Melisa o gün eşinin eve gelmesini bekledi ama Serkan bir türlü gelmedi. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Olumsuz bir durum düşünmek istemiyordu ama bir his yavaştan kalbine çöreklenmeye başlamıştı. Aldatılma hissi. Eline telefonunu alıp, Serkan’ın sekreteri Zehra’yı aradı. Bir kaç çalıştan sonra uykulu bir sesle birlikte telefon açıldı.
‘Alo, buyrun.’
‘İyi geceler, Zehra. Ben Melisa.’
‘Buyrun, Melisa hanım.’
‘Serkan’ın önemli bir işi mi vardı bugün?’
‘Hayır Melisa hanım. Serkan bey saat beşte çıktı işten. Her zamanki gibi.’
‘Tamam canım, teşekkür ederim. Seni de uykundan ettim kusura bakma lütfen.’
‘Önemli değil, Melisa hanım. İyi geceler.’
Melisa’da iyi geceler dileyip telefonu kapattı. Demek her zaman saat beşte çıkıyordu işten. İçindeki şüphe iyice büyümeye başlarken, telefonundan eşinin numarasını bulup aradı. Telefon çaldı ama açan olmadı. Elini ağzına doğru götürüp, tırnaklarını yemeye başladı. Stres yaptığı zamanlarda engel olamadığı bir huydu bu. Yatak odasının penceresinin yanında bulunan tekli koltuğa oturup, bahçeye bakmaya başladı.
********
Çalan telefona aldırmadan, altındaki kadının içine girip çıkmaya devam ediyordu, Serkan. Yine işten çıkar çıkmaz söz verdiği gibi gelmişti, Betül’ün yanına. Gelir gelmez de dudaklarına hırsla yapışmıştı. Karısının aralarını düzeltme çabalarına sinir olmuştu. Ve hıncını da Betül’den çıkartmıştı. Dudaklarından çekilir çekilmez, kapıya domalttığı kadının önce bir güzel amını yalamış, ardından beklemeden sikini içine yollamıştı. Betül ise bu durumu memnuniyetle karşılamış, Serkan’ın artık iyice kendisine bağlandığından emin olmuştu.
Şimdi de salonun geniş koltuğunda altına aldığı kadının amına girip çıkarken, boğazından gelen boğuk seslerle adeta hırlıyordu Serkan. Betül’e yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdu. “Bir de bana kahvaltı hazırlamış. İnanabiliyor musun? Sanki bu hale gelmemizin sebebi o değilmiş gibi, bir şeyleri düzeltebileceğini sanıyor.” Konuştukları sinirini ikiye katlarken hunharca dar ve sıkı duvarlar arasında, gidip gelme işlemine devam etti. “Ah, belliki barışmak istiyor. Sen istemiyor musun artık?” Serkan dik dik gözlerine baktı Betül’ün. “Saçmalama, istemiyorum tabi ki.” Betül, hem duyduğu cevapla hem de aldığı hazla gözlerini kapattı. “Eşinle barışıp beni bırakacaksın diye düşünüyordum.” Serkan, Betül’ü belinden kavrayıp kaldırdı. Betül hemen bacaklarını Serkan’ın beline doladı. “Önceden öyleydi ama şimdi seni bırakmam. Amının tadını aldım bir kere.” Betül’ün sırtını duvara dayayıp, içine girip çıkmaya başladı. Betül sıkıca boynuna sarıldı Serkan’ın. “Ah, boşanacak mısın ondan? Yoksa böyle devam mı edecek?” Serkan gözlerine baktı Betül’ün. “Böylesi daha heyecanlı değil mi? Yasak olması daha tutkulu yapıyor.” Betül’de memnunca kıkırdadı. “Sizin evde yaptığımız zamanı hatırlıyor musun? Karın sizin odada uyurken sen benim kaldığım odada, beni sikmekle meşguldün. O gece aldığım haz o kadar yoğundu ki, bir ara bayılacağım sanmıştım.” Serkan hafifçe dudakları kıvrılırken Betül’ün göğüslerine doğru yaklaştı. “Seninle ilgili olan bir şeyi unutmam mümkün mü? Her bir saniyesini hatırlıyorum.” Kadının göğüslerinden birini ağzına alıp emmeye başladı. Betül Serkan’ın başını göğsüne doğru bastırdı. “Seninle yaptığım bütün seksler harika, Serkan. Sen benimsin.” Serkan ağzından ki memeyi çıkartıp diğerine yöneldi. “Sende benimsin. Endişelenme Melisa bize ayak bağı olmayacak. O, o evde çürümeye devam edecek. Biz burada böyle eğlenirken, beni beklemeye devam edecek, pencere kenarlarında.” Betül duyduklarıyla Serkan’ın ensesindeki saçları çekiştirdi ve başını kaldırmasını sağladı. Ardından dudaklarına yapıştı.
