıp devam etti. "Ayrıca alamam çikolata falan."
"Almazsan aileme beni yalan söylemek için tuttuğunu söylerim."
Bıkkın bir nefes verdi. "Ulan ne şirret karısın be. Tamam alacağım."
Sırıttım. "Fıstıklı olsun. Pahalısından isterim."
O sırada söylediklerime Karan da gülmüştü.
Karan. Gülmüştü! Ben güldürmüştüm!
Gamzesini yediğim ya...
İlk defa bana gülüyordu şerefsiz.
"Allah beni, bizi, gelecekteki kocanı, herkesi senin şerrinden korusun."
Ben kahkaha attığımda abim Karan'ın kolundan tutup sürüklemeye başladı.
"Yürü Karan gidelim. Bu kız çok fena, zehir mehir bir şey verir öldürür bizi. Hadi koş koş!"
"Sikeceğim seni Melih, çekiştirip durma! Kazağımı yırtacaksın lan!"
"Hadi yolda sikersin, yürü! Koş!"
Kapıyı kapatıp evden çıktıklarında gülme isteğimi zorlukla bastırıp kulağımı kapıya dayadım. Belki benim arkamdan konuşmaya devam ediyorlardı, belli olmaz! İşi sağlama almak lazım.
Evimiz sekizinci kattaydı ve asansör bekledikleri için konuştuklarını zor da olsa duyabiliyordum.
"Ayla'yla aranızda ne var?"
"Ne demek ne var? Saçma saçma konuşma lan."
"Niye birbirinize öldürecekmişsiniz gibi bakıyorsunuz oğlum?"
"Öyle mi bakıyormuşuz?
"Ulan ben sizle aynı okulda değilim diye bir şeyler bilmiyor olabilirim. Doğruyu söyle bana. Ne oldu kavga mı ettiniz okulda?"
"Sherlock Holmes misin amına koyayım? Bir şeyi de çözme!"
"Siktir oradan. İşim bu benim. Dedektif Melih'im ben."
"Afferin sana, hatırlat bir ara ödül olarak mama vereyim."
"Çok piç bir insansın be Karan'ım."
"Seninle takıla takıla böyle oldu be Melih'im."
"Şerefsiz..."
Ve ardından gelen kahkaha sesleri...
Galiba asansöre binip gitmişlerdi. Çünkü sesler aniden kesilmişti. Hüzünlü bir şekilde kapının ardından bakıp odama doğru gidecekken en sevdiğim şarkıyı istemsizce mırıldanmaya başladım.
"Al artık koynuna beni Karam, günahın boynuma can Karam, anladım sensizlik haram, gel artık insafa be Karam!"