Sabaha kadar sekslerine devam ettiler. Sabah olduğunda Serkan yine üzerini giyinmeye başladı. “Benimle seks yapıyorsun ama karınla yaşadığın evde yıkanıyorsun. Ne kadar acımasızsın?” Serkan üzerini giyindikten sonra sırıtarak baktı Betül’e. “Senden aldığım bu haz bana her şeyi yaptırabilir. Melisa artık umurumda bile değil benim. Yakında boşanmayı planlıyorum zaten. Seninle evlenmek istiyorum, Betül. Seninle uyuyup seninle uyanmak ve bunu gizli saklı olmadan yapmak istiyorum.” Betül yataktan kalkıp Serkan’a sarıldı. “Bütün bunları bende istiyorum hayatım.” Serkan gülümsedi. “Yarın hazırlan, yazlık evime gidelim. Üç dört günlük bir tatil yapalım.” Betül heyecanla yerinde kımıldandı. “Tamam hayatım. Ben hemen hazırlanırım. Bu arada karına ne diyeceksin?” Serkan yüzünü buruşturdu. “İş gezisine gidiyorum diyeceğim. Ne diyeyim?” Betül Serkan’ın yanağından öptü. “Hadi git bir an evvel bende hazırlanmaya başlayayım.” Serkan Betül’den ayrılıp odanın kapısına doğru yürüdü. “Bu arada akşam gelemeyebilirim. İş gezisi diyeceğim için Melisa salmayabilir!” Betül kaşlarını çattı. Nefret ediyordu bu kadından. “Ama ben seni özlerim.” Serkan gülümsedi. Hoşuna gidiyordu Betül’ün bu halleri. “Merak etme yarın ve sonraki dört gün seninle güzelce ilgileneceğim ben.” Baştan aşağı süzdü çıplak kadını. “Her yerinle.” Betül utanmış gibi başını eğdi. Serkan’da fazla durmadan odadan çıkıp gitti.
Evine geldiğinde, bu sefer onu mutfaktan çıkarken karşılayan bir kadın bulmadı. Hızlı adımlarla, odasına çıktı. İçeri girdiğinde tekli koltukta uyuyan kadını gördü. İki büklüm olmuş, uyuyordu. Bir an içi acıdı. Pencere kenarında sabahlara kadar beklesin dediği geldi aklına. Dolaptan bir battaniye alıp üzerine örttü. İşini bitirince, elleriyle koltuğun iki yanına tutunup, uyuyan kadına baktı. Çok güzeldi, Melisa. Narin, sade bir güzelliği vardı. Uyurkenki masumluğu da bunlara eklenince, Serkan’ın hissettiği suçluluk duygusu içinde büyümeye başladı. Daha fazla o şekilde durmadı o da. Evliliklerini bu hale getiren Melisa’ydı zaten. Şimdi kendisini suçlu görmenin bir anlamı yoktu. Bu olanları Melisa öğrendiğinde, affedilme eşiğini çoktan geçmiş olacağını da biliyordu. Affedilmek gibi bir arzusu da yoktu esasında. Bir kere daha Melisa’ya bakıp, banyoya gitti.
Banyonun kapısının kapanma sesiyle gözlerini açtı, Melisa. Üzerindeki battaniyeyi fark ettiğinde, gülümsedi. Serkan gelmiş ve üzerini örtmüştü. Gece boyu düşündüklerini hemen geriye itti. Otelde kalmış olmalı diye düşündü. Alacaktı Serkan’ın gönlünü kesinlikle. Düşüncelerine Serkan’ın telefonuna gelen bir bildirim mani oldu. Yerinden kalkıp, yatağın üzerindeki telefonun yanına gitti. Eline alıp ekranı açtı. Gözleri anında gelen mesaja düştü. Okuduklarıyla ne yapacağını bilemedi. İsim yerinde sadece kırmızı bir kalp vardı ve ‘yarın için çok sabırsızlanıyorum, üzerimde pek durmayacak ama en güzel geceliklerimi yanıma alıyorum ‘ yazıyordu. Telefon, okuduklarıyla elinden kayıp düştü. Güvendiği adam onu aldatıyordu. Bir mesaj sesi daha geldi. Hemen yere eğilip, telefonu aldı ve ekranına baktı. Yine kırmızı kalpten gelmişti. ‘Bu gece gelmeyeceğin için, yarın yazlığa giderken iç çamaşırı giymeyi düşünmüyorum. Her an seninle olmaya hazırım yani.’ Banyodaki su sesi kesilirken kendine geldi Melisa. Hemen telefonun ekranını kapatıp yatağın üzerine geri bıraktı. Hızlıca gidip koltuğa oturdu. Banyonun kapısı açılınca esneyerek döndü Serkan’a. “Günaydın, yeni mi geldin?” Serkan ona bakıp başını salladı. Melisa yerinden kalktı. “Üzerimi örtmüşsün teşekkür ederim.” Serkan telefonunu eline alırken, Melisa dikkatle adamın yüzündeki ifadeye bakıyordu. Değişen yüz ifadesi, kısılan gözleri ve kıvrılan dudaklarıyla, Melisa emin olmuştu artık aldatıldığına. Serkan telefonda bir şeyler yazıp, ekranı kapatırken Melisa’ya baktı. “Üşüyor gibiydin. Neden yatakta yatmadın?” Melisa dilinin ucuna gelen küfürleri geriye itti güçlükle. “Seni beklerken uyuyakalmışım.” Serkan yüzüne bir kaç saniye baktı ardından kıyafet dolabına yöneldi. “Bekleme beni dedim, sana. Geleceğim zaman belli olmuyor.” Melisa nefretle baktı Serkan’a. Sanki kendisini çok düşünüyormuş gibi konuşmasına da sinir olmuştu. “Kocamla aramı düzeltmeye çalışıyorum. Beni daha ne kadar görmezden geleceksin?” Serkan çıkardığı iç çamaşırını giyindi. Arkasını dönme zahmetinde bile bulunmuyordu. “Bunları başlatan sensin Melisa! Şimdi bana gelipte ağlama. Senin gibi bende kendimi toparladığımda belki bir şansımız olur.” Ya da o kadına doyduğun zaman, diye düşündü Melisa. “Olsun, beklerim ben.” Serkan başını iki yanına salladı ve dolaptan kendine bir takım elbise çıkardı. “Yarın iş gezisine gideceğim. Dört günlük.” Melisa dişlerini sıkıp, derim bir nefes aldı. “Ben senin için bir çanta hazırlarım.” Serkan gömleğinin düğmelerini iliklerken Melisa’ya doğru döndü. “Çok iyi olur. Bir de onunla uğraşmak isteniyorum. Akşam gelince direkt uyumayı planlıyorum. Sabah erkenden yola çıkacağım.” Yani sevgiline koşacaksın hemen, dedi içinden, Melisa. “Kiminle gideceksin? Tek başına mı?” Serkan pantolonunu giydi ve kemerini bağladı. “Tek başıma gideceğim.” Melisa başını salladı. Diyeceği bir şey yoktu şimdilik.
Üzerini giyinen Serkan evrak çantasını alıp evden gitti. Bu arada Melisa da ne yapabileceğini düşünüyordu. Aklına bir yakım planlar gelirken, eline telefonunu aldı ve Pelin’le, Merve’ye mesaj attı. Ortak konuştukları bir grupları vardı. Yarın bir plan yapmamalarını buluşmak istediğini yazdı. Mesajına anında olumlu iki yanıt geldi. Telefonunu geri yerine koyarken, yaptığı planı gözden geçirdi. Onları arkadaşlarıyla basacaktı ve böylece boşanması da yüklü bir tazminatla hallolacaktı. Parada pulda değildi gözü ama kendini aldatan şerefsizin tekinden de hiç bir şey almayacak değildi. Donuna kadar bile alabilirdi. Hakettiği buydu çünkü. Derin bir nefes alıp sakinliğini korumaya çalıştı. Yatın bu oyunu tamamen bitirecekti. Kadının kim olduğunu da merak ediyordu. Aklına gelen hiç kimse yoktu şuanlık. Serkan’ın etrafında olan kadınları gözden geçirdi hızlıca, aklına uyan birini bulamadı. Zehra; Serkan’ın sekreteri, zaten evliydi ve kocasıyla da arası çok iyiydi. Muhasebe ofisindeki kızı düşündü bir an ama onunda bir sevgilisi olduğunu duymuştu.
Düşünerek aklını iyice karıştırmamaya karar verdi. Nasıl olsa yarın görecekti. Acaba ne kadar zamandır görüşüyorlar diye bir soru geçti aklından. Gelen mesajları düşününce uzun bir zaman olduğu belliydi. Demek geceleri o kadının koynundan çıkıp, sabahında eve geliyor, bir de utanmadan karısının olduğu evde duş alıyordu. Dişlerini sıktı yine. Bunları ödetecekti.